Şu aralar çocuğu okula başlayan kiminle konuşsam ödevlerden dertli. Daha doğrusu çocuğuna ödev yaptırma işkencesinden. Anladığım kadarıyla her evde akşamları kıyamet kopuyor ödevler yüzünden. “Bırak yapmazsa yapmasın, sen ne itekliyorsun, canın sıkıyorsun” diyorum. O da olmuyormuş. Bekara karı boşaması kolay tabi. Artık benim bebeler küçük olduğundan herhalde anlamıyorum durumu. Ya da büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ya daaaa… Tamam tamam kabul ediyorum: Bendeki ödev yapma genine güveniyorum!
Allah’ım lütfen aktarılmış olsun o gen bebelerime. Her ne kadar ikisinin hiç bir yanı bana benzemese de hatta benim olduklarından bile bazen ciddi ciddi şüphelensem de benden aldıkları bir iki bir şey var. Mesela oğlanın diş taşları aynı ben! 2,5 yaşında insanın dişinde taş mı olur yaa? Kız desen bakımsız anasının bakımsız kızı. Gitmişler en iğrenç genlerimi almışlar, Allah’ım lütfen lütfen ders çalışma genimi de almış olsunlar!
Var ya bu yazıda hiç mütevazi davranmayacağım. Ben var ya ben, bir çalışkan bebe idim, bir çalışkan bebe idim, Allah sizi inandırsın, okuldan gelir daha ellerimi yıkamadan ödev yapardım. Anam da şahit, elhamdülillah hayatta, inanmazsanız açarım kamerayı anlattırırım valla. Önlüğümü bile çıkarmadan derse otururdum. Annem derdi ki “Kızım bi elini yıka, iki lokma bir şey ye.” “Yok anne,” derdim, “Ödevim bitsin de rahat oturayım.” Daha ilkokul bir ha. Ödevim bitince de alırdım elime kitaplarımı, kendi kendime ödev verirdim. “Şimdi dört sayfa hecelenecek!” Hece hece ayırırdım kelimeleri. “Şimdi de üç sayfa fiş yazılacak.” Bıdı bıdı. Öyle böyle değil, manyak bir bebeydim ben. En zevkli oyundu benim için ders çalışmak. Mahallenin bebelerini toplar başlarına başöğretmen kesilirdim. “Yaa başka bir oyun oynayalım,” derlerdi. “Höyyt” derdim, “İtiraz edeni sözlü yaparım!”
Çalışkanlığım aile baskısı falan da asla değildi. Mesela benim bir numara büyüğüm, ağabeyim, bırakın ders çalışmayı, tembelliğinden çantasında tüm haftanın kitaplarını taşırdı. Her gün ders programına göre defterleri, kitapları yerleştirmek için çantasını açmak zorunda kalmamak için! Çantayı okuldan gelince kapının yanına koyar, ertesi sabah oradan alır giderdi. İşin pis yanı bütün zekayı o almış, işin sadece inekliği de bana kalmış. (Sözü geçen tembel adam zekası sayesinde defter kitap açmadan Anadolu Lisesi sınavında il çapında derece yaptı, çalışmaktan testmatiğe dönmüş olan ben, bu inekliğime rağmen geri zekam yüzünden en kıytırık okula ön kayıtla ancak girebildim. Neyse onu da bir ara anlatırım. Çok mühim bir konu o, burada harcamayayım.)
İşte diyeceğim o ki ben böyle inek olunca bebelerim de bana çeker diye düşünmüşümdür hep. Yani ders çalışmak bizim için bir oyun olacak evde. Lalala… Çocuklar diyecek ki “Anne dersimiz bitti, çok sıkıldık, bize biraz daha ders ver.” Ben de vereceğim. Biraz daha, biraz daha… Sonra bebelerim onur listelerine girecek, her gittikleri yerde derece yapacak, herkes parmakla “Aha işte o müthiş ikizlerin anası” diye beni gösterecek, mööööö mööööö diye gezeceğiz ailece. İşte bu hayallerin de etkisiyle dersler, ödevler bize vız gelir tırıs gider diye düşünüyordum. Ta ki bir süre öncesine kadar…
Geçenlerde yeni sistemden dolayı iki çocuğu aynı anda birinci sınıfa başlamak zorunda kalan bir anneyle konuştum. Daha doğrusu konuşmadım, o ağladı, ben dinledim. “Öldüüüm, öldüüüüüm, bunları üst üste büyütmek neymiş ki. Asıl okula başladıklarında öldüm. Ders çalışmamak için ikisi birbirini azdırıyor. Masanın bir ucundan öbür ucuna koşup duruyorum. Ayrı ayrı çalıştırayım dedim o zaman da ben pert oluyorum. Yavrum, otur, yavrum, dur, yavrum yapma… On dakikalık iş için saatlerce uğraşıyoruz. Avazım çıktığınca bağırıyorum. Deliler gibi bağırıyorum. Yemin ederim sesim kısıldı, boğazıma indi,” dedi. Ben de en cool tavrımla “E yaptırma, bırak ne halleri varsa görsünler” dedim. “Ya onu da denedim, bu sefer de okula gitmek istemiyorlar ödevlerini yapmadıkları için. Perişan oldum. Böyle bir dert görmedim ben. Sen şimdi hiç çocuk büyütüyorum deme, asıl okula başlasınlar o zaman göreceksin,” dedi. Kendi ders çalışma hikâyelerimin sarhoşluğuyla ben de gayri ihtiyari “Benim çocuklarım seninkiler gibi değil. O yüzden öyle bir problemleri olacağını sanmıyorum, şekerim,” dedim. Ve dediğim an beynimde şimşek çaktı. Dilimi ısırdım. Arkadaş bozuldu, sadece “Hmm” dedi. Lafı nasıl toparlayacağımı şaşırdım yemin ederim.
Var ya, ah eşek kafam aah, nerelere vurayım seni? Çok pis büyük konuştum ha! Şimdi şu lafımın üzerine bebelere geçtiyse bile kendi kendini imha edecek o gen. Hay tüküreyim. Hadi benim çalışkanlığımı almasınlar da bari dayılarının zekasını alsınlar be! Düşündükçe aklımı yitireceğim ya bu lüzumsuz çenem yüzünden benim düşük zekamla dayılarının tembelliğini birleştirirlerse ne olacak? İşte sen o zaman seyreyle gümbürtüyü!
yerlere yattım yine gülmekten, ne kadar güzel yazmışsın. yalnız bir maruzatım var, ipadden okuduğumuzda oylama yıldızları görünmüyor, oy veremiyorum gönlümce.
oğlan dayıya çeker demişler nasıl olsa bir şekilde alacak dayıdan bişeyler için rahat olsun….sen haladan haber ver malum kızlarda halaya çekermiş hala ne durumdaydı acaba okuldaykene 🙂
hala yok yav:(
o zaman kesin anasına çekecek için daha bi rahat olsun 😛
Vallah seccecim yazin basta iyi gidiyordu ki, taa büyük konusmana kadar…baska birseyler yazmayi düsünüyordum ama sana dicem tek kelime Allah yardimcin olsun ve sana simdiden Peygamber Sabri versin :)…senin cocuklarin cok zeki icin rahat olsun bence… 😉
telaşa gerek yok bebelerin diyaloglarından da anlaşılacağı üzere bunlar seni katlar merak etme 😉
uzun zamandır ben de sana bu mealde birşeyler yazmak istiyordum.-‘çocuğum var deme okula göndermeden,oğlum iyi deme evlendirmeden’konulu-yukarıdaki iki çocuğu birden okula başlayan anayı ve söyediklerini görünce ben ne zaman seninle tanışıp,konuştum diye düşündüm.ben de çocuklarım okula başlamadan önce böyle dert yanan analara aman bırak yapmasın yesin hocadan zılgıtı diyordum ama durum hiçte öyle olmuyormuş.öğretmen evi arayıp bu ne iş neee ilgilenmiyonuz çocukla diye ahret sualleri soruyomuş.ama konu genetik olabilir gerçekten.bu konuda yavrularımza ana baba olarak iyi varis olamamış olabiliriz:)
Canim parlak zekali olmadigina inanmamizi beklemiyorsun degil mi?
ben iyi semirmiş bir ineğim sadece :/
Secce bacı, şimdi bitirdiğin üniversiteyi ve bölümü bilen biri olarak kendine haksızlık etme diyom 🙂 öyle herkesi almıyorlar Boğaziçi’ne 🙂
yemin ederim ahırdan farkı yok oranın. bildiğin inek dolu orası:)
doğrudur, ben de oradan mezunum 🙂 orta alan niye hep yeşil? di mi ama 🙂
acele etme. o günler geldiğinde, o günlere özel Ful destek verecegiz herhalde.
:))
Secceben iki kızıda buyıl ilkokula başlamış bir mazlumeyim 🙂 Üstelik pedegog tavsiyesiyle onları ayrı sınıflara verdim… Ha birde 1 yaşında bir bebem daha var.. Ahh ah ne sen sor ne ben söyleyim…Öldüm de laf mı ben öldüm çürümek üzereyim.. Sinirlenince sol yanımda uyuşma oluyo.. O ‘elalar’ laleler’ rüyalarıma giriyo… Sabah erkenden beslenme hazırlamak bi sabahlık bi öğlenlik.. Evde yiyecekleri yemek… Hazırla kaldır topla.. Onlar okuldayken dinlenmeyede vakit yok.. Saatlerce ders yapıyoruz.. Ayrı sınıflar olduğu için.. Bazen yetişmiyor sabah devam ediyoruz.. Ahh ah ikizlerim var deme okula başlamadan …
Ders çalıştırmak bana göre değil yaparlarsa alırlar notlarını. Geçen sene kafayı yiyodum oğlanın peşinde, bu sene saldım çayıra mevlam kayıra valla. Az uğraşıyım desem bende kafayı sıyırırım. Eğitim sistemi berbat çocuklara değil annelere ödev veriyolar resmen.
ya birşey diycem ama kızmak yok:) bu çok çalışma mevzusunu bana hiç birşey ifade etmiyor. hayatım boyunca hiç ders çalışmadım.derste öğrendiklerim kaldı aklımda. evde kimse ev ödevi diye tepeme dikilmedi. hatta öğretmen defterime istisnasın her gün “sayın veli ev ödevleri yapımıyor/yada eksik yapılıyor” yazar babamda her aksam evde imzalardı. bana verilen tek buyuk ceza ara karneden gelen 13 zayıftan sonra(zaten 15 ders vardı) odamın duvarındaki sayısız michael jackson posterlerini söktürmesiydi annemin:( universite sınavında bile girmeden bir gece once dershanede verdikleri zımbırtılar şöyle bi göz atıp girmiştim. neyse lafı uzatamayım zeka dediğiniz şey ev ödeviyle,başarıya falan alakalı değil bence, sadece sorumluluk duygusu ve okuldan erken bıkkınlığa sebep olacak. Bu kadar yorumdan sonra tahmin edersiniz ki benim de oğlum henuz okullu değil:)) okula gittiğinde de kafasını ödev diye ütülemeyeceğimiz umuyorum( bu büyük konuşmaya girmez di mi:)
1.sınıf çocuğuna ödev yaptırmak gerçekten işkence.. ben de bir öğretmen arkadaşımla çocuğunun ödev yapmasına şahit oldum.. aman allahım.. korktum gerçekten.. sanırım çocuğa ödev sorumluluğunu birden yüklemek yanlış.. hem anne hemde çocuk strese giriyor.. yavaş yavaş alıştıra alıştıra yapmak iyi olur sanırım.. benim kızçede küçük daha.. davulun sesi uzaktan hoş gelir misali..
Dogru nokta..
Aynen sizin gibi düşünüyordum 🙂 İlk başlarda yaptımda.Ama veli toplantısında; ‘ Neden çocuklara ödevlerini yaptırmıyorsunuz. Ne zaman sorsam annem gerek yok dedi diyor.. Diğer hocaylada konuştum ondada durum aynıymış.’ diye 30 kişinin içinde bozulunca hemen otamatiğe bağlıyorsunuz..
Ama şunuda söyleyim biz birkaç hafta dışında ödevleri hep eksiksiz yaptık.Dün bir veli toplantısı vardı annelerden 6 tanesi çocuklarının asla ödev yapmak istemediğinden dem vurdu. Onlarda hala okumaya geçemeyen sorunlu çocuklardı. Ödevin katkısı büyük diye düşündüm…
gerçekler
1. Senin gibi deli ders çalışırdım. Aynen senin gibi önlük çıkmadan elmamı saatimi alır derse otururdum. test çözmek benim için oyundan daha keyifliydi.
2. zekiydim (öhm) en iyi anadolu lisesini ve üniversiteleri kazandım.
3. oğlumun da daha okula gitmeden okumaya merakı olduğunu keşfettiğimden ders, ödev vs hiiiiiiç dert olmayacakmış gibi gelirdi.
4. Oğlum benim kadar ders meraklısı çıkmadı.
5. Zeki de çıkmadı (hep babası :))
6. dediğim tüm lafları güzelllce yuttum bi bardak su içtim.
7. gece 11’de yazı yazdırmak için spor spikeri de oldum, elimde çikolata vs rüşvetlerler de gezdim.
8. bırak yapma dediğimde o gece çocuğum ertesi günün korkusuyla gece inledi durdu. buna kalbim dayanmadı oturdum çalıştırdım
9. hele siz bir performans ödevlerine gelin de göreyim sizi demek istiyorum o oturur yapar diyen annelere
10. hiç canını şimdiden sıkma. o günler de gelip geçecek. unutacaksın. hepsi kuzuların büyüme aşaması.
ve en son gerçek. Allah’ıma şükürler oğlum kitap okuma genimi almış. Elinden kitap düşmüyor. Bir erkek çocuk için bunun ne önemli özellik olduğunu yaşadıkça ben de öğrendim. Bir de maşallah diyim oğluma. O özelliği de giderse ne yaparım bilmiyorum
secce bacım ben ilkokulda zeki ama tembel bir öğrenciydim, abin gibi annemin dualarının sonucu olsa gerek anadolu lisesini kazandım, sonra yine vasat devam ederken ortaokul 3.sınıfta bir anda şimşekler çaktı ampul yandı derken fen lisesinde buldum kendimi:) sonra fenlisesini 1.likle bitirdim ve oldukça iyi bir ünivde iyi bir bölümde hiçbi dersten kalmadan bitirdim okulumu, şimdide çok güzel bir mesleğim var.. diyeceğim o ki, dönem dönem düşüşler yükselişler oluyor öğrencilerde.. ben çokşükür zeki bir insanım sadece bir nimet olduğunu düşündüğüm için rahatlıkla yazıyorum, kendime bir paye vermiyorum bu konuda, ama bana asıl kazandıran şey “sorumluluk” duygusuydu, dert ediyordum çalışmadığım zaman..hala böyleyim..bakıcımızın kızı sınava gircek, 1 ayı kalmış, geçen eksiklerine baktık ben ondan daha çok dertlendim şuna da bak buna da bak, aman program yapalım beraber halledelim vs.. o nedenle ilerde bu endişeli halimin devam edip çocuğuma baskı yaparmıyım acaba diye de korkuyorum..
geçen sene benim kız okumayı öğrenmeye çabalarken sakinleştirici içmeye başladım iyi mi? bu yaşıma kadar bir dolu sıkıntı yaşamış, hepsini kendi başıma halletmişim. ama okumayı öğrenmek beni çileden çıkardı. kafayı yiyordum resmen. bir de üstüne ödev yaptın, yapmadın derdi var. aman aman. şükür okuma söküldü de huzura erdim
ayhhh. valla sonuna kadar dayanamiyciimm… iki gündür mesaimin içine tükürdün… dünden başladım yazdıklarını bugüne kadar okudum. kah güldüm kah ağladım… kah da “oha lan ben yazsam bu kadar olurdu” dedim. ikiz anası falan değilim. bi tane var, yetiyor da artıyor bile… ama seni okuyunca ikiz anası olasım geldi yahu… seni anan benim için mi doğurdu canım… hamurunu balınan mı yoğurdu diyesiyim… şu yazının başındaki ilkokul çiçek öğrenciliği tanımlarına da 3-5 cümle sabrettim. daha sabredemedim. böyle bi tatlı yazılır. böyle mi şükela bi kalemi olur insanın… neyse oyalama beni, yazıyı bitiricem…
:)))))))))))) saimeee atacaklar iş yerinden saimeeee
çok tşk ederim
hahaha haggat hakettim…
Haha bebeler okula başladı, bakalım ders çalışma genini almışlar mı 🙂
ahha korkarım bu yazıyı yedirecekler bana 😉
itiraf et, bu yazıyı unutmuştun di mi 🙂
valla billa unutmustum 😉 ne cabuk aleyhime delil oldu ya. pes. daha birinci hafta bitmedi. 😉