Bekarken İngiliz öğrencilerim vardı. İlkokul çağında üç çocuk. Babasının işi için Türkiye’ye gelmişlerdi. Bir seneliğine evde eğitim alıyorlardı. Ben de onlara matematik-fen dersleri veriyordum. Annesiyle pek samimi olduk. Çok şeker bir kadındı. Türkiye’ye hayrandı. Özellikle Türk kadınının çalışkanlığına (!) bayılıyordu. “Neymiş o çalışkanlık yav?” dedim. “Ne kadar çok ev işi yapıyorsunuz, her detayı düşünüyorsunuz, ne kadar çeşit yemek yapıyorsunuz,” dedi. Benim de gururla omuzlarım kabardı. “Evet,” dedim, “haklısın, biz Anadolu kadınları süperizdir. Manyak ev işi yaparız. Bin bir çeşit yemek yaparız. Becerikliyiz anacım, anadan gelme bize. Asil kanımızda mevcut.” O zaman pek bir artistlenmiştim ama Allah biliyor ya evlendikten sonra bu durum beni pek bir gıcık etti. Özellikle bebelerden sonra artık Anadolu kadınının mevcut çalışkanlığına, atraksiyonlu hayatına tüküresim geldi. Anacım, bu çalışkanlık değil, kurtluluk resmen. Nereden geliyor bu Anadolu kadınının kurdu, bir bulabilsem!
Hafta içi bir gün annem bize geliyor. Ben annem çocuklarla ilgilensin istiyorum. Ben de çalışayım, evimle ilgileneyim. Bebeler uyuyunca da anamla iki çene edeyim. Ama olur mu? Anadolu kadını hiç durur mu? Bebeler yatar yatmaz annem kendini ev işine adıyor. “Ya anne, bırak işi bir yüzünü görelim” diyorum. “Hele bir şu işi bitireyim, geleceğim” diyor. “Ya anne yarın kızla yaparız biz,” diyorum. “Olsun, olsun, ben yaparım,” diyor. Ay deli oluyorum. O iş bitiyor, başka iş başlıyor. Tabi bana da sürekli direktifler. Şunu yap, bunu yap. “Ya kadın,” diyorum, “anlamıyorsun galiba. Ben her gün bu evdeyim. Senin gibi haftada bir gelmiyorum. Sen evine gidince dinleneceksin, ben dinlenmeyeceğim. Bebeler uyuyunca ben ağzımı ayırıp sadece boş boş duvarlara bakmak istiyorum. Bir iş çıkarma bana!”
Annem gelmeden bir gün önce yemin ederim strese giriyorum. Haldır haldır ev temizliği yapıyorum. Ama annem yine yapılacak bir şey buluyor. Aha bu hafta bulamadı, “Kısır, börek yapalım, komşuları çağıralım,” dedi. Ay delirecektim. Bir iş çıkarmasa olmaz. Bir kere de boş boş oturalım yaa. Genetik herhalde. Anneannemin de ondan farkı yok. Kendisi -Allah sağlıklı, güzel, uzun ömürler versin- yetmişi geçti. Bana geliyor. Haydiii çekmeceleri boşaltıp yerleştirelim. İyi de tekrar yerleştireceksek niye boşaltıyoruz ki? Hadi o iş bitti, şunu yapalım. O bitti, bunu yapalım. “Anneanne,” diyorum. “Otur biraz yaaa.” “Gadasını aldığım, ben oturamam,” diyor. Dedem adını boş yere mutfak robotu koymadı zaten. Tıkır tıkır sürekli mutfakta bir işler yapıyor. “İncir var, yiyelim” diyorum, “Aaa dur onu incirli tatlı yapalım,” diyor. İlle atraksiyon lazım. Sanki sade yesek ne olur inciri?
Sonra bir gün bana yemekli misafir geliyor. Mutfakta yemek yapıyorum. Başımdaki Anadolu kadını diyor ki “Şunu da yapalım.” “Yeter” diyorum “Bir sürü çeşit var.” “Yok” diyor, “Yetmez.” “Yahu çekirge sürüsü mü geliyor yemeğe? Yeter bu kadar.” “Yok yetmez.” “Ya yeter, insan geliyor yemeğe, insan. Sığır gibi dört gözlü değil mideleri. Deve gibi hörgüçleri de yok. Balık gibi çatlayana kadar da yemezler. İnsan bu ya. Bir süre yer, yer. Sonra beynine “doydun mesajı” gider. O da yemeği bırakır”. “Yok” diyor. “İlle yapalım, yetmez.” Hasbinallah diyorsun, bir çeşit daha yapıyorsun. Tam bitti işin derken, bi de şunu yapalım. Bu liste bitmez. Misafir gelene kadar ek üzerine ek yapıyorsun. Misafir kapıdan girdiğinde bacakların titriyor yorgunluktan. Misafir gittiğinde de evde çekirge sürüsü doyuracak kadar yemeğin kalıyor. Günlerce tüketeceğim diye ölüyorsun. Emeğe, zamana, masrafa yazık. Derdiniz ne ya? Hiiiiiiç atraksiyon işte.
Sonra bi de gezmede çıkıyor kurtlu Anadolu kadınları. Tam kafa atmalık. Kendi davetli olduğu yere sürüyle gidiyor. Tespih gibiler. Birini çekiyorsun, hepsi birden geliyor. Yahu tek sen çağrılmışsın, ne diye toplarsın milleti? Hiiiiiiç, atraksiyon olsun işte. Kurtlu, duramaz ki. Hiç unutmuyorum, bir gün kayınvalidemdeyim. Misafir var. Koca salon dolusu. Millet sandalyelerde falan oturuyor. Birçoğunu tanıyorum. Tanımadıklarımla da tanıştım. İçlerinde bir kadın var ki ne tanıdım, ne tanıştırıldım. Kayınvalideme eğiliyorum, hafifçe bu teyze kim diyorum. “Bilmem” diyor. “Hö?” diyorum. Kadın ondan söz ettiğimizi anlıyor. Yanındakini dürtüyor. Yandaki kadın. “Ay o benim komşum. Apartman kapısında karşılaştık, gezmeye gidiyorum, sen de gel dedim de geldi.” Kayınvalidem gülüyor, iyi etmişsin diyor. Ben şoktayım. Yani hangisi daha geri zekâlı diye karar vermeye çalışıyorum. Gezmeye giderken, sokakta gördüğü alakasız birini gezmeye davet eden mi? Yoksa hiç tanımadığın bir yere sırf gezme diye giden mi? Vallahi karar veremedim. Atraksiyon olsun da nasıl olursa olsun işte.
Dün de bir arkadaşa uğrayacaktım. Benim çocuklar kalabalığı hiç sevmiyor. Kalabalık yerlere gitmiyorum o yüzden. Kıza telefon açtım, evde mi diye. Evdeymiş. Günlük elbiselerimle kaptım bebeleri gittim. İçeri girdim, dakka bir gol bir, zil çaldı. Bu kim? Bilmem kim, ben geliyorum diye onu da çağırmış. İyi de o kadını ben tanımam ki. Olsun, biri geliyor ya çağırmış. Bebeler bar bar bağırdı. Tam sakinleştiler yeniden zil. Bu kim? Bilmem kim, ben geliyorum diye onu da çağırmış. . İyi de o kadını da ben tanımam. Olsun, biri geliyor ya çağırmış. Bebeler bar bar bağırdı. Tam sakinleştiler yeniden zil… Ve bu olay bilmem kaç kez tekrar etti. En son kendimi şıkır şıkır giyinmiş, çan çan çene eden kadınlar arasında paspal giysileriyle bir köşeye sinmiş, bas bas bağıran çocuklarını sakinleştirmeye çalışan bir gariban olarak buldum. Oturamadım zaten. Kalkıp eve geldim. Bir daha da nah giderim. Bu ne yaa?
Anacım, bu nasıl bir kurttur ki koca milletin kadınları bir türlü oturamıyor oturdukları yerde. Sürekli bir atraksiyon hali. Biraz sakin olsak. Daha sınırlı ilişkiler kursak. Biraz nefes alsak. Misafiri, gezmeyi, temizliği dünyanın en büyük işi haline getirmesek. Hani biraz da “tembel” olsak. Rahat etsek. Öf be! Nüfusumu aldıracağım anasını satayım başka bir ülkeye. Sırf bu yüzden iltica edeceğim. “Memleketteki kurtlardan kaçıyorum” diyeceğim, “kurtlu karılardan kaçıyorum.”
benim de sırf bu temizlik olayından dolayı evime çağırmadığım insanlar var yaa insan arkadaşı gelecek diye stres olur mu ben oluyorum. Camlarım pis ise kapat perdeyide annem görmesin camlarını yoksa laf eder biliyorsun diyor var mı böyle birşey kime ne benim camlarımdan .
al benden de o kadar.
çalışkanlık neyse de.. misafir gelecek diye hazırlık yapan ve yaptığı hazırlığın boşa gideceğinden korktuğundan mı bilmem, birbiriyle tanışmayan insanları davet eden o kadar çok kişi var ki.. olur ya belki özel bir konuyu paylaşacaksın, gizli söylesen olmaz, açıktan konuşsan olduğu yerde durmaz.. hassas davranmak lazım.. en çok da tanımadığın eve gezmeye ne diye gidersin a kadın, değil mi??
ben de biri geliyor diye milleti çağırana gıcık oluyorum. milleti görmek istesem millete giderim. bi de şeyler var “bi misafirin gelirse beni de çağır” diyenler. istiyorsan gel, ne diye yanına adam arıyorsun. ilkokulda tuvalete birlikte giden kızlardan bi farkınız olsun yaa
ehehe, işte sanırım o ilkokulda tuvalete birlikte giden kızlar büyüdü bu kişiler oldular. valla üzerlerinde sosyojik araştırma yapmalık tam.
zamanında önlem almak lazım. öğretmenlere çok iş düşüyor:)
Koptum ozellikle de kayinvalidenin tanimadigi kişinin de geldigi bu kim diye birbirinize sordugunuz kisma 🙂 yeni evli sayilirim bir gun kayinvalidem bizde kizkardesi,yegeni fln gelcek bunlar haberli gelenler,gelcek kisi sayisina gore yemegimi pastami tatlimi yaptim,sofraya oturcaz tel.o da ne teyzenin oglu gelini,3-4 torun da geldi 9 misafir oldu 14-15 kisi cildircaktim gun mu bitti,kimseyle adam gibi iki laf edemefim biri bise soruyo oburu baska bişe birinin cayi bitiyo oburu cayina seker ister.bizde adam gibi misafirlige gitmek yok illa topluca gitcez giderken birilerini de cagircaz millet olarak boyleyiz galiba.
ya inanmazsin bana gelirdi bir oda misafir, ellerinde telefon saga sola tel acarlar, biz geldik siz de gelin diye. bir seferinde yemin ediyorum bir dilim boregi dorde bolerek servis ettim. hayret yaa
Burda kayinvalidem 1 gun onceden arar eltimle oturmaya gelip gelemeyecegini sorar.Ya da saatler oncesinden.Yalniz gelecegini soylemis ama sonradan eltim de gelmek istemisse mutlaka arayip izin alir gibi sorar , bu durum bazen beni cok dara sokuyor kanimizdami var nedir olur mu sormak al gel burasi sizin de eviniz diyorum .Evlerimiz hep yurume mesafesinde ama kimse cat kapi gitmez digerine.Ilk onceleri kibarlik diye dusunuyordum ama burda boyleymis meger:(Ne yalan soyleyeyim ben cok istiyorum surekli gelsin gitsinler , yemekler yapayim yesinler ama insanlari degistirmek cok.Zaten komsuluk iliskisi denen bir olay kesinlikle yok.Oyle eltime falan gittigimiz zaman yemek , cay , kahve yapmaz.Bir gun aradilar geliyoruz biraz oturacagiz dediler hemen kek attim firina , cay demledim 1 yil gecti kayinvalidem hala lafini ediyor ben boyle bir sey gormedim diye :/Ay bir kisirdir , mercimekli koftedir yapamiyorum yahu vallahi dert oluyor icime.Sanirim ben de o kurtlular sinifina giriyorum 🙂 Gelin bize gelin, her gun gelin,coluk cocuk beklerim 🙂
bi an şok olarak okudum bu numune kadın nerede var gidip elini öpeyim diye. ayol başa amerikadayım kaynanam da amerikalı yazsana! milleti bunalıma sokacaktın, iyi ki uyardım:)
bu arada sizin oralarda da oturma var mı hakkaten? geldiklerinde ne ikram ediyorsun?
bu arada lafın sadece yarısını okumuşum. uykum geldi de:) kısır mısır yeni gördüm.
ben de severim misafiri. çat kapı geleni de. hep de çat kapı giderim zaten. ben ağır oturmaları sevmiyorum. günler öncesinden hazırlık yapılan. camlar silinen. şıkır şıkır giyinilen. çat kapı ben de beklerim anacım, oğluşu doğur da gel:)
ayy bendensin yaaa…kanım neden bu kadar kaynadı belli oluyor şimdi…nefret ediyorum şu şıkır şıkır hazırlanan kadınlarla dolu olan günlere…o kadar samimiyetsiz geliyor ki…
:)))))))))))))
🙂
bayıldım yaaa.. nasıl güzel bir tespittirbu.. Nasıl bir iç okumadır.. hay ağzını öpeyim.. bende senin gibi sırf bu endenlerden yabancı üklede yaşamak isteyenlerdenim..
🙂 yabancı ülkedekiler de en çok bunları özlüyormuş haberin olsun:)
Valla benimde 5 aylık kızım var. Ondan önce haftada altı gün çalışıyordum biranda evhanımı ve bebekli moda geçince içimdeki Anadolu kadını hortladı hemen. Şimdi bakıyorum da çevremdeki ev hanimlarina yeni gezme kapısı olmuşum bunaltılardayım vesselam..
aaaaaaaaaaaa bebekli yere gezme mi olur yahu. insaf
benim annem memlekette buaralar bir kaçış düşünmekteyim.. kaynana mevsimi de geliyor vurmadan kaçmak gerek ama nerde o şans:)
:)) fırtına kapıda desene.allah yardımcın olsun:)
😉 amiiin
yemin ederim gülme krizine girdim ya! yerlerde gülüyorum okuduğumdan beri! kocama okuyamadım gülmekten!
:)=
güzel
Bir ben varım sanıyordum ev işlerine yetişemeyen. Hem misafir ağırlamayı ikram etmeyi çok seviyorum. Hem de birileri gelecek diye günler öncesinden başıma ağrılar giriyor.
bende tembel işi seviyorum komsu musaıtsen 5 dk gırıyorum desin, yada hadı yemege gelın dıyerek evde ne varsa yıyelım işi olsun da davet falan bana ters gerılıyorum uykularım kaçıyor.
ben de 10 yıl aradan sonra üniversiteden ev arkadaşımla buluşup hasret giderecektim. ben de 1 çocuk onda 2 tane onlarda oynar kaynaşır diyerek gittim evine. Anam oda ne 5 dakika geçmeden bir zil. Tanımadığım 3 hatun. Hepsinde 2-3 çocuk ev 75 metrekare,sıkıştepiş. Birde arkadaş pişkin piişkin demesinmi ne zamandır gelmek istiyorlardı da nasılsa sen geliyorsun diye çağırıverdim,hem sen de tanışmış olursun!!!Mübarek bakalım ben yeni birileriyle tanışmak istiyormuyum bakalım.Birde bunlardan biri çıkarıp küçük çocuğuna topitop verdi. Ortamda 10 çocuk var,onlara yok. En kızdığım anne tipi. Bir ortamda yiyecek ordaki çocuklara yetecek kadar yoksa verme çocuğuna arkadaşım. Göz hakkı diye birşey var.
hem ne öyle 2 hafta önceden misafirliğe gelicem diye haber vermek. Arkadaş özel bir hazırlıkmı bekliyorsun,kuş sütümü. Sen iki hafta önceden de haber versen.1 gün önceden de ben aynı ikramları hazırlıycam. ne demeye 2 hafta beni geriyorsun yok yere. Aman ne dolmuşumda haberim yokmuş.Sağol Secce sayende içimi döktüm :))))
yalnız değilsin emin ol:P
🙂 duygularıma tercüman olmuşsun selcen…
Ben çalışan bir insanım ilk başlarda canım çıkardı temizlik yemek derken.
Koskoca İstanbul`da kimsen yok ki ne gelen ne giden var bu ne telaşe iş güç dedi eşim.Bırak herşey olacağına varır deyince sonradan dank etti kafama.
Ama gerçekten de doğru bir kurtluluk var bizde.