Son birkaç aydır Dexter’a sardım. Birinci sezonu yaklaşık on yedi kişi eşliğinde, bağrış, çağrış, dövüş, zırıltı arasında nasıl izlediğimi geçen burada anlatmıştım. Sıra geldi ikinci sezona. Tabi evde bir şey izlemek imkânsız. Anca bebelerle anama ya da kocamın anasına gittiğimde becerebilirsem izliyorum işte. Bu hafta da bir bölüm Dexter izlemek için yaşadığım yedi bölümlük trajedi düşünülürse “Dexter, Dexter olalı böyle azimli izleyici gördü mü acaba?” demekten kendimi alamıyorum.
Cumartesi günü anacığıma hiç ummadığı bir sürpriz yaparak sabahın köründe iki bebem bir kocamla kapısına dayandım. Kadıncağız mışıl mışıl uyuyormuş. Pembe pembe açtı kapıyı. Karşısında sırıtarak bakan bizim ekibi görünce gülpembe rengi hafif mora çaldı. Bebelerim onu görünce sevinçten dans etti, çığlıklar attı, yerlere yattı. Zaten bir önceki akşamdan anneanne türküsü çığırmaya başlamışlardı, yol boyunca anneanne diye ağlamışlardı. Anneanneyi gördükleri an görülmeye değerdi. Bağrış çağrış eve daldık. Biz buna “evi şenlendirmek” diyoruz. 🙂 En şenlikli halimizle geçirdiğimiz birkaç saatin ardından bebelerin gündüz uykusu geldi. Gerçi hiç çaktırmıyorlardı ama en azından uyma saati geldi. E tabi benim de Dexter izleme saatim!
Hemen bilgisayarı açtım. Bebelerden birini annem aldı, biri bende kaldı. Dexter’ı açtım. Sesini iyice kıstım. Kızı emzirmeye başladım. Daha jenerik girerken kızı bayıltmıştım. Çok mutlu oldum. Hemen kızı içeri bıraktım, koşarak geliyordum ki oğlanın sesini duydum. Uyumamış! Annem yemek hazırlayacak diye oğlanı aldım. Bilgisayarın karşısına kuruldum. Başladım bebeyi sallamaya. Bu arada oğlan sesleri duyup dikkati dağılmasın diye en cırlağından bir ninni patlattım. E tabi kendi sesimden bilgisayarın sesini takip edemiyorum. Neyse ki alt yazı diye bir şey var. Beş, on dakika oğlanı salladım. O da bayıldı. Sevinçten nara atacağım. Hemen koştum bebeyi yatağına attım. DEEEEXXXTEEEERR diye bağırarak dönüyordum ki anam mutfaktan SEEEEECCCEEEEE diye bağırdı. Neymiş? Yaprak saracakmışım. Allah’ım ya tam bebeleri ektim derken anam çıktı karşıma. “Bilgisayar karşısında sararım” dedim. Bir elimde sarma, karşımda Dexter, “Bir Anadolu kadınının seri katil fantezisi anca bu kadar olur” diye söylene söylene saracaktım ki ZIIIIRRRR. Kızımın zırıltısı. Yaprağı at, eli yıka, Dexter’ı durdur, kıza koş. Tekrar emzir. Yine bayılt. Gel, sarmayı al, Dexter’ı aç, “Ah Dexter yakın olsan da ağzına iki dene sarma verseydim” diye düşünerek Dexter’ı aç, anan içeriden çağırsın: “Sarmayı bırak, çorba yap.” E çorbayı ocakla birlikte oturma odasına götürüp Dexter izlerken pişiremeyeceğime göre, Dexter’a bir ara daha verdim. Çorba pişirdim. Koşa koşa geri döndüm. Tam başlattım vieoyu, oğlan nara attı. Koştum. Geri ayağıma aldım, salla salla vur duvara yaptım. Uyudu, geri koydum. Koşarak çıktım, odanın köşesini döndüm, tam bilgisayara üç adımın kaldı ki kız ağladı. Onu salla, salla, ı ıı uyutamadım, kendimi duvarlara vurarak kızı aldım. Daha iki adım attım, oğlan ağladı. Kız kucağımda oğlan ayağımda biraz sallandım, yok, ikisi de güne kaldıkları yerden devam etmeye başladı.
İki bebeyi aldım, Dexter’ın odasına gittim, “Siz biraz oynayın yavrularım” diye bütün odayı ayaklarına serdim, onlar oynarken ben izlerim diye düşünüyorum. Iıı ı. Olmadı. Bırakmadılar beni. Annem “Bebeler aç, çorba içir” dedi. Çorba aldım, geldim, iki bebe, kanepenin iki ayrı minderi üzerinde zıplarken Dexter’a bakarak ağızlarına çorba vermeye çalıştım. O da olmadı. Dexter’ı durdurdum. Bebeleri doyurdum, oynattım, annemin işi bitsin de bebeleri satıyım diye bekliyorum. Annemin işi de bitmiyor bir türlü. Böyle böyle nice zaman geçti. Annem nihayet mutfaktan çıktı. bebeleri sattım. Tam Dexter açacağım ki annem “Dolma pişti. Sütoğlan (Ağabeyimin oğlu) hasta ona dolma götür” dedi. Bilsem süt vermeden önce düşünürdüm. İki bebe bitti, bi de o çıktı başıma. Ben de kös kös dolmayı aldım. Sütoğlana gittim ki sütoğlan meğer babasıyla başka yoldan bize gelmiş. Koşa koşa eve döndüm. Dandini odada iki bebem sütoğlanla kuduruyor. Fırsattan istifade biraz izleyim dedim, sütoğlan tepeme çıktı “Pepeeeeeee” diye bağırdı. El mecbur ona Pepee açtım. İki dakika Dexter, bir bölüm Pepee izlemek üzere biraz daha Dexter’a baktım. Sonra oydu buydu şuydu derken, teyzem geldi, bebeleri biraz da ona sattım, akşam güneş batarken Dexter’ı izlemeyi tamamladım. Sonuç olarak 45 dakika Dexter için 6 saat 22 dakika çaba harcadım. Ve önümde en az dört sezon 11 bölüm var. Benim oğlan askere gitmeden bitirebilir miyim acaba?
ben de yalan dünyayı izlemeye niyet ettim 🙂 dizi sonlanır biter yayından kalkar herhalde ben ilk bölümü izleyene kadar :((
ben de bundan sonra -tabi nasip olur da o günleri görürsek – ne izlesem diye düşünüyorum. hiç akıllanmayacağım sanırım
sen de bu azim varken bitirirsin, hiç korkma :))
🙂
ayy secce ablaa bu yazıı ve de olay süper olmuş yhaa..
bide bak aklıma ne geldi ben yakında başlar bitiririm ilk sezonu 2.yi beraber izleriz 😀 ama bebelere nobetleşede bakabiliriz ben bili ve melişle oynarım sende izlersin 😀
ben de ne zaman okuyup süper olmuş yazacak diye bekliyordum:)
doğum günün kutlu olsun Selcencim Allah hayırlı ömür versin
heyyy geldin demek çok tşk ederim özlem:)
ayol yanlış posta yazmışız:)) ben de niye görünmüyo diyorum
valla onu hürremde yaşıyorum tam izlicem başlıyor oğlan anne benimle oyna oynarken diyordu şimdi tivibu aldık da tekrar izleme sayesinde izliyorum dexter var mı tekrar izlemede bakayım varsa izlersin bebeler uyuyunca
proje bakarken kaçıp kaçıp seni okuyorum ben de ofiste, işle ilgili bişey okuyormuşum gibi yapayım diyorum ama gözümden yaş geliyor gülmekten 😀
antidepresan niyetine seni okumayı öneriyorum bezgin arkadaşlarıma 🙂
:)) çok teşekkür ederim.
izlediğinden ne kadar bir şey anladın acaba?