İkizlerim olacağını öğrendiğimde, çocuklarım için ikisinin de aynı cinsiyetten olmasının daha güzel olacağını düşünmüştüm. İkisi de kız ya da erkek olsaydı bence daha “kardeş” olurlardı. Tabi bu çıkarımı yaparken kendi iki bacımı ve didişe didişe büyüdüğümüz ağabeyimle olan ilişkimizi göz önünde bulundurmuştum. Biri erkek, biri kız olduğunu öğrendiğimde de “Yaşasın, ikisini de tadacağım!” diye sevindim. Gelecekte belki –yani inşallah- ikisinin de ayrı cinsiyetten olması hayatımızı daha da zenginleştirecek, tatlandıracak. Açıkçası şimdilik iki ayrı cinsiyet büyütüyormuşum gibi bir hissim yok. Evimizde baştan aşağı unisex bir hayat var.
Çocukları oyuncak konusunda yönlendirmesinin doğru olmadığını, çocuğun neyle istiyorsa oynayabileceğini okumuştum. Haliyle evimizde hem kız hem de erkek bebekler için oyuncaklar var. Oğlum arabalara çok düşkün. Aslında arabaya değil de tekerleklere düşkün. O kadar ki tekerlek zamanında keşfedilmeseydi kesin benim oğlan yapardı o işi. Evde tekerleği olan ne varsa bıkmadan usanmadan saatlerce sürebiliyor. Ama bu onun oyuncak bebeklerle oynamadığı anlamına gelmiyor! Oyuncak bebekleri de çok seviyor. Hele birine bayılıyor. Bebeğine merhametle bakıp öyle bir bebiiii deyişi var ki sanki kendi doğurmuş. Öyle içten, öyle bağlı. Bebisini soyuyor, yıkıyor, doyuruyor, sallıyor, öpüyor, cici yapıyor, sinirlenince çat çat kafasına indirip ah yapıyor… Çok şükür henüz emzirmeye kalkmadı. Kızım için de durum aynı. O da bebekleriyle vakit geçirmeyi seviyor. Ama araba manevralarında kardeşinden hiç de geri kalmıyor.
Giyeceklerine gelince. Açıkçası birçok şeyi ortak giydiriyorum. Benim şanssızlığım doğduklarından beri kıza mavi, oğlana pembenin yakışması. Bir de küçükken kızın oğlana, oğlanın da kıza benzemesi. Zaten geçen sene yorgunluktan elime ne geçerse giydiriyordum. Bir kere hastaneye bir götürmüşüz ki oğlan pembe tulumlu, kız mavi. (Gerçi burada tek suçlu annem. Ben yanlış giydirdik, değiştirelim demiştim. Off ne gerek var, uğraştırma beni, ne olacak?” demişti.) Biz de ROP muayenesine gitmişiz (bkz. rop muayenesi). Orada bebekleri bizden alıyorlar, ameliyathaneye götürüyorlar. Muayene edip getiriyorlar. Bebeklerin üzerinde isimleri yazıyor, yanlarında dosyaları var. Biz pembeli oğlumuzla mavili kızımızı gönderdik içeri. Biraz sonra bebeklerde karışıklık mı var diye geri getirdiler. Kızın üzerinde erkek adı, erkeğin üzerinde kız adı yazıyormuş, dosyaları mı karışmışmış? “Yok canım doğru yazıyor, pembeli oğlan, mavili kız” dedik. Hastane görevlisi çok sinirlendi. “Manyak mısınız be?” dedi. Manyak değildik kardeşim. Yorgun ve uykusuzduk, aynı zamanda annem de üşengeçti. Neyse ne diyordum? İşte uzun süre böyle ortak giydirdim çocukları. Biraz büyüdüğünde, maviler içindeki kızımın parkta “Ayy ne güzel oğlan, kız güzeli maşallah” diye sevildiği çoktur. Hiç bozuntuya vermedim, ayrı mesele. Hâlâ da elime ne geçerse giydirdiğim çok oluyor. Bazen bir yere gittiğimizde yedek kıyafeti sadece birine göre almış olabiliyorum. Oğlan eve çiçekli pantolon, simli kazakla dönebiliyor. Ama bazen. Yani nadiren. Dikkat etmeye çalışıyorum canım, o kadar da değil!
Şimdi biri kız biri erkek olunca biri babayı, biri beni taklit eder diye düşünüyorum. Ama henüz öyle bir şey de yok. Taklit etseler de hep yanlış kişiyi taklit ediyorlar. Zaten daha kadın-erkek ayrımı yapabilmiş değiller. Hâlâ birisi gazetede gördüğü Obama’nın teyzesi, öteki de dedesi olduğunu iddia ediyor. Henüz zekâları bu düzeydeyken ben ne bekleyim çocuklarımdan? Hiçbir şeylerine karışmıyorum, yönlendirme yapmıyorum. İkisi her sabah babaları tıraş olurken ellerine mandal alıp itinayla tıraş oluyorlar. Oğlan benden görüp saçına taç takmak istiyor. Birine toka takarsam öbürüne de takmam gerekiyor. Oğlan başını bağlamaya çok hevesli. Evde bandana, etek, külotlu çorap, eşarp… eline ne geçerse başını bağlıyor. Kız babasının terliklerine çok düşkün. Bir de kravatlarına.
Ev işi konusunda hiç ayrım yapmamayı düşünüyorum. İkisini de sokacağım ev işine. Nöbet usulü yaptıracağım. Ben de pırıl pırıl evde çay içip tivit atacağım diye hayallerim var. Hadi bakalım inşallah. Şimdilik küçük oldukları için bir şey yaptıkları yok. İkisine de anca getir götür işlerini yaptırabiliyorum. Yerden mandalina kabuklarını, ısırıp attıkları ayvaları, kuru üzümleri… (ev ne halde anlayın) toplatıyorum. Bir de bezlerini bağlarken yeni, temiz bezi açarak bana yardımcı (!) olmalarını istiyorum.
Demem o ki şimdilik evde unisex bir hayat hüküm sürüyor. Herkes memnun. Ama nereye kadar böyle gidecek, ne zaman olaylara el atmam gerekiyor bilmiyorum. Şimdilik Obama’nın erkek olduğunu anlamalarını bekliyorum. Hele bir o gün gelsin, bakarız bakalım.
hahaha bayıldım yazına, bebeğimle karşılaştırma yapmaktan kendimi alamadım:))) benimki oğlan olduğu için karşılaştırmayı sadece o yönde yaptım :
1- tekerleklere o kadar düşkün ki, dışarıya çıktığımızda duran arabaların tekerleklerine sarılıyor, anne göğsü gibi kafasını yaslıyor (uyku arkadaşı olarak bir lastik mi alsam diye aklıma geldi şimdi :))))
2- bir bebeği var, adını Muzaffer Bey koyduk(ki üstünü yıkamak için çıkardığımızda kız olduğunu gördük, Muzafferiye Hanım olarak değiştirdik). nihayet geçen gün oğlum onu emzirmeye kalktı :DDD
ne bu oğlanların tekerlek merakı ya? allah allah.
oyuncak bebeğe çok güldüm.benim de 15 yıllık kızım, bebelerim soyunca erkek çıktı.adı da cennet.
Benimde ilk tulumum mavi,battaniyem mavi , İsim Mehmet 🙂
Ultrasondan sonra ; sağlıklı olsun da 🙂
:)) hale ismi daha çok yakışmış sana:)
İki erkekten sonra bir kızım oldu, fakat işin kötü tarafı kızım henuz 11 aylık ama bebekler pembe peluşlar yerine abisinin arabaları ve topları ile oynuyor 🙁 heni benim çıtkırıldım süslü kokoş kızım 🙂