Huzurlarınızda manevi oğlum: Jesper Cins!

Hani bazen bir süre ortadan yok oluyorum, siz öldüm mü kaldım mı diye merak ediyor, “Polise mi haber versek?” “Evine mi gitsek?” “Anasına mı sorsak?” diye kendi aranızda konuşuyor, “Neredesin bacıııım?” diye bana mail üzerine mail, mesaj üzerine mesaj atıyorsunuz ya, hah işte o zamanlarda genellikle iş yetiştirme telaşında oluyorum. Evim evlikten çıkıyor. Bebeler kahvaltıda… Okumaya devam et Huzurlarınızda manevi oğlum: Jesper Cins!

Keçeleri Kaçırmak

Daha önce söz etmişimdir herhalde, bizim evde ekran süresi çok kısıtlı. Zaten televizyon, ipad, tablet falan yok. Bir bilgisayarımız var. Ondan da sadece sınırlı sürede çizgi film açılabiliyor. Öyle ki oğlan bilgisayara hâlâ “televizyon” diyor. Başka bir fonksiyonundan haberi yok. Geçen koşarak gelmiş, şaşkınlıktan küçük dilini yuttu yutacak, “Anneciiiim, biliyor musun, arkadaşımın televizyonunda oyun varmış.… Okumaya devam et Keçeleri Kaçırmak

KodLAMA Atölyesi

Bizim eve bilgisayar ben liseye giderken geldi. Bilgisayardan kısa bir süre sonra da internet bağlandı. Tabi ki de her şey abimin odasına kuruldu ve biz kızların abim evdeyken bilgisayarın başına oturması mümkün değildi. O zamanlar ben 15-16 yaşındayım. Bir küçüğüm, Gökçen 10. En küçüğümüz Mediha Ayşen 5. Abim dışarı çıkar çıkmaz Gökçenle bilgisayarın başına kurulurduk.… Okumaya devam et KodLAMA Atölyesi

Bu bir reklamdır: Market işkencesine sanal çözüm

İki bebeyle markete gitmek bizim için tam bir işkence. Oğlan üçüncü dakikadan sonra market arabasında durmak istemiyor. Aşağı inip reyonların arasında deliler gibi koşuyor. E tabi ben de peşinden koşuyorum. Kız biraz daha sabırlı. O market arabasında birkaç dakika daha oturuyor. Ama Ahmi inince o da çığlık çığlığa “Mekki inceek” diye bağırıyor. Artık bağlasan durmaz… Okumaya devam et Bu bir reklamdır: Market işkencesine sanal çözüm