Bebelerim olmadan önce herhalde çocuk parkına en son gidişim kendim daha bebeyken oldu. Aaa yooo duuurr, gittim ayol gitmez miyim? Benim bebelerden önce eski karşı komşumun kızını götürmüştüm birkaç kez parka. Yanıma bir kadın gelip çocuğun hâlâ emip emmediğini sormuştu. Hem de dimdirek. Daha merhaba bile demeden! Bir seferinde de normal mi yoksa sezaryenle mi doğduğunu sormuşlardı. Yine dimdirek. Daha merhaba bile demeden! Aman ne yadırgamıştım, ne yadırgamıştım, günlerce söylenmiştim. Meğersem parkların raconu buymuş da haberim yokmuş. Bebelerimden sonra bu konuda da uzman oldum tabi. İki senedir günün büyük kısmını bebelerinin peşinde parkta geçiren biri olarak parklarda ne konuşulur, ne konuşulmaz artık benden iyi bilen yok. Durun size de birkaç tüyo vereyim, ilk kez gidecekseniz dönen muhabbet karşısında apışıp kalmayın.
Bir kere her şeyden önce parklar bebe kıyaslama yeridir. İki yaş altı çocuğunuzun kilosunu, boyunu bilmiyorsanız parka gitmeyin, kardeşim. En çok sorulan soru budur. Sonra kontrole nereye gittiğiniz, nerede doğurduğunuz, nasıl doğurduğunuz, niye sezaryen olduğunuz… gibi sorular gelir. Çocuğunuz iki yaş üzerindeyse neler yiyor, neler içiyor, ne kadar organik besleniyor, ne kadar çizgi film izliyor… en önemli konular arasındadır.
Sonraaaa, koca çekiştirmeleri de vazgeçilmez mevzulardandır. Bazen o kadar abidik gubidik hikâye dinlersiniz ki markette falan o kadını kocasıyla görünce adamın ensesine bir şaplak indirip “Puhahaha ulen o dallama sen misin” dememek için kendinizi zor tutarsınız.
E koca çekişir de kocanın ailesi çekiştirilmez mi? Kaynanalar baş mevzudur. Sonra gözü çıkası görümceler gelir. En son da eli kopası eltiler. Parktaki kadınların adını belki bilmezsiniz ama nişan alışverişinde ne alındı, ne alınmadı; o lohusayken kaynanası gelip ne dedi ne demedi; eltisine kaç gramlık altın takıldı, ona ne takıldı; görümcesi son geldiğinde ona ne laflar saydı… hep bilirsiniz.
Tabi yaş durumuna göre zamanında kaynanasını çekiştiren teyzelerimiz gelin çekiştiriciler olarak karşımıza çıkar. Gelini ne demiş ne dememiş, nasıl bakmış, oğlunu nasıl parmağında oynatıyormuş, kaynanasını nasıl deli ediyormuş… dinlersiniz, hatta kadına çaktırmadan kendi kaynananız üzerinde kullanmak için birkaç taktik bile edinebilirsiniz.
Sonra bir de öyle muhabbetler vardır ki kendinizi hastanenin jinekoloji katında gibi hissedersiniz. Yine konuşan kadınların belki adını bilmezsiniz ama sağ baştan sayarak herkesin kaç düşüğünün/kürtajının olduğunu, tüplerinin bağlı olup olmadığını, kaç gün sancı çekip sezaryene alındığını, ne derece düzenli adet gördüğünü… hep bilirsiniz.
Bakın konuyu bir örnekle pekiştireyim. Geçen ayların birinde -o zaman bakıcı ablamız vardı- bebelerin ikisini alıp parka inmiştik. Parkta bir teyze oturmuş, on beş kadın da önüne oturmuş, Dallas izler gibi ağızları hayretle açılmış halde, soluk almaksızın, teyzenin ağzından çıkanı dinlemekteydiler. Biz de merak ettik tabi. Pusetle kadınların etrafında döne döne konuya kulak kabarttık. Sonra duyduklarımızı birleştirince ortaya şu hikâye çıktı: Efendim, bu kadının oğlu kadının istemediği bir kızla evlenmiş. Bir de bebeleri olmuş – ki üç – dört yaşlarındaki gariban çocuk o sırada olay mahallinde, yerdeki çekirdek kabuklarıyla oynamakla meşguldü. Bir taraftan da eminim kulağı babaannesindeydi. Neyse, işte bu çocukcağızın annesi kocasını bırakıp yedi bebeli bir herife kaçmış. Uzun süre herifin karısı, bunun gelini, yedi bebe, aynı evde yaşamışlar. Sonra efendim, kaçan gelin pişman olmuş geri gelmiş. Kocası da “çocuğu için” affetmiş. Oğlan anasına demiş ki “Anacım, ben bu karıyı eve sokmazdım ama çocuk için aldım. Çocuk büyüsün, bununla işimiz kalmasın, saçından tutup sokağa atacağım!” Ama işin daha da garibi ikinci bebe de yoldaymış. Teyze hikâyeyi bitirince sıra seyircilerin yorumlarına geldi tabi. Uzun bir süre de “Vah vahhh, namusumuz yoksa neyimiz var, bacım,” temalı konuşmalar yapıldı. Zavallı çocuk hâlâ yanlarındaydı. Millet de bir yandan çekirdek çitip yorum yapıyor bir yandan da acıyarak kendisine bakıyordu.
İşin aslı ben henüz bebelerim küçük diye çocuk parkına götürüyorum. Hele bir anlamaya başlasınlar dönen muhabbetleri, hayatta sokmam parka marka. Zaten çocuk parkı girişlerinde kesin yazı olmalı “Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için uygun olmayan muhabbetler içerir” diye. Ya da direk +18 yazmalılar. Olmaz ki canım böyle!
okula başlayınca bi de okul önünde dönüyor bu muhabbetler…maalesef insanımız dedikoduyu çok seviyor 🙁
🙂 kurtuluş yok diyorsun yani.
almanyada yok mu bacım böyle şeyler?
Almanyada olmaz yahu böyle şeyler..Belki turk kadınları oturup bir araya gelirseler ama genellikle onlarda parka gitmezler..Alman felan vardır diye Hahah xD En azından bizim burda böyle xD kadınlar daha çok evde toplanıp dedikodu yaparlar :))
almanlar var diye parka gitmemek mi haha çok güldüm valla
yok yaa…almanlar soğuk insanlar,öyle herkese içini dökmezler…bi dane yakın arkadaşları olur, onunla kahve içerken dertleşirler…:P çocuk parklarında da genelde anneler olmuyo…çocuklar kendi aralarında takılıyor….ama ben yine de canım cennet vatanımı hiç bişeye değişmem :))
🙂 ne güzel
süper ya…
çok fena yaaa, hepsinden kötüsü de o dedikoducu kaynanaymış:( çocuk duymuştur hepsini:(( allahtan bizim parkta kimsecikler yok in cin bir de biz:))
öf valla bazen bebeleri sokacak yer kalmıyor kadınlar matinesi gibi
ayy gülmekten karnım ağrıdı.süpersin.çocuk parklarını bu derece iyi tahlil..ayy hala gülüyorum
:))
hele bir de benim gibi ikiz sahibiyseniz
1- bunlar ikiz mi
2- tüp bebek mi bunlar
Cevabınız hayırsa ailede ikiz var mı
cevabınız evetse sorun sende miydi kocanda mı gelir ardından
3-aa bunlar birbirine hiç benzemiyor
gibi binlerce kez cevapladığınız sorularla muhattap olursunuz
🙂 artık orası allahın emri
doğru valla orası Allahın emri
Hemen kocakari atasozumu soyler kacarim :
“Elti, itim; gorumce, gotum.
Kaynana, hatin; oglunun hatri var”
Antep deyimi.
Hatin( hatun kisi)
:)))))))))
Çocuk yanlarındayken lafına dikkat etmeyen insanlara acayip kılım. Annemin komşusu 2. kızı yanındayken döne döne ben bunu hiç istemedim çok zor zamanda geldi herşeyim alt üst oldu diyip dururdu. Sonra da bu kız neden bu kadar hırçın neden bu kadar yaramaz bilmem ne… bunu yapan da gayet eğitimli bir insan..
Çocukları karşılaştırma dünyanın her yerinde var. Senin ki daha besiliyse oh ne iyi anneyim büyüttüm besledim diye pay çıkarıyor insan, öteki türlüyse ana! benimki niye böyle küçük kaldı ah vah ne etmeli derdine giriyor.
Off buradaki (ABD) parklar o kadar güzelki. Hiç dönesim yok Türkiye’nin tükürüklü dedikodulu parklarına…
az kalıyorsun ya o yüzden dönmek istemiyorsun. hele birkaç sene kalsaydın bir de dönme şansın olmasaydı ahh parkların tükürüğüne bile hasret yaşardın valla:)
hahaha….ay çok güzel
🙂
ben başıma geleceği bildiğimden o kadınlara sokulmuyorum ama bazıları inatla yaklaşıp senin kız zayıfmış, okula gidiyor mu? bıdıbıdı dediğinde kısa cevaplarla geçiştirip benden malzeme çıkmaz kızım sana sinyali gönderiyorum, yoksa gerçekten yorgunluğun yanında moral bozukluğu ile ayrılıyorum kadınlar parkından şey aman çocuk parkından 😉
ya çok eğlenceliler ilk fırsatta katılmalısın aralarına. ben gülmekten ölüyorum valla
yazılarını tekrar tekrar okuyorum geriye az bakabildim.bir şeyi merak ediyorum. çok iyi bir Türkçe kullanımı ve inanılmaz bir genel kültür?ALlahını seviyorsan üniversite mezunu olduğunu söyle de içimiz rahatlasın ailecek:)
rahat bir nefes alabilirsiniz arkadaşlar, üniversite mezunuyum:) hemi de tercümanlık okudum. bir süredir de metin yazarı olarak çalışıyorum:)
secce mütevazı bi insan olduğu için yazmamış. onu da ben yazayım boğaziçi mezunudur hatun 😀
yıne harıka bı uslub:)) super bı anlatım.. ama konu gercekten uzerınde tez yazılacak bı konu :)) bende pek muhatab olmam oradakı oturmus muhabbet eden kadınlarla.. muhabbet bellıdır cunku,ya kıyaslama,ya dedıkodu allahın emrı :)) ahh bıde termoslarla cay kahve kek keyfı var bunların :)) o anda sozde parkta oynayan cocugu kapsan gotursen bırının bıle ruhu duymayacak dedıkodunun verdıgı rehavetten meraktan :)) zaten alan olmuş kadınlar matınesı alanı.. park bahane. cocuklarda arada sebeplenıyor ıste garıplerım..:)
:))))) ben çok eğleniyorum muhabbetlerinden yaa. hele arada gaz veriyorum oyyy neler dökülüyor ortaya
OKUYUP OKUYUP GULUYORUM YAA ::)))
😛
hakketen bu kadar özele iniyonuz mu secce ya. ben de park muhabbetlerini severim ama bebelerle sınırlı kalır. şimdiki favorim kimin bebesi ne kadar sürede kaç yaşında tuvaletini öğrendi 😀
kadınların doğum, erkeklerin askerlik muhabbeti hiç bitmez 🙂