Okuyucuya açık tehdit!

Anacım, zamanında öğretmenlerimin notu kıt derdim, takdiri teşekkürü hep bir puanla kaçırırdım, ama maşallah sizin de bizim hocalardan bir farkınız yok. Yani bakıyorum her yazı yüzlerce kez okunuyor, yazının altına bi dene yıldız veren çıkmıyor, bi sağda solda paylaşan çıkmıyor, bi dene beğenen çıkmıyor! Kabul ediyorum, her yazıya verilen ilk 5 puan bana ait. Bekliyorum… Okumaya devam et Okuyucuya açık tehdit!

Acep nereden gelir bu Anadolu kadınının kurdu?

Bekarken İngiliz öğrencilerim vardı. İlkokul çağında üç çocuk. Babasının işi için Türkiye’ye gelmişlerdi. Bir seneliğine evde eğitim alıyorlardı. Ben de onlara matematik-fen dersleri veriyordum. Annesiyle pek samimi olduk. Çok şeker bir kadındı. Türkiye’ye hayrandı. Özellikle Türk kadınının çalışkanlığına (!) bayılıyordu. “Neymiş o çalışkanlık yav?” dedim. “Ne kadar çok ev işi yapıyorsunuz, her detayı düşünüyorsunuz, ne… Okumaya devam et Acep nereden gelir bu Anadolu kadınının kurdu?

Ben daha o konuya gelmedim

Çocukların soru sormalarına oldum olası bayılırım. Bir kere otobüste gidiyordum. Arkamda babasının kucağında oturan bir çocuk vardı. Yaşı kaçtı bilmiyorum. Dönüp bakmadım. Ama yol boyunca sorularını dinledim. O kadar tatlı, o kadar saçma sapan sorular soruyordu ki. Babası da bir o kadar saçma sapan cevaplar veriyordu. Bıkmış demek ki adamcağız. Bütün sorularını unuttum. Sadece aklımda… Okumaya devam et Ben daha o konuya gelmedim

Naloo, Evren, duyuyor musun beni, nalooo, naloooo, naaloooooooo

Sanırım ben kötümser bir insanım. Olayların hep kötü tarafından bakıyorum. Bir de her şeyi abartıyorum. Bu iki özellik birleşince hayatı kendime ve çevremdekilere daha da zorlaştırıyorum. Bebeler doğduktan sonra şikâyetlerim de ayyuka ulaştı, söylenip duruyorum. Vay milletin bebesi fısır fısır uyur, benimkiler hacı yatmaz / vay milletin bebesi şıpır şıpır ilacı yalar, benimkiler suratıma pıskırır… Okumaya devam et Naloo, Evren, duyuyor musun beni, nalooo, naloooo, naaloooooooo

Şu kuvöz dedikleri

İkizlere gebe kiminle karşılaşıyorsam “İnşallah kuvöze girmezler” diye dua ediyorlar. Ne yalan söyleyeyim, ben de çok etmiştim o duayı. Benden önce ikizlerini zamanında doğuran bir arkadaşıma demiştim, inşallah kuvöze girmez benimkiler de diye. O da “Öyle deme. Kuvöz kötü bir şey değil,” demişti. Açıkçası ne demek istediğini düşünmemiştim bile. Yine aynı duayı tekrarlamaya devam ettim:… Okumaya devam et Şu kuvöz dedikleri

Komşu komşu huuu huuuu

Hani bir atasözü vardır ya “Ev alma komşu al” diye. Bana açıkçası pek saçma gelirdi. Komşu olsa ne olmasa ne diye düşünürdüm. Bebelerden önce evde çalışıyordum. Komşu demek aniden zil çalması demek. Tam işe konsantre olursun zırrrrr. Eee? “Şey müsaitsen bi beş dakika gireyim.” Müsait değilim diyemezsin. Şayet dersen komşuya borçlanmış olursun. Bir gün de… Okumaya devam et Komşu komşu huuu huuuu

Bugün benim doğum günüm!

Bugün benim doğum günüm. Kaç yaşında mıyım? Hmm. Açıkçası yaşını aşağı söyleyenlere gıcık oluyorum. Sanki bakınca anlaşılmıyor yaşları. Kimi kandırdıklarını sanıyorlarsa. Yoo yoo, konuyu değiştirmiyorum. Ben açıkçası yaşını göğsünü gere gere söyleyenlerdenim. Kaç yaşında mıyım? Hmm. Söyleyeceğiz ayol, ne acele ediyorsunuz. Hele bi anlatacaklarımı dinleyin.

İki bebeyle dizi zevki!

Son birkaç aydır Dexter’a sardım. Birinci sezonu yaklaşık on yedi kişi eşliğinde, bağrış, çağrış, dövüş, zırıltı arasında nasıl izlediğimi geçen burada anlatmıştım. Sıra geldi ikinci sezona. Tabi evde bir şey izlemek imkânsız. Anca bebelerle anama ya da kocamın anasına gittiğimde becerebilirsem izliyorum işte. Bu hafta da bir bölüm Dexter izlemek için yaşadığım yedi bölümlük trajedi… Okumaya devam et İki bebeyle dizi zevki!