Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş!

Bu aralar bizim evde en favori kelime “tekraş” yani tekrar. İkisi de tekrar ve tekrar “tekraş” demekten öyle büyük bir zevk alıyor ki! Neyi severlerse daha biter bitmez başlıyorlar “Annea tekraş!” Haydiiii, ben de başlıyorum sil baştan aynı şeye. İkiz annesi olmanın en zor yanı aynı işi iki kez yapmak derler ya iki kere yapmak da ne var yahu. Ben bu lanetli kelime yüzünden aynı işi yüzlerce kez yapıyorum.

Mesela bir oyunun hiçbir zaman sonu gelmiyor. Tam bitti, şükür Allah’a diyorsun “Annea tekraş!” diyerek yeniden başlatıyorlar. Dediklerini yapmazsan feryat figan ediyorlar. Unutturana kadar canım çıkıyor. Dün gecenin bir vakti yarasacılık oynadık. Sırtıma bir çarşaf geçirdim, garip sesler çıkararak koridorda kollarımı açıp bi o tarafa bi bu tarafa koştum. Onlar da peşimden koşup çıldırdılar. Allah’ım görmeliydiniz, delirdiler sevinçten. Koridorun bir başına ulaştığım an “Anneaaa tekraşşş,” diye bağırdılar. Sonra öbür uca koştum. Tekrar “Anneaaa tekraşşş,” yeniden bu tarafa koştum tekrar “Anneaaa tekraşşş.” Yarım saatlik oyunun sonunda dilim damağım sarktı yemin ederim. Körük gibi nefes almaya başladım. Her tarafımdan terler boşaldı. Ama bizimkiler durur mu? “Anneeaaa tekraş!” Ne zormuş yarasa olmak yahu.

Kitap okurken de bu durum hiç değişmiyor. Daha kitabın son sayfasının bittiği an “Anneaaa tekraşşş,” diye kitabın başını açıyorlar. Haydi, ben de tekrardan anlatıyorum her şeyi. Yine tam bitti elhamdülillah diyecek oluyorum ki “Anneaaa tekraşşş,”.  Bir kitap okuma saatinin ardından dilimde tüy kalmıyor yemin ederim.

Bir de benim çocukların her kitapta kafayı taktıkları bir sayfa var. Kurt kitabında kurdun karanlıktan baktığı sayfaya bayılıyorlar. Küçük Ayı’da annesi ile küçük ayının karanlıkta mağaranın dışına çıktıkları sayfaya deli oluyorlar. O sayfalar gelince sayfayı çevirtmiyorlar. Tekraş ve tekraş bozuk plak gibi aynı sayfayı okutup duruyorlar.

Bu aralar elimizde yeni bir kitap var. Yine Günışığı Kitaplığı‘ndan Pat Pat Papatya.

Açıkçası kitap elime ilk geçtiğinde bu ot çöp kitabını bebeler ne yapsın yahu, insan içine kedi koyar, fare koyar; papatya ile gelincikten masal mı olur diyordum ama yanılmışım. Bir de mevsimin etkisiyle sağda solda gelincik, papatya görünce çocuklar daha çok ilgilendiler kitapla. Özellikle kız elinden düşürmez oldu.

Kitapta özet olarak Pat Pat isimli papatya topraktan çıkıyor. Ene bir bakıyor ki onunla birlikte yerin altında tohum olan arkadaşı fıstık gibi bir gelincik olmuş. Bu da içten içe kıskanıyor, etrafındaki kayalara “Vay efendim o niye uzadı da ben niye kısa kaldım, o niye kırmızı da ben beyazım,” gibi sorular yöneltiyor. Kayalar da felsefeci değil tabi, şaşıp da kalıyorlar. “Güneşe sor yavrucum, biz ne bilelim,” diyorlar. Güneş de ikisinin farklı olduğunu, ikisinin bu farklılıklarıyla güzel olduklarını falan vurguluyor. Papatya pek bir mesut olup Daha dün annemizin kollarında yaşarken / çiçekli bahçemizin yollarında koşarken adlı klasik parçadan esinlenerek Daha dün toprak annenin kollarında yaşarken / çiçeksiz bir tepenin koynunda uyurken diye neşeli bir türkü tutturuyor.

Tabi benim bebelerim bu şarkı kısmına özellikle bayılıyorlar. En favori sayfaları bu şarkılı sayfa. Sözlerini eğik yazmışlar, galiba onu görünce sayfada şarkı olduğunu anlıyorlar. O sayfaya gelince töbe billah ayrılmıyorlar. “Annea tekraş, annea tekraş.” Ben de bir söyledim, iki söyledim, baktım bu işin sonu yok şarkının sonuna yaklaşınca uzatabildiğim kadar uzatıyorum yaaaaşaaaaasıııııınnnn rennnkkklleeeeriiiiiimiiiiiiizzz gibi. Tabi yine de sonsuza kadar aynı cümleyi heceleyemeyeceğim için bir yerde susuyorum ve yine kırbaç iniyor beynime: “Anneaaaaa tekraaaaşşş.” Bir süre sonra şarkının sözlerinin arasına vaaavavavavavaaaaouvaooooouuuvaava gibi sesler ekliyorum, bozuk plak izlenimi vermeye çalışıyorum. Hani uyumadan önce insan sesleri acayip duymaya başlar ya, kafa bir gider bir gelir, işte o izlenimi vererek uykuları gelmiş de uyuyacaklar hissi vermeye çalışıyorum bebelere ama yutan kim? Daha şarkısının sonunun geldiğini sezdikleri an aynı istek: “Anneaaaa tekraş!”

Anlayacağınız bu aralar bu tekraşlar yüzünden çile bülbülüm çile modunda yaşıyorum. Bu da geçecek ya hû diyerek bekliyorum.

TEKRAŞ!

Bu aralar bizim evde en favori kelime “tekraş” yani tekrar. İkisi de tekrar ve tekrar “tekraş” demekten öyle büyük bir zevk alıyor ki! Neyi severlerse daha biter bitmez başlıyorlar “Annea tekraş!” Haydiiii, ben de ………………

27 yorum

  1. sen iyi dayanıyorsun arkadaşım ben 3.den sonra yeeteeer al kendin oku hatta bana da oku diye veriyorum kitabı eline:) kendi kendine konusa konusa okuyor zaten cogu yerini ezberlemiş. (bizim favori kitap şirinler)resimlere baktıkça anlatıyor hikayeyi:))

    1. ben de bilen bilmeyene anlatsın diyorum ama dinlemiyorlar:) ille ben anlatacağım.
      seninki daha büyük ama bu da böyle gitmez düzelecektir. yani umarım!

  2. hahaaaa bide atlayarak okursun ve seni düzeltirler yaa anneeaa öle değil böle .lan biliyon madm neden tekrara düşürüyosun benii..ama nafile okursun tekraş tekraş tekraş tekraş tekraş

  3. bizim evde de 2,5 yaşında bir film senaristi ve yönetmeni var, biz figüranlara gün içinde yapılanları defaalarca oynattırıyor. Beğendiklerini en az 10 defa 😛 deliricem,

    1. :)))))))))) deli bunlar yaaa. ben de salak gibi kurbağanın sıçrayışını role play yaptım bunlara. o günden beri kurbağa gibi sıçratıyorlar beni. belim ağrıdı, sırtım koptu inan

    1. papatya tam kız kitabı. kııırrrmıııızııııı. kızım en çok gelinciğin kırmızısına bayılıyor. neyse bu kızlardaki kırmızı merakı.
      ay sevdikleri kitapları tekraş tekraş yazacağım aklımda. ilk fırsatta inşallah.
      o perdeli kitapların perdesini tek tek yoldu benimkiler. cart cart ayırdılar valla. onlar büyük çocuklar için:)

  4. Secce,
    sen kendin cocuksun guzelim, cocuk oynatmak icin bir de buyuk lazim.
    anneysen köle değilsin…
    “tekraş” diyene “sıra sende” ya da “bir sen bir ben” diyceksin.
    sen “dur/hayir” demeyi ogrenene kadar “tekraş” bitmeeeez.

    tek çözümün bu.

    ne yoruyorsun kendini?? sen otur onlar yavru yarasa olsun, birer yastik kilifi tak sirtlarina. tuvalet kagidindan yaprak yap, papatya olsunlar, gelincik olsunlar. dik bir halinin uzerine, papatya ne demis? gelincik ne demis? role playing… sen de gunes ol… sirayla.

    hatta rafyadan kuyruk tak bel lastigine, kedi olsunlar, kopek olsunlar, fare olsunlar..
    yilan yapip surundurdugumu bilirim…

    hadi bakayim.. guzel guzel oynayin, e mi?

        1. evet bu kıvama nasıl geldin merak ediyorum. 10 seneye 40 yaşına basınca ben de böyle olacak mıyım hocam. yaşlısın da o yüzden mi biliyorsun herşeyi?:))

          1. çekirge, yaş sadece sabır ve vizyon getiriyor.
            irfan, başka bir şey.

            (yaşlı değilim yavrus, senden büyüğüm sadece)

  5. :)))) Allah kolaylık versin secce neyseki ikiside genelde aynı sayfaları sevmişler,bir de farklı sayfalara “tekraş” diye tuttururlarsa!!!

  6. seccecim benimkiler 14 aylık ama kitapları sadece kemirmek yada parçalamak için kullanıyorlar.çok heves ettim kitaplar aldım oturttum karşıma okuyayım dedim dinleyen olmadı ikisi birden elimdeki kitaba saldırıyorlar.sonrası malum önce yırt sonra yut 🙁 varmı bunun bir gelişim süreci henüz erken midir,ya da ben mi beceremiyorum rica etsem bir aydınlatabilir misin beni tecrübelerinle..

  7. sağol bacım sen de olmasan halim yaman. aileden biri gibi oldun valla ikizlerle ilgili bilmediğim bişey olunca dur secce’ye sorayım bari demeye başladım :))

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.