Yazayım da nasıl yazayım?

Bu blogculuk işini çok sevdim. Evde sürekli suratımda koca bir sırıtışla “Bunu yazayım, şunu da yazayım,” deyip duruyorum. Hatta unutmayım diye notlar bile alıyorum. Ama herşey planlandığı gibi gitmiyor ne yazık ki. Fiziksel engeller var elbette. İki bebeye bakmak, yemek yapmak, para kazanmak için çeviri yapmak / metin yazmak, evi temizlemek, fırsat bulunca tuvalete koşmak, ara sıra yıkanmak, diş fırçalamak … gibi. Onları geçtim. Bir şekilde bir fırsat bulup oturabiliyorum bilgisayarın başına. Ama bir de işin manevi engelleri var. Ne gibi mi? Şunlar gibi: 

Efendim, daha şunun şurasında bir elin parmakları kadar yazı yazmışım, olmadık tepkiler alıyorum.

Mesela komşunun biri hışımla uğrayıp, “Allah aşkına söyle, o anlattığın komşu ben miydim?” diyor. “Yahu ne alakası var? Seninle aramızda böyle birşey geçti mi?” diyorum, “Bana da öyle geldi ama yine de sorayım dedim,” diyor. “Bak sakın blogda benimle dalga geçme haa!” diye de eklemeyi unutmuyor.

Sonra başka bir arkadaş uğruyor, “Niye blogda şöyle şöyle yazdın. Bence onu değiştir, hiç olmamış,” diyor. “Yahu niye olmasın, içimden öyle geldi de yazdım,” diyorum. “Ayy yok, sen beni dinle. Olmamış, öyle şeyler yazma,” diyor.

Arkasından babam arıyor, “Niye blogunda benden bahsetmiyorsun?” diyor. “Baba Allah aşkına, neyinden bahsedeyim? İkizlerle ilgili o” diyorum. “Sen beni artık sevmiyorsun,” deyip telefonu kapatıyor.

Bacımın biri, “Okulda arkadaşlarım dalga geçiyor. Ablan şöyle şöyle demiş diye gülüyorlar. Beni rezil ediyorsun” diyor. La havle çekiyorum.

Uzaklardan bir arkadaş mail atıp “Yahu bıktık bebelerinden. Çok sıkıcı bir insan olmuşsun sen. Başka şeylerden söz et,” diyor. “Lan görmüyor musun sayfanın başında Bir kız bir oglan – ikizlerle gündelik hayat yazıyor. Başka ne anlatayım?” diyorum. “Ay yok böylesi çok sıkıcı oluyor, başka şeyler de yaz işte,” diyor.

Sonra bir de annem var tabi. Son yazdığım bayram yazısına gözlerinden ateş çıkararak tepki verdi. Böyle şeyler yazmayacakmışım.

Henüz kocam ve ağabeyim yazılarımı okumuyor. Onlar da eklenirse sanırım dükkânı kapatmanın vakti geldi demektir.

İşte böyle. Bundan sonra yazı koymam biraz uzun vakit alabilir. E malum, memnun etmem gereken çok insan var!

20 yorum

  1. Nacizane bir yorumum olacak, tüm yazılarını okumuştum ve çok da gülmüştüm, eminim sen de kaçmak rahatlamak için yazıyorsun. Belki kafandaki yazılardan sonra onlara da sıra gelecektir ama sanki hep bir olumsuzluk vardı yazılarında. İki çocukla başetmek çok zor olmalı, inanılmaz sabır gerektiriyor. Fakat güzel yönleri de oluyordur herhalde, Sıkıntısı iki kat olduğu gibi, mutlulukları da iki kat olmalı. Biraz da bu yönlerini anlatsan, bebek sahibi olmanın ne mucizevi birşey olduğunu (hele ikiz ise) dile getirsen, keyifli yönlerini de paylaşsan güzel olurdu. Şahsen ben bu tip yazılar da okumak isterim.

    1. ikiz büyüten kime sorarsan “ayy çok zor ama çok zevkli” der. biz henüz zevkli kısmına pek gelemedik. gelince söz onu da yazacağım:) tşk yorumun için

      1. Ben her yazınızda ne kadar mutlu olduğunuz hissediyorum aslında. Zorluklarından bahsediyorsunuz ama bunu pozitif bir dille yapıyorsunuz. Bir yazınızda gecenin bir yarısında uyumadığı için kızınızı sinirle kucağınıza alıp sonrasında yaşadığınız muhabbeti anlatmıştınız mesela. O bile yeter bence 🙂

  2. ben seni gayet iyi anlıyorum arkadaşım. benim seninki gibi ikizim yok belki ama benim kızım iki tane çocuğa bedel. onunla bi kaç dakika beraber olan bile anlıyo bunu. valla anneliğin çok güzel yanları var, çocuk sahibi olmak çok güzel Allah onların acılarını göstermesin bize ama güzel olduğu kadar da zor. Allah yardımcımız olsun ve sabır versin.

  3. Walla ben Gece ye katilmiyorum, o serzenislerin icinde bir o kadarda sevgi yakaliyorum bende bir anne olarak…Heleki anne olarak bir cocuga bakmak bile bu kadar zorken, ve herkez hep iyi ve kutsal yanlarindan bahsederken anneligin, bu hayati ti ye alis cok hosuma gidiyor…
    Heleki bir yazinda kizindan bahsederken ‘dunyaynin en guzel yaratigi ile goz goze’geldim gibi bir cumlen vardi, gulerken gozlerim dolmustu, sen icinden nasil geliyorsa oyle yaz arkadasim, burasi senin dunyan nasil olsa….

  4. bence blogun güzelliği çevrendekilerin yazdıklarını okuyamaması ve onlara sınırsızca çemkirebilmekte gizli 🙂
    senin işin biraz zor olmuş şimdi.herkes durumdan haberdar.
    o ne der, bu ne der diye düşünürsen bir de ohhoo yandın. kimseyi memnun edemezsin.
    gizli yeni bir blog aç sen bence 🙂

  5. Ben blogu yakın çevreme söylemedim hiç. Kocam biliyor ama o da okumuyor zaten. Kimsenin arkasından atıp tutmuyorum aslında ama bana özel kalsın istiyorum. Yoksa herkesi memnun etmek mümkün değil.

  6. bak ben söylüyorum biri kız beri erkek 27 aylıklar biraz zor ama çoook eğlenceliii…. büyüdükçe kolaylaşır sizinde umarım….

  7. ahaaa:) bende de anam peşimde cümle aleme bedel..her yerden çıkıyor, denetliyor,soruşturuyor:) henuz sana yazdığım yorumları görmedi rahat rahat döküyorum içimi oh beee:))))))))

  8. ben blog actigimda buranin bana ozel olmasini istedim ve sadece bazilarina soyledim blogumu iyi ki de oyle yapmisim dedim hep herkesi rahat rahat cekistiriyorum:-)
    ayrica yazilarini da uslubunuda cok beğeniyorum hiç bozma devam….

  9. itiraf et bu postu da buradakilere zarf atmak için açtın 😉 bir iki arkadaş gaza gelmiş sanki. tam bende bir şeyler yazacaktım kiiiiiii hey yavrum hey yer mi Anadolu çocuğuuu..;)
    şaka şaka.. “okuduğum” yazılarda daha; şurası olmamış, ammaaaann ne menem bi anaymış vs vs dediğim bi yer olmadı daha. ilerde bi şey yaptıysan bilemiyorum artık. 😉
    sevgiler <3

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.