Geçen haftalarda anam anasına, memlekete kaçtı. Bacım “annem olur musun abla” diye story atmış. Ay içim cız etti. Ben de çocuklarım küçükken annem bir yere gittiğinde ben şimdi ne yapacağım diye telaşlanır hatta ağlardım. Tamam dedim, madem bana anne demek istiyorsun, de yavrum. Gül Ayşe’nin fahri ananesiyim bundan sonra. 😉 😃
Birkaç günlüğüne bize geldiler. Bacımın yetiştirilmesi gereken işleri vardı. Gül Hanım bana kaldı. Tam bir anneanne stayla ben de sabah kahvaltısını ağzına tepip sokağa çıkardım. Ay özlemiş miyim küçük çocuğu? Hımm. Yok valla. Yani çok tatlılar, şekerler bilmem ne de aman bir koşturuyor kaydırağın tepesine bir koşturuyor tahterevallinin altına, bir bakıyorsun kedi peşinde, arkanı dönüyorsun çite tırmanmış…
Anamın eve dönüşü gibi terin suyun içinde eve döndüm “Amaaaan Allah ana babasına sağlık sıhhat versiiiiin!” 😀
İki yaş çocuğunun peşinden koşmayı pek özlememişim ama özlediğim bir şey olmuş doğrusu. Tabi ki de park muhabbetlerini… 😀