(Bu da geçen yıldan bir yazı)
Aranızda anasının evine gidip bazı şeyleri neden saklamadığını anlamayıp, at anne şunları da at, bunları da at, demeyeniniz var mı acaba?
Bir tanıdığım vardı. O da eski toprak. O lazım olur, bu lazım olur, diyerek her şeyi biriktirmiş. Bir gün evini temizliğe kızı gelmiş yardıma. Çıldırmış tabi. Anne bunu niye tuttun, anne şunu niye saklıyorsun diyerek torbalarla eşya çıkarmış evden.
Bir de tuvalet pompası varmış. Tutturmuş onu da atacağım diye. Annesi demiş ki aman kızım lazım olur. Demiş anne 20 yıldır sende duruyor bu, bir kez lazım oldu mu? Kaldırmış onu da atmış.
Ertesi sabah beşte tuvaletleri taşmış. Sabah yedide açılsın da bir tuvalet pompası alalım diye nalburun önünde beklemişler. 😀
Bu hikayeyi duyduğumda o kadar güldüm ki kesin başıma gelir de ne zaman gelir diye bekliyordum. 😉
Düşünüyorum da ben biriktirici bir tip miyim diye. Değilim bence. Kullanmayıp da tuttuğum ne var evde? Hmm. Bulamadım. Yine de kızım süper yeni nesil. Ne bulursa anne at, bunu at, bunu da at, diye toplayıp getiriyor. Ben de bir şey demiyorum valla. Gereksizse at yavrum.
Geçen gün kendi eşyalarını çıkarmış. Fazlaymış atacakmış. Baktım, bazı hediyeler var içinde. Bunları da atacak mısın, sana hediye edilmişlerdi, dedim. “Evet, kullanmıyorum, saklamanın bir manası yok,” dedi.
Vallahi bebe benden akıllı dedim. Benim otuz yıllık mektuplarım duruyor daha. 😀 Kimin hediye ettiğini bile bilmediğim, sırf hediye diye 20 senedir sakladığım biblo, çerçeve, çiçek gibi ıvır zıvırlar bile şeyler duruyordu, kızdan aldığım gazla hepsini topladım, attım.
Yaşlandığımı düşünüyorum, bir gün kızım gelir temizliğe yardıma. Anne at, bunu at diye diye evime çeki düzen verir gider. Gerçi bende bu oğlan varken o işler biraz zor işler. 😉
Oğlan, bacısının aksine inanılmaz derecede bağlı eşyaya. İlk yatağını “Bodrumda saklayacağız onu, merak etme, özlediğinde koşar gider sarılırsın” diye diller dökerek evden çıkardık. Adam daha dökülen dişlerini tutuyor yahu. Var mı bunun ötesi?
Bu yaz kız kardeşim yurtdışına yerleşince eşyalarından bir kısmı bana geldi. Bizim oturma odasındaki 2 kanepe çıkacak, yerine onunkiler konacaktı.
Eşyaların evden çıktığı gün biz yoktuk evde. Geldiğimizde odayı boş bulunca oğlan pek bozuldu. Geldi, gitti, bir şey soracak ama soramıyor.
Ne oldu, bir şey mi oldu dedim.
Kediler strese girmeyecek mi eşyamız değişiyor diye dedi. O sırada keyifle poposunu yalayan kedimize baktım. “Hiç strese girmiş gibi durmuyor, işi mi yok kedinin oturma odası kanepeleriyle uğraşsın?”
Bir yerde okumuş, kediler hasta olabilirmiş büyük değişikliklerde. Bizim kediler de kesin strese girmiş olabilirmiş. Keşke vermeseymişiz kanepeleri.
O an baktım kediler değil ama benim oğlan girmiş strese. “Sen üzüldün mü annecim kanepeler gittiği için?”
Yüzüme baktı, dudakları aşağı sarktı ve gözünden yaşlaş boşalmaya başladı.
Çoooook üzülmüş.
Ama rahat değildi ki kanepeler. Olsunmuş. Tüm anılarında o kanepeler varmış. Aklıma simiti denize uçtuğunda onunla anılarım vardı diye ağladığı geldi.
Anılar aklımızda dedim, kalbimizde; kanepede değil. Eşyalar gelir gider. Yenilerle yeni anılar olur, önemli olan birlikte olmak değil mi?
Allah her daim sevdiklerimizle birlikte mutlu eylesin cümlemizi inşallah. 💕
Selcen yazının sonuna doğru ben de Ahmiş kadar duygulandım o yazıyı okuduğum zamanları hatırladım. Çok ses çıkarmayan çok eski (2013lerden, o sene kızım doğmuştu, doğum hikayeleri vesilesiyle sayfanı bulup bir daha bırakamadım:)) bir takipçinim.
Seni de çocuklarını da ailecek çok seviyoruz:)
Ahmiş’in Tarih’e ilgisi de senden geliyordur diye düşünüyorum. Senin gibi iyi yazan ve anlatan biri olduğunu düşünüyorum. Bir önceki yazındaki müzedeki tarih çocuk hikayesini onun kendisinden dinlemek ve kaleminden okumak isterdim:)
Sümeyyecim çok teşekkür ederim. Böyle yıllardır paylaştığım insanların olduğunu bilmek beni o kadar mutlu ediyor ki. Sen deyince hatırladım da ben Ahmet kadarken tarih okurdum, evet. Hatta 14 ciltlik Türkiye tarihi ansiklopedisine başlayıp epey ilerlemiştim. 🙂 İlginç ama şu an hiç ama hiç ilgimi çekmiyor. Sübhanallah. İnsan ruhu ne değişik. Şimdilerde sadece psikoloji, eski romanlar ve din okumaktan zevk alıyorum. Bakalım oğlanın okuma hayatı nasıl devam edecek.
Çok ayıplı bir yorum olacak ama biliş ahmet kakasina veda ediyor mu ? Annecim onlarla anılarım var çok sevdiğim pastadan yemiştim ben çiş de yapmam der gibi geldi bana
bıliş ahmet üniversiteli olacak, toylet ıssues çözülmüş olsun bir zahmet 🙂