2001 ekonomik kriziydi sanırım. Üniversitedeydim. Hafta içi öğrenci evinde kalıyordum. Öğrencinin gündemi belli tabi. Dersler, sınavlar, notlar… Hafta sonu eve gelince memleketin gündemini görür hastalanırdım: İşsizler, evsizler, açlar… Devalüasyon olmuş, dolar bilmem kaça fırlamıştı. Bizde dolarla ev mi ödüyorduk ne. Bir anda borcumuz uçmuştu. Moraller bozuk, canlar sıkkın, suratlar asık… Tek biz değil, etrafımızdaki herkes de cenaze evinde gibiydi. Bu korkunç tabloda tek mutlu insan hatırlıyorum: en küçük bacım! Her sabah heyecanla kalkar, gazeteden doların kaça yükseldiğine bakar, sevinç çığlıkları atardı. Şey, 1 doları vardı da. 😉 Memleket battı ama problem yok, bacımın doları istikrarla yükselmeye devam etti. 😉
Hani anlatmıştım Kayseri’ye giderken çocuklar uçakta bir yolcunun cüzdanını buldu, verdi. O da teşekkür babında 10 Euro verdi çocuklara. Oğlan 10 TL sandı görünce. Çok sevindi. Ben dedim ki “Bu 10 TL değil 10 EURO. Avrupa parası. 10 liradan daha değerli.” OAAAAAAAAA! Gözleri kocaman oldu. “Ne kadar daha değerli?” “3 katından bile fazla.” OAAAAAAAAAA! “Ne kadar fazla?” “Valla tam bilmiyorum, yükseliyor.” OAAAAAAAAAAAA “Para mı yükseliyor?” “Evet” OAAAAAAAAAAAAA. “Neler alabiliriz peki bu paraya?” “Bilmem, 10 tl ile aldığının üç katını alabiliriz.” OAAAAAAAAAA. Oğlanın gözleri öyle bir ışıdı ki gece görsen meteor yağmuru sanırsın. “Tabi bu para tek senin değil yavrucuğum, bacınla ortak, öyle değil mi?” İki kişi için de olsa yine de çok para tabi. Koskoca 10 EURO be! Boru mu! Üstelik de yükseliyor. “Çok para bu di mi annecim, ikimize de yeter, hem de yükseliyor!” “Tabi ki de! Güle güle harcayın. Allah bereket versin.” Amanın nasıl dua etmişim maşallah, Allah o paraya bir bereket verdiiii, bir bereket verdiiiii, bir bereket verdi… Bir yandan yükseliyor, bir yandan bereketlendi, para paralıktan çıktı Karun’un hazinesine döndü!
Yere ayak basar basmaz 10 Euro Kayseri’deki tüm konu komşuya gösterilip hava atıldı: “Baaak bizim 10 yuuromuz var. Avropa parası. Çok pahalı. Hep de yükseliyor.” Hemen akabinde TV’de döviz kuru ev halkına izlettirilip gururlanıldı. Hmm yeşil işaret yukarı çıkıyor, demek ki yükseliyor. Vay be! Durduğu yerde artan para. Daha ne ister insan?
Birkaç gün sonra yemeğe çıktık. Masaya oturduk, oğlan hemen atladı, “Biz ödeyelim yemeği anneciiim, 10 yuuromuzla.” E ödeyin çocuğum. “10 yuro sende ya annecim (anabank), sen öde bizim yerimize.” E peki. Yemekler bitti, çocuğum üzerine tatlı bile ısmarladı. Tabi ki 10 yuurolarıyla.
Sonra oradan çıktık, lunaparka gittik. “Biz öderiz anneciiiim, 10 yuromuz var ya.” “E onunla yemek yedik ya.” “Ama yükseldi ya para anneciğim. Buna da yeter.” Hmm. Peki. Yetti valla, yetmem demedi. Hemen hemen her oyuncağa bindik, yükselen kısmının bir miktarını da lego almak için ayırdık.
Derken İstanbul’a döndük. Burada da herkese gösterilip hava atıldı 10 yuro. O kadar harcadık, hiç azalmamış bile. Bak sen şu Allah’ın işine. Avropa parası işte. Adamlar nasıl para yapmış. Sürekli yükseliyo! 😉
Yuromuz yükselmeye devam etti. Okul zamanına da yetişti Allah’tan. Tüm kırtasiye ve okul gereçleri de kendisiyle halledildi. Bu arada yine bilumum döner, iskender, kebap da yanımıza kâr kaldı. Ayrıca lego alınacak kısmı da hâlâ saklı duruyor. Üstelik kitap fuarı da kapıda. Heyecanla alacaklarımızı seçtik. Bu arada 10 yuromuz da kuluçkaya yattı. Ellemiyoruz ki fuara kadar biraz daha hızlı artsın. 😉
Gelecek endişem kalmadı artık çok şükür ya. Tahmin ediyorum 10 yuro düğünlerini de yaptırır bebelerin. Ondan sonrası artık, sen sağ ben selamet. 😉
hahahahahah ayyy valla katıla katıla güldüm 😀 😀 bizdede bi 10 yurocuk bakalım daha neler alıncak o parayla 😀 😀 😀
doğuruyor diyorlar, bekleyelim bakalım 😉
kız kandırma çocuklari ayol?kendi paralarinin harcanmadiğini ögrenince gururları incinicek yavrucaklarin.Allah iyiliğinizi versin emi…???
kız onlar beni kanırıyo vallaa 😉
Bir de tahiyyat okuyun üstüne. Bereketine bereket katılsın mübareğin. Sonra bir şehir efsanesine dönsün bu iş. “Harcandıkça çoğalan para! Görenlerin evinde bereket coşuyormuş!” temalı fısıltılar başlasın. Siz bu arada parayı sedef kakmalı değerli bir mahfaza içinde sergilemeye başlayın. Fısıltı gazetesi de tam gaz faaliyette olsun. Ki olacağından hiç şüphem yok. Derken millet bir iki gelip ziyaret etmeye, fısır fısır dileklerde bulunmaya, sağa sola çaput falan bağlamaya başlar. Giriş de cüzi bir meblağ ile sağlanırsa, sonu gelmeyen peeekkkk yüksek değerli para meselesi hikaye olmaktan çıkıp gerçeğin ta kendisine dönüşür. Nasıl fikir? Ana tarafından Kayserili olmak, zekice bir girişimciliği elzem kılar çünkü.
oo sizin ana baba yiğin kayserili galiba. 😉