Huzurlarınızda manevi oğlum: Jesper Cins!

Hani bazen bir süre ortadan yok oluyorum, siz öldüm mü kaldım mı diye merak ediyor, “Polise mi haber versek?” “Evine mi gitsek?” “Anasına mı sorsak?” diye kendi aranızda konuşuyor, “Neredesin bacıııım?” diye bana mail üzerine mail, mesaj üzerine mesaj atıyorsunuz ya, hah işte o zamanlarda genellikle iş yetiştirme telaşında oluyorum. Evim evlikten çıkıyor. Bebeler kahvaltıda… Okumaya devam et Huzurlarınızda manevi oğlum: Jesper Cins!

İyi ki doğmuşum ;)

Küçükken doğum gününüz kutlanır mıydı? Bizim hep kutlanırdı. Aman tabi nerede şimdinin çocuklarına yapıldığı gibi şaşaa. Annem klasik pandispanya kekinden pasta yapar. Üzerine mum bulunamazsa kibrit yakılır. (Bkz. resim 1A) Bir de öyle arkadaş falan çağrılmaz. Anneannemler gelir. Bu kadar. Fazla bir masrafa, tantanaya gerek yok yani. Üstelik annem iktisatlı kadın. Dört çocuk doğurmuş ama… Okumaya devam et İyi ki doğmuşum 😉

Çalışmaya Çalışan Kadın – 2. Bölüm “Küçük Çocuklarla Ev Ofis”

Evet, biliyorum, yazının ilk bölümü yok. Ama yakında olacak inşallah. 😉 İşin aslı milyonlarca yıldır şu yazıyı yazmaya çalışıyorum. Kaç senedir kullandığım defterlerin hepsinde bu yazı için notlar almışım. Gel gör ki bir türlü toparlayıp yazamamışım. Çünkü çok kapsamlı!

KodLAMA Atölyesi

Bizim eve bilgisayar ben liseye giderken geldi. Bilgisayardan kısa bir süre sonra da internet bağlandı. Tabi ki de her şey abimin odasına kuruldu ve biz kızların abim evdeyken bilgisayarın başına oturması mümkün değildi. O zamanlar ben 15-16 yaşındayım. Bir küçüğüm, Gökçen 10. En küçüğümüz Mediha Ayşen 5. Abim dışarı çıkar çıkmaz Gökçenle bilgisayarın başına kurulurduk.… Okumaya devam et KodLAMA Atölyesi

Pes!

Ramazandan hemen önce pikniğe gittik. Kene korkumdan giderken bebelere uzun pantolon ve çorap giydirmiştim. Eve dönünce banyoya soktum. Kene kontrolü yaptım. Bir şey yoktu. Ertesi sabah kalktım. Bir kontrol daha yapayım gündüz gözüyle dedim. Ayyy oğlanın kaburgasının altında. Minnacık. Bit gibi. Ayakları dışarıda. Kafayı sokmuş içeri. Cuk cuk cuk oğlumun kanını emiyor. Iyyy! Nasıl fena… Okumaya devam et Pes!

Kocaeli Kitap Fuarının ardından

(Aylar sonra ilk kez tıpkı eski günlerdeki gibi oğlanı ayağıma, kızı da yanıma alıp bebeleri öğlen uykusuna yatırdım. Yine tıpkı eski günlerdeki gibi onlar uyanmadan yetiştireyim diye parmaklarım birbirine dolanarak bloga yazı girmeye çalışıyorum. Vay be özlemişim bu heyecanı. 😉 ) Dün bir ilki gerçekleştirerek bebelerden önce uyandım. Sonra da çocukları yataktan söküp Kocaeli kitap… Okumaya devam et Kocaeli Kitap Fuarının ardından

Mühim Duyuru – (Okumazsanız üzülürsünüz!)

Küçükken bol seyahatli bir işimin olmasını çok isterdim. Sık sık gezeceğim, yeni insanlar, yeni yerler göreceğim, müthiş anılar biriktireceğim… İşte bu hevesle tercümanlık okudum.  Ama kader işte, okul bitip de işe girince, bırakın dünyayı gezmeyi kapının önüne çıkamaz oldum. Artık iki metre karede can sıkıcı çeviriler yapan bir tercümandım. Sabahın köründe başlayıp akşama kadar, hatta… Okumaya devam et Mühim Duyuru – (Okumazsanız üzülürsünüz!)

İlk Analar Günü Hediyem, ve galiba da son :(

Ben küçükken bizim evde anneler günü kutlanmazdı. Babam “gavur adeti / kapitalist oyunu / ananıza her gün bayram” der geçer, anam için de zaten ona ne gerek vardır, buna ne gerek vardır, para harcamaya zaten hiç gerek yoktur. Bizim için de hava hoş tabi. Zaten anneme hediye beğendirmek de mümkün değil. Olmadığı daha iyi. Gelgelelim bebelerden… Okumaya devam et İlk Analar Günü Hediyem, ve galiba da son 🙁

Yayım tarihi
Biraz da benden olarak sınıflandırılmış