Küçükken bacılarımla bir oyun oynardık: “Ünlü iş kadını” oyunu. Oyunun adından da rahatlıkla anlaşılacağı gibi biz ünlü iş kadınları olurduk. Evdeki kullanılmayan, eski telefonun tuşlarına basarak çatır çatır çalışırdık. Annemizin topuklu ev terliklerini giyerek oradan oraya koşardık. Bir yandan sohbet edip bir yandan hızlı hızlı bir şeyler yerdik. Lokantadaymışız, salatayla balık yiyormuşuz. Sonra tekrar koşmaya başlardık. Çünkü sürekli yetişmemiz gereken yerler vardı. Çünkü ünlü iş kadınlarıydık. Bu arada çalan telefonları bacım “Buyrun, ben ünlü iş kadını” diyerek açardı. Meğer o zaman geleceği oynuyormuşum da haberim yokmuş. Ama bir farkla. 😉