Ben planlı programlı bir insanımdır. Planımın bozulmasından da hiç hoşlanmam. Yeni evlendiğimde akşama yemek yapardım. Birden zil çalar komşunun biri bir yemek getirirdi. Haydiiii, benim yemek yenmez, o yenir ya da o yenmez benimki yenir, başıma yok yerden tüketmem gereken bir tabak daha yemek çıkar diye sinir olurdum.
Ha bir de tabağı geri gönderme derdi var tabi. Şimdi bunun içine ne koysam diye kara kara düşünürdüm. O yüzden nefret ederdim şu tabak trafiğinden.
Bir de güvenip yiyemediğim yemekler var tabi. Iyyy o pasaklı kadının yemeği yenir mi cinsten yemekler asıl başımın belasıydı. Hem yemeğini yemezsin hem tabağına yemek pişirip gönderirsin, hem de yemeği kadın çöpte görür diye çöpü çıkarırken on takla atarsın. (O günlerden kalma alışkanlık, birine yemek verirsem çaktırmadan bir iki gün çöpünü takip ederim yiyor mu, atıyor mu diye.) Gıcık iş valla!