Sor bakalım niye yaptım?

Küçüklüğümü pek hatırlamıyorum. Daha doğrusu beş yaş öncesi dönemle ilgili hemen hemen hiç kayıt yok kafamda. Bazen düşünüyorum da çocuklarım da bugünleri hatırlayamayacak. İster istemez hüzünleniyorum böyle düşününce. Oysa ne güzel zaman geçirdik birlikte. Canım çıktı geride hep güzel anılar bırakayım diye. Şimdi bunları hatırlamazlarsa büyük haksızlık yahu!

Veli=Deli

Genç kızdım. Bir gün bir komşumuz kızının ilkokuldaki temsiline davet etti beni. Niye davet ettiğini hatırlamıyorum. Herhalde yalnız gitmek istemedi, kurban olarak da beni seçti. Başıma geleceklerden habersiz tamam dedim ben de.

Teşekkür

Bildiğiniz gibi 16 Kasım Pazar günü, 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarında Carpe Diem standında imzam vardı. Allah’ım böyle yazınca ne kadar havalı duruyor yaa. 😉 İmzaya gelen olmazsa yayıncıya rezil olmayayım diye kendi ekibimi yanımda götürdüm. Anam, babam, kayınbabam, kocam, benim bebeler, büyük bacım, eniştem, küçük bacım, ortanca kaynım, eltim, küçük kaynım, eski ev arkadaşım… Okumaya devam et Teşekkür

Kedicik

Kedileri çok severim. Çocukluğumu bir silkelesem şuraya düzinelerce kedi hikâyesi sıralayabilirim. Ama bugün konuyla en alakalı olanını anlatacağım. 😉 Benim de hemen hemen her çocuk gibi çocukluğum, “Anneaaaaa eve kedi alalııııımmm” yakarışıyla geçti; annemin de annelik hayatının büyük bir bölümü hemen hemen her anne gibi “Evime kedi sokmaaaaam. Evlenince evine alırsın kediyiiiiii” nidasıyla.

Dua dua, eller karıncalanmış…

Yıllar önceydi. Üniversiteye hazırlanıyordum. Sahaflardan ikinci el test kitapları aldım. Bir gün kitapların birinin içinden bir kâğıt parçası çıktı. Kurşun kalemle yazılmıştı. Belli ki kitabın ilk sahibi koymuş arasına. Satarken de görmemiş herhalde. Yazıyı okudum, üç aşağı beş yukarı şöyleydi: “Allah’ım, iyi bir üniversiteyi kazanmamı nasip et. Bana hayırlı bir koca nasip et. İstediğim puanı alayım.… Okumaya devam et Dua dua, eller karıncalanmış…

Yayım tarihi
Biraz da benden olarak sınıflandırılmış

Ebeveyn canavarı

Anlatmıştım ya, ben küçükken çok çalışkan bir öğrenciydim. Tamamen kendi isteğimle, çok da severek çalışırdım. Notlarım hep yüksek gelirdi. Ama gel gör ki notumu babama hiç beğendiremezdim. 4 alsam “Niye 5 değil,” derdi. 5 alsam, “Kaç üzerinden?” diye sorardı. 85’ten 5, 5 sayılmaz. 90 olursa yeni soru: “Kaç kişi daha 5 aldı?” Tek değilsem ayvayı yedik. “Onlar… Okumaya devam et Ebeveyn canavarı

Kayda değer bir duyuru!

Bebelerden önce kitap fuarlarını hiç kaçırmazdım. Daha doğrusu öğrenciyken diyeyim. O zamanlar bedavaydı çünkü 😉 Öğrencilik bitince ulaşım maliyeti, araba parkı maliyeti, içeri giriş parası falan derken “Amaaan bu paraya üç kitap daha alırım,” mantığıyla internetten yapıyordum çoğunlukla alışverişi. Ama bu sene fuara bedava girmenin yolunu buldum. 😉

Yayım tarihi
Biraz da benden olarak sınıflandırılmış

Aşk Aşk Aşk

Instagramım yok. Daha doğrusu bir hesabım var da kullanmıyorum. Aslında seviyorum resimlere bakmayı ama dünyanın vaktini alıyor. Bu aralar diğer bloglarda sıkça instagram yazılarına denk geliyorum. Hepsi de komik şeyler. (İki örnekle pekiştireyim: Hülya’dan, Yeliz’den) Geçen epey merakımı celbetti, hazır gece de uykum kaçmıştı, başım da nasıl ağrıyor, belki biraz açılırım diye instagramı açtım. Ayy… Okumaya devam et Aşk Aşk Aşk