On seneden az biraz fazla zamandır evden çalışıyorum. Mütercim-tercümanlık mezunuyum. Gerçi bölümü seçerken hayalim çok farklıydı. Tercüman olup dünyayı gezecektim sözde ama en sonunda kendimi mütercim olup iki metre karelik odada çeviri yaparken buldum. Aslında iki metre karelik odaya tıkılmadan önce dışarıda çalışmak için çeşitli denemelerim oldu. Evlenince merkeze uzak bir yere taşınmıştım, evet, ama… Okumaya devam et Ev Opis
Madam Secce – 10. Bölüm – Ne oldu lan bu bebeye, Madam Montessori açıklasın!
Malumunuz bebeler daha el kadarken Madam Montessori’ye abone oldum, bebelerimi öğretileri doğrultusunda yetiştirdim. (İnanmayanlar bakınız efendim: Daha önceki madam yazılarım: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) Madamın vaadine göre onun metodu uygulanırsa bebeler kısa sürede kendi işlerini kendileri görmeye başlayacaklar, anaları da eline çayını kayfesini alıp tivit atacak, IG’de resim bakacak, feyste eş dostla lak lak edecekti.… Okumaya devam et Madam Secce – 10. Bölüm – Ne oldu lan bu bebeye, Madam Montessori açıklasın!
Konya Ziyareti
Geçen hafta Büyükbayram Ortaokulu’nun davetlisi olarak Konya’daydım. İstanbul içinde okullara gittiğim oldu ama okul gezisi için şehir dışına ilk kez çıktım. Heyecan birkaç gün önceden başladı! Çantamı koluma takıp kapıdan çıktığım günler çok geride kaldı tabi. Artık hareket edebilmek için büyük organizasyonlar yapmam gerekiyor. (Anahtar kelimeler: Bebeler – yarım gün okul – anneanne – büyük… Okumaya devam et Konya Ziyareti
Bahar temizliği…
Bu aralar çok yazamadığımın farkındayım. İş yetiştirdiğimi düşünüyorsunuz, değil mi? Aslında evet, bu ara epey iş teslim ettim. Rüya Postacısı’nın üçüncü kitabı çizer ablasının elinde. Ayrıca yeni bir seriye başladım. Onun ilk kitabının resimleri çiziliyor. Başka yerlere de bir iki yazım vardı. Sürprizler yolda. 😉 Şubat tatilinden önce elimdeki her işi teslim etmeye çalıştım. E… Okumaya devam et Bahar temizliği…
Gürültü Kirliliği
Ağabeyimle benim aram bir buçuk yaş. Tahmin edeceğiniz gibi büyürken anamı delirtmişiz. Annem hep der ki “(Siz küçükken) Güneş batarken tüylerim diken diken olurdu.” Yok canım, gece kurt kadına falan dönüşmüyormuş. Ya da ben öyle umuyorum. 😉 Sabaha kadar ağabeyimle konser vereceğiz ya ondan strese giriyormuş kadıncağız. Hay Allah. 😉 Malumunuz, benim bebelerim de hiç… Okumaya devam et Gürültü Kirliliği
Karne Yarışması Birincisi
Günlerdir bir türlü bloguma girip karne sayımı yapamadım. :/ İşin aslı ikinci dönem bizi çok fena vurdu. Ben artık okumayı söktükleri için her şey kolaylaşacak diye düşünürken pazartesiden beri gelen ödevlerle gözlerim pörtlemiş halde dolaşıyorum. Oku, yaz, işlem yap, say, soruları cevapla… YAV BU ÇOCUKLAR DAHA ALTI BUÇUK YAŞINDA! AYRICA BENİM DE OTUZ ALTIMA GİRMEME… Okumaya devam et Karne Yarışması Birincisi
Bir anne neye kızar, neye kızmaz?
Küçükken, bir kış günü, benden 4 yaş küçük kardeşimle karda oynuyorduk. Herhalde o 4 -5 yaşında; ben de 8-9 yaşındayım. Buzlu bir yer vardı, orada birbirimizi çekerek kayıyoruz. Ben onu çektim. Sonra da onun beni çekmesi için yere çömeldim. Arkasını dönüp iki elimden tuttu. Beni çekeyim derken ayağı kaydı, paat yere kapaklandı. Elleri bende olduğu… Okumaya devam et Bir anne neye kızar, neye kızmaz?
Yarışma: Akdeniz Karadeniz, Karnemizi İsteriz!
Şu yaşıma geldim, hâlâ Akdenizle Karadeniz’in karneyle olan bağlantısını kuramadım. 😉 Gerçi artık tedavülden kalkmış bu tezahürat sanırım. Bebelere sordum, “Akdeniz, Karadeniz diyor musunuz karne almadan?” diye. “Yoo, sırada oturup bekliyoruz,” dediler. Hayret! Halbuki her şey parti havasında gerçekleşiyor bu dönemde. Hep sorduğum soruyu sorayım, acaba bu bebelerin düğünü nasıl olacak?