Bizim eve bilgisayar girdiğinde liseye gidiyordum. Eşek kadar kızdım yani. İnternetle de ilk o zaman tanıştım. Bilgisayar ve internet ağabeyimin tekelindeydi. Ondan fırsat buldukça kurulurdum başına. O zamanlar “Blood” diye iğrenç bir oyun vardı. Annemin ve babamın bütün itirazlarına rağmen ağabeyim onu oynardı. Tabi ben de. Bir gün yine onu oynuyorum. Babam gelmiş arkama. Uzun… Okumaya devam et Ekran manyağı
Bez Velet!
Daha çocuklar çok küçüktü. O zamanlar SPK’ya çok itibar ederdim. Çocuklarla Doğru İletişim diye bir kitabını okuyordum. Kitabın son sayfası çalışan anneye ayrılmış. Klasik “çocukla beraber olunan sürenin uzunluğu değil, bu sürenin nasıl kullanıldığı önemlidir” temalı kısa bir yazı okudum. Altında da şu örnek vardı ki bayılmıştım:
“Ne yer, ne yedirir” – 3. Kuşak
“Ne yer, ne yedirir” anamın, bizzat babacığım tarafından verilen unvanı. Anam iştahsız bir insan. Babamın yediği batar o yüzden. Adamcağız tam hamle yapıp bir şeyi ağzına atacak olsa, annem kapar elinden, “Aaa onu çocuklara ayırdım!” / “Sen çok yedin!” / “Ben daha tadına bakmadım.” Bir de zararlı şeyleri hiç yedirmez anam. Demiştim ya, çocukluğum markette… Okumaya devam et “Ne yer, ne yedirir” – 3. Kuşak
Kız beşiğe, çeyiz sandığa
Küçüktüm. İlkokul birde ikide falan. Arkadaşlarımın annelerinin elinde hep dantel görürdüm. Kızlar hava atarlardı bana “Annem bana çeyiz yapıyor,” diye. Benim anamın hiç o taraklarda bezi yoktu. Nasıl içten içe kızardım anneme! Yirmi seneye kadar büyüyeceğim, evleneceğim, daha ortada çeyizim yok, cık cık cık.
Nasıl başlasam?
Haftalardır gün sayıyorum. Bir an önce bitse şu işler de bloga dönsem diye. Bu arada bazen o kadar komik olaylar oldu ki kendimi zor tuttum her şeyi bir tarafa atıp yazı girmemek için. Unutmayayım diye notlar aldım kikirdeye kikirdeye.
Madam Secce 6. Bölüm “El kapısı var yavrııııım, el kapısı!”
(Daha önceki madam yazıları için bkz. 1, 2, 3, 4, 5) Bu yazıyı yazmadan önce yine olayı tarihi akışını bozmadan ele almak için anamın evindeyken hiç yatak topladım mı acaba diye düşündüm. Topladığımı hiç hatırlayamadım valla. Anamın deyişiyle odayı döker saçar okula kaçardık. Döndüğümüzde de pırıl pırıl olurdu oda. Tabi benim anam madam olmadığı için… Okumaya devam et Madam Secce 6. Bölüm “El kapısı var yavrııııım, el kapısı!”
Pasta bulamazsanız, em em eeemmm ne yerseniz yiyin hulen!
Sanırım ben hiç abur cubur yemeden büyüdüm. Annem aldırmazdı. Markete giderdik birlikte. Bir şey istemeyi de bilmezdik öyle. Hadi o gün arsız günümüzmüş, diyelim ki canımız çekti, kek istedik, “Ooo” derdi annem, “Ben size evde âlâsını yaparım.” Ya da bisküvi isterdik, annem hemen atlar, “Ben size börek yaparım.” Hazır meyve suyu eve sokulmaz zaten. Annem… Okumaya devam et Pasta bulamazsanız, em em eeemmm ne yerseniz yiyin hulen!
Trafik çilesi
İnsan elindekinin kıymetini kaybedince anlıyor. Kayseri’de benim yaşadığım yerde, benim yaşadığım zamanda birbirine paralel uzanan iki şeritli dört yol vardı. Üzerlerinden saatte bir otobüs geçerdi. Onun dışında araba görünmezdi. İstanbul’a bir akşam vakti geldik. Binlerce araba farını bir arada görünce dilimi yutuyordum neredeyse. O günden sonra trafik çilesi hayatımızın sıradan bir parçası oldu. Sürekli söylendik… Okumaya devam et Trafik çilesi