Kadın parkları, şey aman, çocuk parkları

Bebelerim olmadan önce herhalde çocuk parkına en son gidişim kendim daha bebeyken oldu. Aaa yooo duuurr, gittim ayol gitmez miyim? Benim bebelerden önce eski karşı komşumun kızını götürmüştüm birkaç kez parka. Yanıma bir kadın gelip çocuğun hâlâ emip emmediğini sormuştu. Hem de dimdirek. Daha merhaba bile demeden! Bir seferinde de normal mi yoksa sezaryenle mi… Okumaya devam et Kadın parkları, şey aman, çocuk parkları

Anamın kızı

Yaşım otuzu geçti. Bebe sayım anamınkinin yarısına ulaştı. Bakıyorum da kendime, ne kadar çok benzemeye başladım anneme. Hani insan hep anasını babasını eleştirir, onlar gibi olmayacağını iddia eder ya. Yok, kardeşim, yok, dönüp dolaşıp anan baban gibi oluyorsun. Bak bana, şimdiden ne çok benziyorum anneme. Çocuklarım büyüdükçe inanıyorum bu benzerlik daha da artacak. Hatta bir… Okumaya devam et Anamın kızı

Yarım kalmış bir yazı: Bebeleri uyutma çilesi 18. sezon 997. bölüm

Bakıcı gideli bugüne bugün bir ayı geçti. Hâlâ üçümüz de hayattayız elhamdülillah. Tabi birçok şey değişti hayatımızda. Evimiz sürekli savaş alanı gibi, darma duman. Yemin ediyorum bir hırsız girse, “Benden önce biri girmiş” deyip geri çıkar. Güneşin parlaması leşimizi daha çok ortaya çıkardı. Salon kanepelerimde salyangozlar kabile halinde dolaşmış gibi. Her taraf pırıl pırıl sümük.… Okumaya devam et Yarım kalmış bir yazı: Bebeleri uyutma çilesi 18. sezon 997. bölüm

Biliyorum, uzak değil o günler

Bugünlerde yine bunalımdayım. Günler birbirinin aynısı. Saatler birbirinin aynısı. Dakikalar birbirinin aynısı. Hadi sor, sor, şu saatte, şu dakikada ne yapıyorsun de! Cevap veremezsem namerdim. Her şey o kadar sıradan, o kadar aynı ki. Bazen boğulduğumu hissediyorum. Geçenlerde bir akşamdı. “Keşke yarın tatil olsaydı” dedim. Sonra da güldüm. Resmi tatil, bayram tatili, şubat tatili, adli… Okumaya devam et Biliyorum, uzak değil o günler

Kayıp Eşya Bürosu

Hani her sene i.e.t.t falan kayıp bürosundakileri satışa sunar ya. Takma dişler, paltolar, peruklar, lahanalar… Yok artık, bu da kaybedilir mi dediğin ilginç şeyler çıkar. Bebelerim olduktan sonra artık hiçbir şey için “Yok artık, bu da kaybedilir mi?” dememeye ant içtim. Hadi o insanlar belli ki otobüste, tramvayda unutmuş. Ya benim altı üstü 3 odalı… Okumaya devam et Kayıp Eşya Bürosu

Yeni bebek bakıcım

Çocuklar kaç yaşında evde yalnız bırakılabilir bilmiyorum. Etrafımda da ilkokul 5 çağından küçük çocukları yalnız bırakan biriyle karşılaşmadım. Önceden durum böyle değildi tabi. Biz çok küçük yaşlarda evde yalnız kalırdık. Zaten eskiler boşuna “On çocuk bakmak tek çocuk bakmaktan kolaydır” dememişler. Mantık şudur: ilk ikisini sen büyütürsün, kalanını onlar büyütürler. Bu devirde işe yarar mı… Okumaya devam et Yeni bebek bakıcım

Ötün ulen, kim o kadın?

Çocuk büyütmek ne kadar zor bir şey. İnsanın ömründen yiyor valla. Büyükler boşuna çocuk için “ömür törpüsü” dememişler. İkizler için bu kavram “ömür rendesi” olarak değiştirilmeli. Hart hart hart diye yediler ömrümü, yediler! Genç yaşımda kocakarı ettiler. Yoo, yoo laf olsun diye söylemiyorum bunları. Aslında durumun bu kadar vahim olduğundan benim de haberim yoktu. Birkaç… Okumaya devam et Ötün ulen, kim o kadın?

Cinlikten cincinliğe terfi

Şimdiye kadar elime geçen gelişim kitaplarında dilsel gelişim açısından erkek çocuklarının kız çocuklarından altı ay kadar geriden gelmesinin normal olarak kabul edileceğini okumuştum. Bizim evde bu gelişim 1,5-2 ay fark ediyor. Kızın geçtiği dil safhalarından oğlan da bir iki ay sonra geçiyor. Örneğin kız önceden anne – baba derken sonra annen, baban demeye başladı. Babasını… Okumaya devam et Cinlikten cincinliğe terfi