Rüya Tuzağı

Son kitabım Rüya Tuzağı Kasım’da çıktı. Evet, tahmin ettiğiniz gibi sondan bir önceki kitabım olan Rüya Postacısı‘nın devamı. 😉 (Bu arada link vereyim diye şimdi kitapyurduna baktım da ne güzel yorumlar gelmiş Rüya Postacısı’na. Alana, okuyana, paylaşana, tavsiye edene ayrı ayrı teşekkür ederim.)

Kitap yazarken en çok zorlandığım noktalardan biri, çalışırken bebelerin tepeme gelip “Anne oku, noooluuurr nooluuurr” diye sürekli baskı yapmaları. “Yavrum bitmedi, bitince okuyacağım” diyorum ama laf anlatamıyorum. Rüya Tuzağını da yazarken çok baskı gördüm ama direndim, okumadım. Sadece konuyu anlattım. 😉 Resimlerini de gösterdim. Nasıl olsa öğrendiler, merakları azalmıştır diye düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı. Daha kitap koliden çıktı, burnuma dayadılar, oku oku diye. Kaçış yok tabi, okudum. Hem de aynı günde!

0000000718798-1

Kitap 160 sayfa. 160 kez mola vermeye kalktım ama ellerinden kaçamadım. “N’olur bir bölüm daha, n’olur bir bölüm daha” diye diye bitirmeden bırakmadılar kitabı. Rüya Postacısını da sevmişlerdi ama bu seferki çok heyecanlı. Yazarken kalpten gidiyordum zaten. 😉  Ben okurken de zıp zıp zıpladı bebeler heyecanla.

Kitabı ilk okuduğumda röportaj yapacaktım sayfama koymak için ama o gün çok yoruldum. Akşama da acilen uyduruk kıytırık bir yemek hazırlamam gerekiyordu. Röportaj kaldı, kaldı… Ha bugün ha yarın derken bir türlü yazamadım.

Dün fırsat buldum, röportaj yapayım dedim ama üzerinden iki ay geçti yahu. Bebeler hatırlamaz diye kitabı yeniden okumaya karar verdim. Ay çocuklar okumayı bilmeden kitap okumak ne zevkliymiş. Dün canım çıktı ha. İkisi de tepeme konuşlandı, ben aşağıda kitabı okumaya çalışıyorum, üzerimde iki ağızdan şöyleler:

“Anne bu harf ne bu harf ne? Hani aydedenin altında nokta olan.”

“Ç”

“Çç-a-Ça-r-Çar-ş-a-şa-Çarşa- anne bu harf ne anne bu harf neeee?”

“M”

“Çç-a-Ça-r-Çar-ş-a-şa-Çarşa-m-Çarşam-b-a-ba-Çarşa-anne bu harf neydi?”

“Mmm”

“Çarşammmba”

Eş zamanlı olarak öteki de sayfadan başka bir kelime seçmiş, onu okuyor:

“Ö-n-Ön-e-Öne…. Yaaaa anne okumadım, sayfayı çevirme!”

Hayırlısıyla bir okumayı öğrenselerdi. :/ (Meraklıları için not: Oğlan Y, kız Ş sesinde. Siz neredesiniz? Ehehhe. 😉 )

Öyle böyle 160 sayfayı devirdik. Ve sıra geldi röportaja. 😉

Anne: Kitabımı dinleyip benimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.

Kız: Biz teşekkür ederiz.

Oğlan: Anne bu harf ne?

A: Kitabı okuma işi bitti, konuşacağız şimdi. Dinle artık.

O: Tamam, bir tek bu harfi söyle.

A: P

O: P-aa

A: Yeteeeeeeeeer! Şimdi röportaj! Beğendiniz mi kitabı?

K & O: Tabiiiii!

A: Çok teşekkür ederim. En çok neresini beğendiniz?

K: Tatlı minnoş Miçi’nin köfte yiyişi çok tatlıydı. Bıdıgugigudi. (Bebek seviş sesi. Tam bir kız 😉 ) İştahlı iştahlı yiyordu.

O: Ben de Miçi’nin “Ölüyorummm, ölüyorummm” demesini çok sevdim.

A: Peki Rüya Postacısı mı daha güzel Rüya Tuzağı mı?

K & O: İkisi deeeeeeeeeeee! (Aferin, iyi bellemişler. 😉 )

O: Rüya Tuzağı daha maceralıydı ama.

A: Birinci kitapta duygulanıp ağlamıştınız. Bunda da öyle oldu mu?

K: Niye duygulanmıştık ki?

A: Hani büyük annesi ölüyordu, ona üzülmüştünüz ya.

K: Aaa büyük annesi mi ölüyordu? (Ashdfkfhjkh. Konuyu bile hatırlamadan röportaj veriyor. 😉 )

O: Gerçekten ölmüş mü büyük annesi?

A: Ay hayır tabi, Ali diye biri var mı? Yok. Bu hikâyeyi ben yazdım. Gerçekte ölmüyor, hikâyede ölüyor. Film gibi.

O: He, iyi o zaman. Ölürse üzülürdüm.

K: Ben bu kitapta hiç duygulanmadım. Çok tatlıydı. Miçi çok şeker. Bıdıgugigudi. Çok güzeldi kitap.

O: Ben de çok eğlendim. Hiç ağlamadım.

A: Sevindim. Peki beğenmediğiniz bir yer oldu mu kitapta?

K: Yok.

A: Hiç mi olmadı?

K: Heee oldu oldu. (Tüh ısrar etmeseydim keşke. 😉 ) Tatlı Miçi’nin yakalanmasına çok üzüldüm. Bıdıgugigudi.

A: O bıdıgugigudi diye sevdiğin şey koca adam biliyorsun değil mi? Dedenden bile büyük.

K: Ama çok şekeeer. Bıdıgugigudi. Yerim ben onu. Ne tatlı köfte yiyor. Göbüşlü.

O: Benim sevmediğim olmadı. Güldüğüm oldu. Diyordu ya Ali’ye Ali diye isim mi olur. Puhahahha. Çok komik.

A: Peki siz bu kitapta var mısınız?

K & O: Varız tabiiii!

A: Anne kitap yazar da sizi koymaz olur mu? Değil mi?

K & O: Eveeett.

img_20161226_101701-1
İkizlersiz asla! 😉

A: Peki bu kitapta ne yapıyorsunuz?

O: Yine zırlıyoruz. Kar (kardeşim) yürüyor, ben oturuyorum. Hiç hoş olmamış.

A: Neyini beğenmedin?

O: Ben de yürümek istiyordum.

K: Ben senden önce yürüdüm ya kardeşim, Gülşen abla o yüzden öyle çizmiş.

A: Gülşen Abla senin önce yürüdüğünü bilmiyordu. Öyle denk gelmiş.

O: Keşke ben de yürüseydim. Belki de ondan ağlıyorumdur.

K: Hayır, kar, alakası yok. Zırlak olduğumuz için ağlıyoruz. Kavga etmiş de olabiliriz.

A: Neyse ki artık büyüdünüz, zırlak değilsiniz.

O: Annecim, Miçi 3’ü de okur musun?

A: Resimleri gelsin de okuyayım. Böyle okursam sıkıcı olabilir.

O: Yaa olmaz, olmaz, okuuuu.

A: Üçüncü kitabın konusu ne biliyor musunuz?

K: Rüya Kampı, adını ben koydum!

A: Ama adı kesin değil, haberin olsun. Gökçen teyzenle konuşacağım.

O: Dördüncü de Rüya Çöplüğü olsun annecim.

A: Ama sadece ismini koymakla olmuyor işte. Ona göre de konusu olması lazım. Kardeşinin koyduğu isim konuya uyuyordu. Seninkine konu bulmak lazım.

O: Ben buldum konuyu. Bebişler kaybolsun. Sonra çöplükte bulunsunlar. Afrika’da bir çöplükmüş. Şarkı söylesinler orada. Yemeğe gelen ölsün. Bir de değişik resimler çeksinler. Çöp koksunlar.

A: Gerçekten sıra dışı bir konu. Ama bir şeyi unutuyorsun, başrolde bebişler yok. Ali ve Miçi nerede? Bu onların hikâyesi.

O: Yaa hep onları yazdın. Artık bu da bizim hikâyemiz olsun. Ali ile Miçi tatile gitsin biraz. Biraz da biz bir işler karıştıralım.

A: Peki kaç kitap olsun bu seri?

O: 10.

K: 100. (Var mı artıran? 😉 )

O: 1000.

K: 10000

A: İyi de o kadar konuyu nasıl bulayım?

O: Kafandan bulursun sen annecim.

A: Kafama nereden gelecek o kadar konu?

K: Aklından gelir.

A: Aklıma nereden gelecek?

O: Beyninden gelir.

A: Beynime nereden gelecek?

O: Allah’tan gelir. (E hadi inşallah. 😉 )

A: Peki üçüncü kitapta çocukların rüyalarına yer vermek istiyorum. Sizi mutlu edecek bir rüya söyler misiniz bana?

K: Benim çılgın bir rüyam var. Prens hava atıyor. Ben elma yiyorum. Prens ona da vermemi istiyor ama ben vermiyorum. Prensi yemek için kaşıkla peşinden koşuyorum. (Hayırdır inşallah!)

O: Puhahahhaha. Benim de çılgın bir rüyam var. Prenses var. Ben de onu yemiyorum, buzdolabına koyuyorum. (Kıçları açık kaldı galiba. Nasıl rüya bunlar? 😉 )

A: Peki, çok etkileyici rüyalar. Teşekkür ederim röportajıma katıldığınız için.

K: Biz teşekkür ederiz annecim.

O: Sıhhat ve selametle annecim.

Bir sonraki kitap ve yeni bir röportajla görüşmek dileğiyle, sıhhat ve selametle. 😉

 

2 yorum

  1. Kitaplari sonunda dun NT nin 3 al 2 öde kampanyasindan aldim.Daha oncede bi hamle yapmis 3.kitabi bir turlu secememistim.Dun tekrar bi sansimi deneyeyim(kampanya bitti bitecek yoksa;)dedim.Yok anacim bu yas kitaplarindan bi haberim 3.ye karar veremezken Ahaa o da ne baska bir rafta Atasozleri ve Hikayelerini buldum.Yada önce yazarinin ismini bulmusta olabilirim;)Altin bulmus gibi kizima(5,5 yaş) ben sana alacagim kitaplari buldum dedim.Oda benim 3.kitap arayisim sirasinda nerde bol boool resimli bebe kitabi var onlara bakiyor(umarim yanlis yapmiyorumdur bu kitaplar icinde tek renkli yerleri dış kapakları:s)Velhasili aksam ilk kitaptan basladim okumaya 2,5yasindaki kizimin ilgisi sadece icindeki resimler oldu ama buyugu pek bir sevdi.uyku saati diye ara verdim ama ben onlar uyuyunca ilkini bugunde ikinciyi bir solukta okudum.Hayal gucunuze saglik,bendw sizin cocuklar gibi dusunuyorum bu kitap serisinden 10,100 adet olsa tutar.Hatta belli mi olur belkim cizgi filmi olur belkide filmi.

    1. :))) kampanya biraz daha sürseydi 3. kitabı geliyordu postacının. 😉 çok teşekkür ederim. çok sevindim okuduklarıma. 😉

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.