Çocuklar doğduğundan beri bütün mesaimi onlara harcıyorum. Kendim için hiç vaktim kalıyor mu? Yok valla. Olur da kalırsa o üç beş dakikayı da “nasıl bebe yetiştirilir” temalı kitaplara, internet sitelerine ayırıyorum. Tek derdim aman psikolojileri bozulmasın, aman algıları açılsın, aman zekâları parlasın, aman mutlu olsunlar, aman okumayı sevsinler, aman saygılı birer insan olsunlar, aman üzerime düşeni iyi yapayım, aman da aman… Sonuç ne mi oldu? Hüsran! Artık radikal kararlar almanın vakti geldi!
Pazar günü sabah ekmek almaya gideceğim. İki bebe de kendi halinde bir şeyler yapıyor evde. Ekmeyi alıp gelmem normalde taş çatlasa beş dakika. Çocuklarla birlikte alıp gelmem, en azından bir saat. E malum her salyangoza elleniyor, her karınca izleniyor, oraya gidelim, buraya çıkalım, ona bakalım… Ben de kırmıyorum. Bir türlü işimiz bitip de eve dönemiyoruz.
Dedim ki bu sefer çocukları almayayım. Hızlıca gidip geleyim. Sonra düşündüm de kızımla ne zamandır kız-kıza bir yürüyüş yapmadık. Hep oğlan var yanımızda. Oğlan da biraz daha baskın. Hep onun dedikleri oluyor. Kız hep alttan almak zorunda kalıyor. Bu defa da kızımla çıkayım, onun gönlü olsun. “Kızım, benimle bakkala gelmek ister misin?” dedim. Ay nasıl sevindi. Hemen üzerimi giyindim. Onu giydirdim. Tam çıkıyoruz. Saçma sapan bir şeye kapris yapmaya başladı. Ne olduğunu hatırlamıyorum bile. “Boş ver,” dedim. “Haydi çıkalım.” Yok mırlanmaya başladı. Sürünüyor yerlerde kedi gibi. Sinirlerim gerildi. “Annecim, haydi, bak anne-kız gezeceğiz birlikte.” Ay yok vallahi yok. Bu sefer de bir zırıltı tutturdu. “Geliyorsan gel, gelmiyorsan otur evde,” dedim. Aman aman aman zırlamayı da bıraktı böğürmeye başladı. Nasıl sinirlendim yemin ederim. Şeytan dedi çak bir tane ağzına oturt yerine. Şimdiye çoktan gidip gelmiştim ben. Daha küçük hanımın keyfi bekleniyor. Çektim kapıyı çıktım. Aman aman arkamdan anırmaya başladı. Yemin ederim siteden çıkıyordum daha evden bağırışı duyuluyordu. Sinirden titreyerek gittim geldim bakkala. Neymiş efendim, kız kıza gidecekmişiz, küçük hanımı mutlu edecekmişiz. Sonuca bak!
Aradan vakit geçti. Öğle uykusu saati geldi. Bu aralar öğlenleri uyumadan Şirin okuyoruz. Özellikle oğlan çok seviyor. Şirinin bütün hikâyelerini birleştirmişler. Kalın bir kitap olmuş. Aha şöyle bir şey:
Her seferinde anca iki üç hikâye okuyoruz. Oğlanın çok sevdiği bir doktor hikâyesi var. Her seferinde onu okumak istiyor ama ona tekrar sıra gelmemişti bir türlü. O gün baktım sırada doktor hikâyesi var. Söyleyeyim de sevinsin dedim. “Oğluuum, haydi Şirin saati, bak bugün doktoru okuyacağız.” Tabi çok sevinerek koştu. Heyecanla yatağa tırmandı. Ben de güzelce yaslandım, mutlu mutlu kitap okuyacağım. Anam anam anam oğlan bir bağırmaya başladı. Vay efendim neymiş, o gelmeden açmışım kitabın kapağını. Tekrar kapattım tekrar açtım ama yok yok yok! Beyefendi görmemiş kitabın açılışını. Bir ağıt tutturdu yok yerden. Ne iştah kaldı ben de ne heves ne mutluluk. Şeytan dedi şöyle çarp bir tane ağzına bir de yer çarpsın. Bir türlü sakinleşmeyince bir sinirlendim, zaten sabahtan da birikimliyim, kitabı bir tarafa fırlattım, bebeleri bir tarafa.
Ulan eşek kafalılar dedim, sizi mutlu edeyim diye perperişan oluyorum, yine de yaranamıyorum. Kimin anası bebeler mutlu olsun diye bu kadar yırtınıyor lan? Kimin anası ona kitap okuyor? Kimin anası oturup resim çiziyor, boya yapıyor, hamur açıyor? Kimin anası onlarla yemek yapıyor, evcilik oynuyor, eşek olup sırtında gezdiriyor? Kimin anası sırf bebeleri mutlu olsun diye sırtında koca çanta, tam teçhizatıyla it gibi park park, bahçe bahçe geziyor? Kimin anası hayatında her şeyi öteledi, tüm vaktini bebeleriyle harcıyor? Ulan anamdan animatör olarak mı doğdum ben? Ben bilmez miyim sabah kalkıp bebeleri sokağa salmayı? Ben bilmez miyim bebeleri televizyonun önüne bağlayıp keyif çatmayı? Ben bilmez miyim ellerine ipad mayped verip gün boyu oyalamayı? Ne yaparsam sizin için yapıyorum, yine de mutlu edemiyorum, yine de mutlu edemiyorum. Bu mudur hak ettiğim eşekler?
Aman nasıl bağırdım bas bas. Babaları elimden zor kaptı valla. İkisi de zırlayarak uyudu. Ben de biraz uzandım. Biraz sonra tabi yine sinirim geçti fabrika ayarlarıma döndüm.
Pazara gidilmesi gerekiyordu. Eşim ameliyatlı yatıyor. Benim bebeler bayılır pazara. Onlar uyansın da birlikte gideyim, sevinsin yavrucaklar, dedim. O an beynimde şimşek çaktı. Yav deli miyim, delinin köyünden miyim dedim. Şimdi alacaksın iki veledi gideceksin pazara. Elinde koca torbalarla bir o tarafa bir bu tarafa sürüneceksin. Yavrum dur koşma / Hayır, ondan alamayız, evde var / Aman oğlum tezgahtan alma / Kızım dur o bizim değil / Kardeş bu kaça?… Üstelik hiç şüphem yok yine olmadık bir şey bulup zırlayacaklar. Üç saat sonra eve döneceğim ki boynumun ağrısından zor duracağım. Bir hafta sürecek o ağrı. Neymiş efendim, bebeler mutlu olsun diye pazara gittik.Bu ne keçiboynuzu gibi iki damla tat alınacak diye bütün odunluğu ben çekiyorum. Amaaan gadamı alsınlar. Biraz da mutlu olmayıversinler kardeşim. Çarptım kapıyı çıktım valla.
Madem öyle, işte böyle! Bundan sonra bir elimde cımbız bir elimde ayna, opera opera, bale bale gezeceğim. Gece konken partilerinde, gündüz altın günlerinde… Artık onları mutlu etme devri kapandı. Artık ben mutlu olacağım. Kahkahalarım ayyuka çıkacak, nihahahahaha!
secce harikasın yine:) seninkiler 3 yaş benimki de 2 yaş krizleri yaşıyor, 15 gün önce arabistana taşındık bir de farklılığı sindirmeye çalışıyor, oyuncakları vs henüz gelemedi trden, çok zor günler yaşıyoruz..Allah kolaylık versin
ooo işin zor allah kolaylık versin, güzel kapılar açsın
Evet ya, ne onlarla ne onlarsız olunmuyor. Anında başımıza gelenleri unutup,hiç yaşanmamış gibi tekrar yaşıyoruz. Ben de öyle kıyamıyorum,yanıma alıyorum sokağın başından eve kadar bir tek benim sesim cıyak cıyak duyuluyor,mahalleli nefret etti artık benden,eve yorgun bitap dönüyorum,bırakınca da vicdanım el vermiyor,kıyamıyorum. onlarla çıkınca da kabus gibi oluyor….Çok zor çocukları mutlu etmek çok zor,onlar mutlu olmadığı zaman keşke bencil bir anne olabilseydim diyorum…
hiç sanmam 🙂
bu bebe sıpaları var ya onları mutlu etmeye çalıştıkça kendileri mutlu olmaktan uzaklaşıyor bırak birazda kendileri mutlu olmaya çalışsın ama az öncede belirttiğim gibi senin bunu yapabileceğini hiç sanmıyorum secce kıyamazsın sen
ahahahaha… süper ya. bizimki tek ama bana yetiyor valla. geçen gün “pusetimi kendim iteceğim, gelen arabalar da bana yol versin” savaşında hakemlik yapıp “lan oğlum otur pusetine,ben iterim. ezdirteceksin kendini” minvalinde yaptığım hakemlik sokak boyu feryatlar eşliğinde bir yürüyüşle sonuçlandı. Balkonlardan sarkan teyzeler o fon müziği eşliğinde bol bol akıl verdiler bana… 🙂
Benim tek cocuk sizin ikizlerin toplamina esit kriz yaratmakta usta. Kitabin sayfasini ben cevirecektim, sabah beni niye yatakta beklemedin, calan kapiyi ben acacaktim, suyun dokulmesini istememistim, vs, vs, vs… Bu 3 yas krizi resmen anami aglatti, kirkliyken bu kadar aci cekmemistim! Ustelik esim sehir disinda calisir, anam baska sehirde yasar, isten eve donmem yedi bucugu bulur ve uyuyana kadar ev isine elimi surmem oyle ki cogu zaman yemegi bile o uyuduktan sonra yerim ama uyuyana kadar 5 kez aglama krizi yasadigimiz olur! Sakin kalmaya aldirmamaya calisirim daha cok aglar, ben de bagirirm iyice krize girer, derdin ne diye anlamaya calisirim “ama ben … olmasini istememistim”den baska soz soylemez ve aglamaya devam eder. Ben de “ben seni mutlu etmek icin daha ne yapayim” diye krize girerim. Sonra da derin mi derin bir vicdan yarasi! Oyle ki bagirmadan atlatabdigim krizler icin kendime odul vermeyi bile dusundugum oldu! Sen neymissin 3 yas yaaa… Evet dertliyim hem de cok
:)) yazık bebelereee 🙂 bitanesini bana yollayın seve seve bakarım hehe
Bugün bir kriz yaninda kizim ‘anneyi çöpe aticaaamm’ diye bagiriyordu vi yandan aglayarak . neymiş salincagi sallamami begenmemis. Atin da kurtuliim la. Cop bana saray gibi gelir..
Oğlanın tıbbiyeye istidatı var, peşinen söyliyeyim. Plastikçide bile doktor setine odaklanmış gözleri:) Bu dikkatimi çekince, kız nereye bakıyor acep diye Şerlok Holms bakışlarımla tezgahı taradım, gözlerinin izdüşümünde bir çalgı aleti buldum. Bak kızı sıkıştır, ya çalgıcı olacak, ya çalgıcıya kaçacak, ahanda benden söylemesi. Ama çok ciciler maşallah annesi. Bir bıdık da ben büyütmemiş olsam, üstelik yakın zamanda yeğenim de aynı şeyleri yapmamış olsa, ben bu pazar yeri şekerlerine iftira atıyorsun derdim. Büyüyecek onlar, büyüyecek. Akıllanacaklar, adam olacaklar, analarına bakacaklar. Tabi ondan önce analarının kamburu çıkacak, sinirleri laçkalaşacak… falan. Ama bunlar guccük detaylar, detaylara takılma. Kal selametle:)
Ben de bugun sabah umutsuzca bunu duşundum .. evımızde televızyon yok hergun en az bır parka gıdılır kreşe gıdıyor hergun kıtap okuyoruz faalıyet yapıyoruz oynuyoruz ama 3 yasındakı oğlum sureklı bağırıyor ve mutsuz .. 🙁 bılmıyorum ne yapacağımı .. neree yalnıs yapıyorum dıyorum herseyı onlarla yapmaya çalışıyoruz ekranın onune hapsetmiyoruz ama nedır kı ıstedıklerı .. ben de gecen gun “anırıp duruyor su oğlunla ılgılen ” dedım esıme kı bır de 9 aylık kardesı var bılıyorsun , eşim oyle deme , Âyet-i kerîmede; “seslerin en çirkininin merkep sesi”ne benzetilir dedi, cok üzüldüm ama bazen tükeniyoruz .. cok bağıran çiftler de degılız çocuk bagırmeyı sizden ogrenıyor deniyor .. ben nerde yalnıs yaptım 🙂
bulursan haber ver nerede yanlış yaptığımızı :/
merhaba;
benimde 2,5 yaşında ikiz kızlarım ve 9 yaşında bir abimiz var.Dün akşam bizde de Pepe neden bitti krizi vardı.Dediğiniz gibi anlamsız ağlamalar ve bağırmalar.Sonra annenin hevesle çocukları için pişirdiği akşam yemeği yine bu krizle berbat oldu.Ne yalan söyleyeyim bazen ne sabır kalıyor ne de heves.Zor çok zor…ve bazen çaresiz kalıveriyorum ne yapacağını bilmeden.sevgiler…
O pepe neden bitti krizleri yuzunden tv ve bilgisayar bozuldu (!) bizim evde, acilmiyor! Ama kriz sebebi bulmaktan daha kolay ne var ki bizim bucur icin: neden sutunu isitirken onu cagirmadim, neden oksurerek uyanmadina neden oldum- o kendisi uyanacakti, neden benzin almadik,, bla bla bla…. Bitmez gibi geliyor bu krizler…
sırf bebelerle sınırlamayın olayı bu hayatta kimseyi memnun edemezsiniz arkadaşlar, ne kadar kendinizi paralarsanız paralayın bin kere yaptığınız değil hep o bir kere yapmadığınız şey söylenir.
En güzeli kendini mutlu etmeye çalışmak, eğer pazara bebeleri götürmek seni mutlu ediyorsa götür ya da kitap okumak hoşuna gidiyorsa oku
çünkü mutsuz anne hiç birşey veremez çocuklara
Yürü be bacım şu hayatta biz ikiz analarını hiç bir şey mutlu etmez ta ki çocukları büyüyüp büyüklerimizin deyimiyle adam olana dek.herkes için hayat zor mutlu olmak mutlu etmek zor ama bizim için iki kere zor. Ağlayacağım şimdi.:):)
Selcen çok haklısın özellikle şu tv yi evden kaldırman takdire şayan senide eşinide tebrik ediyorum keşke bizde yapabilsek nasıl başardınız bebeler doğduktan sonra mı kaldırdınız?
nevincim bir anda kaldırdık. ama düşünüyorduk bir süredir. ve inan bana yokluğunu hiç hissetmedik. kaçırmak istemediğin birşey olursa hepsi nette var. hem reklamsız. hem istediğin saatte. düşün derim
bak buraya yazmışım https://birkizbiroglan.com/2012/01/13/tvsiz-de-oluyormus/
Merhaba, siz hem cok tatli bir anne hem cok yetenekli bir yazarsiniz – blogunuz, hikayeleriniz ve bebeleriniz hep cok guzel:) Ben sizi surekli okuyorum ama bu seferlik size okumaniz icin minik bir tavsiyede bulunmak geldi icimden, belki bu asagidaki linkteki yazi ve bahsettigi kitap farkli bir bakis acisi verebilir size, eger daha once karsiniza cikmadi ise:
http://joannagoddard.blogspot.co.uk/2012/02/motherhood-mondays-how-to-raise-kids.html
Ingiltere’deyim ve gercekten burada (ve sanirim ABD’de de oyle) Fransiz annelerin cocuk yetistirme tarzi cok konusuluyor, bircok dergi, gazete vs yazisina denk geldim bu konudan hayranlikla bahseden ve ornek veren. Dilerim sizin de isinize yarar veya ilham veriri belki birazcik da olsa. Yazilarinizla mutlu ediyorsunuz, siz de mutlu olun hep:) Sevgiler
çok tşk ederim mine güzel sözlerin ve tavsiyen için. ilk fırsatta bakacağım inşallah.