Yıllardır, her gün dünya kadar vaktini internette harcamış biri olarak bloglarla nedense çok geç tanıştım. Yemek tariflerini aradığımda birkaç bloga baktığım oldu. Sonra bebeklerle birlikte bir iki aile bloğuyla tanıştım. Tivitır kullanalı blogcularla da pek bir haşır neşir oldum. İyice bloglar dünyasına daldım. Kâh gülerek kâh gözlerim dolarak okudum. Sonunda “Dur ayol ben de bir şeyler yazayım” diyerek kendime de bir blog açtım.
Girdiğim bloglarda kısa bir süredir Turkcell blog ödülleri falan gibi bir şey gözüme çarpmıştı. Hatta üç kere oy verme girişiminde bulundum. O kadar çok şey istemişler ki yarıda bıraktım attım. Dün en son ikiz annesi bir arkadaş oy için hatırlatmada bulununca “Aman be” dedim “Kızcağız ikiz doğurmuş, kendi kendine büyütmüş. Bir de blog açmış. Bunun emeğinin yanında benden istenen de bir şey mi? Uğraşayım da vereyim” dedim. Harbiden uğraşarak girip oyumu verdim. Sonra baktım her kategoriye üç oy verebilirsiniz diyor. Ahde vefa ettim okuduğum tüm bloglara tıkladım çıktım. Bu arada oy verebilmek için telefon numarası vermeye sinir oldum. “Kesin Turkcell’in oyunu, zırt pırt mesaj gönderir artık,” falan diye düşündüm.
Gece bizim evde yat borusu çalmadan hemen önce bebelerimin son işlerini yapıyordum. Çoraplarını çıkar. Parmaklarını kokla. Aralarını temizle. Bol bol ayaklarını kokla, öp. Gıdıkla. Altlarını değiştir. Popoları kremle. Pijama giydir. Tulumlarını giydir. Sütlerini içir falan derken bir ara kapatmak için tam elime aldım ki telefon çaldı. Numarayı da tanımıyorum. Açtım. “Efendim?” dedim. “Secce Hanımla mı görüşüyorum?” dedi. “Evet,” dedim. “Hanımefendi biz sizi blog ödülleri için arıyoruz. Bedava gündüz çocuk bakımı kazandınız” dedi. Ben de sabah beri Turkcell’e takmışım ya. Hemen moda girdim tabi. Ama tam olarak ne demek istediğini anlayamadım. “Nasıl yani?” dedim. “Gelip bir gündüz çocuklarınıza bakacağız” dedi. Amanın, ne güzel haber. Ben de kimi bulsam da çocukları başına sarsam diye kara kara düşünüyorum her gün. İyi de şimdi anlamadım ki ben blog ödüllerine aday değilim. Sadece oy verdim diye böyle bir sürpriz yapılır mı? Her oy verenin evine gidip çocuklarına mı bakıyorlar. Bak görürsün, bunlar çocuk bakacağız diye eve gelecek, sonra da bana bir şey satmaya kalkacaklar ya da telefonumu Turkcell’e çevireyim diye ısrar edecekler diye düşündüm. Hemen şüpheci ses tonumu takınarak “Şaka mı bu?” dedim. İçimden de dua ediyorum, şaka çıkmasın, harbiden gelip çocuk baksınlar diye. “Ne şakası hanfendi. Siz gerçi blogunuzda yazmışsınız, ikiz annelerine giderken önceden haber verip stres yaptırmayın diye ama biz erkenden aradık” demesin mi? Haydaaa! Turkcell benim blogumu nereden öğrenmiş? Blogum var diye yazmamıştım ki. Yoksa blog ödüllerine verdiğim oy yerine, benim blogumu okumuşlar da oradan mı arıyorlar. İyi de telefonumu nasıl bulmuşlar? Ben adımı bile yazmıyorum. Daha fazla dayanamadım. “Ya ben anlamadım, ne blogu, ne ödülü, ne bakımı?” dedim. Karşımdaki gülmeye başladı. MAKARAYA ALINIYORMUŞUM! PEH. İyi ama kim? “Hadi bil bakalım” dedi “Kimim ben?” Ses çok tanıdık. Eski bir arkadaşımın, hatta ev arkadaşımın sesi ama benimle ilgili bu kadar şeyi nereden bilsin o? Görmeyeli en az on sene oldu. Dur bakayım, 2003’te gördüm en son. Şu mu bu mu derken ya dedim Pınar diye biri vardı ama o olamaz. “Niye Pınar olamazmışım?” dedi. Vallahi de Pınar’mış. 2003’te aynı evde kalmıştım. Sonra o arabayla gelip gitmeye başlamıştı. Sonra da ben mezun oldum zaten bir daha görüşemedik. İnanamadım. “Nereden buldun beni kız?” dedim. Şu anda ikiz annesi olan, yine eski ev arkadaşımız (evet evin havasından mıdır suyundan mıdır nedir aynı evden 2 kişi ikiz doğurduk, birimiz de üçüze hamile kaldı ama teki doğdu) olan Feyza feysbuka göndermiş bir yazımı. O da okuyormuş yazdıklarımı. Artık epey konuştuk, gülüştük. Geçen sene 6 ay evde boş kalmış. Benim ikizlerimin olduğunu bilse yardıma gelirmiş (En çok da içime bu kısım oturdu. Feysbuk kullanmazsam daha kafamı çok vururum duvarlara gibi geliyor bana). Sonuç olarak bir gün bebeklere bakmaya gelecek. Bu da blogumun ilk anısı oldu. Paylaşayım dedim. Pınar ve Feyza da okuyordur herhalde. Buradan da bir el edeyim. Selam kızlaaarrrrr! Huuuuu
Dünya küçük sanal alem büyük 🙂
Huu huuu!! Sabah okudum ama ancak yazabilecek hale geldim, mesai rulez 🙁
Çoook sevindim yazdığını görünce, hala blogum olsaydı blog kardeşliği bile yapardık. Şu ayı atlatıp geliyorum size. (siz derken Ahmi ve Meğike’den bahsediyorum, no need to mention)
Bir de sen güzel şeyler yazarken pek daha güzel bir annesin 😉
yahu hep güzel şeyler yazıyorum da oradan bakınca kötü görünüyor herhalde
ÇOK SEMPATİK
Facebook hesabı kullanırsanız enteresan yorumlar alacağınıza eminim… gerçi biz sevdiklerimizi bazen paylaşıyoruz bile…