Havaların soğumasıyla birlikte bebelerin sonbahar kış koleksiyonunu çıkarmam gerekti. Öyle koleksiyon dediğime bakmayın eti topu birkaç parça eşya. “İyi de” dedim “Bunlarla koca kış nasıl geçecek.” Bizimkilerin kirletme kapasitesi malum. Bir üstlerinde görüyorsun, bir makinede bir de çamaşırlıkta. Zaten çamaşırlıktan alıp çekmecelerine kaldırmaya bile fırsatım olmuyor. Hemen oracıkta giydiriyorum. Neyse, uzun lafın kısası bu kadar giysiyle idare edemeyeceğim için bir çözüm düşünmeye başladım. Alayım desem, sezon fiyatları uçuk. Düşmesini bekleyene kadar da kış çıkar. En iyisi Z planıma geçeyim dedim. Z planı: bebelerimin doğumunda gelmiş, ıyy ne zevksiz şeyler, bir garibe vereyim de sevinsin diye ortadan kaldırılmış hediyelere bir kez daha göz atmak. Dolabın “gidecekler” bölümünü bir açtım ki amanın yok yok. Elbisesinden tut, eldivenine, gömleğine, donuna kadar bir sürü örgü. Sevincimden deliye döndüm. Hemen toplayıp bebelerin “giyinilenler” bölümüne ekledim. Tabi bu işi yaparken de tekrar inceleme fırsatı bulduğum örgüler bana epey eğlenceli bir gün yaşattı. Zira durum çok vahim. Dedim şunları yazayım da olur ya birine bir şey örüp götürmek isteyen olur, buradan okudukları kulağına küpe olsun, üstümde vebali kalmasın: