Küçükken ölmekten çok korkardım. Aslında asıl meselem bu hayatı bırakmak ya da öldükten sonra başıma gelecekleri düşünüp korkmak falan değildi de ardımda kalanlar çok üzülecek diye üzülürdüm. Hatta gayet net hatırlıyorum ki bazen gece yattığımda saatlerce ben ölürsem babacım nasıl ağlar, annecim nasıl ağlar diye düşünür saatlerce ağlardım. Allah biliyor ya çocuklarım da bu kaygıyı yaşamasınlar diye çok uğraştım, ama sanırım başaramadım. Ama valla benim bir suçum yok, onlar kaşındılar!
Beş yaşıyla birlikte bebelerin ölüm sorgulamaları başladı. Hiç üstüne düşmedim. Kaygılanmasınlar diye çok yaşlılar ölür dedim.
Kısa bir süre idare ettik. Sonra oğlan sokakta gördüğü her orta yaş üstü kişiye “Aaa bak yaşlanmış, yakında ölecek” demeye başladı. Hatta dedem ne zaman ölecek diye meraktan çatlayacaktı.
Dur lan dedim, yaşlı dediysek çok çok yaşlı dedik. Deden daha gencecik adam. Anası duymasın. Üzülür valla.
Bundan sonraki aşama o yeterince yaşlı mı, bu yeterince yaşlı mı sorgulaması oldu. Tam olarak kaç yaşında ölünecek? Boyu bu kadar mı olacak, şu kadar mı olacak? Saçı ne kadar beyaz olacak? Ağızda kaç diş kalması yeterli? Utanmasa robot resim isteyecek bebe.
Baktım iş çığırından çıkıyor, yaş haddini listeden çıkardım. Kesin bir yaşı yok ölümün. Ölüm hayatın bir parçası. İnsan doğar, büyür ve ölür çocuğum. Doğmak nasıl normalse ölmek de aynen öyle normaldir. Büyütecek bir şey yok.
Tabi ben böyle normal normal diye üstüne basınca bebe de normal olarak gayet normal bir şey olduğunu düşündü ölümün. Şöyle ki hani çocuklar oyunda uyuyor rolü yapar ya, yaklaşırsın böö! diye bağırıp seni korkutur. Heh işte o oyuna “Anneaaa gel bak ben öldüüüüm!” diye başlamaya başladı. Normal oyunu yani. Tabi ben normal karşılayıp, gayet normal normal “Allah rahmet eylesin çocuuum, Allah taksiratını affetsin,” diyeceğime elimde olmadan anormal çığlıklar atarak “Ay Allah korusun, ağzından yel alsın! Ne ölmesi!” diye haşladım bebeyi.
“Anne şaka yapıyorum yaaa, ölmedim ki!”
“Olsun! Şakası da yok! Başka bir şey oyna. Uyumuş ol. Ya da bayıl çok istiyorsan. Ama ölmek yok! Gebertirim!”
Bunun üzerine tabi çocuk ölümün istenmeyen bir şey olduğunu düşünmeye başladı. Yeni sorular gündeme geldi: Ölmek kötü müdür? Sahi biz ölünce ne oluyoruz? Niye ölünür? Ölmesek olmaz mı? Herkes ölecek mi?
Hay kafama tüküreyim ya. Durduk yere çocuğu korkuttum iyi mi? Zararın neresinde dönülse kârdır deyip küçükken yaşadığım kaygıları, üzüntüleri göz önünde bulundurarak ölümü cennete gitmek olarak anlattım. Ölünce dünyamız değişiyor, daha güzel bir yere gidiyoruz. “Peki madem bu kadar güzelse ben öldüm deyince niye deli gibi bağırıyorsun?” diye sormayı Allah’tan akıl edemedi bebe. Ama başka sorular geldi.
“Nasıl bir yer cennet?”
“Çok güzel bir yer. İstediğimiz her şeyin olduğu bir yer.”
“Büyük lego şehri de var mı?”
“E olabilir tabi. İstersen neden olmasın?”
“Mekkinli araba yatağı?”
“Tabi ki de!”
“Peki orada kedi beslememe izin verirler mi?”
“Elbette.”
“Vuhuuuuuu!”
Bilsem bu kadar açılmazdım. :/ Velet bu sefer de tutturmasın mı ben cennete gitmek istiyorum diye. “Hadi artık ben de öleyim, cennete gideyim!” Ayy yazarken bile tüylerim diken diken oldu yemin ederim. “Allah korusun sıpa!” dedim. Gideceğiz inşallah ama şimdi değil!
“İyi de ne zaman gideceğiz?”
Vaktimiz gelince.
Vay vay vay, ne kadar beklemişmiş, daha neyi bekliyormuş. Artık cennete gidip legolarla oynama saati gelmiş. Mekkinli arabası da olacakmış. Küçük miyav kedisi de. Aha verdim ağzına yine bir gever.
Lan ben alırım sana lego şehri. Mekkinli arabaya da söz. Balkona da kedi alırız. Hadi üç top da dondurma vereyim ekstradan, o da şirketten olsun. Gel sen gitmekten vazgeç!
Yok ikna edemedim! Baktım ki gece gündüz öleyim -Allah korusun- diye can atıyor ben de ikinci kartımı çıkardım: Cennete gidersen bir daha dönmek yok! E dönmesinmiş, orası iyiymiş.
Üçüncü kart: İyi de biz seni özleriz zibidi. Biz sensiz ne yapacağız?
Cevap hazır tabi: “E öyleyse siz de gelin!”
Yok dedim, kusura bakma, biz daha gelmek istemiyoruz.
“E ben önden gideyim, beklerim sizi.”
Olmaz. Biz olmazsak belki canın sıkılır.
Niye sıkılsınmış ki? Lego oynayacak. Kedisi de var.
Hmm. Cennet nimetlerini bir kez daha gözden geçirdim. Şu kedi olayı sıkıntı doğurabilir mesela. İstediği kedi belki dünyada kalmayı tercih ediyordur. Zorla götürmeyelim hayvanı. Ayrıca Mekkinli yatak ve legokent de çok dünyevi istekler gibi geldi bana. En iyisi onlarla dünyada oynamak.
Olsun, orada da başka eğlenceler bulurmuş kendine.
Artık daha fazla dayanamadım. Son kartımı da oynadım: Eğer sen gidersen bıliş oğlan -Allah korusun- BEN ARKANDAN AĞLARIM!
Şaşırdı.
“Çok mu ağlarsın?”
“Vallahi çok ağlarım!”
Durdu. Düşündü. Katalogdaki legokente tekrar baktı. Kataloğu havaya attı.
“Peki sen ağlayacaksan gitmeyim bari anneciğim. Sonra çok çok yaşlanınca giderim.”
Oh beee. Cennetle müjdelenmiş gibi sevindim vallahi. 😉
Allah size güzel ömürler versin yavrıııımm cümlesiyle birlikte. Allah acılarınızı göstermesin.
ÂAAAAMİN!
Amiinn.. Allah sevdiklerimizin acisini gostermesin ins.
Biz bu sene kayinvalidemin rahatsizligindan dolayi mezarliklardan gecerken yavas yavas bahsettik, olenler burda yatiyor diye. Kayinvalidem vefat edince de kabrini ziyarete gittigimizde `ben babaannemi gorcem cikarin, orda ne yiyor su yok`diye agladi. Biz de cennette oldugunu, insallah bir gun hep beraber bulusup cennet meyvelerinden yiyecegimizden bahsettik.. Ama sonrasinda cok soru sormadi.. Neden oldu, kimler olur, olunce nolur vs.. Sormamasi mi iyi yoksa sormasi mi bilmiyorum.. Sorularina kendince cevap mi buldu onu da bilmiyorum. Ustelemiyorum simdilik.
bence üsteleme. zamanı gelince yine sorar. belki unutmuştur bile. bebe aklı 😉 allah rahmet eyleisn inşallah teyzeye de. nur içinde yatsın
Ahh Secce geçen sene 3 yaşındaki bebeyle yaşadım aynılarını. Onun cenettinde de tramvay varmış bir de çürütmeyen şeker 🙂 en son artık cennete gitmek için bu dünyada yapması gereken şeyler olduğunu namaz kılması oruç tutması ve çok çok iyi bir insan olup kötülük yapmaması gerektiğini anlattım. Ahhh ahh bilirim ben o oleyim de cennete gidiyim dediğinde canının nasıl açıldığını 🙁
çürütmeyen şeker çok tatlı 🙂
Benim oğlum henüz küçük, bu sorulara daha geçmedik ama nasıl cevap vermemiz gerektiği de çok Karışık ve Çocuktan çocuğa göre değişen birşey! Tanıdığımın okulunda öğretmen arkadaşının oğlunun (çocuk 8-9 yaşlarında) kuşu ölüyor…Ardından bir takım sorular tabii neden öldü, nereye gitti blaa blaa…aile de cennette olduğunu, Cennetin çok güzel bir yer olduğunu anlatıyor alıyarak pullayarak… Bir süre sonra çocuk okuldaki arkadaşlarına ben bugün cennete gideceğim dönünce size gördüklerimi anlatırım diyor ve eve geldiğinde gardrobunun metal borusuna kendini asıyor ve gerçekten cennete gidiyor…:(( olay geçen yıl oldu Kayseri’de ve medyaya da yansıdı :(( o Yüzden uzmanlar cennet kavramının çokta ballandırarak anlatılmaması gerektiğini savunuyorlar…Maksadım kalplere korku düşürmekten ziyade farkında olmadan yapma ihtimalimizin olduğu bir yanlış HAKKInda bilgilendirmek! Rabbim tüm evlatları korusun, sevgilerle…
aaaaaaaaaaaaaaaa bu bana anlatılacak şey mi???? çok fena oldum valla.
allah uzun ömürler versin hepinize.
allah bliş oğlana, mekkiye, sana ve eşine uzun ömürler versin. oğlanda çoooook yaşlanınca oynasın lego şehiriyle inşallah.
cümlemize inşallah yarencim
Merhaba Secce. Ben de ikiz annesi olarak seni heyecanla takip ediyorum. Allah hepinize sağlıklı hayırlı ömürler versin. İkizlerine tek basıma bakıyorum çok çok zorlaniyorum. Şimdi 16 aylık oldular.arşivini yalayıp yuttum desen yeridir. Bu kadar benzerlik olur demeden alamadım kendimi yalnız bena yardımcı olacak annemi her istedigimde yanimda bulamıyorum başka şehirde olduğumuz için. Ayy çok uzun oldu ama içimi dokesim var birilerine çok doluyum
ayy maşallah nazcım. allah gücünü kuvvetini artırsın. hep demişimdir en güzeli tek bakabilmek. annen de olsa zorda bıraktığın için suçluluk duyuyorsun. yabancıyla zaten çok zor. allah güzel ömürler versin inşallah. bizim içim öp veletleri 😉
dinlediğimiz çocuk şarkıları albümündeki çanakkale türküsündeki”ölmeden mezara koydular beni” cümlesine takıldı benim 3,5 yaşındaki kızım, ben nasıl anlatsam diye düşünürken 7 yaşındaki abisi o yaralıymış da öldü sanmışlar dedi öyle geçiştirdik artık ama ne zaman nereden soru geleceği hiç belli olmuyor. çok zor bir sınav 🙂
ayy çok ürpertici hakkatan.
Allah iyiliğini versin senin emi ??? sabah sabah güldürdün beni.. Bizim kızlarda 4.5 yaşlarındalar, bu kadar olmasa da arada anne biz cennete gidicez diyor çok mutlu bir şekilde.. Bende amiin hep birlikte inşallah diyorum ? masumlar neticede duaları kabul olur inşallah.. (vakti gelince) hep birlikte oluruz cennette inşallah
amin inşallah. hep birlikte 😉
bunu yazarkenki halini merak ediyorum. ve yayınlarken..
Allah cümle çocuklarımıza uzun sağlıklı ömürler versin.
amin inşallah. çok gerildim yazarken. tüylerim diken. allah cümlesini korusun
bildiğin duygu sömürüsü yapmışsın çocuğa:))
ehehe aradığım kelime buydu. çok düşünüp bulamamıştım sağ ol.
Selceeeen seni çok seviyoruz.İş yerinde bir şeye canım sıkıldığında,hastalandığımda,üzüldüğümde,mutlu olmak istediğimde ya da ikiz bebeklere olan hayranlığım aşka geldiğinde yazılarını okuyorum.Hayırlıysa inşallah benim de ikiz bebeklerim olur 🙂 yeni evliyim gerçi ama.
ayyy hadi inşallah. allah gönlüne göre versin. güzel sözlerin için çok teşekkür ederim