Sor bakalım niye yaptım?

Küçüklüğümü pek hatırlamıyorum. Daha doğrusu beş yaş öncesi dönemle ilgili hemen hemen hiç kayıt yok kafamda. Bazen düşünüyorum da çocuklarım da bugünleri hatırlayamayacak. İster istemez hüzünleniyorum böyle düşününce. Oysa ne güzel zaman geçirdik birlikte. Canım çıktı geride hep güzel anılar bırakayım diye. Şimdi bunları hatırlamazlarsa büyük haksızlık yahu!

Geçen bir arkadaşımla konuşuyoruz. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiş. Annesi, ona ve bir iki yaş küçük kardeşine hem anne olmuş hem baba. Maddi, manevi yardım edeni de yokmuş kadıncağızın. Bir yandan sabahtan akşama kadar çalışırmış, akşamdan sabaha kadar da çocuklarıyla, eviyle uğraşırmış.

Şimdi arkadaşım da anne. “Annemi yeni anlıyorum. Çok haksızlık etmişim ona. Genç kızlık döneminde karşısına geçip çatır çatır kavga ederdim. Vay sen bize şöyle yaptın, vay böyle yaptın diye. Halbuki kadın nasıl bir mücadelenin içindeymiş de farkında değilmişim. Ne yazık ki çocukluğumla ilgili aklımda kalanlar hep kötü şeyler. Zavallı annem üç kuruş parasını biriktirir bize hediyeler alırmış, sinemalara, tiyatrolara götürürmüş, gezdirirmiş; ama hiç birini hatırlamıyorum. Sadece kötü şeyler var aklımda. Bağırış çağırış, dayak değnek,” dedi.

İşte o an içime bir taş oturdu. Amanın dedim. Şimdi benim bebeler de her şeyi bırakıp sadece onlara bağırıp çağırdığımı hatırlarsa, vay sen ne biçim bir annesin, bize şöyle bağırdın, böyle bağırdın derlerse yüreğim dağlanır yav.

O yüzden bugün bebelerim için bir açıklama yapayım da kayıtlara geçsin istedim.

Sevgili yavrucuklarım,

Tamam ara sıra size bağırdığım çağırdığım oluyor. Yapmadım demiyorum. Yaptım. Ama sorun bakalım niye yaptım?

Mesela bıliş oğlan, yıllar sonra “Vay efendim, anam bir kere benim popomu ıssırdıydııı, küçücük çocuktum, nasıl kıydı banaaa!” diye dertlenecek olursa derim ki ona, tamam ısırdım, doğru hatırlıyorsun, ama rica etsem olayın biraz öncesini de hatırlar mısın?

Ben o gün çok hastaydım. Öyle ki yataktan çıkamıyordum. Sen ise her zamanki gibi sabahın köründe uyanmış, başıma çöreklenmiştin. Biraz sonra kardeşin de uyandı. Siz iki kardeş, kardeş kardeş odanızda oynamak yerine benim yatağa konuşlanmıştınız. Tepemde zıp zıp zıplayıp duruyordunuz. “Anneciğim, ne olur, bakın çok hastayım, biraz içeride oynayın, en azından yataktan inin,” diyordum takatsizce. Ama siz beni dinlemek yerine naralar atarak gülüyor, zıp zıp zıplamaya devam ediyordunuz.

Sonra sen yeni bir muzırlık buldun. Gelip gidip kafama oturmaya başladın. Ben kışkışladıkça gülüyor, daha bir mutlulukla kafama oturuyordun. “Saçıma basmaaa, kafama oturmaaaa” diye ben sesim çıktığı kadar bağırıyordum ama dinleyen kim?

En sonunda da “Puhahahah kardeşiiiim, bak şimdi annemin kafasına zort kaçırcam,” dedin! Ben de o zavallı halimde kendimi savunmak, zortunda boğulmaktan kurtulmak için poponu ısırdım! Tamamen nefsi müdafaa! Kabul ediyorum, çok mantıklı değildi yaptığım hareket ama tek yapabildiğim oydu, ne yapayım?

Sana gelince de şeker kızım, yıllar sonra “Bir kere annemle ödev yapıyorduk. Soru sordu, ben cevabı bilemeyince ciyak ciyak bağırmaya başladı, beni sırtımdan yakaladığı gibi mutfaktan attı, odama kapattı. Aaah ah ne manyak annemiz vardı,” diyecek olursan bil ki olaylar hiç de hatırladığın gibi seyretmedi!

Bir kere biz birlikte ödev yapmıyorduk. Ben size yemek yapmaya çalışıyordum. O gün o kadar hastaydım ki sizi okula bile götürememiştim. (Evet, kardeşinin poposunu dişlediğim gün oldu bu da.) Yataktan çıkamıyordum. Kardeşin başıma gelip gidip “Anne yemeeeeek, pilav yap, et yap, fasulye yap, yumurta yap,” diye zırlıyordu.

O sırada kapı çaldı. Sınıf arkadaşınız ödevinizi getirdi. Ben de bu arada kardeşinin tacizlerine daha fazla dayanamayıp yemek pişirmek için yataktan çıkmıştım. Titriyordum. Sırtımda koca battaniye ile size yiyecek bir şey ayarlamaya çalışıyordum.

İşte tam o anda başıma gelip “Anne ödevimi yapalım!” diye tutturdun. Bir yandan kardeşin yemek diye bağırır, bir yandan ben hastalıktan titreyerek yemek hazırlamaya çalışırım, öte yandan sen ödev diye ısrar edersin. “Anneciğim, şu işi bitireyim, biraz sonra rahat rahat yapalım,” deyince ben sen de zırlamaya başladın. Ben de bari ikinizden birinin zırıltısı kesilsin diye istemeye istemeye tamam dedim.

Yani anlayacağın kardeşinin zırıltısı eşliğinde, titreyerek yemek yaparken ben bir yandan da sana ödev yaptırmaya çalışıyordum. Ödevde “a” sesi ile başlayan nesneleri bulup boyaman isteniyordu. Altı üstü altı nesne vardı. Tek tek sana bu ne diye soruyor, sonra da “a” sesiyle mi başlamış diyordum.

Beşinciye kadar gayet iyi yaptın. Beşincide bir pasta resmi vardı. Sana bu ne dedim. Pasta dedin. Aferin dedim. Peki “a” sesiyle mi başlıyor? Evet, dedin. “İyi düşün, bak tekrar ediyorum PAASSTa,” dedim. Ve o an sen yanlış yaptığını anladın. Her zamanki gibi yanlış yapmayı hazmedemeyip (evet, bunu hep yapıp beni çıldırtıyorsun) kendini yere atıp yanlış yaptığın için ağlamaya başladın. Sana önemli olmadığını, bunların zaten senin yaşına göre büyük alıştırmalar olduğunu, zamanla hepsini öğreneceğini falan anlatmaya çalıştım. Bir yandan zırlayan kardeşine yemek yetiştirmeye çalışarak ve tabi hastalıktan titreyerek!

Ama sen susmak yerine etin kopmuş gibi ağlamaya devam ettin! Yerlerde yuvarlandın. Mikir mikir mikleyerek. Beni tekmelemeye başladın. İşte o an sabır taşım tam ortasından çatladı. Şeytan “Bebe hazır yerdeyken, al ayağının altına, çiğne bi güzelce,” dedi. Ben de içimden çıkmak üzere olan canavardan korkarak, canını yakmamak için üzerindeki giysinden sıkıca tutup seni mutfak kapısının önüne koydum. “Git içeride ağla! Sesine dayanamıyorum!” dedim.

Tabi sen içeri gitmek yerine mutfak kapısını tekmeleyerek bağırmaya devam ettin. Bir yandan kardeşinle, bir yandan yemekle, öte yandan hastalıkla ve pek tabi ki de derinizi yüzdürmeye çalışan şeytanla aynı anda mücadele verdiğim için daha fazla dayanamayıp “Yürü odanaaaaaa!” diye bağırarak seni odana iteledim. “Susmadan da çıkma!” diyerek hışımla kapını kapattım.

Olayın aslı budur, yavrucuğum. Sandığın gibi saçma sapan bir ödevi yanlış yapman değildi mevzu.

Anlayacağınız sevgili yavrularım, haklısınız, ara sıra manyakça işler yapıyorum. Şimdi şu kadar güzel geçen günler arasında illaki bunları hatırlayıp travma yaşamak istiyorsanız buyurun hatırlayın. Ama rica ederim biraz da olayın öncesini hatırlamayı deneyin. Ya da en azından sorun bakayım bana, manyaklık yaptım, ama niye yaptım?!

33 yorum

  1. Siz herzamanki gibi kendinize has komik uslubunuzla yazmışsınız ama ben şuanki ruh halimle ağlayarak okudum. Ne yazıkki akşam kızıma çok bağırdım ve gece uykusunda ağlayarak anne canımı acıttın dedi. Bazen çok çaresiz hissediyorum…

    1. 🙁 hep oluyor. bir ara ben bağırmama orucu tutuyordum. işe yarıyor aslında. dene mutlaka.

  2. Ben de bir kiz bir oglan annesiyim. 3 hafta sonra 1 yasinda olacaklar. Insallah guzel hatirlarlar cocukluklarini. Samimi yazilarini zevkle okuyorum, yuzum guluyor. Tesekkurler Secce

  3. Keske her anne senin gibi olsa!elif ada nin annesi gibi olsa. Siz gercekten harika annelersiniz. Hem cok güldüm, hemde hüzünlendim. Bende bazen annemle babamla tartisiyorum; böyleydiniz söyleydiniz vidi vidi vidi. Cidden cok aci ama gercek ki hep aklimizda kötū seyler kaliyor yada kalmis. Bende yakinda anne olacagim, simdiden korkmaya basladim valla:-)ama bende günlük tutuyorum. Bi kafa tutsun o zaman firlatirim yüzüne bakkk annen neler neler yapmis senin icin derim:-)) ellerine saglik secce baci (irgend jemand)

    1. ahaha irgendcim, bebenin kafasına fırlatma kısmına bittim :)))) bak senin için neler çektim :))) ne kadar zamanınız kaldı?

      1. 12 mayis insallah:-) yakinda bir anne olarak yorumlayacagim yazilarini allahin izniyle..

  4. Yine harika bir yazı gülmekten karnım hopladı. Yanlış yapınca kendini yerlere atan bebe süper ya

  5. Yine harika bir yazı gülmekten karnım hopladı. Yanlış yapınca kendini yerlere atan bebe süper ya

  6. Emin olun cocugunuza bağırmış olmanız veya ufak bir hırpalama ( dayak değil) onların psikolojileerinde asla bir sıkıntı yaratmaz.
    Bu blogu okuyorsanız zaten bilinçli ve eğitimli bir annesinizdir.
    Ergenlik döneminde , ne kadar mukemmel bir anne olmaya çalıştıysanızda çatışmalar yaşayacaksınız.
    Çocuklarınız sizi hep kendi silahınızla vurmaya çalışacak. Velevki onlara yetemediğinizi hissettirdiyseniz, veya biriyle konusurken ” çalışıyorum yeterince ilgilenemiyorum” falan vicdan azabından ezilerek bir duygunuzu dile getirdiğinizi duydularsa vay halinize, bunu alıp ısıtıp ısıtıp size çok guzel sunarlar.
    Ama ne zaman deli ergenlik geçer , hele bir evlendiler mi .. anlarlar dünyanın kaç bucak oldugunu ve size yaptıkları haksızlıkları anlarlar.
    Bu döngü asla değimez..O nedenle anlarınızı iyi değerlendirin ve kaçınılmazdan kaçamayacağınızı bilin..

  7. Seni çok iyi anlıyorum Selcen. 2,5 yaşındaki oğlum dün akşam nasıl şımarıp neye ağlayacağını şaşırdı. Ben de içimdeki canavar çıkmasın diye o kadar mücadele ettim ki kendimle sonunda bütün gece midem ağrıdı. Ama bugün çok iyiyiz 🙂

  8. yav o değil de birisi çıkacak ve “yav dayak çocuk psikolojisine zarar vermiyormuş” diyecek, heyecanla o anı bekliyorum:))) Yoo sapık değilim de bazı basit şeyleri öğretmeye çalışırken dişimi sıkmaktan dişlerim küçüldü, çenemde ve tüm vücudumda spazm var. Dövsem fena rahatlayacağım.

  9. ahh sorma secce,benim oğlan çok haylaz.1,5 yıldır o tepemde ciyaklarken ve tepinirken ben ders çalışmaya çalıştım.geçen gün sınav sonucunu henüz öğrenmiş olduğum bir anda yine kaprisle böğürmeye başlayınca bi tane patlattım.hatalıydım biliyorum ama o an şeytana yenildim ben de…tam da acaba beyninde yer etti mi diye düşünürken okudum yazını.bari ben de bi defter bulup açıklama yapayım da ilerde okutayım…

  10. Aranan yorum geldi dikkat:

    Ananin vurdugu yerde gul biter hanimlar.. Kastirip ilerde tansiyon hastasi olmayin. Cocuk terbiyesinde iki saplagin hesabi tutulmaz.

    Evire cevire Allah yaratti demeden girisin demiyorum. Ama sinir krizi geciren eriskin de cocuk da tokadi yedi mi rahatlar. Sınırını ogrenir, bi daha azmaz.
    “Geliyo bes kardes” bakisini saniyede kapar veletler.

    Dayaklik bir baska velet icin
    AUDREY – the biggest & most SPOILED BRAT in the w…: http://youtu.be/90HhZ-pyC2Y

    Otuz yil sonra oyle mi dusunur boyle mi dusunur… Gec bunlari secce. Hurmet duymayacaksa duymaz zaten, o karakterde olmali cocuk.

  11. geçenlerde bir dergide okudum. bir beyefendi arkadaşını öyle güzel anlatıyor ki… en sonunda merak ediyor anne ve babası onu nasıl yetiştirmiş. anlatmaya başlıyor adam zayıf ve masum bir annem, güçlü ve sinirli bir babam vardı. bize sıkça bağırdığı olurdu. ama her bağırmasından beş dakika sonra, şaka yaptım der, kucağına alır ya da özür diler öperdi. aklımda kalan sadece sevdiğini söylediği anlar genelde.

    sakin biriyim genelde ama benim de en merak ettiğim benim hangi yanıma benzemek istemeyecekeri kızlarımın. ama bu hatırayı dergide okuyunca farkettim ki bir kez daha,çocukların aklında kalan iyiler: ama olayı soğutmadan özür dilemek ve aslında sebebi buydu diye çocuğa yüklememek kaydıyla…
    özür dilerim. büyük olan benim ve bağırmamalıydım demeye dili alıştırmak gerek yani kısaca…

  12. Bende aralarında 3 yaş olan küçüğü 3,5 aylık iki kız annesiyim. Küçük kızım geldiğinde Lohusalık kontenjanı ile bana gelen cinleri herşeyi annem yapacak diye besleyen kızım için bende üzüntüyle hatıramdan silmek istediğim cemkirmelerim oldu malesef. Hatta bunların birinde eşim de bana hak vermek yerine “sen annesin…”söylemlerine dayanamayıp cır cır cıyaklamış sonra sabaha kadar kızımı yanıma alıp uykudayken sevmistim.
    ofkelendigimde aynaya baksam ben bile korkuyorum:(
    Bende bunları hatırlamasını hiç istemiyorum

  13. Selam… Nihayet tüm yazıları bitirdim ve sadece mikemmelllll diye yıldızlara tiklamaktan duydugum memnuniyetle yetinmeyip bir de yorum yazayım istedim. Artık birkizbiroglan bagimliligimda yeni bir safhaya geçmiş oldum çünkü elhamdülillah. Bu nedir be evden, kızımdan, kocamdan, calismalarimdan (duy da inanma bu afili ifadeye) vakit çalıp başka ne yazmış bu hatun diye kendimi ekrana kitledim durdum. Artık sen sıklıkla yazarsan o sıklıkla okurum, nokta. Ellerin dert görmesin… (Not: sen yine de sık yaz bacım…)

  14. Bu arada tabletine alarm kurup annesinin sakladığı yerden bulan, anasını tableti buzluga (!) saklama noktasina getirmiş öğrencilerim oldu. İtina ile her meseleyi mesela hocam tablet… Diye bir örnekle tamamlamayı başariyorlardi. Bi de bunlar ustun zekalı çocuklardı ana babaları ders ve etkinlikten tuvalete gidecek zamanlarını bile kısıtlamış lardi yani desem yeri. Hasili geç tanıştırmak mümkün teknolojiyle ama hic tanistirmamak ya da tam bir kontrol altında tutmak çok zor… Anca çocukaz bbüyüyecek, sayılı nefesi olduğunu idrak edecek, hesap kitap işlerine girecek ki…. Ahanda bunu yazan kişi olarak da bunları düşünmenin bile yetmeyebileceginin canlı kanıtı oluyorum işbu anda…

  15. Hoff çok güldüm secce ya. Biraz önce başka bir blooger annenin çovuklarına bağırdığı için pişmanlıktan ağladığını okudum. Dedim yaa bak ben ne kadar kötüyüm ağlamıyorum bile. Sonra dedim ki aa dur bir secceyi okuyum kendime geleyim tesadüfen konu aynıymış.
    Ya Şeytan sürekli dürtüyor. O öyle uyumayıp mır mır mır yaptıkça… Neyse akşam akşam ilaç gibi geldi. Çocuklarına burayı gösterirsin dersin işte bakın.. Çocuklara öpücükler

  16. aaa iyi biraz pataklayabilirrriz demek ki 😛 annelik sabır işi..başta kendime olmak üzere bütün annelere sabırlar az bağırmalar hiç pataklamamalar diliyorum..

  17. Liseye yeni geçtim. Önce kitaplarınızı okudum, şimdiyse bu yazılarınızı okuyorum ve çok eğleniyorum 🥰🤩
    Çok geç olmadan farkına varmama yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim. Bundan böyle olumsuzluklara odaklanmaktansa ailemle geçirdiğim güzel anlarımızın hafızamda yer etmesi için çabalayacağım. Suçlamak yerine annemin de zaman zaman yorulabileceğini göz önüne alacağım 😉😊

mine için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.