Yetiş Secce Bacı! – 3. Bölüm – “Beni parmağında oynatıyor!”

Bazen eski yazılarımı okuyorum. Ne kadar şiddet içerikliymiş bebelerim ya! Zaten gebeler girmesin diye not bırakmıştım bir ara blogun kapısına. Aradan dört buçuk sene geçti. Şimdi bakıyorum da ne kadar –maşallah- akıllı uslu oldular. İnsan gerçekten de hayret ediyor.

Evcilik

Çocuklar için oyunun ne denli önemli olduğunu öğrendiğimden beri her fırsatta oyun alanı açmaya çalışıyorum bebelerime. Oyun oynamak çocukların bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimi açısından çok önemliymiş. Özellikle serbest oyun şartmış. Çocuk oyunla hayatı öğrenirmiş, stres atarmış, problemlerine çözüm bulurmuş. Bu yüzden gün boyunca “Oyun oynayın ulen!” diye bağırıp duruyorum bebelere. Peki lafımı dinliyorlar… Okumaya devam et Evcilik

Çilek Kız

Anlatmıştım ya çocuklar doğumdan sonra hemen yoğun bakıma alındı. Sanırım ertesi gün ilk kez gördüm bebelerimi. Kızın sağından solundan hortumlar girip çıkıyordu. Alnının ortasında da çilek kadar bir kızarıklık vardı. Kafasını sabitlemek için bir şey taktıklarını, onun da kırmızı iz yaptığını düşünmüştüm. Meğer yanılmışım.

Ekran manyağı

Bizim eve bilgisayar girdiğinde liseye gidiyordum. Eşek kadar kızdım yani. İnternetle de ilk o zaman tanıştım. Bilgisayar ve internet ağabeyimin tekelindeydi. Ondan fırsat buldukça kurulurdum başına. O zamanlar “Blood” diye iğrenç bir oyun vardı. Annemin ve babamın bütün itirazlarına rağmen ağabeyim onu oynardı. Tabi ben de. Bir gün yine onu oynuyorum. Babam gelmiş arkama. Uzun… Okumaya devam et Ekran manyağı

Bez Velet!

Daha çocuklar çok küçüktü. O zamanlar SPK’ya çok itibar ederdim. Çocuklarla Doğru İletişim diye bir kitabını okuyordum. Kitabın son sayfası çalışan anneye ayrılmış. Klasik “çocukla beraber olunan sürenin uzunluğu değil, bu sürenin nasıl kullanıldığı önemlidir” temalı kısa bir yazı okudum. Altında da şu örnek vardı ki bayılmıştım:

“Ne yer, ne yedirir” – 3. Kuşak

“Ne yer, ne yedirir” anamın, bizzat babacığım tarafından verilen unvanı. Anam iştahsız bir insan. Babamın yediği batar o yüzden. Adamcağız tam hamle yapıp bir şeyi ağzına atacak olsa, annem kapar elinden, “Aaa onu çocuklara ayırdım!” / “Sen çok yedin!” / “Ben daha tadına bakmadım.” Bir de zararlı şeyleri hiç yedirmez anam. Demiştim ya, çocukluğum markette… Okumaya devam et “Ne yer, ne yedirir” – 3. Kuşak

Kız beşiğe, çeyiz sandığa

Küçüktüm. İlkokul birde ikide falan. Arkadaşlarımın annelerinin elinde hep dantel görürdüm. Kızlar hava atarlardı bana “Annem bana çeyiz yapıyor,” diye. Benim anamın hiç o taraklarda bezi yoktu.  Nasıl içten içe kızardım anneme! Yirmi seneye kadar büyüyeceğim, evleneceğim, daha ortada çeyizim  yok, cık cık cık.

Madam Secce 6. Bölüm “El kapısı var yavrııııım, el kapısı!”

(Daha önceki madam yazıları için bkz. 1, 2, 3, 4, 5) Bu yazıyı yazmadan önce yine olayı tarihi akışını bozmadan ele almak için anamın evindeyken hiç yatak topladım mı acaba diye düşündüm. Topladığımı hiç hatırlayamadım valla. Anamın deyişiyle odayı döker saçar okula kaçardık. Döndüğümüzde de pırıl pırıl olurdu oda. Tabi benim anam madam olmadığı için… Okumaya devam et Madam Secce 6. Bölüm “El kapısı var yavrııııım, el kapısı!”