Çocuklar kaç yaşında evde yalnız bırakılabilir bilmiyorum. Etrafımda da ilkokul 5 çağından küçük çocukları yalnız bırakan biriyle karşılaşmadım. Önceden durum böyle değildi tabi. Biz çok küçük yaşlarda evde yalnız kalırdık. Zaten eskiler boşuna “On çocuk bakmak tek çocuk bakmaktan kolaydır” dememişler. Mantık şudur: ilk ikisini sen büyütürsün, kalanını onlar büyütürler. Bu devirde işe yarar mı bilmem ama bizim zamanımızda çok yarardı. En küçük kardeşim doğduğunda on yaşındaydım. Babam bana “küçük anne” derdi. Altını hiç değiştirmedim ama her işini yaptım. Üç numaralı kardeşim doğduğunda da beş yaşındaydım. Benden de bir buçuk yaş büyük ağabeyim vardı. İnanmayacaksınız ama kız kardeşim daha iki yaşına basmadan annemin üçümüzü evde yalnız bıraktığı olurdu. Hatta kendi itirafına göre bizi bırakır komşuya gidermiş. Ara ara da gelir camdan bakarmış. Biz oynuyor olurmuşuz, yine gidermiş. Şükür sağ salim büyüdük. Tabi bu hiç atraksiyon yaşamadığımız anlamına gelmiyor. Bildiğim üç büyük olay var yaşadığımız.
İlkinde yaşlarımız yukarıdan aşağı şöyle: 7,5 – 6- 1. Annem babam bizi bırakmış, küçük şehrin moda tabiriyle “çarşıya” gitmişler. Annem muhallebi pişirip bırakmış. Kardeşim acıkırsa yedireyim diye. Kaç saat gittiler, bilmiyorum. Dönüşte otobüsü kaçırmışlar. Bir saat gecikmeyle gelmişler eve. O zamanlar bahçeli bir evimiz vardı. Olayı çok hatırlamıyorum ama dediklerine göre hava kararmış döndüklerinde. Perdeleri açmışız. Işıkları yakmışız. Ağabeyim odanın ortasında ellerini göğe açmış, döne döne dua ediyormuş: “Allah’ım lütfen annemler ölmemiş olsun, eve gelsin,” diyormuş. Ben de ağlayarak kardeşime muhallebi yediriyormuşum. Camdan biraz bizi izlemişler. İçeri girdiklerinde üçümüz bir ağlamışız. Hatta ağabeyime muz almışlar. Bir yandan muzu ağzına tepiyormuş, bir yandan ağlıyormuş.
İkinci olayı gayet net hatırlıyorum. Bu sefer işin içinde ağabeyim yok. Annem kız kardeşimi bana bırakıp yine çarşıya gitmişti. Dört katlı bir apartmanın ikinci katında oturuyoruz. Ben 7 yaşlarındayım. O sene okula başlamıştım. Kardeşim de iki falan işte. Annem onu uyutup gitmişti. Ben içeri odada oynuyorum. Kardeşimin ağladığını duydum. Yan odaya gittim ki o da ne! Kardeşim beşiğin içinde yüzü kan içinde ağlıyordu. Çok telaşlandım. Hemen karşı komşuya koştum. Zili çaldım. Kadın daha kapıyı açar açmaz, cereyandan bizim kapı çaaatt diye kapanmasın mı? “Annem evde yok, kardeşim kanlar içinde” diye ağlamaya başladım. Komşu da telaşlandı. Kapıyı açmaya çalıştı. Tabi cep telefonu falan da yok, anneme nasıl ulaşılacak. Allah’tan apartman görevlisinin oğlu devreye girdi. Balkondan eve çıktı. İçeriden bize kapıyı açtı. Koşarak kardeşimin yanına gittik. Hâlâ beşikteydi. Meğer sıcaktan burnu kanamış. O da eliyle yüzüne bulaştırmış. Olayın devamını hatırlamıyorum. Annem lay lay lay diye eve döndüğünde komşuların hışmına uğramıştır herhalde.
Son olayda da ben yokum. Ağabeyimle kız kardeşim evde yalnızmış. Ağabeyim oyuncakları dağıtmasın diye kapısını kapatmış. Bacım da iki yaşlarında, dış kapıyı açmış ve yelkenler fora. Annem eve gelmiş ki kız yok. Çok telaşlanmış. Sokaklarda aramış, taramış yok. Sonra iki kadına rastlamış. “Pes ne kadınlar var, el kadar çocuğu dışarı salmışlar” diye konuşuyorlarmış. Onlardan öğrenmiş bacımın yerini. Evden yüzlerce metre uzakta kumları kafasına atmakla meşgulmuş.
Bu kadar lafı niye ettim? Ben çok pimpirikli bir anneyim. Hayatta annem gibi olmam, bebelerimi yalnız bırakmam diye düşünüyordum. Ta ki bir iki gün öncesine kadar. Benim bebeler çok hareketli. Henüz akılları başlarında da değil. Her an başlarını belaya sokabilir, kendilerine zarar verebilirler. O yüzden onları tek başlarına yan odada bile bırakmıyorum. Sürekli gözüm üzerlerindedir. Geçen mutfakta işim var. Buraya getirsem hemen masaya tırmanırlar, dolaplara saldırırlar. Baktım salonda oyuna dalmışlar. Çaktırmadan geldim mutfağa. Kapıları da açık bıraktım ki bir şey olursa anında müdahale edeyim. Ben burada yemek hazırlıyorum, içeriden kızın sesi geliyor. “Aaameett, olmazz. Sümük yenmez. Yemeee.” Demek ki oğlan yine sallamış sümükleri, bir ucundan başlamış yalamaya. Hemen koştum. Sildim, geri geldim. Biraz sonra kız yine konuşuyor: “Aaamettt. Çıkılmaz. Düşersin!” Aha demek oğlan çamaşırlığa tırmanıyor. Hemen gittim, olaya müdahale ettim. Az sonra kız yine konuşuyor. “Aaamet, toprak atılmaz, anne kızar!” Aha demek oğlan saksıyı deşeliyor, hemen bir müdahale daha… İşimi mutfakta bitirene kadar kızın her ikazıyla koştum. Sonuç: ben işimi yaptım, onlar şükür kazasız belasız oynadılar. Şimdi çocukları evde yalnız bırakma olayını tekrar düşünmeye başladım. Allah’tan kızım var. Gözüm arkada kalmaz artık. Bir dört beş aya gezme gezip çarşıya gitmeye başlayabilirim gibi geliyor bana. Ben dönmeye de kız hem oğlana bakar, hem de vakit kalırsa fırına bir tavuk atar. Anlayacağınız yeni bir bebek bakıcısı buldum, hem de en bebeğinden!
süper eğlenceli bir anı,cidden gözümden yaş geldi gülmekten. insan yaşarken farketmiyor da cidden çok komik çocukluk anılarımız var.ellerine sağlık:)
tşk ederim
gülümseyerek okudum, çok güzel yazmışsın 🙂 benim kız kardeşimle aramda 4 yaş 4 ay var. çok net hatırlıyorum ben 6 yaşındayım kardeşimde 2 yaşlarında. kardeşim yatağında uyuyor, annem biberona sütü hazırlamış, 1 saate kalmaz uyanacak. bende çizgi film izliyorum. annem üst komşuya çıktı. kardeşin uyanınca yeleğini giydir sütünü içir diye tembihlenmişim 🙂 annem de arada komşudan gelip bizi kontrol ediyor.
ben çizgifilm izlerken dört gözle uyansa diye bekliyorum. nihayet uyanıyor, yeleğini giydirip kucağımda sütünü içirirken annem geliyor.
bunu bir değil bir kaç kez yaptığımı hatırlıyorum ki annem de doğruluyor 🙂
şimdilerde konuştuğumuzda ne cesaret bırakmışsın diyorum ama o kadar aklı başında ve uslu bir çocukmuşum ki tam bir küçük anne 🙂 yoksa şimdi o yaşlarda olan çocuklara bakıyorum da, bırak kardeş emanet etmeyi gözünün önünden ayırmaya gelmiyor.
yaa bizim nesil öyleydi güzelim yaa. çok sorumluluk sahibiydik. şimdi gençler bi acayip olmuş (kaynanamın meşhur lafı)
🙂 bende başlığı görünce yeni bebek bakıcısı buldunuz sandım:) bende ilkokuldan döndüğümde evin kapısını anahtarla açıp girdiğimi hatırlıyorum. hatta bir gün annemin en sevdiği ama kullanmaya kıyamadığı çaydanlığı çay yapmak için ocağa koymuşum. daha sonra arkadaşlar çağırınca da bahçeye çıkmışım:) Tabii annemler eve bir geliyorla kapının altından siyah dumanlar çıkıyor. Bir panik bir panik.. eve giriyorlar ben ortada yokum…tabii sonradan bahçeden çıkıyorum ama esaslı bi papara yemişliğim olmuştu:))
benim de benzer bir anım var. sahana yağ koymadan üç küçük çocuk(ikisi kardeş) sahanda yumurta yapma maceramız onuncu yumurtadan sonra sona ermişti. canımız da çok istemişti yumurta ama allahtan evi yakmadan veya açlıktan ölmeden annem gelmişti:)
evde yalnız kalan çok çocuk tekten tehlikeli valla. tek olsa cesaret edemez çok şeye
off allah korumuş valla
oyyh, okurken aklımı oynatıyordum. iyi ki gözümle görmemişim..
12 yasindan kucuk cocuk asansore yalniz bindirilmez, üc tanesini evde birakmak nasıl bir akıldır???
hic bana gore değil. kendimi bile evde yalniz birakamam muhtemelen . (cocuk ruhlu erişkin görünümlü hatun)
ablacııım, yapmayın öyle şeyler.
aha tansiyonum düştü, şekerim fırladı…
getirin ben iki saat filan bakarım yani.
illa fırına tavuk atacaksa tavugu da getir, bizde atar, soora berabercene yiriz.
patates var, alma.
ay çok güldüm ipekçim. anneme laf söylemeyin sonra bana kızıyor.
tavuğu kapıp geliyoruz, patatesleri soymaya başla
aman canım, teyzeye laf yok. ben ortaya konusuyorum..
beni kim begensin zaten..
hoop gelsin nene lakırdısı:
“nefsimizden aşağısı yok”
Amet olmayanın adi ne bu arada?
mekki – meliikeee
SENIN bu kızın var ya çok fena bışey olacak, benden söylemesı:)))
ben çok küçükken benden üç yaş küçük kardeşımle evde yalnız kaldığımı hatırlıyorum. o kadar uslu çocuklardık kı annemın “yapma” dedığı şeyı annem evde olmasa da yapmazdık asla. mesela benım eşım köyde büyümüş. daha 6 yaşındayken üç tane ıneğın beslenmesınden sorumluymuş. onları herqün çıkarır otlatırmış yalnız başına. kendısınden ıkı yaş küçük kız kardeşı ıse kazlardan sorumluymuş. şımdıkı çocukları bu yaşlarda sokağa bıraksan 10 dk ıçınde ölebılırler. hem bızım yetıştırme tarzımız, hem çevre koşulları buna el vermez. ya araba çarpar, ya bırı kaçırır, ya düşer, ya bırşey, ya bırşey …aslında çocuk ıçın en ıyı eğıtım bence onu rahat bırakmak. çocuk serbest kalacak kı kendı kendıne bırşeyler keşfetsın. ama çevre koşulları da uyqun olacak. mesela ınsanların bırbırını tanıdığı bır köy, kasaba, mahalle ortamında, bahçelı bır evde çocuklar yalnız da kalabılır. bahçede oynasınlar ışte…hıç olmadı komşudan rıca edersın arada qıdıp bakar.
çocukları beton yığınlarında büyütmek kadar insan doğasına aykırı ne var acaba.biz şanslıydık. bağda bahçede büyüdük. şimdikilere ben de üzülüyorum. en fazla asfaltta yürüyebiliyorlar.
iyi ki sizi buldum,çok eğlenceli bir anlatım tarzınız var.her postu gülümseyerek okuyorum.ikizlere ve size sevgiler…
tşk ederim basakda
bende ilkokuldayken 3 (üç) kardeşime bakmışımdır; küçükler ikizdi hemde. Annem çarşıya falan da gitmedi; babası vefat etmişti, 2 dolmuşluk yerdeydi, bir hafta gelmedi akşam babam gelirdi. Anılarımı depreştirdin büyük kızım lise 3 te küçük ilkokul 2 de; ben daha bu sene ikisini yalnız bırakıp spora gidiyorum 2 saatliğine 🙁
inanılmaz yaa!! ikizlere anası zor bakıyor, el kadar abla nasıl baksın. maşallah
Sizi yeni buldum ben. iyiki de bulmusum. Cok egleniyorum okurken 🙂 iyiki dogurmussunuz siz bu kuzulari valla 🙂
tşk ederim gözde, darısı sana inşallah
ben bu bebeleri acayip merak ediyorum yaa 🙂 ayrıca seni de secce.. böyle komik yazılar nasıl bir kadının kaleminden çıkıyor acaba 🙂
artist gibi bir kadının hehehe
Aman yarabbiii 🙂 kısa süreli şoka girdim annen nasıl bırakıyormuş yaa 🙂 valla büyük cesaret 🙂 neyse ki sağ sağlim atlatmışsınız o günleri.. dimi ? 😀
Bu arada senin kız küçük ablalık yolunda fena ilerliyor 😉 maşaallah akıl küpü olduğu belli 🙂
evet, nasıl bırakırmış hayret. ama bak millet döküldü, o zamanlar herkes bırakıyormuş yaa. şimdi biz bırakamıyoruz
yaa bızım zamanımızda cıdden oyleydı.. annem bızıde bırakırdı.. ama bız tırsardık korkardık,onlar yokken yaramazlık yapıcaz heee!! korkudan oturdugumuz yerden kalkamazdık.. ama sıkıyorsa sımdıkılerı bırak bakalım.. dondugunde evı yerınde bulamama ıhtımalı bıle sozkonusu…::)) bırde zaten bız bırakamayız kı!! annelerımız kadar cesaretlı jorkusuz değiliz bız 🙂 bu sene efeye anahtar verdım 🙂 benım ısten cıkmamla onun okuldan cıkması cakısıyordu o benden 10 15 dk erken gelıyordu eve 3 gun… ahh o üç gun yuregım agzımda ve bın turlu felaket senaryosuyla soluksuz gelıyordum eve:))belkıde hata bızımkı bılmıyorum ama biz yapamayız annelerımız gıbı ………….
evet biz nasıl çocuktuk yaa. düşünüyorum da allah korumuş ha. evde birden fazla çocuk kesinlikle bir çocuktan daha tehlikeli
selcencim çok şaşırdım vallahi, yazdıklarını okurken içimden aman inş birşey olmamıştır diye geçirerek okudum.. bizimkiler küçükken bende yalnız bırakamazdım ama diyorum ya hep az kaldı hele bi 2 olsunlar biraz rahatlarsın inş…
yahu 1 ay kaldı, 1 ayda ne olacak da rahatlayacağım bir türlü anlayamıyorum
ozaman sana benden bir tavsiye;
anneme çok kullanırım bu lafı sen de kullan 🙂
“ben senin çocuğuna çok baktım sende benimkine bakacaksın”
:))
ben çocukları bir çok kez bıraktım. ilk Tuna 4 yaşında yoktu. pastaneye gideceğim. gelmek istemedi. yalnız kalacağını söyledi, bir de ısrar etti. büyüdüm falan, dedi. bozmadım. aslında pastane 2 dk.lık yerde. nasıl koşturarak gidip geldim anlatamam. bizimki çok mutlu olmuştu yalnız kalabildiğine. sonra İdil doğdu. oğlan yuvaya gidiyor. kız öğlen uykusuna yatıyor. ekmek almam gerek. o uyuyunca fırlıyordum evden. fırın da 3 dk.lık yolda. ama yokuş yukarı. elimde kızın telsizi:) onu dinleyerek fırına gider gelirdim.
çocuklar büyümeye başladı. mutlaka çarşıya gitmek gerekiyor tabi. 2 çocukla kış günü çarşıya gitmek zor geliyor. 20 dk.da halledeceğim işi onlarla gitsem 2 saatte bitiremem. bir de hazırlanma telaşı. gurbetteyim yardım edecek bir allahın kulu yok. çocukları bırakıp gitmeye başladım. kız 2.5 olsa oğlan da 6.5 yaşında. çarşıya bir gidişim bir dönüşüm oluyor resmen koşu yarışmasına girsem derece yaparım. o kadar hızlıyım. yıllarca ömrümüz bu şekilde geçti. benimkiler bayılır evde baş başa kalmaya. bir vukuat yaşadılar mı dersen, hiççç bir şey olmadı. ikisi de çok sakin çocuklardır.
şimdilerde Tuna büyüdü zaten pek bir yere gelmek istemez. arada kahve içmeye gidiyorum bir arkadaşıma mesela. o gelmez. ben giderim. kız bazen gelir bazen gelemz. kafasına göre. bir şey olursa arayıp beni çağırırlar. ama genelde gittiğim yerler hep aynı site içinde anında ulaşabilşeceğim yerler. şimdi bazen uzak mesafeye gideceğim zaman da Tuna gelmek istemiyor. tabi o zaman bırakmıyorum. sadece ben yürüme mesafesi gidiyorsam evde oturabilirsin diyorum
hani demem o ki, çocukları evde yalnız bırakmak çok tehlikeli. ama insan mecbur olunca her şeyi deniyor işte. benim gibi gurbette tek başına 2 çocuk büyütürsen onları bırakıp kendi işini yapmak üzere koşturarak çıkıyorsun. hoş, yaramaz çocuklar olsalardı cesaret edemezdim mutlaka. benim şansım ikisinin de çok sakin ve uyumlu tipler olması. bir de birlikte çok güzel oyun oynamaları.
Annem beni pek küçükken yalniz birakmazdi. En fazla ben okuldaysam anahtari komşuya birakip anneanneme giderdi.ben eve gelip anahtari alir üstümu degistirir yine komşuya cikardim.onlara emanet ederdi beni çünkü 🙂 ortaokula kadar böyle devam etmiştir . Annem en büyük abimi anlatır çok yaramazdi diye gurbette yalnizmis.komsular yardim edermiş . çamaşır asmaya cikacagi zaman abimi divanin ayagina bağlarmis cama fln tirmanmasin diye. Eskiler hangi sartlarda yalnz birakmak zorundaydi onu da dusunmek lazim. Yağ sirasi,su sirasi vs.. çamaşır sırası elde !…
Beykozda ormanın içinde oturuyorduk diyebilirim. sadece bizle beraber iki ev vardı. Yukarı baya bayır cıktıktan sonrada bir kaç ev.ilk okul 1 deydim. Okula gitmek için ormandan geçmem gerekiyordu. ormandan sonrada baya bir yolda yürürdüm. Yolda okuldan bir kaç abla bulmuştu annem bana onlarla giderdim. Ama ormanda tek. Tek başıma gider gelirdim. şimdi olsam yapamam 😀 2 küçük kardeşim vardı. evde su yoktu. Annem delirme noktasındaydı :/ Üvey babam ekmek getirmez un getirir kendi ekmeğini kendin yap derdi bide,üstünede döverdi.ani.Annemin başka seceneği yoktu y Ne günlerdi be.
Kusura bakma secce Bu komik yazıya bu olmadı ama anılarım canlandı hehhe 😉
🙁