Bugün Yetiş Secce Bacı yazılarına devam ediyorum. (Bkz. 1. bölüm) Bildiğiniz gibi temamız: bir ya da birden fazla bebenin olduğu kaos ortamında kafayı oynatmadan bebe büyütmek.
Bugün işleyeceğimiz konu ise ev temizliği. Güldünüz değil mi? Ben de güldüm yazarken. 😉 Günün birinde benim gibi bir pasaklıdan temizlik tüyoları almayı beklemiyordunuz herhalde. Haklısınız. Zaten ben de temizlik değil pasak tüyoları vereceğim. 😉
Öncelikle söyleyeyim de başlamadan bitireyim bir tartışmayı. Benim sözlerim “Üç küçük çocuğum var, evim bal dök yala, nefis de yemekler yaparım, her gün misafir ağırlarım,” diyen annelere değil. Kendilerini takdir ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Kimseyi zorla pasaklı yapmaya çalışmıyorum. 😉 Benim lafım yapabilenlere değil benim gibi yapamayanlara.
Çocuklarım küçükken evimin halinin resmini paylaştığımda “Iyy nasıl oturuyorsun bu evde?” diyorlardı. Evet, çok dağınıktı, kabul ediyorum. Ayağımın altında iki küçük çocuk, geceleri uyku yok, gündüz dinlenme yok, yardım eden yok ve “Iyy nasıl oturuyorsun bu evde?” Keyfimden oturmuyordum yani. İşleri protesto ettiğimden de yapmıyor değildim. Sanıldığı gibi pasaklı olmaya da bayılmıyorum. Evim almış başını giderken “Ayyy ne hoş bir ortam, bakarak kahvemi yudumlayayım” da demiyordum. BEN SADECE EVİ TOPLAYAMIYORDUM! -E BİLMEK FİİLİ: MUKTEDİR OLMAK. BEN EVİ TOPLAMAYA MUKTEDİR DEĞİLDİM! YAPAMIYORDUM! Bu kadar.
“E çocuklar uyurken yap!” Bunu da çok duydum. Çocuklar uyuyor muydu ki? Hadi uyudular, yemek ne zaman yapılacak? Ben ne ara dinleneceğim? Onlar üç beş dakika sonra çivi gibi yerinden fırlayacaklar. Ben pert halde güne devam edeceğim. Sinirlerim iyice bozulacak, çır çır çığıracağım çocuklara. Bir ara yapmaya çalıştım, olmadı. Aman evin temizliği de batsın yaaaa dedim. Yoksa ben batacağım. Dibe giderken iki bebeyi de yanımda götüreceğim. Önemli olan biziz dedim, kapattım konuyu.
Şimdi o günler geride kaldı elhamdulillah. Evim çok daha iyi koşullarda. Yine alıp başını gittiği oluyor ama artık bir ucundan toparlayabiliyorum. Çocuklar da sağ olsunlar, çok yardım ediyorlar artık. Yani diyeceğim o ki geçecek bu günler. Yine en az hasarla atlatmaya bakın. Nasıl mı? İşte bir iki tüyo:
1. Evdeki fazlalıklardan kurtulun. Ne kadar az eşya, o kadar az dağınıklık, o kadar çok mutluluk. Harika bir kitap önerim var. Ta-daam! Okumadıysanız mutlaka okuyun ve evdeki fazlalıklardan bir an önce kurtulun.
2. Tüm evi açamıyorsanız, bari bir odanızı çocuklara göre tasarlayın. Çocuklara rahatlıkla dağıtabilecekleri bir ortam sağlayın. Aha resimde yanılmıyorsam 2 yaş dönemi. Odada sadece bir çekyat, benim takılmam için bir bilgisayar, bir de tırmanıp resim çekebilmem için bir kitaplık var. Daha rahat edecekseniz öteki odaları toplayıp kapılarını kilitleyin. Döküntünüz bir odada kalsın. Aniden biri gelecek olsa döküntülü odayı kapatıp ötekileri açar, şanınıza şan katarsınız. 😉
3. Çocuklar uyurken iş yapacağım diye kendinizi paralamayın. Neyi seviyorsanız, neyi istiyorsanız onu yapın. Siz de şarj olun biraz. Yatın uyuyun mümkünse. Değilse kitap mı okursunuz, bir arkadaşa telefon mu açarsınız, blog mu yazarsınız, bir hobinizle mi uğraşırsınız, boş boş duvara mı bakarsınız… Sadece sizi iyi hissettirecek şeyler yapın. Ben bu blog sayesinde kafayı kırmaktan kurtuldum mesela. “Yazı yazacağına kalk evini topla,” diyen çok kişi oldu ama… 😉
4. Milletin lafından çekinmeyin, car car öter onlar. Yok evin dağınıkmış, yok bilmem neymiş, amaaan çok da fifi. Herkes kendi evine baksın.
5. Yardım istemeye çekinmeyin. Bir komşunuz, bir arkadaşınız çocukları biraz oyalarken ortalığı toparlamak kendinizi çok daha iyi hissettirebilir. Kimse de bir yarım saate yok demez. İsteyin anacım, bugün size, yarın onlara.
6. Babayı da işe katın diyeceğim ama sanki benim dememle. Katabiliyorsanız katın tabi ki.
7. “Onlar dağıttı, ben topladım, onlar dağıttı, ben topladım, onlar dağıttı, ben topladım…” Toplamayın anacım. Baktınız ki dağıtmayı bırakmıyorlar, toplamayın. Sonra yorulursunuz, siniriniz bozulur, hırsınızı çocuktan çıkarırsınız. Bırakın dağınık kalsın, gönüller şen olsun.
8. Evi dağınık görmeye dayanamıyorsanız sokağa atın kendinizi. Ben uzun bir dönem sokakta yaşadım, hatırlayacaksınız.
9. Çocukların zarar vereceği kıymetli eşyaları toplayın. İncikler, boncuklar, çiçekler… ortada olmasın bir zahmet. Böylece vay şunu kırdı, vay bunu çekti derdiniz de olmaz. Hadi diyelim, kırdı, kopardı, koydu. E ne olacak? Yavrunuzdan kıymetli bir şey mi var Allah aşkına? Onu da o kırıversin amaaaan. Hiç takmayın. Nazar çıktı, hadi geçmiş olsun.
10. Çocukların merak duygusunu tatmin edin. Bir süre sonra merak edip döküp saçmaktan vazgeçerler. Mesela benim kızım lambaya ellemek istiyordu. Yatağımın üzerine sandalye kurdum, onun üstüne minderler koydum, kızı lambaya çıkardım. Üç dakika sürdü. Oğlan da dokundu. Konu kapandı. Çocuklar istedikleri şeye ulaşınca hırçınlıkları da azalıyor. “Amaan lambaya ellenince ne olacak?” demeyin. Ellediler bitti işte. Yoksa ikna etmeye çalış dur, ama annecim ellersen, elin yanarsa, lamba kırılırsa, boyun yetmezse, vır vır vır… Kim uğraşacak yaa?
11. Çocuklar döktüğü, dağıttığı zaman ellerine vurmayın, bağırıp çağırmayın. Evi döküp sizi yormaya değil sadece dünyayı keşfetmeye çalışıyorlar. Siz ne kadar kısıtlarsanız o kadar hırçınlaşırlar. Bırakın döksünler. Her tarafı döktürmek istemiyorsanız dökebilecekleri bir yer bırakın da tatmin olsunlar. En fazla 6 ay-1 sene dökecekler çekmeceleri, dolapları. O kadar sıkıntıları da olsun yani. Kolay mı doğuyorlar ayol?
12. Dökülenleri çocuklarla toplamayı oyun haline getirin. Oyuncak sepetine basket atabilirsiniz. Ya da müzik çalarken hızla toplayıp müzik durduğunda toplanan eşya başına puan verebilirsiniz. Hayal gücünüze kalmış işte. En bezgin halinizle “Hadi oyuncakları toplayııın,” demek hiç bir işe yaramaz. İşin içine dahil olun. Bir süre sonra onlar kendileri halletmeye başlayacaklar zaten.
13. Bakıyorum da kendime, çocuklarımı en çok hırpaladığım günler temizlik günlerim olmuş hep. E kolay değil. Yoruluyorsunuz, sinirleriniz bozuluyor, üzerine bir de bebeler hiç çekilmiyor. Bir de “Aman yeni temizledim, dağılmasın, dökülmesin,” derdi insanı mancınık gibi geriyor. İlk fırsatta fıırrrr! GÜMMM! O yüzden büyük temizliklerden kaçının. Başına geçip bütün işi bitirmeye çalışmak yerine ufak ufak işler yapın. Önceliklerinizi belirleyin. Neyi yapmanız şartsa ona göre günlük planınızı yapın. Ütü mü şart? Tamam, mutfak kapısını silmek yarına kalsın öyleyse. Lavabo mu ovulacak? Tamam, fırını da yarın temizlersiniz. Aslında çok minik minik görünüyor ama kendinizi yormadan kısa süreli hedeflere ulaşmak kendinizi de daha iyi hissettirir, evi de bir nebze olsun daha yaşanabilir hale getirir. Yapılacakları listeleyip bittiğinde yanına tik atmak da acayip motive edici. Mutlaka deneyin.
14. İşleri erteleyebilmek de bazen hayat kurtarır. Ben mesela bir gün mutfağı topladım. Yaladım yuttum ama canım da çıktı. Tam mutfaktan çıkıyorum paat diye kocaman bir borcamı kırmayayım mı? Delirecektim. Durdum, düşündüm, kapıyı çektim çıktım. Aman bee, canımdan önemli mi? Dinlendim, bir kaç saat sonra kendimi iyi hissedince temizledim. Hiçbir şey canımızdan kıymetli değil, sallayın gitsin. Elbet yapılır bir gün.
15. Bazıları akşam çocuklar uyurken hemen evi toparlar. Çok güzel bir fikir. Ayak altında çocuk yokken hızlıca yapıverirsiniz. Sabaha da düzenli bir eve kalkmak insanı mutlu hissettirir. Ama ben bunu bile yapamadım. Onlar düştüğü an sızdım. Paralamayın kendinizi toplayacağım diye, yarın yine dağılacak nasıl olsa.
16. Bu günler geçecek… Gerçekten. O yüzden çok da takmayın kafanıza. Çocuklarla güzel vakit geçirmeye bakın. Ev işi nankör zaten. Yap, yap, yine batacak. Ama çocuklar nankör değil. Her türlü emeğe değerler. Bir daha çocuk da olmayacaklar. Bırakın sinirleri bozuk, gergin, bağırıp çağıran bir anne yerine, eğlendikleri, güldükleri bir anne hatırlasınlar.
Haydi, iyi eğlenceler. 😉
Guzel.
Tam benim mantık.
a) kulağını kapa. kim ne derse desin. Gülümse, baş salla sonra yine bildiğini oku (ayıpçı bi versiyonu var böyle tercüme ettim sana şimdilik)
b) ölümcül bir şey değilse yap ya da bırak yapsınlar. Birşey olmaz. “Onu elleme, öbürünü giyme, buna dokunma, şunu bırak, ciyak ciyak ciyak” yok.
c) herkes kendi döküğünden sorumlu. emzirme dışında her erkek evdeki HER İŞİ yapabilir. Verin eline, rica edin, ödüllendirin, yalvarın gerekirse. Yapabildiği bir şey varsa yapsın eşiniz. VE çocuklarınız tabii. Eline yapışmaz.
d) kimseyle yarışmıyoruz, kimseyi kıyaslamıyoruz! ne demiş velet: “oğlum ne bu hali karnenin, Atatürk senin yaşındayken sınıfının birincisiydi ”
“senin yaşındayken de Cumhurbaşkanıydı?!?”
RA-HAT-O-LUN.
DÜN-YA-FA-Nİ.
BİR-ŞEY-OL-MAZ.
Huzur yoksa, mutluluk yok.
vayy bacım ne çabuk yetiştin. harikasın. teşekkürler
ben burda yaşıyorum zaten
çay kahve ne alırsın bacım. ehehhe.
Bunları birde babalara anlatan bir kurum olsa 🙁 Evet böyle düşündüm böyle yaptım, çocuk mutlu ben mutluydum, taaki baba, evine gelene kadar. Sen böyle olmasından rahatsız olmuyormusun, bilmem kimin evi şöyle düzenli böyle düzenli. Bilmem kim şöyle yemek yapıyor, böyle pasta yapıyor. Ondan sonra ne toplayarak ne de kendi haline bırakarak hiçbir zaman mutlu huzurlu hissedemedim.
Ama yakın arkadaşlarıma tavsiyem yardım istemek konusu, kesinlikle gözardı etmeyin, ben çok pişmanım bunu yapmadığıma…
Yanılmıyosam secce bacının fikriydi,böyle söyleyen eşlere elalemin ,eşlerine yatlar katlar hatta ada hediye eden kocalarını örnek vermek lazım ama bi aile faciasına sebep olmak istemem tabi.mesela yani:)
ahah eveet ben demiştim. 😉 neredeydi unuttum. babalara rehberdedir büyük ihtimalle.
haklısın. eleştiren babalarla zor. kendisine bir doz yazı hediye etmek istiyorum. lütfen ulaştır. bak ne karılar var bizim ev mis mis diyebilirsin arkasından da 😉
https://birkizbiroglan.com/2013/01/23/icim-yandi-ant-ictim/
Sana ”blog yazacağına evini topla” diyenlere canınız cehenneme dememek için kendimi öyle zor tutuyorum ki tutuyorum tutuyorum ayyy olmuyor ya . senin yazıların sayesinde kaç tane anne hayata yeniden tutundu bebelerde sakinleşmiş anneler sayesinde blogdan kendi çaplarında belki hepimizden fazla nemalandılar biliyolar mı acaba ama yoook onların dünyası 2 kelime ” cilala-
parlat ” ömrüne bereket Secce dost ne diiim 🙂
çok teşekkür ederim bugi. inşallah öyledir;)
Aynen üç gündür keşfettim ve artık kızmıyorum sinir yok isyan yok bebelerime öyle güzel bakıyofumki iyiki varsınız iyiki dogdunuz diye hayatA küsmüştüm artık gülüyorum üç tane bebek yapmışım dogurmak için ölümlerden dönmüşüm niye kıymet vilmiyorum herşey cok güzel olacak güzel günler görecegim bebeler büyüsün birgün bende gezip tozacam
???
bunu okuduğuma çok sevindim. allah daim etsin inşallah
Yaklaşık 4 ay önce keşfettim blogunu ve bütün yazıları okudum şükür 🙂 Bu yazıyla da içime su serptin. Daha dün gece kafayı yemek üzereydim. Şuan işteyim, akşam eve gidince derin bir nefes alıp tavsiyelerini hatırlayacağım, teşekkürler.
çok mutlu oldum burcucum. hoşgelidin
vallahi bacım inan 3 gündür bulaşık makinasını boşaltıp kirli bulaşıkları yerleştiremedim anca bir iki makina çamaşır yıkayabildim kuruyanlar toroslara erişti gözlerim kan çanağı gece yatırmıo sabah nefes aldırmıo her an onun oyuncak “minion”unu örüp bitirmeye çalışıyorum 🙂 s.çmışım ev işine afedersin onun mutluluğundan daha mı önemli beee
yapmaya çalıştım oyuncakta bu http://www.allaboutami.com/post/11585794742/minionpattern
:)) kolay gelsin. ellerine sağlık.
Üstatsın ne diyim:)ben de evi mum gibi tutamadığım için kendime kızıp gerilip çocuklara yansıtırdım,sayende kendimi iyi hissedebiliyorum eksik olma gönül abla şey aman secce bacı:):)
çok mutlu oldum nurgülcüm
ben de ydışına ilk taşındığımızda iş ev çocuk tüm yükü kaldıramamıştım önce. temizlik için yardımcı yok burada. ev lojman 180 metrekare. akşam işten 6.30da geliyordum. oğlana bakıcı bakıyordu ama tüm yemeklerini ben götürüyordum onlara. baktım çocuğum anasını mutfağın bi parçası sanacak, yemekleri tek çeşit ve geceleri yapmaya başladım o uyuduktan sonra. temizlik en çok vakit alan şeylerden biriydi, valla bi dönem 15 günde bir ev temizledim. ütüleri de kuru temizlemeye gönderdim. eşim de destek oluyordu sağolsun ama çok yoruluyordum. sonra hiç yapamam dediğim bişeyi yapmak zorunda kaldım yatılı bakıcı aldım. zorlukları var, çok, ama oğlumla daha fazla zaman geçirmek ve en azından işten sonra bi de evde yorulmamak için katlanıyorum.
ayy yatılı bir bakıcı süper yaa. zorlukları da vardır mutlaka ama rahatlığı da pek hoştur 😉
Ellerin dert görmesin bacım.Ben de senin sayende depresyona girmekten kurtulduğumu söyleyebilirim.Allah senin blogunu bana 3 bebeyle yapayalnız olduğum bir zamanda buldurdu.cahide sultan diye bir yemek tarifleri veren bir site var. Orada küçük çocuklarından bunalmış bir anne yardım istiyordu.Yorumlarda bir abla sizin linkinizi vermişti.Bende merak edip okudum.İlk okuduğum yazı pasaklı evi temiz göstermenin yolları olmuştu. Belki yazıdaki tavsiyelerine uymadım ama benim için çok büyük bir motivasyon olmuştu. Kendimi yalnız hissetmiyordum artık.Yazılarının çoğunu okudum. Hayata farklı bakmaya başladım.Ben dağınık olmayı sevmem ama dağınık olmayı seven çocuklarım var. Artık olduğu kadar diyorum.Bütün işleri bitirmek için kendimi ve çocuklarımı hırpalamıyorum.İyi ki seni tanımışım.
çok mutlu oldum haticecim. teşekkür ederim.
sitenizi hep okuyorum… ve her zaman size şöyle dua ediyorum: “Allah sizden razı olsun. Her daim mutlu ve huzurlu olun inşallah…. tavsiyeleriniz sürekli temizliklerini övüp duran blogçulardan çok daha samimi ve gerçekçi… Allah razı olsunnnnnn…
amin çok teşekkür ederim
valla çalışan bi anne olarak benim felsefem önceliğim hep kızım oldu. ev bal dök yala olsun diye hiç kasmadım kendimi o uyanıksa sırf onunla oynadım vakit geçirdim.o uyuyunca bazen aldım elime çekirdeği geçtim tv karşısına elimde telefon bazende temizliğimi yaptım.şükürler olsunki herkesin dediği kızın çok mutlu görünüyor.bence oda herşeye değer…çünkü kızım bidaha bu yaşlara gelmeyecek ev işide dediğin gibi nankör camları sil parlat bi yağmur yağsın gitti hepsi =) ama çocuk ne verirsen fazlasını alıyosun zamanla.öptüm seni Secce görüşmek üzere
” Ev İşi nankördür, ama çocuklar nankör değildir.” çerçeveleyip duvara asmak lazım. hatta her odaya ve mutfağa ayrı ayrı asmak lazım. Çocuklara verilen emek asla boşa gitmez Allah’ın izniyle.. Allah emeğini yağlı etsin bacım 😉
amin. cümlemizinkini 😉
Yine ilaç gibi geldi yazınız. Yoğun bakımdan çıkmış iki bebe ne yapacağımı bilmezken yazılarınızla gülümseyerek bakmayı öğrendim. Haftanın iki günü hastanelerde takipler kontroller yaşamaz bunlar diyenlerle sayende baş etmeyi öğrendim. Şimdi 27 aylık oldular hatta birde kardeşleri oldu her sıkıştığımda size mail attım ve mutlaka cevap ve destek aldım. Eminim benim gibi niceleri kafayı sıyırmaktan bu blog sayesinde kurtuldu. İyiki varsınız rabbim gönlünüze göre versin.
çok teşekkür ederim canancım. hep birlikte güzel günlere büyütelim inşallah
“Ev işi nankör zaten. Ama çocuklar değil…” bu yazının ana fikri çok güzel olmuş. Ben de çoğunlukla böyle davranıyorum ama arada kaçtığı oluyordur elbette. Biz bu çocukları bilerek isteyerek doğurduk, BİZ istedik diye doğdular, ONLAR istedi diye gelmediler dünyaya. O zaman o sorumluluk da bizim, öyle değil mi? Onlarla ilgilenmek yerine evin temizliği ile ilgileneceksen, ev daha önemliyse doğurma kardeşim. Ki hiçbir annenin böyle düşüneceğini zanetmiyorum. O zaman sorun ne? Sorun bazen bunu unutuyoruz, böyle yazıları okuyup hatırlıyoruz 🙂
Sevgiler!
🙂 sorun bizden çok dış gözler gibi geliyor bana. evimi böyle görmesinler, beni böyle bilmesinler. çünkü toplum olarak cıklayıp yargılamaya çok hazırız. kimse bir işin ucundan tutmaz ama vır vır vır işle ilgili konuşur durur.
Okadar guldum ki ilk cumlelerine, esim meraktan ne okuyor bu yaaa diye gozlerini ekrana dikti:-) 🙂 harika bir yazi, harika tavsiyeler bacim. Weiter so:-) hem bide son zamanlarda daha fazla yazi paylasiyorsun bu cok hos…
hah nazar ettin :/
Ya tek çocuklayım ama evin işi bitmiyor ki..ee bitmeyen şeyi de her gün soluksuz yapmanın anlamı ne?bakıyorum her gün temizlik yapan insanlar da yaşıyor bende yaşayabiliyorum..ütüm birikiyor zor oluyor ama bana birikiyor..eve gelince laf eden babalara da şunu diyebilirsiniz anlarlarsa tabi..sen evlenmeden önce işe gidiyordun evlendin aynı şekilde işe gidiyorsun tek fark sana 1 veya 2 kişi daha sorumluluk yüklendi..ama sana alamayacağın şeyleri al demiyoruz..3000 kazanırken ya 5000 kazansana demekle olmuyor..ama kadın evleniyor bir de evinde annesine güvenip öyle aman aman toz almak dışında iş yapmamışsa benim gibi..ev temizliği idaresi kıyafet ütüleme her gün yemek yapma bir sürü bilmediğin konuda bir anda sorumluluk yükleniyor..sonrasında efendim yine çocuk hayatınıza giriyor..babanın akşam 2 saat agucuk gugucuk o da yaparsa tabi görmesiyle sizin 24 saat ilgilenmeniz tabiki çok daha zor..bir çift evlenirken hissettiğim şu..oğlanın annesi kıza dönüp diyor ki kızım ben baktım ettim yıllarca aynı düzen tertip sıra sende yavrum diyip oğlanı kıza teslim ediyor..muhtemelen de o yüzden erkeklerin hayatında eşleri önem sırasında başa geliyor..ben de bu konuşmaları eşimle yaptım ama Allah tan eşim ilgili ve alakalı bir babadır..artık zamanında konuşmamın bi etkisi oldu..yoksa ruhunda vardı da ben mi ittiriyorum bilmem
zorunda kalınca hepsi çok güzel bakar da biz her yere yetiştiğimiz için bakabileceklerini bile farkedemiyorlar 😉
Yazılarınız süper…Okudukça hep kendimden birşeyler buluyorum,hem gülüyorum hem düşünüyorum.Benim 8 ve 4 yaşında iki kızım var.Dün gece 4 yaşındaki kızım ‘bir sürü annem olsun istiyorum.Biri oyun annesi,biri temizlik annesi,biri yemek annesi sen de yardımcı anne ol’dedi.Bu beni çok etkiledi,kendi takıntılarımız yüzünden çocuklarımızı ihmal ediyoruz.Ev işinin sonu yok,hem çalışıp hem evişlerine yetmek gerçekten zor.Yetemeyip de sürekli bağıran bir anne olmak çok daha zor,vicdan azabı inanılmaz.Bir önceki yazınızdaki bağırmama orucunu uygulamaya çalışacağım,tabi ev işlerini abartmamayı da. Bugünler gerçekten bir daha geri gelmeyecek… Sevgiler…
maşşallah ne kadar akıllı bir bıdık. hep derim gibi bir annenin işini anca 3-4 kişi yapabir. allah gücümüzü artırsın inşallah 😉
Merhabalar Selcen hanım.Sitenizle bugün tanıştım.Bittim dediğim bir anda karanlık bir odadan sızan ışık gibi bana huzur verdi yazılarınız.Teşekkür ederim.Ben 38 yaşında 4.5 yaşında erkek ikiz çocukları olan bir anneyim.15 yaşında bir de kızım var.Kızım sanki başka bir annenin çocuğu gibi hissediyorum.Onu ben doğurmamışım 4 yıl gurbette tek başıma bakmamışım gibi…İkizlere hamile olduğu duyduğumda hastanede bayılıp,sinir krizi geçirmiştim.Yanlış anlaşılmasın ikiz oldular diye isyan etmek değil nasıl bakıcam,bundan sonra kendime ait bir hayatım olmayacak diye idi.Hislerimde de yanılmadım.İkizlere yanlız baktım,bakıyorum.Kızım ergen yardım istesem benim okulum onlardan daha önemli,dersim var bahanelerinin arkasına sığınarak yardım etmiyor.Eşim kendi düzeninden ve hayat kalitesinden ödün vermeden yaşamını idame ettiriyor.Bu durumda kafayı sıyırtma noktasına gelen benim.Bazen ikizlerle kavgamı duysanız büyük bir insanla konuşuyor zannedersiniz.Örnek sizin yüzünüzden evde hapis hayatı yaşıyorum,sizin yüzünüzden kimseye gidemiyorum,arkadaşlarımla görüşemiyorum mükafatı bumu gibi.. Küçük çocuklar ne anlayacak diyenler vardır mutlaka.İnsan o hale geliyorki o gözünde küçük şirin çocuklar karşında kocaman canavarlara dönüşüyor.Özetlersem evde hiç aksiyonumuz bitmiyor 7/24 kreş hayatı yaşıyorum.Yaramazlıklarda diz boyu. 4 gün önce taksidini hala ödediğim televizyonumu oyuncağı şakkadanak vurarak kırdılar.Servisi aradığımda direk atın çöpe dedi.Bu en yakın yaşadığım mukaat durumlardan biri.Kavga ettiklerinde tamam birinizi başka anneye verecem diyorum başlıyor hayır anne sakın vermee kardeşim o benim diye.Lan o zaman neden kavga ediyosunuz deyince seni ilgilendirmez öğrenmişler .Sıkıcı hayatımdan küçük bir kesit yazdım,terapi gibi geldi.İkiz anneleri olarak problemlerimizin birebir aynı olduğunu ve hayatta yanlız olmadığımı sizin sayenizde tebessümlerle zaman zaman kahkaha atarak okudum.Size çok teşekkür ederim.
hoşgeldin gülhancım. iki oğlan çocuğu çok daha zordur, tahmin ediyorum. benim de çevremde ikiz oğulları olanlar var, gerçekten evde aksiyon hiç dinmiyor.neyse ki artık büyütmüşsün. okula gönderip biraz nefes alabilirsin. allah işini kolaylaştırsın inşallah.
bu yazılar çok güzel ya:) anne olmadan öncede sonrada en büyük önceliğim çocuklardı ama hem ev kadını hem anne kolik bir bebekle yalnız olunca birde çok titiz ve anlayışsız bir eşe sahip olunca tabi birazda domestik bir tarafımın olması da işimi çok zorlaştırdıklben ne kadr çocuğum ilk sırada olsa da pratikte pek öyle olmadı kendimi bir kapanda sıkışmış gibi hissediyordum mükemmel olmaya çalışıyordum sanki böyle bir şey mümkün olabilirmiş gibi ta ki ikinci çocuğa hamile kalınca bu yorucu hayat bana bir çok sağlık problemi getirdi geç anladım keşke o zaman tanışsaydım bu yazılrla ikinci çocuktan sonra bir arkadaşımın tavsiyesi ile sizi takip etmeye başladım ve bu yazılar ban çok iyi geldi iyiy ki yazmışsınız elinize sğlık
çoook mutlu oldum aslı. rahatlıkla büyüt inşallah evlatlarını.