Pasta bulamazsanız, em em eeemmm ne yerseniz yiyin hulen!

Sanırım ben hiç abur cubur yemeden büyüdüm. Annem aldırmazdı. Markete giderdik birlikte. Bir şey istemeyi de bilmezdik öyle. Hadi o gün arsız günümüzmüş, diyelim ki canımız çekti, kek istedik, “Ooo” derdi annem, “Ben size evde âlâsını yaparım.” Ya da bisküvi isterdik, annem hemen atlar, “Ben size börek yaparım.” Hazır meyve suyu eve sokulmaz zaten. Annem… Okumaya devam et Pasta bulamazsanız, em em eeemmm ne yerseniz yiyin hulen!

Trafik çilesi

İnsan elindekinin kıymetini kaybedince anlıyor. Kayseri’de benim yaşadığım yerde, benim yaşadığım zamanda birbirine paralel uzanan iki şeritli dört yol vardı. Üzerlerinden saatte bir otobüs geçerdi. Onun dışında araba görünmezdi. İstanbul’a bir akşam vakti geldik. Binlerce araba farını bir arada görünce dilimi yutuyordum neredeyse. O günden sonra trafik çilesi hayatımızın sıradan bir parçası oldu.  Sürekli söylendik… Okumaya devam et Trafik çilesi

Oturun evinizde!

Geçen hafta pek keyfim yoktu. Belki açılırım diye bebeleri alıp dışarı çıktım. Yağmur yağmıştı. Her yer ıpıslak. Parka gitsek bebeler ıslanacak. Yürüyüş yaptık biraz. Yolda anamı aradım. Uzun yoldalarmış. Ankara’ya dedemi ziyarete gidiyorlar. Karı koca, üç çocuk. Çocuk dediklerim de 25-35 yaş arası. Aile tamam, yani bir ben yokum aralarında. Niye benim haberim yok dedim.… Okumaya devam et Oturun evinizde!

Fış fış kayıkçı…

Bir arkadaşım var.  Benimkilerden bir iki ay büyük bir çocuğu var. Çalışan bir anne. Bebekten kısa süre sonra işe döndü. Bebeler çok küçükken görüşmüştük. Ben perişan haldeydim tabi.  Saçlarım yağ bağlamış, kokumdan yanıma yaklaşılmıyor, gözlerimin altında mor halkalar… Bebelerimse her daim ciyak ciyak ağlıyor. Onunkisi çok usluydu maşallah. Geldi, gitti, sesini duymadık. “Zor olmuyor mu… Okumaya devam et Fış fış kayıkçı…

Uykusuz her gece! Sen fark etmesen de!

Blogumla ilgili bana en çok gelen eleştiri “Puhuhahaha amma da abartıyorsun bea!” eleştirisi. Peki abartıyor muyum? ASLA! diyemem ama abartacak kadar da abartmıyorum hani. Zaten bu abartıyorsun eleştirisi ya bekârlardan geliyor ya da çocuksuzlardan. Ha hiç çocuklulardan gelmiyor mu? Geliyor tabi, ama sadece çocuklu erkeklerden!  Kadınlardan duymadım valla! Geçenlerde bir yazı yazmıştım ya hani dinamik… Okumaya devam et Uykusuz her gece! Sen fark etmesen de!

Yeni oyuncaklarımız

İkiz sahibi olmanın en zor yanlarından biri iki çocuğa da eşit davranabilme zorluğu. Haksızlık olmasın diye bebeklerken sağdığım sütleri bile cc hesabı yapıp veriyordum vallahi. Gerçi ince hesaplar yaptım da ne oldu, oğlan dört aylıkken bıraktı emmeyi, kızı iki yaşında zor kestim. Herkes nasibini yer elbette amenna, ama anne olunca işte herşeyi ince ince düşünüyor… Okumaya devam et Yeni oyuncaklarımız

Yarım Elma Gönül Alma

Her sülalenin öne çıkan bir özelliği vardır ya, işte bizim sülalede o özellik anneye hediye alma zorluğudur. Anneye hediye almak zordur, çünkü analar hiçbir şeyi beğenmez. Hediyeden memnun olamama geni sülaledeki analar arasında nesilden nesile itinayla aktarılmıştır. Mesela annem anneannemin bir türlü hediye beğenememesinden yakınır durur.  Ne alsa “Ben şundan görmüştüm, o daha güzeldi, bilmem… Okumaya devam et Yarım Elma Gönül Alma

Ne diyeyim? Nasip böyleymiş…

“Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak” demişler ya, ne kadar doğru bir söz. Gün geçmiyor ki tanıdığım biri TV’lerde, gazetelerde boy göstermesin. Tabi biz gibi garibanlara da onları izlemek kalıyor! Ha bir de konu komşuya gösterip yorum yapmak tabi ki de.  “ Aboooovv kız bu bizim Nimet değil mi? Yemekteyiz’e mi katılmış? Ne… Okumaya devam et Ne diyeyim? Nasip böyleymiş…