Öyle böyle şöyle

“Hiç uyumuyor, sabaha kadar ayaktayız. Aklımı oynatacağım.” “Ağzına ne verirsem yüzüme pıskırtıyor. İnan bir lokma yer mi diye bütün gün ne pişireceğimi şaşırıyorum.” “Hiç anlaşamıyorlar. Sürekli saç baş birbirlerine giriyorlar. Dün oğlan kızın yüzünü boydan boya bir çizmiş tırnağıyla. Ay inşallah izi kalmaz.” “İçim şişti zırıltısından. Gece gündüz zır zır zır. Bir de ne istediği… Okumaya devam et Öyle böyle şöyle

Yayım tarihi
Özel günler olarak sınıflandırılmış

Kocaeli Kitap Fuarının ardından

(Aylar sonra ilk kez tıpkı eski günlerdeki gibi oğlanı ayağıma, kızı da yanıma alıp bebeleri öğlen uykusuna yatırdım. Yine tıpkı eski günlerdeki gibi onlar uyanmadan yetiştireyim diye parmaklarım birbirine dolanarak bloga yazı girmeye çalışıyorum. Vay be özlemişim bu heyecanı. 😉 ) Dün bir ilki gerçekleştirerek bebelerden önce uyandım. Sonra da çocukları yataktan söküp Kocaeli kitap… Okumaya devam et Kocaeli Kitap Fuarının ardından

Teşekkür

Bildiğiniz gibi 16 Kasım Pazar günü, 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarında Carpe Diem standında imzam vardı. Allah’ım böyle yazınca ne kadar havalı duruyor yaa. 😉 İmzaya gelen olmazsa yayıncıya rezil olmayayım diye kendi ekibimi yanımda götürdüm. Anam, babam, kayınbabam, kocam, benim bebeler, büyük bacım, eniştem, küçük bacım, ortanca kaynım, eltim, küçük kaynım, eski ev arkadaşım… Okumaya devam et Teşekkür

Okulun ilk günü…

Bu yazıya “Okulun ilk gününün ardından” diye başlık atacaktım, ama daha günün bitmesine 8 saat varmış. Hay tüküreyim! Kafam kazan gibi, gözümün önünde kelebekler uçuşuyor, canım burnumda valla ha çıktı ha çıkacak… Gözümse yatakta, gece olsa da zıbarsak. Şu halimi gören okul yolunda tır altında kaldım sanır. Çok şükür öyle bir şey olmadı ama ikizleri… Okumaya devam et Okulun ilk günü…

Sıradan iki yılın ardından…

Oldum olası anlatmayı severim. Öğrenciyken sekiz saat okula gider, kalan 16 saatte de okulda neler olduğunu anlatırdım. Büyüyünce tabi dinleyici çevrem genişledi. Üniversitede öğrenci evinde kalıyordum. Okulda geçirdiğim saatler dışında 18 yıllık yaşanmışlık vardı anlatacak. 😛 Hiç susmazdım.  Ders çalışırken her mola veren iki çene etmeye odama gelirdi. Sonra akşam çay saati yapardık. Yine ben… Okumaya devam et Sıradan iki yılın ardından…

Buruk Son!

Artık kesin kararlıyım, bu yazıda doğuracağım. İnsanlar telef oldu doğumhane kapısında beklemekten ha. Sizi daha fazla bekletmemek için hemen konuya giriyorum. Not: Kafanızda “Ne diyo bu karı be?” diye bir soru işareti belirdiyse öncelikle 1., 2. Ve 3. Bölümü okumanızı tavsiye ederim.

Yayım tarihi
Özel günler olarak sınıflandırılmış ile etiketlenmiş

Doğuruyor muyum acaba?

Uzun süre sonra nihayet yılan hikâyesine dönen doğum hikâyeme kaldığım yerden devam ediyorum. Tahminen bu yazıda doğururum artık. Hadi bakalım inşallah. Başını okumayanlar  doğum 101 ve doğum 102 linkleriyle başlayabilir. Öyle aradan sıraya kaynamaya kalkmayın. Millet kaç aydır bekliyor yahu.

Yayım tarihi
Özel günler olarak sınıflandırılmış

Koskoca bir yılın ardından…

Bu yazıyı dün yazacaktım, bir türlü fırsat bulamadım. Dün blogum 1 yaşını devirdi. Geçen sene bu zamanlarda bir blog açmayı düşünüyordum ama bir türlü nereden nasıl başlasam, neyi nasıl anlatsam bilemiyordum. Günlük rutinimin bir parçası olarak önceki gece yaşadıklarımı sabah telefon açıp zırlayarak anneme anlatıyordum. İşte yine zırlayan iki bebe arasında koşarak geçirdiğim bir gecenin… Okumaya devam et Koskoca bir yılın ardından…

Yayım tarihi
Özel günler olarak sınıflandırılmış