Yıllar önceydi. Daha bebeler piyasada yoktu. Eşimle Karadeniz turuna çıkmıştık. Hiçbir ön hazırlığımız yoktu. Elimize aldık bir harita, bulduğumuz yerde yatarız, bulamazsak arabada uyuruz diyerek düştük yollara.
Yanılmıyorsam Bartın’dan sonraydı. Haritada ana yol iç kesimden devam ediyordu. Hiç gidesimiz olmadı. Sahilden de giden bir yol gözüküyordu. Belli ki eski, dar bir yoldu. Manzarası daha güzeldir diye onu tercih ettik. Ve kâbus yolculuğumuz başladı!
Bir yanımız uçurum, daracık kıvrım kıvrım bir yol, asfalt desen yağmurdan yaştan perişan olmuş, hamam gibi nemli ve sıcak hava… Üstelik döne döne saatte 10 – 20 km hızla anca gidebiliyorduk. Saatler geçiyordu, biz bir bakıyorduk ki daha 20-30 km yol gitmişiz. Bu da yetmezmiş gibi yolda da kimsecikler yoktu. Uçuruma uçup gebersek ne bilen olurdu, ne de bulan. Kilometrelerce devam etti yol. Başta “Aaa ne güzel manzara hihoha, mis gibi de hava hihoha, biz maceracı ruhlarız lalola” diye başlayan modumuzdan kısa süre sonra eser kalmadı. Deli gibi dönmekten yorulduk, sinirlerimiz gerildi, gaz-fren yapmaktan kocamın bacağına kramp girdi, ben de kendimi durduramadım kusmaya başladım. Biraz sonra da gözyaşlarımı bıraktım. Kendimi o kadar kapana kısılmış hissediyordum ki. Saatlerdir berbat bir yolda daha bir arpa boyu kadar yol alabilmiştik, ne geri dönebiliyorduk, ne ileri gidebiliyorduk. “Bir helikopter bul, çıkarsın bizi buradan hüüü” diye zırlıyordum.
Böyle böyle bilmem ne kadar yol gittik, en sonunda bir yerleşim yerine ulaştık. Ben Karadeniz yolculuğundan çoktan vazgeçmiştim. İşin pis yanı aynı yoldan geri dönmeyi gözüm yemiyordu. Konuştuğumuz bir amca “Uşağum, ömründe bu yoldan ha bi kere geçersun, o da yanluşlukla,” demişti. Ben “Gitmeeeem, bir adım daha gitmeeeem, tayin iste, buraya yerleşelim” diye zırlarken müjdeli haberi aldık. Düze çıkmıştık artık. Bir daha öyle kıvrılmayacaktı yol.
Yıllardır mutlulukla andığımız güzel bir gezi oldu ama ilk kez tattığım o kapana kısılmışlık, çaresizlik duygusunu hiç unutamadım.
Çocuklar doğduktan sonra işte bu duyguyu tekrar tekrar o kadar çok yaşadım ki. Çok bilirim ne ileri gidebiliyorum, ne geri dönebiliyorum diye saçımı başımı yolarak ağladığımı. Günler, saatler, dakikalar geçmez. Nefesin daralır, elin kolun sinirden titrer, düştüğün hengamenin içinden bir türlü çıkamazsın. Atsan atılmaz, satsan satılmaz bebeler. Her gün, her gün aynı rutin. Robot gibi sürekli yaptığın birbirinin aynısı işler. Günü birbirine dolanan altı el, altı ayakla yaşamak… İşleri birbirine dolanan altı eli altı ayakla yapmak… Aslında beş dakikada yapacağın şeyin başına günlerce geçememek. Geçince saatlerce bitirememek. Bütün hevesini yitirmek, heyecanını kaybetmek. Bozuk plak gibi sürekli aynı cümleleri tekrar tekrar kurmak. Suyu kapat / suyu kapat / suyu kapat / suyu kapaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat. Yatağına yat / yatağına yat / yatağına yat / yatağına yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat. Kardeşini rahat bıraaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak. Zıbar artıııııııııııııııııııııııııııııık…
Gözün camda, kulağın kapıda olur. Biri gelse de bir havam değişse diye beklersin. Ya da birisi çocuklarla biraz ilgilense, ben bi şu evi toparlasam, bi duş alsam, bi maillerime baksam, tivitırda karılar yoluşuyordu, bi onu okusam… Ya da bir beş dakikam olsa, bir şey yapmak zorunda olmasam da öylece dursam.
Yıllardır yapılacak işlerin kaygısından kurtulup ayağımı uzatıp rahatça kitap okuyamadım. Film izlemedim. Yeni yemekler deneyemedim. Kaygısızca internette gezinemedim. Kendimi geliştirecek hiçbir şey yapmadım. En yakın arkadaşlarımla bile görüşemedim. Sırf kafama esti diye kalkıp bir yere gitmedim. Uykum geldi diye kıvrılıp bir köşeye yatamadım. Yemin ederim ayağıma kimse bağ olmadan evimi temizlemeyi bile özledim.
Köşede kitaplarım yığılı, okunmayı bekliyor. Ajandamda konular dizildi, yazılmayı bekliyor. Feysbukta mesajlar birikti, cevaplanmayı bekliyor. Yeni projeler aldım, başına geçilmeyi bekliyor. Gidilecek gezmelerim, ağırlanacak dostlarım var… Hepsinden öte biraz dinlenmek isteyen bir kafam var. Bir süre “Anneaaaaa” sesi duymak istemiyorum. Aynı cümleyi bin kere kurmak istemiyorum. Ben bir tarafı toplarken, öteki taraf dağılsın istemiyorum. Büyük iştahla önümdeki iki lokmaya saldırmışken kıç yıkamak için yerimden kalkmak istemiyorum. Yemeğimin etleri başkası tarafından seçilip yensin istemiyorum. İşimin başına dönebilmek istiyorum. Tam bir işe yoğunlaşmaya çalışırken kafamın tepesinde kavga çıksın istemiyorum. Bilgisayarımda acil iş yetiştirmeye çalışırken bir yandan da çocukları oyalamak için ayağıma ip bağlayıp “Balık yakalamacılık” oynamak istemiyorum. En heyecanlı yerinde kitabımın elimden çekilip bir bebe kitabı elime tutuşturulsun istemiyorum. Tam kafamı toplayıp ajandama bir şeyler yazarken “Annea tavşan çiiiiz” diye kafamda biri peyda olsun istemiyorum. Telefonla konuşabilmek istiyorum. Kapı çaldığında ben açacaktım, sen açacaktın kavgası yaşamadan kapıyı açabilmek istiyorum. Her duşa girdiğimde “Ben de yıkancam hüüü” diye kapıda birisi böğürsün istemiyorum. Tuvaletteyken kaka mı yapıyorum, çiş mi yapıyorum diye kimseyi bilgilendirmek istemiyorum. Yorulduğumda, tatlı bir uyku çöktüğünde saçımda tepinilecek, kafa derim yüzülecek kaygısı olmadan olduğum yere kıvrılabilmek istiyorum. Aklıma bir konu geldiğinde, günlerce beklemeden, heyecanımı yitirmeden yazabilmek istiyorum. Yeni yemekler yapabilmek, tariflere bakabilmek istiyorum. Alışveriş sitelerinde dolanmak, sepetime yeni kitaplar, giysiler, eşyalar atabilmek istiyorum…
Uzun lafın kısası, bebeler doğdu doğalı kendime ait zamana hasrettim. Çok bir şey değil ya, günde şöyle iki saat, üç saat benim olsun, birazcık da kafama göre takılayım istiyordum.
Ve nihayet…
Bu aralar tatlı bir telaş içindeyim. İçim kıpır kıpır. Bebeleri okula kaydettirdim. Günde dört koca saatim olacak. Sadece bana ait! Kısıldığım kapandan kurtuluyorum artık. Biraz nefes alacağım. Elimde upuzun bir yapılacaklar listesi var. Sürekli yeni bir şeyler ekliyorum. Neyle başlayacağımı, ne yapacağımı düşünüyorum. Heyecanlıyım. Çok heyecanlı! Her şey çok güzel olacak, hissediyorum 😉
(“Hele sen bir okula başlasınlar da görrrr” diyecekler için gardımı hemen alayım 😉 Allah umduğuma nail etsin, korktuklarımdan uzak etsin inşallah. Sağlıkla, sıhhatle, huzurla… Ve tabi ki birlikte 😉 )
Cümlemize hayırlı olsun.
Bir daha da bunalmazsın umarım, ne yolda ne hayatta.
Kendinle mutluluklar dilerken, bir sonraki yazının “beeleriiiimmm, çok yalnızıııım, çıt yoooook, hüüüü” olacağını tahmin ediyorum.
Arada “hayır” de çocuklara, canını yerler böyle.
bebeleriiim, çok yalnızıııım, hüüü ha? NAAAAAAAAAAAAAAAH ehehhe
Ne demistim bennnnn muhahaha
Gözün aydın olsun şekerim. Ayy şu an yerinde olmak istedim valla bende evde amaçsızca vakit geçirmeyi özledim. 3 gün sonra seyahate çıkıyorum 10 günlük, akşamları otelde yalnız olmak duygusu bile beni mutlu ediyor 😀
ne olur al beniiii, götür gittiğin yereeeee
Aglayarak seni okudum sana deil kendime agladım beni anlatttın resmen fazlası var azı yok tsk
Ederim yazı çok güze azına saglık insallah umdugun gibi olur
Herşey
havvacım inşalalh daha güzelini kendi başında bulursun. en kısa zamanda:) kolaylıklar dilerim
Yazık, 4 saat özgürlük çok azmış. Sabah 8 den öğleden sonra 3 e kadar filan ana okulu yok mu devletin?
tüm günler kaldırılmış. bakalım, okula talep az olursa yapacaklar
Bebelerinin uyum sürecini kolay geçirmesini dilerim
Ben çok zorlandım hala da öyle:/ Daha iyiye gideceğini söylüyorlar.
Inşallah 🙂 seninkiler ayrı sınıfta mı olacak?
Benimkiler öyle
nazife ayrı istedim, aynı olmak zorunda oldu. yazacağım onu da bugün yarın inşallah. kolay uyum sağlayacaklarını düşünüyorum, inşalah öyle olur 😉
Inlallah 🙂 biz 4 yaş grubuna başlayalı 1 hafta oldu.
Okulda, benden ve ikizinden ayrı kalmanın faturası akşamları
her ikisi tarafından tarafıma fazlasıyla kesildi, o kısıldığım kapanı bulup içine kendimi kilitleyesim geldi ?!
İnşallah düzelecek umut işte… Seninkinin çok daha kolay güzel güle oynaya okula giden veletler olmasını canı gönülden dilerim.
Secce baci ben yinede haline sukret diyorum.Bazen annene kactigin yazilarini gormustum.Onu bulamayanlar var..Gurbette olup anasina ucakla 12 saatte gidebilen ve basinda 2 kucuk bebesi olanlar var.Cocuklari yasadigi ulkede dili bilmediginden baska cocuklarla oynayamadigi icin aksama kadar basinda zirlayan bebeleri olanlar var.Ve bunlar yetmezmis gibi en yakin Turk arkadasinin 45 dakika uzakta olanlari var.daha var da var..Yani yinede halimize cok sukur =)
aaah gurbet çok zor. tahmin etmeye çalışıyorum. annem ve teyzem sağ olsun, allah onlardan razı olsun, yemiştim kafayı çoktaaan yemiştim.
bir an önce dil öğrenin! tek çocuklar değil, sen de. başka türlü o kapanlardan çıkamazsınız. allah yardımcınız olsun
Gözünüz aydın, kesinlikle ilk günü hiiiiç birşey yapmadan sırtüstü yatarak geçirin. No telefon,no internet. Kitap olabilir ama germeyen bir şey olsun. Sessizliğin keyfini çıkarın doya doya. 🙂
Hee bu arada, benim rahmetli babaannem sorardı tuvalette bile ne yaptığımızı. 🙂 bebelerin ki gayet normaldir yani. :))))
salihacım çok güldüm babaannene. nur içinde yatsın inşallah. sessizliği balonlara doldurup gün boyunca sıkıştıkça kullanmak istiyorum 😉
Hadi bakalim Allah umduguna nail etsin secce baci hatta umdugundan da iyisine.
yazini okuyunca niye bilmiyorum huzunlendim.inshaAllah o kisildigin kapandan cikarken Allah yaptigin butun fedakarliklar icin sevaplarini vermistir.her ne kadar cektiklerini bi tek sen bilsende inan bana senin yerinde olup bunlara yasamak isteyen binlerce kadin olabilir.bunu seni uzmek icin soylemiyorum.sadece bunlari yasayabildigin icin bile elhamdulillah.
bundan sonra hersey daha da guzel olsun inshaAllah.saglik huzur evinizden eksik olmasin.
biliyorum ikracım, biliyorum. allah cümlesine gönüllerine göre versin inşallah. elhamdulillah halimize, her halde, her daim. allah nimetlerine şükredebilmeyi nasip etsin cümlemize. amin .
Hayırlı ve umduğun gibi olsun secce. Ben de kaybettirdim bu sene ama ağlamaklıyım, deli miyim neyim, özlerim kesin özlerim …
bu kadarcık özlemek de güzel, allah başka ayrılık vermesin 😉
Bir solukta okudum inan 🙂 öyle de hoşuma gitti ki anlatamam. 8 yaşında oğlum ikiz hatta üçüz çocuğa bedel modunda yazdığın herşey birebir yaşadığım durumlar, bu sebepten bazen vicdan yaptığım bile oluyordu bir tek ben mi böyle şikayetçiyim diye ama farkettim ki yalnız değilim 😉 Rabbim öğrenim hayatlarında başarılar nasip etsin yavrucakların ama söylemeden geçemeyeceğim evet kendine ayıracağın 4 saatin olacak ama hergün değil eksikleri dertleri bitmiyor Allah başka dert keder vermesin inşaallah lakin zor çoook zor…
İlerideki halimi okuyormuşum gibi hissettim.
Beşiklerinde uyuyan ikizlerimden biri ağlamadan bilgisayarı açayım dedim yazına dalmışım :)))
7 aylık doğan ve şimdi 1.5 aylık ikizlerim var ben şimdiden çok yorgunum, bak bide ileride gör diyen insanlarada çok sinir oluyorum 🙂
Derken biri oyandı bile ……………………
Bir an ama sadece bir an düşündüm yerinde olmak istermiyim diye( çünkü onların o minik hallerini gün geliyor özlüyorsun İnan bana) ama yok ilerisi gerisi ötesi berisi şimdi sonrası yok bu hayatın hep zor ama o ilk aylara dönmek istemezdim. Rabbim sana çok çok kolaylıklar versin inşallah
Sağolasın 🙂 İkisine tek başıma bakıyorum tüm gün akşam eşim gelince rahatlıyorum biraz.
Gerçektende uykusuz kalıyormuş insan, ilginç olan tüm gece hiç uyumadığım halde gündüzleride ayaktayım. 5 dakika uyku ne kadar kıymetliymiş meğerse, ben eskiden uykum bölünürse saatlerce uyuyamazdım şimdi gözlerim açık uyuyorum
ilerisi çok güzel. kooooş 😉
Ah canıımmmm.. İnşallah “keşke” demezsin, eski günleri sadece gülerek hatırlarsın. Yeni günlerin eskilerden güzel olsun inşallah 🙂
Gerçekten çocuk sahibi olmak kolay değil,hele sizler gibi birden fazla olanlara…
Ama birde şu yanı var tam nefes almaya başladığınızda burnunuzda bir karın ve sil baştan demektense
Oldu da bitti maaşallah;))
Benim kızım 3 yaş olduğunda kardeşi ile buluşacagiz nasipse bu ayın sonunda;) yani bana sil baştan…
oo maşallah gece. allah tamamına erdirsin.
Ayyy hadi hayırlısı..
boğazıma bir yumru oturdu sanki, öyle hüzünlendim ki yazının ortalarında bir yerde anlatamam… ikiz kızlarım şimdi 15 aylık, ilk zamanlar çok zordu evet, ama bütün yazılarınızı okuduğum kadarıyla biliyorum ki sizinki kadar hiç zorlanmamışım ama yine de bu kapana kısılmışlığı hissetmişim. benimki on iken sizinki yüz imiş diyeyim. içimden elimi uzatıp yardım edesim geldi, sanki bir film şeridi gibi önümden akarken yazdıklarınız. Allah hep yardımcınız olsun. umarım mükafatını görürsünüz tez zamanda. sevgilerimle.
dubleanne
kız dublee, duygulandırdın. allah razı olsun. amin bütün dualarına. cümlemize inşallah 😉
nihayet bunu neden düşünmediğini anlamamıştım.Koca dana oldular gitsinler tabiki.Benimkiler 28 aylık 1 aydır ağlayarak gidiyorlardı kreşe nihayaet buda kesildi.bir akıllandılar.benim veremediğim neyi verir bu kreş düşündükçe zoruma gitmiyor değil…tadını çıkar,cendereden kurtul özüne dön şekerim
secce ya hem güldüm hem üzüldüm(hem sana hem kendi halime ve de geleceğime :(((()
selam secce.. ben de 13 aylık bir kız bir oğlan anasıyım.. allah hepimize kolaylıklar versin. bir de çok yoğun bir çalışma tempom var, sabah 6:30 da evden çıkıp akşam 20:00de eve giriyorum. yazını okuyunca dedim ki keşke çocukları okula yazdıracağım zaman birkaç saat kendime ayırabileceğim zaman olacak diye bir umudum olsaydı.. ikiz çocuk sahibi olan tüm annelerde bir tükenmişlik sendromu illa ki oluyor herhalde.
oyy zormuş harbi.
Bende yazını, gözlerim dolu dolu okudum. O hissi çok yaşadım özellikle ilk bir sene. Benimkiler birde gazlılardı, ağlama krizleri vardı. Bir keresinde hiç unutmuyorum, azra sürekli durmadan içli içli ağlıyordu ne yapsak fayda etmedi kaç aylıktı hatırlamıyorum balkona çıkardım hava almak iyi gelir diye ama susmadı hala ağlıyor bende ağlamaya başladım ve aşağıya baktım (4.katta oturuyorum) burdan onla birlikte atsam kendimi dedim, ama geride almira kalıyordu olmazdı gibi saçma sapan düşünceler geçti aklımdan. Ve çok ciddi ciddi ölmeyi istedim kaç kez, canıma kıymak istedim ama Allahtan inançlıyım. Sırf Allahtan korktuğum için yapmadım. Tv de duyduğumuz çocuğuklarını,eşini öldürerek kendi canına da kıydı haberlerini şaşırıp kınıyoruz ya, kınamayalım. İnsan sıkıntıya düşüp bunalıma girdiği zaman o an mantıklı düşünemiyor malesef. Rabbim kimseyi o duruma düşürmesin aklımıza mukayyet olsun…
Ah o kapana kısılmışlık. Ah o çaresizlik. Canından can kanından kan.
Ya WC de bildirim vermek biz dede var orada cok buldum. Ama gercekten neleri unuttuk ikizlerle birlikte. Eskiden ne yapardım zevklerin neydi onu bile unuttum.
hatırlayacaksın 🙂 çok yakında…. 😉
Yazinin üzerinden üç yıl geçmiş. Bugün ayni duygularla okudum gözlerim dolu dolu. Uzun bir süredir tam da anlattığın kapana kısılmislik tukenmislik hissini yaşıyorum günde milyon kere..Saatleri dakika dakika saymanin kapimi caldi diye yollari gozlemenin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. geçicek geçicek geçicek Allah sağlık versin onlara da bize de.
geçecek elbette denizcim. allah sağlık, sıhhat, huzur versin. gülümseyerek hatırlayacaksın inşallah. Kolaylıklar dilerim.