Allah biliyor ya şuraya koyduğum yazılardan en çok reytingi Babalara Rehber’in 1. Bölümüyle aldım. (Blogda link verip maviye boyamanın, siz basınca da o yazının çıkmasının nasıl sağlandığını henüz bilmiyorum. Şu an öğrenme şansım da yok. Bebelerim kapıyı tırmalıyor. Bir an önce yazıyı bitirmem lazım. O yüzden okumayanlar varsa ya da bir kez daha okumak isteyen olursa ya da bakıp “Şu yazı mıymış hmm” diyecekler varsa bir zahmet eski püskü yazılarım arasından bulsunlar, anacım.) Parantezi kapatıp kaldığım yere dönecek olursam, efendim, babalara akşam rutiniyle ilgili yazdığım yazıya ilgi büyüktü. Demek ki ortada kanayan bir yara var. Ben de bugün lıkır lıkır kanamakta olan bu yaraya biraz daha parmak basıp babaları gece rutiniyle ilgili aydınlatmak istedim. Artık çıktısını alır adamın gözüne mi sokarsınız, buzdolabına mı asarsınız, fwd mi yaparsınız, feysine mi koyarsınız, tivitırdan mı yuvarlarsınız, size kalmış hanımlar. Çemkirmesi benden, ulaştırması sizden.
Bir de şunu belirteyim ki bu yazı daha çok birden fazla çocuğu olup –özellikle ikiz, üçüz- gece bebenin biriyle uğraşmak zorunda kalan ya da annenin de çalıştığı durumlarda bebeğine nöbetleşe gece bakmak zorunda olan babalar için kaleme alındı. Tek bebeli, annenin ev hanımı olduğu evlerdeki babalara lafım yok. Onlar gece rutinleri için şanslı grup. Yoo yoo yanlış anlamayın onlar gece bakmasın demiyorum. Sadece biliyorum ki o evdeki anne, gece babayla uğraşmaktansa bebeyle uğraşmayı tercih edecektir. O yüzden bu yazıyı okumalarını ve uygulamalarını kendi tercihlerine bırakıyorum.
Sevgili babalar,
Bugün size gece hayatınıza hareket katacak bir konudan söz etmek istiyorum: “Gece rutini”. Öncelikle gece rutini nedir? Öhöm, gece rutini, adı üzerinde gece rutinidir. Ne kadar zor olursa olsun, ta ki bebe büyüyüp gece deliksiz uyuyuncaya dek her gece tekrar tekrar uygulanır. Bu rutinin en önemli özelliği, bu saatlerde -tıpkı sizin normal şartlarda uyuyor olacağınız gibi- bir insan olan annenin de aynı durumda olduğudur. Bir diğer özellik de komşuların da uykuda olduğudur. Elbette çocukların da bu saatte normalde uyumaları lazım. Ama uyumuyorlar işte ne yapalım? Geri iade edecek ya da camdan atacak değiliz ya. Bakıp büyüteceğiz hep birlikte. O yüzden bu gergin saatlerde aile bireyleri birbirinin anlayışına daha çok muhtaçtır. Ben de bu saatlerdeki gerginliği biraz azaltır umuduyla naçizane siz sevgili babalarımıza birkaç öneride bulunmak istiyorum:
- Öncelikle konunun anlam ve önemini daha rahat görmeniz amacıyla düğün fotoğraflarınıza göz gezdirmenizi tavsiye ederim. Bakın bakalım, düğün albümünde bu bebelerden herhangi biri var mı? Yok! Demek ki neymiş? Gelin hanım bu bebeleri babasının evinden çeyiz niyetiyle getirmemiş. Bu bebeler anne kadar sizin de sorumluluğunuz altındaymış. Bu durumda tıpkı gündüz bakımı gibi gece bakımı da paylaşılmalıymış. Sizin adınıza üzülerek, kendi adıma sevinerek söylüyorum ki gece bebe ağlayınca oda değiştirme, bebeyle anayı kapı önüne koyma ya da “Sustur lan karı şu bebeyi” deme gibi davranışlar elhamdülillah çoktaaann çağ dışı kaldı.
- Ayrıca bu bağlamda “Ben sabah işe gideceğim, sen gündüz uyursun” cümlesi de anlamsızlığını korumaya devam ediyor. Gerçekten gece uyumayan bebenin gündüz uyuyacağına inanacak kadar saf mısınız siz? Bebe uyusa bile, gündüz anne ne yazık ki işleri otomatik pilota devretmiyor. Siz nasıl işte çalışıyorsanız, o da evde çalışıyor. Gördüğünüz gibi gündüz uyuma konusunda sizden bir farkı yok. O yüzden hiç boşuna kaytarmaya uğraşmayın. Bu iki konu açıklığa kavuştuysa diğer maddelere geçebiliriz.
- Gece rutinindeki anahtar davranış gözlerin açılmasıdır. Gözler açılmadan bu iş olmaz. Hem uyuyup hem iş yapılmaz. Yapmaya kalkarsanız Allah korusun dannn diye kafanızı bir yerlere vurursunuz. O yüzden kendi iyiliğiniz için bir zahmet gözünüzü açın.
- Gece bebe ağladığında, kafanızı yastığın altına sokup yattığınız yerden “pişşşş pişşşş” diye bağırmak bir işe yaramaz. Uğraşmayın, zamanınızı da nefesinizi boşa harcamayın. Bir zahmet yerinizden doğrulun, bakın bakalım beşikte neler oluyor.
- Gecenin bu saatinde bebeyi susturmak için hoppaaa diye havalara atmak, “Bıdık naber lan? Sen niye uyumursun, bakiiim? Bak herkes uyuyor” diye hasbihal etmek, “Yakaladım, yakaladım, yakaladıııım” diye oyun oynamak bebeği susturmaz. Aksine hem uykusunu açar hem zırıltısını artırır. Bu da size daha çok iş olarak geri döner. O yüzden bebeğin uykusunu kaçırmamaya özen gösterin.
- Bebeler genellikle acıkınca, gazı varsa ya da sadece laf olsun diye zırlar. Bakın bakalım bebenizin derdi ne. Derdini anlamadan derman olamazsınız. Bebeniz emzik alıyorsa hemen emziğini takıp susturun. Şanslıysanız geri uykuya döner. Yok şanssızsanız büyük ihtimalle acıkmıştır, naş naş mutfağa gidip biberon getirmek gerekir.
- Gece bebeğinizi beslemeniz gerekiyorsa “Haanııım, bebeğe bir mama hazırla da vereyim” demek çok anlamsızdır. Hiç kusura bakmayın, bebeği kim doyuracaksa mamayı da o hazırlar.
- Mamanın suyunu hazırlarken su yeterince ısınmış mı diye dört parmağı birden cezveye sokmayın. O biberonlar niye kaynatılıyor, Allah aşkına? Steril olsun diye. O yüzden ısısını içine dalmadan kontrol edin. Yoo yoo dirseği banyo suyunun ısısını kontrol etmek için sokuyoruz. Karıştırmayın. Mamayı hazırladıktan sonra bileğinize damlatarak ısısını ölçebilirsiniz. Bu sırada “Dur lan tam olarak anlayamadım” diyerek biberonun yarısını bileğe dökmenize gerek yok. Yanmıyorsanız ya da donmuyorsanız iyidir, kardeşim.
- Unutmayın ki o an mutfakta bebeğinizin karnını doyurmak için bulunuyorsunuz. O yüzden fırsat bu fırsat deyip buzdolabını karıştırıp kendi midenize bir şeyler atmayın. Ne kadar çabuk olay mahalline dönerseniz bebenin zırıltısı o kadar çabuk kesilir, siz de uykunuza dönersiniz.
- Bebeği doyururken uyuklamayın. Allah korusun boğulmasına bile sebep olabilirsiniz. Gözlerinizi açık tutun. Zorlanıyorsanız göz kapaklarınıza mandal falan takın. Bu hayati bir mevzu, ihmale gelmez.
- Bebeği tekrar uykuya döndürmek için sallamanız gerekiyorsa yine bir zahmet bebeden önce uyumaya kalkmayın. Önce bebenizi uyutun. Bebe uyuduktan sonra mutlaka yatağına koyun. Koynunuza almayın. Hem uyku sersemi üzerine devrilebilirsiniz, hem de bebe yatağınızdan yuvarlanabilir. Hayır, hayır, emniyet olsun diye üzerine ayağınızı koymanız olmaz. Ezilir gariban. Diyorum ya en güzeli yatağına koymak. Haydi, az kaldı, birazdan uyuyacaksınız, söz!
- Yatağına koyduğunuz bebeyi odanın sıcaklığına göre örtmeyi unutmayın. Yorgana sarıldığınız bir gecede bebe üstü açık donar. Siz don gömlek yatarken bebeyi yorgan altına sokmak da olmaz. Bakın bakalım, annesi öbür bebeğe ne örtmüş. Siz de aynı onun gibi yapmaya çalışın.
- Bebe tekrar ağladığında “Laaaan geberdim, uyuycam lan, kalkıp durma, sen de uyu” diye bağırmak da bir işe yaramaz. Bebe bu, anlamaz! Siz bağırdıkça ona “ver coşkuyu” etkisi yapar, o da bağırır. Bu sefer anası da size bağırır. Komşu da ikinize bir bağırır. Öbür komşu da üçünüze bir bağırır. En iyisi bağırma zincirini başlatmamaktır.
- Bebenizi tekrar uyutmak için büyük ihtimalle aynı rutini tekrarlamanız lazım. Bu durumda ne yapacağınızı anlamak için ilk maddeden itibaren tekrar okuyabilirsiniz. Haydi bakalım, kolay gelsin.
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Eklemek istediğiniz birşey varsa yorumlarınızı bekliyorum. Hepinize daha şimdiden iyi geceler, iyi uykular dilerim.
Çok güldüm yaaa 🙂
Benim ikizlerim yok ama 1 yaşında bi bıdıkım var.2 gecedir bana uyku hediye etti 🙂 du bakalım bu gece napacak.
Babamız 1 yıldır sadece 3 gece uykusuz kaldı. Ben işe gidicem gündüz sen uyursun klasiği…. Ve ben 1 yıldır gündüz 1 kere bile uyumadım iyi mi?
Bu yazını eşime mail atıcam, cevabını merak ediyorum. Kesin diyecek ki: kadınlar hepiniz birsiniz, bizi hiç anlamıyorsunuz 🙂
:)) harbi erkekleri hiç anlamıyoruz. bu kadar uyu uyu nereye kadar?
kevserim yazı güzel tamam bişey demiyorum, ama uygulayacak kişi yok malesef 😀
neyse Allahtan ben şanlıyım bu konu da eşim çocuğa karşı çokkkkkkkk sorumlu öyle ki bazen ben çileden çıkıyorum :S böylesi de zor çok pimpirikli neredeyse adım adım peşinde olacak 😀 ama en azından ilgili bir baba 🙂
evet ya iki ucu da zor. bir de anneyi beğenmemeler falan oluyor. daha da delirtici.
Hoşgeldin Gülom 🙂
Bizimki de uyuyana kadar bakıyor, uyuyunca evlatları ne edicez, emanete bırakacak halimiz yok, mecbur biri üstlenecek o da her defasında ben oluyorum 🙁
of offf…bütün annlerin derdi hep aynı mı olur yaa…ben 3 çocuk büyüttüm…bi kere bile olsun gece kalkmadı ağamız….Allah’tan 2 ve 3 numara kolay büyüdü de ama ilk çocuğumuzu ayakta sallayan ilk kişi babamızdı….sallama diye kızınca da “nolcak yaa….ben hep sallarım” dedi…SONUÇ: çocuğu gece gündüz 4 yaşına kadar ben salladım!! :S
şükret şekerim. ben bir yandan ayağımda birini sallıyordum, öteki yandan uyayan kocamın ayağını sallıyordum. öbürü de onun ayaktaydı çünkü!
Puhahaha. yaziya ayri guldum bu yoruma ayri. supersin
Ben aynı anda birini emzirip, diğerini ayağımda salladığımı bilirim…
ben de yapıyorum onu sonra ayaktaki atlıyor, memmedekini çekip onu yakalamak lazım. memmedeki çekilince ağlıyor. öbürü yakalanıp ayağa tekrar konuyor, öbürüne memme veriliyor, ve ayaktaki yine yuvarlanıp kaçıyor… bir kere bile birini bu pozisyonda birini uyutmayı beceremedim
o da biseymi ? ben ayni anda birini ayagimda sallayip ikisini de emziriyordum… ve canim(!) kocamin bunlardan haberi bile yoktu. o sirada kendisi ucusan pireleriyle mutlu mesut takiliyordu..
Diğer tüm yazıların gibi ağlayayım mı güleyim mi eşiğinde okudum. Bizim babamız sağolsun yattığı yerden aslında uykusunun içinde pişş pişşlemeyi çok sever. Ben ikizler gelecek yatılı bakıcı bakalım desem yok canım ben kalkarım diyor bir de. En sevdiğim yönü de arada bir gece süt ısıtmaya kalkıp o sütü bir güzel kaynatıp sonrada soğusun diye başında beklerken mutfaka uyuklaması. Ben de sabırla yatakodasında oğlunu sakinleştirmeye çalışan anne modunda.
amaaan benimki çok mu farklı sanıyorsun. mama almaya gider, gelmez, bakarsın ki yan odada horluyor. mama almaya gider, gelmez, bakarsın ki çatır çatır ceviz kırıp yiyor. mama almaya gider, gelir, mama yok. unutmuş. boşuna mı yazıldı yavrum bütün bunlar?
Sevgili kocacığım, 1,5 yaşındaki çocuk gecenin onbirinde ben yatak istemiyorum diye görüş bildirmez, bildiremez…
Senin görevin tabi eğer kabul edersen, kuzunun konuşmak, yılışmak, gülüşmek gibi tüm eylemlerini ciddiyetle göğüsleyip, onu uyumaya ikna etmek, zinhar salona geri götürmemek, hadi götürdün diyelim ışıkları yakmamak, hadi yaktın diyelim önüne oyuncakları dizmemektir..
Bu yazışma 5 saniye içinde kendi kendini yok edecektir…
şey karı koca aranıza girmek istemem ama haklısın şekerim.
ahhhh inşAllah kocam utandırır beni yoksa oda şimdiden benim ruh eşim sensin rus eşimi de bulursam oda bebişlere bakmak için sana yardım eder deyip arada da çocuklar rusça öğrenir diyen bir adama sahibim evde :O)
şimdilik yardım ediyor ama eminim ki kaçacaktır lütfen utandır beni kocişkom :O)
iki eşli kocana da hayran kaldım ruh eşiyle rus eşi ha hahaha kullanırım ben bunu
Peki geceleri sadece meme emen bebe babalarına öneriniz nedir? Çocuk uyanıp ağlıyor,baba uyanıyor,anne uyanıyor,bebeyi emziriyor,bebe geri uyuyor,anne geri uyuyor,baba ise bi kere uyanınca bi daha öldür allah geri uyuyamayanlardansa ve sabaha kadar zombi gibi dolanıp ertesi gün de uykusuzluk sebebiyle trafik kazası geçirip ölümden dönüyorsa mesela ne yapmak lazım? Ha bir de anne odaları ayırmaya kesinlikle karşıysa,es kaza diğer odada uyuduğunuzda “sen de aynısın işte ,bütün erkekler aynısınız” şeklinde çemkiriyorsa? Bunu, gerçekten cevabını merak ettiğim için soruyorum çünkü biliyorum ki “anneler her zaman haklıdır”.
Sevgili hanımlar meydanı boş bulmuşsunuz vurun abalıya! Neyse ki Gürkan arkadaş topu en azından taca atmış ki savunma yerini alsın!
Öncelikle şuradan başlasak:
* Unutmayalım ki babalar genellikle kriz anlarında anımsanıyor! Yani bebeğin tadından yenmeyen oyun anında ya da kıpır gülümsediği zamanda baba ve sorumluluklar pek akla gelmiyor nedense?! Sahi neden?!
* çocuğu yanlış tutuyorsun, bir tutmayı beceremiyorsun ver sen onu bakiim!
* 9 ay onu karnımda ben taşıdım benden iyi mi bileceksin!
* o bez öyle bağlanmaz, bırak bırak ben yaparım!
* çocuğu oraya koyma, buraya bırakma, öyle çevirme, böyle öpme, orasını tutma, burasını çekme vs. dediğiniz zaman erkek beyni bunu sadece şöyle anlıyor: “bebeğime dokunma, o annenin bebeği!” E bizde adettir başkasının eşyasına dokunulmaz!
* bunu niye aldın şimdi, bu kışlık, kışa bu çocuk bunun içine nasıl girecek?! (İlk bakışta haklı bile görünseniz babanın ya da baba adayının ilk aşamada hevesini yerlere yeksan edecek en temel ifadelerden biridir! Diplomatik dil diye de bir şey var yani!)
* futbol yeni bir icad değildir ve büyük bir ihtimalle eşiniz sizinle ve bebeğimizle tanışmadan yaklaşık bin yıl önce takımını tutmuş, formasını giymiştir! Bebek bezi ararken bile “sarı laciverti yok mu bunun” diye arayan adama “bebeği annene bırakıp maça gidemezsin” dediğiniz zaman çözümü çözümsüzlükte ararsınız! (Ayrıca babaanneler de güzel torun bakıyor ne yani çocuk dede nine hasretiyle mi büyüsün?!!)
Bunlar böyle yazılır gider. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum! Arkadaşlar biz babalar dış kapının mandalı değiliz! Sizler gibi bir çok şeyi annemizden, komşumuzdan ya da babamızdan öğrenmedik! Bizim toplumumuzda erkeğin çocukla daha fazla ilgilenmesi annenin yükünü paylaşması kadının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinden daha yeni bir şey! Yani bizim öncemiz pek yok! Bunun en iyi kanıtı kaynak yayın ve kitap sayısından anlayabiliriz! Taptaze üç beş blog ve bri iki kitaptan (onlar da yine kadınların yazdığı ve son derece akademik kaynaklar!) başka neyimiz var! Tabii ki çoğunuz çoğunda haklısınız lâkin bizleri bu maça dahil etmek istiyorsanız bu oyunu ta baştan birlikte kurmalıyız! Erkeğin hevesini kıracak, çabalarını küçümseyecek davranış ve esprilerden ve hatta hain tebessümlerden kaçınmalı!! Ara ara erkeğe harika bir baba olduğuna dair ara gazlar verilmeli ki inansın motıve olsun! Eşinize her koşulda güvenmeyi ve rahat olmayı öğrenmelisiniz! Tabii ki bebekler hassastır, kırılgandır ama sandığınız gibi baba elinde çolak ya da topal kalan bebek sayısına dair bir istatistik henüz mevcut değildir! Birçok imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir, bu durumda birinci vazifeniz erkeğe emirler yağdırmak değil yükünüzün ağırlığını ona yansıtmak olabilir! Unutmayın ki Türkiyeli her erkek “hür doğdum hür yaşarım” şarkısını çok önemser ama aynı zamanda yaşlıları karşıdan karşıya geçirmeyi ve pide kuyruğunda sırasını hamilelere vermeyi de sever!
Yine coştum bir torba şey yazdım, afedersiniz, oraya buraya laf yetiştirilecek yere acaba blog mu açsam na’psam! Böyle kendimi blog içgüveysi ya da hanımların altın gününe kazaen düşmüş gibi hissettim!
Sevgiler, selamlar!
B arada bloğunuz ve yazılarınız güzelmiş!
🙂
başını bacılara devredeceğim, ben sonuna yorum yazayım.
sağdaki soldaki bloglara yorum döşüyordum ben de huhahahhuhaha diyerek. sonra dedim niye millete çalışıyorum, anılarımı saçıyorum, kendi bloğumu açayım:)
bence kesinlikle açmalısın:)
tşk ederim ayrıca yorumlar için
işte bu ya,ortayı gole çeviren bir yorum olmuş:) blog konusunda kesinlikle destekliyorum.
hah 🙂 burada bile maç muhabbeti.
gurkan öbür yorumunu feyste kızlara sordum gördün mü. fırsat bulup yorumuna cvpatamadım ama
ab-boow,ortalık toz duman olmuş,daha yeni gördüm. ama iyi ki sormuşum bak “kulak tıkacı” süper fikirmiş,böylelikle hem odaları ayırmamış oluruz hem de sadece ihtiyaç anında uyandırılırım. tamamdır yaa
Gürkan bey ya anne de uykusu açıldı mı bir daha uyuyamayanlardansa ne olacak? ananın asli görevi mi uykusuz kalmak? kendinizi düşünmeyin .
ama?? ama.. anne emzirmek için mecburen uyanıyor zaten??
tabi ki ananın asli görevi olmayabilir uykusuz kalmak , ama sizler de biraz karşınızdakini düşünebilirsiniz.. mesela sabah 8 de kalkıp işe giden bir adam düşünün akşam 7-8 e kadar günde yaklaşık 11-12 saat çalışıyor eve geliyor yine yatana kadar eşine yardımcı oluyor diyelim (bebeyi seviyor,oynuyor,bakıyor vs) , eee bırakın da gece uyusun bari bu adam di mi yani sabah işe gittiğinde zombi gibi gidip de hele ki hesap kitap muhasebe işi varsa çalıştığı şirketi batırmasın mesela işsiz kalmasın bi de sonra.. bilmem duygularıma tercüman olabildim mi 🙂 yazdıklarım tecrübe edilmiş ve tahminim muhtelif kişilerce de tecrübe edilmeye devam edilebilecek örneklerdir..
yaziniz mukemmel. benim uc oglum var ilk ikisi hala gece uyaniyor. (Tuvalet su vs.) biri 8 biri 5 biri de daha 5.5 aylik.sevgili esim birinci de calismiyordum ama evde bombos bi hayat suruyorum havasinda” sen uyursun “…..ikicide hem calisiyorum, hem evde bir cocuk daha var erkenden kalkan,, yine sen uyursun havasinda.sukur 3. de bir bebegimiz ve 3 cocugumuzun olduğunu anladi..simdi ilk ikisi kalkinca o kosuyor.bebege de uyaniyo bazen ama sen yat diyorum.bende 3. den sonra zaten eepeeeeyce uykusuzluga alistim.bebek cok aglarsa yardimci oluyor.bu arada babanin bebek bakimina yardimiyla ilgili de 2738495754927 tane falan kitap okudum kendisine….
sütü sağıp dolaba koyunca ısıtıp biberona koyup siz de bir zahmet uyanıp yedirebilirsiniz Gürkan bey illa anneye bağımlı olmasına gerek yok