Veli=Deli

Genç kızdım. Bir gün bir komşumuz kızının ilkokuldaki temsiline davet etti beni. Niye davet ettiğini hatırlamıyorum. Herhalde yalnız gitmek istemedi, kurban olarak da beni seçti. Başıma geleceklerden habersiz tamam dedim ben de.

Altın Portakal

Geçen hafta bir gün okul çıkışında çocukların öğretmeni elime iki kâğıt tutuşturdu. Bebelerin yerli malı gösterisi için ezberlemeleri gereken şiirleri. Biri portakal, öteki muz. Zaten sevmem tören işini, haa hıı dedim aldım cebime attım. Evde bir iki kere okutayım istedim, kız okuyuşumu beğenip de tekrar bile etmedi. Yanlış okuyormuşum, öğretmeni öyle okumuyormuş. Sinirlendim, “Yürü git,… Okumaya devam et Altın Portakal

İnanamıyorum!

Geçen akşam mutfağı topluyorum. Babaları yok. Neredeydi acaba? Hatırlamıyorum. Çocuklar içeride oyun oynuyor. Oğlan yanıma geldi: “Anneciğim, yatağını dağıtabilir miyiz?” dedi. Bizim evin klasik sorusudur bu. Yatma vaktinden önce yatağımı dağıtmalarına izin veriyorum. Önceden gündüz de dağıtırlardı. Uzun süredir sadece gece dağıtımına izin var. Böylece hem benim sinirlerim daha az yıpranıyor hem de onlar yatak… Okumaya devam et İnanamıyorum!

Kedicik

Kedileri çok severim. Çocukluğumu bir silkelesem şuraya düzinelerce kedi hikâyesi sıralayabilirim. Ama bugün konuyla en alakalı olanını anlatacağım. 😉 Benim de hemen hemen her çocuk gibi çocukluğum, “Anneaaaaa eve kedi alalııııımmm” yakarışıyla geçti; annemin de annelik hayatının büyük bir bölümü hemen hemen her anne gibi “Evime kedi sokmaaaaam. Evlenince evine alırsın kediyiiiiii” nidasıyla.

Ebeveyn canavarı

Anlatmıştım ya, ben küçükken çok çalışkan bir öğrenciydim. Tamamen kendi isteğimle, çok da severek çalışırdım. Notlarım hep yüksek gelirdi. Ama gel gör ki notumu babama hiç beğendiremezdim. 4 alsam “Niye 5 değil,” derdi. 5 alsam, “Kaç üzerinden?” diye sorardı. 85’ten 5, 5 sayılmaz. 90 olursa yeni soru: “Kaç kişi daha 5 aldı?” Tek değilsem ayvayı yedik. “Onlar… Okumaya devam et Ebeveyn canavarı

Sorgu sual

Küçükken çok çenesi düşük bir kızdım. Beş saat okula giderdim, gelir on beş saat neler yaptığımı anlatırdım. “Bugün okulda ne yaptınız?” düğmeme basıldı mı susmak bilmezdim. Şu şunu demiş, bu bunu demiş, şu olmuş, bu olmuş… Çürük çeneydi adım. Anam değil de babam beni çok dinlerdi. Bir de sorardı ha, şu noldu, bu noldu diye…… Okumaya devam et Sorgu sual

Hacı Secce – 1. Bölüm: Allah Allah!

Küçükken Allah’la nasıl tanıştım hiç bilmiyorum. Aklımda sadece birkaç sahne var. Birincisi, uyumadan önce Allah’ı hayal etmeye çalıştığım sahneler. Ne hikmetse, Allah’ı hep tuğlalarla örülmüş bir duvar olarak düşünürdüm. (Hâşâ tabi. ) Çoook yüksek bir duvar. Aşağıdan bakıyorum, ucunu göremiyorum. Herhalde “Allah çok büyüktür,” ya da “Allah’ı göremeyiz,” dendiği için böyle bir hayal kurardım.

Maraton

Okulun ilk günü yazısını yazalı ben neredeyse iki ay geçmiş aradan. O zamanlar çok büyük hayallerim vardı. Bu süre zarfında hayallerimin tek tek suya düşüşünü izledim. Bu hayallerin başında bloga sık sık yazı girmek vardı ama tabi onu da yapamadım. İşin açıkçası çocuklar okula başlayalı sudan çıkmış balık kıvamındayım. Can havliyle debelenip duruyorum. İnanmayacaksınız biliyorum… Okumaya devam et Maraton