Daha önce de söylemiştim, bu aralar bebelerimin dillerini argodan arındırma çabası içindeyim. Tabi önce nefis terbiyesi yapıp kendimi arındırmam gerekiyor. Zor iş yani, ama uğraşıyorum, epey de yol aldık ha.
Evimizde efendim, lütfen, rica ederim, teşekkür ederim… furyası almış başını gidiyor. Artık isimleriyle çağrıldıklarında hö? ya da nea? demiyorlar. Efendiiiiiim diyorlar. Çok şekerler. Onu yap, bunu yap diye de büyüklere emir vermek de yok. Yapar mısın, eder misin? Hatta rica ederim yapar mısın? Geçen gecenin üçü, oğlan tuvalete kalktı, tulumunun fermuarını açamıyoruz bir türlü. “Annecim, sen dur, ben en iyisi rica edeyim de babam açsın,” dedi. Gece mece demiyor, kibarlığı elden bırakmıyor yavrum. Böyle de beyefendi işte.
Tabi argo takıntımız eskisi kadar olmasa da yine de sürüyor. Geçen gün çocuklar babalarıyla gezmeye gittiler. Babaları bir geldi ki suratı pancar gibi kıpkırmızı. Ne oldu dedim. Kız sürekli “Çiş b.k” demiş. E sünger Bob’a Sünger B.k dediğinde bu kadar gülersek olacağı bu tabi. Bir de seviyor dikkat çekmeyi. Sen aman ağzına acı biber sürerim, şişşt öyle denmez bilmem ne dedikçe alıyor gazı. Bas bas bağırıyor çiş, b.k diye. Oğlan da ondan görüyor, o da kuduruyor. İkisi iki taraftan bağırıp duruyorlar. Ben hiç iplemiyorum, dikkat çekmek için yaptıklarının farkındayım. Ama babası sinir oluyor. Aldım kızı karşıma. “Bak annecim,” dedim, “Tuvalet terminolojisini tuvalet dışında kullanmıyoruz. Çiş, b.k demek çok hoşuna gidiyorsa benim yanımda diyebilirsin. Ama benden başka kimsenin yanında söylemeni istemiyorum. Çünkü ayıp oluyor. Sen başkalarının yanında ayıp konuşmayacak kadar kibar bir kızsın. Anlaşıldı mı?” Anlaşılmış. İnanayım mı? İnandım. Başka bir gün birlikte gezmeye gittik. Kız nasıl hanımefendi, nasıl hanımefendi. Güzel güzel oynadı. Kalkma vakti geldi müsaade aldık, kapıda ayakkabılarını giydiriyorum, nasıl mutlu bu. Apartman boşluğunda sevinçle haykırıyor: “Anneaaa, ben çok kibar bir kızım. Gezmede hiç çiş, b.k demedim. Çiş b.k diye hoplayıp zıplamadım. Çiş b.k, çiş b.k diye bağırmadım!” Yaşasın, kızımın kibarlığından tüm apartman haberdar oldu!
Sonra bir de gündüzleri kısa süreliğine bakıcı abla geliyor. Aha üç ayı geçti, hâlâ düzen değişmedi. Her geldiğinde yaygara çıkarıyorlar. Sanıyorlar ki abla gelmeyince anneanne gelecek. (Birkaç kez yanlarında annemi arayıp kız gelemiyor, sen gel deme gafletinde bulundum.) Zavallı kızı bir türlü içeri sokmuyorlar. “Sen git, anneanne gelsin,” diye bağrışıyorlar. Ya da “Sen kötüsün, pissin, git evine, seni sevmiyoruz, istemiyoruz!” Yine aldım karşıma konuştum. “Bakın annecim, sabahları gelen abla bize misafir geliyor. Misafire kötüsün denmez, pissin denmez. Sen evine git asla denmez! Misafire ayıp edilmez. Biraz kibar olun, tamam mı?” Tamam dediler. Bugün yeni bir abla geldi. Bizimkilerin sesi hiç çıkmadı. Giderken kız ayağını giyiyor, bizimkiler nasıl mutlu “Annecim, yaşasın, biz çok kibar olduk. Misafire pissin sen demedik. Çiş b.k hiç demedik. Sen kötüsün git evine demedik. Biz hiç ayıp söylemedik.” Allah’tan ağzını açmamış bebeler!
Gördüğünüz gibi b.klu böcüklerimle görgü kurallarında epey yol aldık. Son birkaç dönemecimiz kaldı, onları da döndük mü adab-ı muaşeret bizden sorulur evelallah!
Tebrikler:)
Yine nasıl bittiğini anlayamadığım bir yazı .. Bitmesin yaaaa.. Sen hep ya Secce 🙂
çok güldüm hayal ettim bir yandan sizi bir yandan kendi çocuklarımı
Gozumden yaslar geldi allah iyiliginizi versin…