Öt çileli cücük, öt!

Hayvanları çok severim. Özellikle de düdüklüde. Hahaha şaka lan şaka. Tamam, eti çok severim, itiraf ediyorum, ama konu bu değil. Bugün sosyal içerikli bir yazı yazayım, âlemi sarsayım diye düşünüyorum.

Günün konusu: pazarlarda renk renk, itiş tepiş, güneş altında “satılan” cücükler! Nefret ediyorum, tiksiniyorum bu ticaretten! Bir de son yıllarda boyamıyorlar mı şu hayvanları! Yapanların topunun köküne kibrit suyu!

Küçükken annemlerden bize civciv almasını isterdik. Annem de hep aynı hikâyeyi anlatırdı. Biz küçükken bahçeli bir evimiz varmış. İki tane civciv almışlar. Eski bir radyo kutusu varmış. Onun içine koymuşlar. Biz de çok severmişiz. Alınalı daha bir iki gün olmuş. Bir kedi kapmış civcivleri. Annem garibanların son anlarını görmüş. Kedi minnacık delikten elini sokmuş hayvanı çekip çıkarmış. Annem o kadar üzülmüş, o kadar üzülmüş ki on beş sene anlattı durdu bu hikâyeyi.

Aklım kesince hiç civciv mivciv istemedim zaten. Sonra bir gün üniversiteye gidiyordum sanırım. Yazın anneannemlerin bağ evindeydik. Babam üç civciv almış, “hediye” diye, dayımın çocuklarına. Hem de renkli. Biri turuncuydu tek hatırladığım o. Niye aldın yazık, diye çıkıştım babama. O da alınca pişman olmuş, ama iş işten geçmiş.Neyse bahçeli yer nasıl olsa dedik, çocuklar küçük ama ben bakarım. Baktım da. İki gün mü ne yaşadılar. Bağrışıp duruyorlardı. Soğuktan dedi anneannem. Ayaklarına şişe ile su ısıtıp koydum. Çocukların eline hiç vermedim. 7/24 hususi bakım gösterdim. Anaları yok diye acıdım, kanatlarımın altına aldım. Gecede on kere kalktım, durumlarına baktım. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Ne yapacağımı şaşırdım ama yaşamadı kıran giresiceler.  Ardı ardına öldüler. Çok üzüldüm çooook. Hastalandım.

Geçenlerde anneme gittik. Eve girdim ki anamın suratı bir karış. “Git de bak, bacın ne çıkarmış başıma,” dedi. Gittim baktım ki iki civciv. Biri siyah, öteki mor. Çok sinir oldum! Hemen ifadesini aldım. Efendim, görünce kıyamamış hayvanlara. Yüz tanesi bir kolinin içinde bağrışıp duruyormuş da. Bunları alıp hayatlarını kurtarmış. Süper kahramanım benim!

“Kızım ben görüyorum sağda solda, seç al, tanesi 1 TL diye de utanmadan yazı yazmışlar. Niye alıyorsunuz bunları? Yazık günah” dedim. “Neee 1 TL mi? Ben tanesine 3 TL verdim, yuh be kazıklandım!” diye çok hayıflandı. Konu o değildi ama neyse.

Bebelerim civcivleri görünce sevinçten deli oldular. Ama ellemediler. Civcivler cik cik cik, tüm gün beynimizi şişirdi. Annem kapalı balkona koydurmuş. Orası da sıcak. İçeri almak zorunda kalıyoruz. Daha iki günün içinde sepetten kaçmayı da öğrenmiş keratalar. Aklım çıkıyordu üstlerine basacağız caaak diye ezeceğiz meretleri diye.

Bu arada ishal olmuşlar. Her taraf b.k. İki adımda bir mıçıyorlar. Benim bebelerin tuvalet eğitimini dert ediyorduk, bir de onlar çıktı başımıza. Tek b.klarıyla kalsa. Önce suluğa giriyor, sonra yeme basıyor, sonra da evi dolaşmaya kalkıyorlar. Yemler yerlere saçıldı, sular sağa sola döküldü. Pıt pıt pıt en olmadık yere girip çıkıyorlar. Sesleri de hiç kesilmiyor. Annem çıldırdı. “Ben ayy yazık ölecekler,” dedikçe o “Hadi işallah işallah!” diyordu.

Bacım desen hiç laf söyletmiyor bebelerine. Ağzını açacak olsan ibik ibik ibikliyor. Tavuk gibi de sürekli başlarında. Yok acıktılar mı, yok canları solucan mı çekti, yok üşüdüler mi… Bana ikizler neyse ona da ikizleri oymuş.  Görsen kendi yumurtlamış sanırsın. Öyle bir sevgi, öyle bir ihtimam.  Hatta anam bebelerine laf söylemesin diye kıçlarına don bile dikti.

Üç gün birlikte yaşadık. Sonra ben toplanıp evime kaçtım. Gece hastalanmış bir tanesi. Sabaha ölmüş. Öteki iyiymiş ama kardeşinin öldüğünü görünce, yem yemeyi bırakmış. Su bile içmemiş. Kayıtlara intihar olarak geçti. El kadar hayvan bile anlıyor işte kardeşi, canı. Bacım yıkıldı, telefonda taziyeleri kabul ederken hâlâ sesi titriyordu.

Diyeceğim o ki anacım, bu hayvanlara anne sevgisi bile gösterseniz, ne yapacağınızı şaşırsanız da onlar ev için yaratılmamış. Hele çocuklara oyuncak olarak, asla! Hugo gibi dokuz canlı da değiller maalesef. Hatta tek canlı bile değiller, yarım canlılar. Cık diye ölüp gidiyorlar. Acısı başınıza kalıyor. Allah biliyor ya yaşayan bir tekini görmedim ben sağda solda.

Hadi diyelim bir keramet gösterip öldürmeden büyütseniz de üç güne kocaman oluyorlar, hiç bir sevimlilikleri kalmıyor. Tuvalet eğitiminden falan da anlamıyorlar. Hazır bez desen dünya parası. Her halleriyle başa belalar. Bir de gelenin geçenin yolunu kesiyorlar. E elinizde büyütmüşsünüz, kesip de yiyemeyeceğinize göre, almayın, böyle bir derdiniz olmasın. Siz almazsanız, sevimsiz insanlar da bunları satamaz, bu çirkin ticaret de yok olur gider. Bu kadar basit yani!

ikizler ikizlerle

21 yorum

  1. İlahi annene çok güldüm “Ben ayy yazık ölecekler,” dedikçe o “Hadi işallah işallah!” diyordu…
    Selcen, valla annen bu sabırla cennetlik.
    Yazık kadıncağıza, bir dinlenme tesisi işletiyor diye bu kadar da gidilmez ki üstüne.
    İkizini kapan gidiyor 🙂

  2. Babam ilkokula giderken kardeşimle ikimize de almıştı, bi de kendine almıştı.3 tane civcivi pazardan alıp gelmiştik.Annem de madem aldınız on tane daha alın da hepsi birlikte büyürler demişti.(kendi kaşındı)sonra babam gidip on tane daha aldı.bi karton kutuya koyduk içine de ampul koyduk onun sıcaklığında üşümesinler diye.Bu arada evimiz bahçeliydi.Onlar biraz daha büyüyünce babam kümes yaptı.13 tane civcivden 1 tanesi tavuk çıktı geri kalan hepsi horoz 🙂 annem onları bahçeye salıyodu,bi gün tavuğu köpek boğmuş.O kadar horoz sahip çıkmamış.Diğerleri de o kadar güzel oldular ki bemmmbeyaz tüyleri, kıpkırmızı ibikleri oldu.bahçeden içeri yabancıyı almıyolardı.Sonra ne mi oldu? Yedik 🙁 İtiraf ediyim çok güzeldi tadı.Pişman mıyım? Değilim. 🙂 Ama bi fark var sanırım.Şimdiki civcivler seri üretim gibi bişey ya da fabrikasyon. Benim için çok güzel bi anı olarak kaldı.Bundan 15 sene öncesinden bahsediyorum yalnız 🙂

    1. gülsüüüüm inanılmaz bir hikaye. çok hoş.
      demek bakıp erkek olanları satıyorlar. kesin öyledir ha

      1. Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum.13 tane alırsın da 1 tane mi çıkar?tamamen ticari mantıkla yapılıyor.Bu arada gizli takipçilerindenim 😉

  3. aklıma geldi, ellen degeneres zamanında dünyanın en ilginç mesleği nedir diye bi soru sormuştu, civcivin cinsiyetini ayırt etmek diye bir sonuca varmışlardı. yıllarca bunu aklımda niye tuttum acaba. nihahaha siz de unutamayacaksınız.

  4. Hayvan sevine kahkaha attım Selcen 😀 Ben de çok severim ama yemeğini değil. Küçükken bizim de bahçeli evimiz ve bir sürü tavuğumuz, civcivimiz vardı. Yeni evlendiği zaman sıkıntıdan olacak ki ben de üç tane civcivi evlat edinmiştim, biri de pembeydi. Sanırım 15 gün kadar onşara annelik yapabildim, hemen büyüdüler. Üçü de horoz çıkmıştı. Görümcemin evi bahçeliydi, onlara verdim oğullarımı ara sıra gidip bakıyodum ama delikanlı olmuşlardı artık, sevdirmiyorlardı kendilerini. Bi süre sonra acı haberlerini aldım… Diğer görümcemin kocası bahçede mangal yakmış, benim delikanlıları da yemeğe davet etmişş 🙁
    Tavuk–civciv kısmısını evde besleyemezsiniz, çünkü onların toprakta eşelenmesi gerekir, aksi taktirde felç olurlar, doğanın düzeni böyle. ishal olurlarsa asla iyileşemezler, bı onlar için ölümcül hastalıktır. Pazardan civciv alıp onlara analık yapmaya kalkarsanız sonucu üzüntülü olacaktır.

  5. selcen çok güzel yazmışsın yine,kendi anılarımı debreştirdin.ilkokula giderken abimle biz de tutturmuştuk civciv diye,babam 20 tane pazarda almış,biri yolda telef olmuş,eve 19 taneyle geldi.bizimkiler de renkli ama doğal olarak renkli,siyah,sarı,beyaz karışıktı.bunlar öle öle 2 tane kaldı.biri tavuk biri horoz.biz sabah ilkokula giderken okulun kapısına kadar gidip bizi bırakıp eve dönerlerdi.bizim bahçede epey yaşadılar,hatta yumurta yemeyen ben sayelerinde yumurta yemeye başlamıştım.gizlice tavuğu saatlerce gözetler,sayesinde tavuklar nasıl yumurtlar titreye titreye öğrenmiştik.bizim için güzel anıydı da geri kalan 18 tanesi için pek güzel değildi.

  6. ben bizimkileri büyütürken o kadar içine girdim ki bu mevzunun…
    alınız bakınız
    http://eksisozluk.com/seksor–58735
    http://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/137642-civcivlerin-cinsiyeti-nasil-belli-oluyor

    elbette tavukları tutup horoz civcivini satıyor adamlar. satamadıklarını da tavuk yemi yapıyorlar.

    link vermek istemiyorum +15 yüzünden
    merak eden/midesi kaldıran youtube’de “Undercover Investigation at Hy-Line Hatchery” arasın.

    canlı hayvanların pet olarak ticareti yasaklansın.
    pazarlarda çocukların duygularıyla oynayan civciv satıcılarına engel olunsun..

  7. Benim araştırmacı, inceleyici, hayvansever(!) oğlum yaklaşık 3 yaşlarında dedesinin kendisine baksın diye aldığı o minik şeylerden birini,Anatomisini merak etmiş olacakki (Ana mesleği ne de olsa) bir sıkışta barsaklarını dışarı çıkarıverdi.

  8. Onu küçük bir törenle gömdük. Bir daha da oğlan çok istemesine rağmen eve civciv almadık. Hala bu kararımın doğru olduğuna inanırım! Oğlum köpek çok istiyor ne yapmam lazım?!!

  9. bizde küçükken deli olurduk civcive.eve aldıktan sonra da korkardik 🙂 civcivlerde bizimle hareket ederdi.biz nere onlar ora.yarisirdik.hem acir hem eglenirdik. kucuk kardesm civcivden kacacam diye odaya kosup kapiyi kapatmasiyla civcivi arada sikistirmisti.sonrada baya agladi gariban.

  10. Kucukken 2 tane tavsanimiz vardi bizim de, bahceliydi evimiz. Komurlukte yuva yapmistik onlara gece icin, birini kedi yedi. Digerini birkac gun eve aldik, annem tekrar koydu komurluge, onu da yedi kedi. Kedileri sevmem o yuzden..
    Sonralari civciv de aldik ama boyasizlardan. Boyali olanlar cabuk oluyormus. Bizimkiler tavuk oldu, biraz buyuyunce ciftligi olan bir tanidiga verdik, onlar besledi buyuttu yedi 🙂

  11. Ben de orta okuldayken 2 civciv alinmisti. Biri hemen olmustu. Digerini cok sevmistim. Hep pesimden dolasirdi. Kuru misir tanelerini cekicle havanda ezip yediriyordum. Bir gun oglen balkonda annem uzerine basmis ama birsey olmamis. O gun aksam iftara davetliydik. Eve sirf civciv icin erken gelip yine misir tozu hazirlamaya baslamistik. Ayagima dolandigi icin zarar gelmesin diye mutfak tezgahinin ustune koydum. Kasla goz arasinda yere dustu. Ertesi gun de oldu. Artik olum sebebi dusme miydi, yoksa zaten hasta miydi bilmiyorum ama uc ay her gece agladim. Hayatimi en uzucu anilarindan biridir.

  12. Lise sondayken de bizim mustakil evde tek basina yasayan muzmin bekar ahbap bahcedeki iki tavsani kedi kapar diye bize verdi. Babam hasir sepette getirmisti ama ne kedi kapmasi! O kadar buyuklerdi kedileri rahatca yiyebilirlerdi. Epey bir zaman balkonda baktik. Bu arada tavsanlar havucu o kadar sevmiyor. En cok marul ve salatalik seviyorlar. Neyse, ben universite sinavina girdikten sonra ortadan kayboldular. Meger bizimkiler tavsanlari gondermek niyetindeymis ama sinav oncesi uzulmeyeyim diye beklemisler.

    Bana bahceli bir eve evlatlik verdiklerini soylediler ama annenim yaklasik 10 yil sonraki itirafina gore babam tavsanlari para ile satmis. Tabii gida olarak.

  13. bizim de küçükken abimle 2 civcivimiz vardı.biri ölünce abimle o kadar ağlamıştık ki. sonra yalnız kalan öbürüyle beraber uyumaya başladık. gece oluna alırdım yanıma o da saçlarımın arasına girer beraber uyurduk. annem kafana bit girer diye kızıyordu ama benim tek derdim saçımı tuvalet niyetine kullanmasıydı. ama ilginçtir sabaha kadar hiçbirşey yapmazdı. yavrucak yalnız uyumamak uğruna bazı şeylerden fedakarlık yapması gerektiğini biliyordu demek ki. hey gidi günler.

Betul için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.