Tavşan Saati

İki yaşındaki çocuklar programlı hayatı sever diyordu bir kitap. Hangisiydi hatırlamıyorum. Hatırlarsam söylerim. Bu cümleden yola çıkarak bir süre önce programladım benim bebeleri. Bu fikri bir yerden mi aldım, kendim mi uydurdum hatırlamıyorum. Artık her şeyi saatli yapıyorum. Tabi saat dediysem de 8:30’da kalkış, 8:35 eli yüzü yıkayış gibi öyle kesin saatlerimiz yok. Ama günlük… Okumaya devam et Tavşan Saati

Acil eylem planı

Her insanın ani olaylar karşısında bir acil durum planı olmalı. Evde sürekli bebelerle meşgul olduğum için bütün planlarıma elbette onları da dahil etmem gerekiyor. Onlar için de fizibilite yapmam lazım. Neyi, ne kadar zamanda, nasıl yapabiliriz düşünmem lazım. Mesela Allah korusun bir deprem olsa evde nerede saklanacağımızı belirledim. Oraya yiyecek ve su koydum. Ama üzerinden… Okumaya devam et Acil eylem planı

Niye bu tekraşlar?

Bizimkiler bu ara kafayı günlük olaylara taktılar. En sıradan bir olay bile onlar için çok önemli. Sürekli soru soruyor, her şeyi anlatmamı istiyorlar. Tabi tekraş, tekraş ve tekraş… Tamam atalarımız et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen demiş ama ben de insanım yahu. Emme basma tulumba gibi sabahtan akşama, akşamdan sabaha aynı şeyi söylemekten dilimde tüy… Okumaya devam et Niye bu tekraşlar?

Anamın ak sütü Türkçe bu evde ne hale geldi yahu!

Ben küçükken, küçük bir şehirdeydik. Çevremde çalışan anne tek tüktü. Onların çocuklarına da hep apartman görevlilerinin eşleri bakardı. Apartmanımızda bir edebiyat öğretmeni kadın vardı, hiç unutmuyorum. Üç dört yaşlarında sevimli bir oğlu vardı. Ona da apartman görevlisinin karısı bakardı. Oğlan çok ağır bir şiveyle konuşurdu. “Bakaleeeeeeeeeeeee” diye bağırırdı çocuk annesinin arkasından ya da “Abovvvvv bu… Okumaya devam et Anamın ak sütü Türkçe bu evde ne hale geldi yahu!

Kendi silahınla vurulmak!

Çocuk dediğin bir ayna. Onlara bakınca kendini görüyor insan. Bacak kadar boylarıyla nasıl da taklit ediyorlar her şeyi. Gizli kamera gibiler. Her an kayıtta. Hiç ummadığın bir yerde ummadığın bir hareketle karşılaşıyorsun. Belli ki sana çaktırmadan not etmişler zamanında. Beni taklit etmeye başladıklarını anlayalı biraz çeki düzen verdim kendime. Onlardan görmek istemediğim davranışı kendim de… Okumaya devam et Kendi silahınla vurulmak!

Otomatiğe bağlamak

Bugün öğlen uykusundan önce oğlan uyandı. Kızı uyandırmasın diye çok uğraştım. Ama kızsız yaramazlık hiç içine sinmediği için carlaya cırlaya kızı uyandırdı. Kız da uykusunu alamadı tabi, çok keyifsiz. Hemen kızı ayağıma aldım. Biraz neşelensin istedim. Ama oğlan durur mu??? “Ayağa ben yatacağım!” diye feryat figan ağlamaya başladı. Kızı kaldırıp onu yatırdım. Kız çıldırdı. İkisini… Okumaya devam et Otomatiğe bağlamak

“Bu yemek yenecek, küçük hanım!”

“Boğaz açtırmak” diye bir şey vardır, bilir misiniz? Bebe ilk kez emzirilecekken “bilmem kimin boğazı olsun,” denirmiş, öyle açılırmış boğazı. Bol yiyen bebe makbul olduğundan benim boğazım babaannemlerin obez komşusuna atıfta bulunarak açılmış. Gel gör ki 30lu yaşlarımın başında 45 kiloluk bir tıfılım. Gerçi şükür Allah’a!

Beyinden naklen yayın

Ben üniversitede okurken kısa süreli bir ev arkadaşım olmuştu. Çok ilginç bir kızdı. Kafasından ne geçerse söylerdi. Tabi bunu derken “boşboğaz” demek istemiyorum. Boşboğazlığın da ötesinde birşeydi. Resmen kız beyninden naklen yayın yapardı: “Şimdi ayağa kalkacaaaammm, içeri gideceeeemm, bir bardak süt alacaaam…” İnanmadınız mı? YEMİN EDİYORUM! Herşeyi anlatırdı yaa. Beynine giren çıkan tüm komutları bilirdik.… Okumaya devam et Beyinden naklen yayın