Kendin pişir kendin ye!

Yemek yapmayı çok severim. Hele yeni yemekler denemeye bayılırım. Annem bu konuda yeniliğe pek kapalıdır. En azından benim bildiğim son 32 yılda annem hep aynı şeyleri pişirdi. Misafire pandispanya, mercimekli köfte, börek –özel misafirse yaprak sarması. Ev halkına da her evde pişen klasik şeyler, klasik tarifler işte. Şimdi kafama terlik yemeden hemen belirteyim, yaptığını süper… Okumaya devam et Kendin pişir kendin ye!

Hayatın normalleşmeye başladığının resmidir – IV – Cüzzamlı Kurabiye

(Daha önceki anormal “normalleşme” hikâyeleri için bkz: 1., 2., 3.) Kurabiye yapmayı hiç beceremem. Hamuru hadi neyse de tek tek minik minik şekil vermekten nefret ederim. Hepsi ağızları bir tarafa, burunları öteki tarafa bakar. Kurabiye ile aram hiç bir zaman çok iyi olmadı. Aslında iyi olabilirdi de her şey travmatik bir geçmişle başladı. Şimdi koltuğa… Okumaya devam et Hayatın normalleşmeye başladığının resmidir – IV – Cüzzamlı Kurabiye

Adab-ı Haşere

Daha önce de söylemiştim, bu aralar bebelerimin dillerini argodan arındırma çabası içindeyim. Tabi önce nefis terbiyesi yapıp kendimi arındırmam gerekiyor. Zor iş yani, ama uğraşıyorum, epey de yol aldık ha.

Çöp Kadın

  Bu aralar elimde Sabiha Paktuna’nın Çöp Çocuk kitabı var. Geçen bir arkadaştan gördüm, annelik akademisi beleş veriyormuş diye, hemen atladım aldım. Çocuk çizgilerine çok meraklı biri olarak bir nefeste okudum kitabı. Kitap elbette resimlere bakıp falcılık yaptırmıyor ebeveyne. Çocukların resim yeteneklerinin gelişimini aşama aşama göstermiş. Gelişimleri farklı olan çocukların çizgilerinden örnekler vermiş. Resimlerde çok… Okumaya devam et Çöp Kadın

Evde çift başına

Bugün hayatımda bir ilk yaptım, bebeleri yalnız bırakıp dışarı kaçtım. Bir buçuk yıl önce yazmışım, ben pimpirikli bir insanım, hayatta bebelerimi tek başına evde bırakmam diye. Bugün şak diye tükürdüğümü yaladım. Pişman mıyım? Asla! Yine olsa yine yalarım.

Tuvalet Eğitimi 6. Sezon 1. Bölüm “Sen birşeye mi kızdın, anne?”

(Yasal Uyarı: Bu yazı kızımın deyişiyle “iggggrenç” oğlumun deyişiyle “diksinç” olaylar içermektedir. Midesi hassas şahsiyetler okumasın. Sonra “Ay midem bulandı, ay kustum, ay kaka kokusu burnuma geldi, ay Allah belanı versin,” gibi yorumlar istemem ona göre!) Ne zamandır size tuvalet eğitimi yazısı yazmamışım. Ne büyük kayıp! Aslında şöyle kallavi bir hela dosyası açmayı düşünüyorum yakında.… Okumaya devam et Tuvalet Eğitimi 6. Sezon 1. Bölüm “Sen birşeye mi kızdın, anne?”

Gül Ahmedim

Ben beş yaşındayken kız kardeşim oldu. Çok çok hatırlayamıyorum onun bebekliğini ama aklımda birkaç net hatıram var. Mesela babamın onu nasıl uyuttuğunu hatırlıyorum. Kardeşim çok uslu bir bebekti. Bir de çok sarışındı. Tombikti de. Tam anlamıyla “şişko patates, yarım kilo domates” kıvamı şeker bir şeydi. Sarı olduğu için babam ona “Sarı Çiçeğim” derdi. Hâlâ lakabı… Okumaya devam et Gül Ahmedim

Yeni Oyuncaklarımız-2

Bebeler büyüdükçe elde kalan oyuncakları ne yapacağımı düşünüyordum uzun süredir. Oyuncak dolabımız dolu. Kimiyle oynuyorlar, kiminin yüzüne bile bakan yok. Oynanmayanları göndersem mi ileride oynarlar mı diye düşünüp duruyordum. Geçenlerde harika bir fırsat yakaladım. Elden çıkarmayı düşündüğüm oyuncaklarıma Anadolu’da bir anaokulu için talip oldu bir öğretmen arkadaş. Çok sevindim. Bir orta boy koli hazırladım. Gönderdim.… Okumaya devam et Yeni Oyuncaklarımız-2