Küçüktüm. İlkokul birde ikide falan. Arkadaşlarımın annelerinin elinde hep dantel görürdüm. Kızlar hava atarlardı bana “Annem bana çeyiz yapıyor,” diye. Benim anamın hiç o taraklarda bezi yoktu. Nasıl içten içe kızardım anneme! Yirmi seneye kadar büyüyeceğim, evleneceğim, daha ortada çeyizim yok, cık cık cık.
Bir gün bir arkadaşıma gitmiştim. Bana kocaman siyah bir sandık gösterdi. İçinde çeyizi varmış. Açıp bakmıştık. “Baaak bunu bana anneannem yaptı,” demişti. “Bunu da annem, bunu halam….” Bizde “bir tabanıyla bir Şaban’ı eksik” derler. Tam o hesap. Yani yere serecek taban halısıyla, bir de onunla evlenecek “Şaban” buldu mu evlenmeye hazırdı kız. Benim daha çekili zincirim yoktu. Çok ezik hissetmiştim kendimi çoooook!
Yine bir gün annemler eve halı aldılar. İki tane mavi halı. Küçük boy. Annemler evden çıkar çıkmaz tüm arkadaşlarımı toplamıştım eve, “çeyiz görmeye!” “Bakıııın, bu da benim çeyizim, evlenirken bunu götüreceğim, annemler yeni aldı” diye hava atmıştım mahallenin bebelerine. Ne bozulmuşlardı ama. Siz tek kendiniz mi sanıyorsunuz çeyizi olan? Nihahahha!
Sonra büyüdüm. “Çeyiz de neymiş yeaaaa!” kıvamına geldim. İlkokuldaki bu anımı hatırladıkça da gülerdim. Gün geldi, kızım oldu, gülünecek daha komik bir şey buldum.
Geçenlerde kitapçıda bir kitap gördüm. Aslında nicedir görüyordum bu kitabı. İlk gördüğümden beri de ilgimi çekiyordu.
Çok hoşuma gitti. İçinde kız çocuklarına göre cicili bicili çok hoş faaliyetler var. Basit el dikişi, örgü, kanaviçe, nakış… “Biraz büyüsün de kızım, ona şu kitabı alacağım,” dedim kitapçıya. “Baskısı tükeniyor, abla. Bendeki de son. Tekrar basılır mı bilmem. İstedim de bana daha gelmedi. Alacaksan, kaçırma,” dedi kitapçı. Kitabı satmak için beni mi kekledi bilmiyorum ama o gazla aldım hemen kitabı. Eve geldim. Ay kızım bayıldı kitaba.
Hemen kitabın içini açtık bir şeyler yapalım diye ama benim evde hiç malzeme yok ki. Evlenirken avuç büyüklüğünde aşırı pratik bir “dikiş seti” almıştım. Kullanmak henüz nasip olmamıştı. İplikleri de hep birbirine karışmış zaten. Oturdum onun ipliklerini çözdüm, bir iki bir şey yapayım diye ama kumaş yok, bez yok, doğru düzgün iğne yok… “Malzeme alayım da yapacağız, anneciğim,” dedim kıza. Kız kitabıyla yatıp kalkmaya başladı. Her fırsatta, “Anne ne zaman malzeme alacağız?” diye de beni sıkıştırıp duruyordu.
Bir kaç gün önce de birlikte bir tuhafiyenin önünden geçiyorduk. O an aklıma geldi. İçeri girdim. Birkaç malzeme aldım. Laf olsun diye de tuhafiyeci kadına takıldım, “Kızıma çeyiz yapacağım da teyzesiiiiii.” Kadın da güldü. Kızım da şımardı. Sonra biraz daha işimiz vardı. Eve hiç giremeden onları hallettik. Akşama da bir arkadaşa oturmaya gittik. Saat gece yarısına geliyor. İyice uykumuz geldi. Bebeler de cızırdayıp duruyor. Eve dönmek için giydiriyorum çocukları. “Hadi eve gidelim de yatalım artık,” dedim. Hay ağzımdan yel alaydı! Kız bir ağıt tutturdu. “Hüüüüüü hani bana çeyiz yapacaktın? Ne yatması. Çeyizimi yap, hüüüüüüü. Çeyizim olmadan uyumam!” Ağladı, bağırdı, çağırdı, çeyiz isterim diye yerlerde yuvarlandı. Gören de sabaha dünürleri kapıya dizilecek sanır. “Yavrum evladım, sen daha dört yaşına basmadın. Dur hele, çeyiz için bu ne acele?” desem de kandıramadım. E anasına çekmiş, ne diyeyim? Ertesi gün yapacağım vaadiyle zor bela yatağa soktum bebeyi.
Ertesi sabah, daha güneş doğmamıştı, gözümü bir açtım ki bir elinde kitabı, ötekinde tuhafiye malzemeleriyle kız tepemde! “Haydi kalk, anne, geç kalıyoruz, benim çeyizime başla artık!” “Lan çocuğum hele dur, bir güneş doğsun! Acelen ne? Öğleye gelin mi çıkıyorsun? Bir kahvaltı edelim, aklımız başımıza gelsin.” Ay yok ikna edemedim. Çeyiz de çeyiz diye zıpladı, kendini yerlere attı. E ne yapayım ben de? Aldım elime malzemeyi, aç açına, “vira bismillah” dedim, geçtim çeyiz başına. :/
Aha bu da işte ilk ürünüm:
İnanıyorum ki yakında, kelebek, uğurböceği, kırkayak, hamam böceği derken bütün börtü böceği tamamlayıp sıçandişi, iğneardı, sürfile, piko ile devam edip Antep işi, Çin iğnesi ile de çok kısa sürede kızımın çeyizinin bir tabanıyla bir şabanını eksik bırakacağım. Eee ne demişler? Kız beşiğe, çeyiz sandığa! Geç bile kaldım!
Hay Allah’ım ne heyecanlanmış küçük hanım, hamarat olacak demekki. Çebuk sönmezse pek istekli gördüm. Ceyiz muhabbeti güzeldi 🙂
Benim annemde bana bişi yapmamıştır. Amann okusun alsın ceyiz mi kalır onun zamana derdi ne ileri görüşlü kadınmış yeni yeni anlıyorum.
kalmaz mı bizimkilerin zamanına çeyiz meyiz? e ne olacak bu kelebel şimdi? o kadar da uğraştım :/
Tam 1 ayım kalmış kız beşiğe çeyiz sandığa olayı için demek ki. Benim anam da benim için bir zincir bile çekmemişti de ben nişanlıyken bunun patlamasını yaşayıp görgüsüzce 3 kız evlendirecek çeyiz yaptırmıştım. Şimdi bir çarşaf alacak olsam evdeki bey, zaten bir sürü var ne yapacaksın diyor. 10 sene oldu be adam! İçim şişti…
zamanında başla, benim gibi sıkışıp da gece gündüz uğraşma sonra:)
Ahhh…Ah….Bende demiştim yapmıştık. Hain büyüdü şimdide hiçbir kuvvet beni evlendiremez ben kariyer yapıyorum diyor…Çeyizleri aldı kendine ev döşedi oturuyor..Napcaz şimdi…
🙂 hayırlısı…
ahhh ahhh selcen bacım bundan 2 yıl önce bloğunu keşfettiğimde bir gün kanaviçe yapmaya zamanın olacağını yazsaydım yorumlara beni naapardı 😀
he bacım valla yaa. zaman…. çok şükür!
iyi ki yazdın be selcen.. nicedir gülmemiş giyim. iyi geldin, hoşgeldin:))
ben de çok özlemişim yazmayı. adını görünce kocaman bir gülümseme yayıldı yüzüme:) çok sağ ol
Hahahhhhah okurken gözümden yaş aktı vallahi :)) bende heveslimiydim hatırlamıyorum ama annem daha ben ortaokuldayken çelik tencere takımımı ve çatal kaşık takımımı almıştı evlenene kadar bir sürü dantel havlu oyası vs vs yaptırdı durdu şimdi o caaanııııımm danteller dantelli pikeler sandıkta bekliyor artık olursa bi kızım bende ona veririm al bunlar senin çeyizin daha doğmadan hazırladım bak diye :)))
Benim misafirlik catal bicak takimimi ben ilkokul 5teykem almisti annem:))
Güzelim en güzel çeyiz sıcak paradır:)) narsan modası geçiçek ama para hep var hep lazım hep olacak:))
Çok yaşa Secce! ben de küçükken neden çeyizim yok diye annesine kızanlardanım 🙂
Ben ortaokuldayken kanaviçe işlemeyi öğrenmiştim. Senin kelebek kadar bi börtü böcek işlemiştim. Annem hemen birleştirip bir de ip takıp tencere tutamağı yapmış, “bunu da çeyiz sandığının dibine koyarız heh heh heh” demişti. (şair burada o yaşa kadar hiç çeyizimin olmayışıyla dalga geçiyor.) Evlendim ettim, anam da sağolsun sonradan sonraya kah almış kah yaptırmış çeyizimi düzmüş, fakat benim tutamaklar bir yerden çıkmadı. Dur bi sorayım onları, iyi aklıma geldi.