Babalara rehber – 3. Bölüm: Bebeleri oyalama hususunda bilinmesi gerekenler

Sevgili hemcinsim,

Senin de babasına bıraktığın çocuğunun iki buçuk dakika içinde “Annesiiii bu seni istiyor” bahanesiyle geri teslimat yapıldığı oluyor mu? Öyleyse doğru yazıyı okuyorsun. Az sonra babalara, bebeler nasıl oyalanırla ilgili naçizane çemkireceğim. İlgini çekerse, al bacım, yazıyı adamın gözüne sok. Her zamanki gibi ister mail at, ister tivit at, ister  bir kafa at. Sen bilirsin. Daha önce de dediğim gibi çemkirmesi benden gözüne sokması senden!

Sevgili babalar,

Bugün sizlere evde bebe büyürken en çok zorlandığınız konulardan birinden söz etmek istiyorum: bebelerin oyalanması. Aslında bu konu birazdan da göreceğiniz gibi hiç de zor olmayan bir konudur. Hatta bebe oyalaması aslında bebe işidir. Komşunun 5 yaşındaki bebesini çağırsanız bile gayet başarıyla yapar bu işi. Önemli olan yapmak istemektir. Ne yazık ki bazen çok da istemeseniz bile analar cinnet geçirmesin diye insaniyet namına  bu işe ucundan bulaşmanız gerekir. İşte o gibi durumlarda size yardımcı olacağını düşündüğüm birkaç maddeyi aşağıda sıralıyorum. Bakın bakalım, haksız mıymışım? Bebe oyalamak gerçekten de bebe işi değil miymiş?

  • İlk olarak kafanızdan “Annesiiii bu seni istiyor” cümlesini çıkarın. O annesiyse, siz de şambabası değil, o bebenin babasısınız. Bırakın bir kere de bebeniz sizi istesin.
  • Bebe oyalamak demek TV ya da bilgisayar açıp bebeyi TV’ye ya da bilgisayara oyalatmak değildir. Anne onu yapmak isteseydi zaten çocuğu oyalamanızı sizden rica etmez, direk eve Tom ve Jerry’i çağırabilirdi.
  • Bebe oyalarken en önemli kurallardan biri esnek olmaktır. Çocuğun karşısında yalı kazığı gibi dikilip içerideki anneye “Yaaa bu susmuyo yaaaa” diye bağırmanın bir faydası yoktur. Bir zahmet eğilin, bükülün, biraz hareket edin, çocuğun dikkatini çekmeyi başarın.
  • Bebelerle anlayacağı dilden konuşmak çok önemlidir. Oturup “Ne olacak bu memleketin hali” temalı bir konuşmayı, çocuk yaşı gereği kaldıramaz. Onun yerine kırmızı başlıklı kızın halinden söz edebilirsiniz.
  • Bebelerin yaşına göre oyunlar oynayın. Yirmi beş aylık bir bebeye “Ce-ee” oynayacağım diye ısrar ederseniz, çocuğunuzun yüzündeki “Bu geri zekâlı ne yapıyor” bakışından kurtulamazsınız, haberiniz olsun.
  • Çocuğu oyala demek, çocuğu uyut demek değildir. İlk fırsatta bebeden kurtulmak için sallamayın, uyutmaya uğraşmayın. Bebelerin belli uyku saatleri vardır. Bozarsanız gece de “oyalamak” zorunda kalırsınız, benden söylemesi.
  • Bebeleri oyalamak için neleri sevdiği iyi bilmek lazımdır. Bunu gözlemleme şansınız olmadıysa her şeyi deneyip Amerikayı yeniden keşfetmek için yırtınmak yerine annesine sorup öğrenebilirsiniz.
  • Bebeleri oyalamak için rüşvet vermeyin. Şeker, cips, çikolata o an sizin hayatınızı kurtarmış olabilir ama abur cubur yeme konusunda bebenize verdiğiniz mesaj sizi çok daha uzun süre uğraştırabilir.
  • Size emanet edilen bebeleri 5 dakika oyalamak için anneye 50 dakikalık iş çıkarmayın. Bebeyi oyalıyorum diye ne isterse önüne dökmeyin, her istediğini yapmasına izin vermeyin. Patron siz olun!
  • Bebelerin de yaşayan organizmalar olduğunu unutmayın. Onlar da her yaşayan organizma gibi nefes alır, acıkır, boşaltım yapar. Allahtan nefes almak için size ihtiyaç duymazlar. Ama doyurulmak ve temizlenmek konularında, kaçış yok. Bebenizi doyurmayı ve temizlemeyi lütfen unutmayın!

Haydi bakalım, maddeleri iyi anlamış mısınız diye bebenizi alıp hemen bir uygulama yapın. Analar da biraz nefes alsın. Hepinize çocuğunuzla bol eğlenceli vakitler dilerim.

13 yorum

  1. Anne olmayı öğrenmek ne kadar kolay ve çabuk olduysa baba olmayı öğrenmek “baba arabayı akşam alıcam anahtarı nerde?” sorusuyla başlayacak kadar geç kalınmış bir kavram olması ve bizim gibi okuyan araştıran kendini paralayan hatunlara rağmen 1 arpa boyu yol alınamaması çok feci bir durum !
    Oğlum 38 aylık ve babasına aşık ama babası hala ne dilinden anlıyor ne de oyun oynamayı becerebiliyor. Evde sürekli en ufacık bir ihtiyaç anında “annesiiiii” diye seslenilen oğlum bile isyanda anneyi istemem baba yapsın diyyor:)))

    benim umudum daha oğlumun baba olduğu kuşakta e yazık ki :)))
    Sevgiler…

    1. biraz da bizden mi kaynaklanıyor acaba bu durum? herşeye çok çabuk mu yetişiyoruz? ipinucunu bıraksak bi tutan çıkar mı?

  2. En garanti çözüm parka götürmek,gece-gündüz yaz-kış farketmez. Yaz-gündüz kombinasyonunda zaten sorun yok. Yaz-gece kombinasyonunda, parkta yürüyen teyzeler ve sohbet eden amcalar varsa arada kaynıyosunuz,garip kaçmıyosunuz. Kış-gündüz kombinasyonu hafta içi pek mümkün değil zaten hava erken karardığından. Ama en risklisi kış-gece kombinasyonu. Çocuğu iyi giydirmek lazım,mesela beresini kendisi çıkaramayacağı şekilde sabitlemek, su birikintisinde zıplama kaçınılmazına karşı da çizme giydirmek lazım. Dışarıdan garip görüneceksiniz,ondan kaçış yok, ama onu da artık “Kınayan gözlerle bakan bu insanları ömrüm boyunca bir daha hiç görmicem ki” diyeceksiniz.

  3. anesi bu seni istiyor bu bebek durmuyor bide hemen uyutuyor bebek 2 aylık olduğu için bunlar bize uyuyor ilerleyen zamanlarda sanırım diğerleride (malesef ) olacak :)))

  4. Hayırlı günler, blogunuzu instegramdan takip ettiğim “hatunkafasi”tavsiyesi üzerine takip etmeye başladım.Kah gülerek kah gözleri dolarak okuyorum yazılarınızı Benimde 3 bebem var çok şükür.Bebe dedediysem yaşları 10,2.5,4 Yazilarinizdaki samimiyet, doğallık insanı rahatlatıyor ve en önemlisi yalnız olmadığını bilmek. Arada seçip esime okutacagim yazılarınız da var.Sonuçlarda pek bir değişiklik olmaya bilir ama bu yazılar da benim iç sesim olsun. Takipteyim:))

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.