Altın Portakal

Geçen hafta bir gün okul çıkışında çocukların öğretmeni elime iki kâğıt tutuşturdu. Bebelerin yerli malı gösterisi için ezberlemeleri gereken şiirleri. Biri portakal, öteki muz. Zaten sevmem tören işini, haa hıı dedim aldım cebime attım.

Evde bir iki kere okutayım istedim, kız okuyuşumu beğenip de tekrar bile etmedi. Yanlış okuyormuşum, öğretmeni öyle okumuyormuş. Sinirlendim, “Yürü git, öğretmenin okusun öyleyse,” dedim. Oğlana okutmak istedim. O da tutturdu, vay benim şiirim portakal şiiri değil ben çilek olacağım diye. Lan velet, öğretmenin portakal vermiş. Yok, hayır, çilekmiş o, portakalı okumazmış. E sen bilirsin dedim. Attım kâğıtları bir köşeye.

Birkaç gün evde kendi şiirlerini mırıldandıklarını duydum. Demek ki okulda öğretmen ezberletti dedim. Oralı olmadım.

Gösteriye bir gün kala öğretmenleri “Evde şiiri çalıştırır mısınız, ikisi de okuyamıyor,” deyince benim etekler tutuştu tabi.

Kız gene neyse okuyor da oğlan şiirden söz edilmesine bile sinir oluyor. Hem zaten çilekmiş o, portakal değil. Hâlâ aynı konuda kalmış, bir adım ileri gitmiyor.

Okul çıkışı parka götürdüm. Parkta salıncağa oturdum. Kucağıma oğlanı aldım. Bir yandan sallanıp bir yandan şiiri tekrarlatmaya çalışıyorum.

Şiir dediğim de şu ha:

Portakal sulu sulu,
İçi vitamin dolu.
Adana, Mersin, Dörtyol,
Git ağaçtan ye bol bol.

İyi başladık ama üçüncü mısraya gelince fena takıldık. Sallana sallana söylüyoruz:

Anne: Adana, Mersin, Dörtyol

Oğlan: Anana dersin kaç yol.

Anne: Anamı karıştırma çocuğum! Adana, Mersin, Dörtyol.

Oğlan: Anama dersin kaç yol.

İşin içinde bizzat zatıâlim olmasa “Hay ananı eşek kovalasın!” diye bağıracaktım. Ne anası yaa.

Anne: Ana değil. ADA, ADA, ADA! Adana, Mersin, Dörtyol.

Oğlan: Aman ha dersin kaç yol.

Benim mi telaffuzum bozuk acaba diye düşündüm. Niye anlamıyor ki bu velet?

Anne: Oğlum ADANAAAAAAA, MERSİİİİİİİİİN.

Oğlan: ADAMA DERSİİİİİİNNN

Bebeyi salıncaktan indirdim. Sakin olmaya çalışıyorum ama elim ayağım titriyor sinirden. Gözüm seğiriyor. O da pıstı. Kızdığımı anladı. Mızırdanıyor. İyice sesim yükseldi:

Anne: ADANAAAAAA!

Ben bağırınca o da bağırdı.

Oğlan: ADANAAAA!

Heh şöyle, hizaya gel.

Anne: MERSİİİİİİİİN!

Oğlan: MERSİİİİİNNN!

Oh beee.

Anne: Harika! Şimdi söyle bakalım: Adana, Mersin, Dörtyol.

Oğlan: Avanak dersin kaç yol.

AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA

Kendimi kaydıraktan atıp intihar edesim geldi yemin ederim. Kafayı ha çizdim ha çizeceğim. Oğlana bağırmayayım diye tırnaklarımı kemiriyorum. Oğlan da iyice sıkıldı. “Ya annecim, bu bizim duamız mı? Niye sürekli bunu söylüyoruz?” dedi.

Ayy çocuk haklı dedim yaa. Ne olacak, kabirde mi sorulacak? Sırattan mı geçirecek bizi? Yemişim Adana’yı Mersin’i. Konuyu kapattım. Okumazsa okuyacak olsun. Amaaan!

Parkta biraz daha oyalandık. Sonra eve geldik. Görünüşte salladım şiiri, ama içim de içimi yiyor ha. Çocuk okuyamazsa, törende utanırsa, ağlarsa, travma olursa, bin yıl sonra hatırlarsa “Vay anam çalıştırmadıydı beni rezil olduydum,” diye anarsa o günü diye de aklım çıkıyor.

Baktım, içeride oyun oynuyor. Sokuldum çaktırmadan yanına.

Anne: Adana.

Oğlan: Adana.

Anne: Mersin.

Oğlan: Mersin.

Anne: Dörtyol.

Oğlan: Kaç yol.

Anne: Kaç yol ne demek lan? “Dörtyol, dört, dört, döööört; dön de g.tünü ört”teki dört!

Oğlan: G.t yol!

Anne: DÖRRRTTTTT!

Oğlan: DÖÖÖRRTT!

Anne: Dörtyol.

Oğlan: Dörtyol.

Oooh, oldu, elhamdülillah.

Anne: Tamam, harikasın. Söyle bakalım. Adana, Mersin, Dörtyol.

Oğlan: Anana dersin g.t yol.

Gözlerim dehşetle açıldı. Sinirden yüzümü cırmalayacaktım. İçimde acayip derecede çocuğa beyin ultrasonu çektirme isteği duydum. Nereye gidiyor lan benim dediklerim?

Yok yerden bi kavga çıktı. Birbirimize girdik. O zaten çilekmiş, portakal niye okunuyormuş? Bir de onun yüzünden kavga ettik.

Ertesi sabah gösteri sonrası için mercimekli köfte yapıyorum. Bir yanda dilimde şiir.

Portakal sulu sulu,
İçi vitamin dolu.
Anana dersin g.t yol,
Git ağaçtan ye bol bol.

En iyisi ben okuyayım da törende, bebe de rahat etsin dedim. Yok yere ana oğul ilişkimiz bozuldu.

Saat on gibi köftemi aldım gittim.

Tören için sıra olmuş bebeler. Gittim öptüm. Oğlana son kez prova yaptırayım dedim. “Portakal sulu sulu.” “Anneeeeee, yeter, ben hep şiir okumıycam! Zaten ben çileğim,” dedi.

Omuzlarım düştü. Geçtim yerime oturdum.

Tören başladı, çocuklar şiirlerini okuyorlar. Kız sırada ortada. Oğlan sonda.

İlk çocuk çıktı. Bir şey dedi ama anlamadım. Kayısı mıymış neymiş. Sonra öteki çocuk. O da anlaşılmadı. İncir olabilir. Bilmiyorum. Sonra üçüncü, sonra dördüncü. Bebeler o kadar çekindiler ki. Ezber bilen bile doğru dürüst okuyamadı. Hele benim kız. Öğretmeninin arkasından çıkmadı bile. Orada mırıldandı, Anamur’un muzuyum diye.

Sıra oğlana yaklaştıkça sırtımdan terler dökülüyor. Kesin okuyamayacak var ya. Ağlamasa bari. “Bak kimse okuyamadı,” derim, teselli ederim artık.

Sondan üç kişi.

Sondan iki kişi.

Ve son: Bıliş!

Sahneye çıktı. Sanki dün şiiri prova ederken yerlerde sürünen, zırlayan, sümüklerini sağa sola süren, elini yumruk edip bana çatan, ikimize de dünyayı dar eden bebe kendi değilmiş gibi gürül gürül okudu!

Portakal sulu sulu,

İçi vitamin dolu.

Ayy inanamadım yemin ederim. Gururdan ağladım! Bi benim bebemin sesi duyuldu. Bir o doğru düzgün okudu.

Tamam, üçüncü mısrayı “Anana dersin kaç yol,” diye okudu, ama okudu!

Vallahi de billahi de en güzel benim oğlan okudu!

Veeeee Altın Portakal goooooessss tooooooo bıliş oğlan!

portakal

35 yorum

  1. Aferin bilis oglana…o degil de gulmekten lokmami yutamadim,bogazimda kaliyordu az daha:) siiri ogretirken istermisin g*t yol diye okusun diye daha cok tirstim ben ama allahta, sadece anana kismini soylemis…cok guldum selcen. Kendini cildirma noktasinda frenleyip farkedebilmeni de tebrik ediyorum. Aferin sana;)

  2. Allah ıııımmmmm, yerim ben böyle bicikleriii.
    MaşaAllah, sonradan çıkıyor cevherleri.
    Allah ım bizede nasip et ikiz blişler. Amin.
    Herkes amin desin. 🙂

  3. hahaha çok güldüm vallahi… blogunu yakın zamanda keşfetmiş baştan sona okuyup güldüm Kayserili olduğunuzu görünce çok mutlu oldum bende Kayseriliyim dee 🙂
    gözümde canlandırdım eşimin dediği gibi ”eve kamera taksak kendini izlesen” bi kamera takıp kendinizi izleyip gülseniz sonra 🙂

  4. Yazı, başlık, içerik, anlatım… Zeka fışkırıyor. Cidden tebrik ederim. E bıliş oğlana da gelsin tüm alkışlar

  5. Allah seni güldürsün….
    Yani Selcen sen olmasan osyal medya aleminde yurdum annesi yok.Yada ben anormalim diyeceğim. Herkesin çocuğu mum gibi, evler mobilyacı dükkanı, çocuklar herşeyi süper ötesi yapıyor falan.
    Bende çocukken şiirleri annemle çalışırdım, annem yemek yaparken. Lise sona kadar tüm gösterilerde görev aldım. Bıktırdım bizimkileri ilkokuldan sonra izlemeye gelen olmadı. Umarım her gösterisinde ön koltukta olursun.

    Anana dersin kaç yolu duyunca millet anladımı bari

  6. bir haftadır evde dinlediğimiz şiiri bir de bıliş oğlan yorumuyla okumak harika oldu, eşimle de paylaştım şiire bir de bu açıdan baksın diye, arkadan yani 🙂 öldük gülmekten. ailecek hayranınızız.

  7. 🙂 Selcen süper bir yazıydı kalemine sağlık… Önümüzdekı yıl bizim de yuva serüvenimiz başlayacak benim için faydalı oluyor bu yazılar.

  8. Suyun bu yanindan bakinca nacizane gorusum: bu gosteri isi cok fazla ciddiye aliniyor TR okullari tarafindan. Hadi gecmis olsun:))

  9. Uzun zamandir okuyorum ama ilk defa yorum yazıyorum karnıma ağrılar girdi ağrıyor ya, Allah bagislasin çocuklarınızı

  10. eee ummadık taş baş yarar misali sizin bıliş oğlan…akşam akşam yine güldürdünüz bizi,Allah da sizi güldürsün her daim inşAllah.

  11. İçimde acayip derecede çocuğa beyin ultrasonu çektirme isteği duydum. Nereye gidiyor lan benim dediklerim?
    Anana dersin g.t yol.

  12. secceeeee !!! sen nasıl yapıyosun bunu yaaa ???..beklediğimize değiyo valla her yazın..şu an ofisteyim monitörün arkasına saklandım..gözlerimden yaşlar geldi çünkü..çıkardığım seslerden herkes bana baktı !!!!…o kadar zaman oldu ki böyle içten kahkaha atmayalı..Allah senden razı olsun..bıliş oğlanı çok öperim..sevgiler kuzum 🙂

  13. Bizim millet sanattan bu yüzden soğuyor daha küçücükken eziyet valla hem Çocuğa hem anasına 🙂 çok güldüm sonunda da gözlerim doldu Minicik bebeklerde büyüdüler ya 🙂 altın portakala harika bağlamışsın secce 🙂

  14. kahkahalar attım okurken, çocuklara ne sıkıntı bu gösteriler yau bırak anana dersin kaç yol desin sanki biz herşeyi düzgün MÜ söylüyoruz . Cocuk biliyor kendini de anası heyecan yaptı 😉

    Maşallah

    1. :)) Ben de sevmiyorum şebek gibi gösteri işini. bence de olmasınlar. mercimekli köfteyi yiyelim eve dönelim 😉

  15. yine öldüm gülmekten insanı bunalımdan çıkartırsın hergün bir öğün secce yetiyor bana iyi geliyorsun insana iyiki varsın :))

secce için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.