Her ailede öyle midir bilmiyorum ama ben bebeleri olmadan içine hiçbir şey sinmeyen insanların olduğu bir aileden geliyorum. Anneannemle dedem vakti zamanında on dört saatlik yoldan bizi görmeye geliyorlardı. Otobüs yolculuğu, yolluksuz olur mu? Anneannem hazırlamış bir şeyler. Teyzem de iki meyve suyuyla iki tane de muz koymuş çantalarına. Bizim tontonlar birer muzu, birer meyve suyunu paylaşmış, diğer bir meyve suyuyla, muzu bize getirmişler. Torunları yemeden içlerine sinmemiş. “İlahi anne” dedi annem, “Siz yeseydiniz ya.” “Olsun gadanı aldığım,” dedi anneannem. “Biz yiyip de büyüyecek miyiz bu saatten sonra. Çocuklar yesin.”
Annem sanki farklı mı? Yıllar önce bir gün babamla evlilik yıldönümünü kutlamaya dışarıda bir yere yemeğe gitmişlerdi. Biz dört kardeş evde kaldık. Annem dönünce çantasını açtı ki o da ne? Yemek masasından yürüttükleri! Biz olmadan yemek içine sinmemiş. Getirebildiği her şeyi çantasına toplayıp getirmiş. Alüminyum folyoya sarılmış bir çupra hatırlıyorum. Kuyruğu çantanın dışında kalmıştı. Sonra plastik kaptaki tatlısı. Bir de paçanga böreği. “İlahi anne” dedim. “Sanki hiç yemedik balık, tatlı ve börek.” “Olsun,” dedi. “Sizsiz içime sinmedi.”
Sanırım bu anneden anneye aktarılan bir gelenek. Benim de bebelerimsiz hiçbir şey içime sinmiyor. Sırf bu yüzden geçen yıl evlilik yıldönümü için dışarı çıktığımızda onları da yanımızda götürmüştük. Ne kadarlıklardı o zamanlar? Hmm tam bir yaş. Yemin ediyorum evlendiğimize pişman olarak geri döndük. Oğlanın bir masayı kaldırıp kafamıza geçirmediği kaldı. Kız da bağıra bağıra restorana kimseyi yaklaştırmadı. Bir nevi restoranı kapattık yani. Biz de iki arada bir derede kocamla boğazımıza bir şeyler tıktık hani.
Geçenlerde doğum günüm için eşimle dışarı çıktık. Bebeleri anama sattık. Uyuyorlardı diye çok da dertlenmedik. Alışkanlık işte, yol boyu ninni söyledi eşim. Restoranda da yemek yerken gözüm ilk çorbalara gitti. Sonra bebelerin yanımda olmadığını hatırladım. Çorba almadım. Yemek gelince ister istemez gözlerim doldu. “Oğlum olsa patates kızartmalarına bayılırdı” dedim. Yediğini yer, kalanını burnuna sokardı. Bir peçeteye birkaç tane koydum. Kızım da etlere saldırırdı. Hatta ikisi bir ET ET ET diye bağırırlardı hiç görmemiş gibi. Yerin dibine sokarlardı bizi de. Bir iki parça da et mi alsam yanıma? Sonra bizim masalarla da yetinmezlerdi. Ooo bak yan masada köfte var. Tam oğluma göre. Bir parça rica etsem verir mi acaba? Bak hemen ilerideki salataya da kızım saldırırdı. “Şalata şuu şalata şuuu” diye bağırarak salatanın suyunu içmek isterdi. Kendi meyve suyum da geçmiyor ki boğazımdan. “Keşke getirseydik çocukları” dedim. “Keşke” dedi kocam. Hâlâ akıllanmamışız anlaşılan. Anne babalık bu mudur acaba? Yavrun olmadan boğazından hiçbir şey geçememesi?
Bu durumdan tek boğazım etkilense iyi. Onların mutlu edecek birşeyi tek başıma görmeye bile dayanamıyorum. Camdan bakarken bir kuş mu gördüm bize yakın uçan. Amanın! Yetişin bebeler, bakın cik cik kuş gelmiş. Üşenmeyip içeri odadan koşup getiriyorum çocukları. Biz daha yoldayken kuşun uzaklaşıp gideceğini bilsem de deniyorum onlara da göstermeyi.
Sonra bir köpek görüyorum aşağıda. Yine içime sinmiyor. Altıncı kattan köpeği göstermeye çalışıyorum çocuklara. “Bakın annecim, bakın hav hav köpek aşağıdan size bakıyor.” İkisi bir mutlulukla havlıyor evde.
Bazen de tek başımayken karşılaşıyorum bir kediyle. Mesela hafta sonu büfeden ekmek alıp dönerken. Cep telimle resmini çekiyorum. Gidince göstereyim, bakın bu kediyi yolda gördüm diyeyim diye. Görselerdi ne kadar mutlu olurlardı diyorum. Oğlanın pisi pisi diye bağırarak kedinin peşinden koşuşu geliyor gözüme. Sonra kızın eğilip araba altındaki kediye bakışı.
Annenin tanımı acaba “bebeleri yanında olmadan hiçbir şey içine sinmeyen insan” mıdır? Bu tanıma kedi, köpek gördüğünde bebelerine göstermek için kendini parçalamak da giriyor mu? Ben mi çok abartıyorum? Yoksa bu mudur?
Bayıldım bayıldımm.. Bizim ailede aynı şekilde ben de tabi ki 🙂 Oğlum 1 yaşına bastı kocamla hala başbaşa bi yere gitmedik.. Napayım içim elvermiyor ..
Bu arada Kayseri ile bi bağlantınız var mı ?Gadanı aldığımı okuyunca sorma ihtiyacı hissettim 🙂
anne tarafım kayserili. bildiğine göre bu tabiri sen de oralısın. ha?
Aynen öle bu tabiri Kayseriliden başkası kolay kolay bilmez 🙂 Bir de böyle yemekten bişiler saklamak falan öle tanıdık ki 🙂
:))))) anadolu insanı işte. anneannemler bize kızılay yardımı gibi gelirler. pekmezler, dutlar, pestiller, erikler, koruklar… arabayla gelirlerken anneannem lahana sarar ve yoğurt mayalar getirirdi. düşün artık:)
Bir tanıdığımızın İzmit’teki oğluna Kayseri’den su getirdiğini biliyorum yaa.. Erciyes’in suyu başka olur hesabı 🙂
Annemler de abimlere gelirken herşeyi taşırlardı şimdi onlarda istanbula geldi , bu sefer iş annaanne , babannelere devroldu ..
:))))))))))))) suya koptum.
evet, benim de annem şimdi haftalık kızılay yardımlarıyla geliyor. yaprak sarması, nevzine falan… bizim de o günlerimiz gelir inşallah
Bu sadece kayseride degil baska sehir ve yörelerde de kullaniliyor:-)
bence abartıyorsun.
tamam çok tatlılar, bebekten önce hayat hayat mıymış ama
arada nefes almak lazım
bi ekmek alımlık dahi olsa çocuksuz çıkmak lazım sokağa
gaddar hissettim senin yazının ardından bunları yazınca ama saklayacak değilim
hissiyatım bu :))
kesinlikle katılıyorum ama içime sinmiyor ne yapayım?
bu günlerde benzer duygular yaşıyorum secce. Bizim oğlan gargaa, gaak! diye kargaları çağırıvereli kargalara daha farklı bakmaya başladım. daha iki gün önce çekilen karga ve kedi fotoğrafları var telefonumda :))
🙂 ben de karga toplayacağım bebelere göstereceğim diye balkonun kenarına yiyecek koydum.karga pisliğinden balkona çıkılmıyordu.dün annem kesin yasak getirdi. kargaları balkonda beslemek yasak!
Ben böyle değilim diye suçluluk hissettim 🙂 Ara sıra bebeksizsem ya da kocamla dışarı çıkabilmişsek o anların tadını çıkartmaya çalışıyorum hatta o anlara ihtiyaç duyuyorum diyebilirim..
hehe hiç suçlanma. anlıyorum seni. biz de çok uzun bir aradan sonra bir kere dışarı çıkmıştık. çok gergindim.dönüşte kocam özledin di mi bebeleri dedi. yemin ederim mahalleye girdiğimde yine eve gidiyoruz diye tüylerim diken diken olmuştu. ne onlarla ne de onsuz:)
Bizde arada sırada plan yapıyoruz ‘karı koca bi çıkalım dışarı bizimde nefes almaya hakkımız var’ diye.Ama sonra yediğimiz içtiğimiz boğazımızdan geçmiyor ‘keşke Emre’de olsa oda yese(Çok iştahlıda sanki) ‘ ve bütün akşamın konusu Emre bu hafta bunu yapıyor,geçen gün şöyle bir şey dedi falan filan…Şansımızdan mıdır bilemedim en soğuk havalarda bile taksim meydanı anne,baba ve çocuklarla dolu oluyor.Bİzde vicdan azabı içerisinde evimizin yolunu tutuyoruz.Tabi türk kahvelerimizin yanında gelen Oğlumun bayıldığı kurabiyeleri peçeteye sarmalamış halde.
biz de AVMye falan gidiyoruz çok nadir de olsa. her gördüğümüz bebeye bu bizimkilerden küçük bu bizimkilerden büyük diye derecelendirme yapıyoruz:) ikizleri görünce koşup bizim de ikizlerimiz var deme isteği uyanıyor nedense:)
Budur!
🙂
nedense okurken gozlerım doldu
oglumsuz asla bısey yıyıp ıcemıyorum kursagımda takılı kalıyor
bu yuzden ıkı senedır oglumun esaretındeyım 😉
Hiç aklından çıkmıyorlar. Biz de cocuklar yattıktan sonra muhabbet ederken her ne hikmetse konu dönüp dolaşıp onlara geliyor. Cok hayatımızın merkezi yapmayalım diyoruz ama bakıyorum da hayatımız onlar olmus
off evet özellikle baba özlemiş geliyor.bebeler yatınca bebelerle ilgili konuşuyor.ben sadece duvara bakmak istiyorum o saatte oysa.
biz hiç böyle değiliz ya. Bizim oğlanı bırakıp bir yerlere gitmeye bayılırız, hatta arada annemi arar “rahatınız yerindeyse biraz daha gezelim” deriz:) 24 saat beraberiz zaten, arada nefes almak lazım. Siz de biraz rahatlayın bence, bi de iki tane. MaşaAllah size 🙂
biz anca beraber kanca beraber modundayız ne yazık ki:=) biraz daha büyüseler de rahat etsek diye bekliyoruz
Ben de annem konusun da aynen boyleyim.Ozellikle hamileligim suresinde iyice abartmaya baslamisim ki ,annem oyle soyledi.Artik uzakta oldugumdan ,Anne ben bunu yedim lutfen sen de ye diye aramaya baslayinca kadin isyan bayragini cekti ve yeter be dedi 53 yasinda kadinim :)Simdiden tembihliyor (dogunca)cocuga da boyle yapma birak ne zaman isterse yesin , senin sevdigin, yedigin herseyi sevmek ,yemek zorunda degil diyor bakalim ben nasil bir anne olucam 🙂
insanın içine sinmiyor sevdiği yanında olmadan di mi. ben de güzel birşey görünce keşke annem de görseydi derim.
Okurken hem guldum hem agladim (otobusteyim yolculuk yapiyorum millet deli mi bu kadin neye guluyo neye agliyo diyodur ) ve ben daha anne adayi bile degilim,anne olunca cokkk duygusal olucam kesin,koca kadin oldum annemler ist.a gelip giderlerken ya da ben onlarin yanina gidip donerken agliyorum :/. buarada gadani alam adiyaman,mersin,adana’da da kullaniliyor,anneannem cok kullanir, 1 saat sonra da yanindayim 🙂
15 aylık oldu oğlum,servisten inip eve dönerken markete girmem icap ediyorsa nasıl işimi halledip çıkıyorum inanamazsınız, onun vaktinden saatinden çaldığımı düşünüyorum. şimdilik onsuz gezme, eğlenme vs gibi birşey olmadı. doğumgünüde beraber, evlilik yıldönümü de ama olsun oğlum yanımda olsun en büyük kutlama bu!
allah ayırmasın
büyük oğlum 16 yaşında ve yatılı okuyor liseyi.. o evde yokken özel yemekler yapmıyorum hep geçiştirmeli yani..kötü hissediyorum kendimi ne yapayım.. küçük oğlum bi şey istediğinde ise “abin gelsin yapıcam hafta sonu” diyorum. ilk zamanlar çok isyan ettiyse de bu duruma artık o da alıştı ve “hafta sonu şunu yapar mısın anne” diyor:))) hasılı annelik zor zenaat!
evet içine sinmiyor değil mi biri eksik olunca. allah yokluklarını göstermesin
hep aynıyız. ama bir şey söyleyeyim mi, karı koca baş başa bir şeyler yapmaya alışmak gerek. mutlu anne baba=mutlu çocuk demek. kendimize ve ilişkimize zaman ayıralım ki çocuklarımızı mutlu edebilelim.
Tuna 3.5 yaşında falandı. onu anneme bırakıp karı koca yıllar sonra ilk kez dışarı çıktık. beyoğluna gittik. gezdik, yemek yedik, tatlı yedik. hiç çocuktan konuşmadık. ama tabi ikimizin de içi karma karışık alışmamışız ya:) dönüş yoluna kadar kendimi tuttum. ama otobüs annemin oturduğu semte yaklaştıkça beni heyecan bastı. en sonunda ağlamaya başladım:) kendimi kontrol edemedim. eve varana kadar hep ağladım:) tabi şimdi 2 çocuktan ve geçen yıllardan sonra akıllandım. şimdi bir fırsat buldum mu anında değerlendiriyorum. işin güzel yanı çocuklar da ananeye gitmeyi çok seviyorlar. bir gece onları bırakıp bir düğüne gittik. ertesi, sabah kahvaltımızı yer yemez koşarak anneme gittik. bizimkiler yüzümüze bile bakmadı. bir de neden erken geldiniz, diey bizi terslediler:))) karı koca bakıştık veeee ayakkabılarımızı bile çıkarmadan gerisin geri dışarı çıktık:) bütün gün gezdik:)
Bende aynıyım vallahi. Belkide Su doğduktan sonra çalışmadığım 2.5 yıldır hep birlikte olduğumuz içindir. Bazen babasıyla halalarına gidiyor en fazla 2 saat. Evde boş boş oturamıyorum iş yaratıyorum kendime. Biraz gecikseler hemen arıyorum nerde kaldınız diye. Belki bağımlı annelik bu belki yanlış bazılarına göre ama olsun. Kızım birdaha bu günlerini yaşamıcak bende doya doya çıkartıyorum keyfini… Allah sizi birbirinizden ayırmasın inş..
Ha ha! Çok güldüm. Evlilik yıl dönümü yemeğine 1 yaşında ikizlere gidilir mi hiç? Berbat ederler tabi. Eşinizle başbaşa vakit geçirebileceğiniz zamanlar artık oluyordur umarım. Durmadan çocuk bakarak insan kendini unutur. Arada kendini unutmamak lazım.
durdum kaç zaman sonra yazılarından okuyayım dedim ay çatlıyacaktım gülmekten okurken eşime de okudum bayıldımmmm resmen sen çok yaşa emi evatlarınla ailenle mutluluklar .
ya hu ne evliyim ne çocuğum var.. benim neden gözlerim doluyor…. :(( hani konu da öyle iç parçalayacak bi konu değil. Hastalık değil ustalık değil…. Allah Allaaaahh…