Yanılmıyorsam dördüncü sınıftaydım. Bir akşam babam geldi. Size bir sürprizim var dedi. Şu mu? Bu mu? Hiç biri değil! Ne ola ki? “Giyinin bir yere gideceğiz!” Ora mı? Cık. Bura mı? Cık. Sinemaya gittik! Evde Tek Başına’ya. Bayılmıştım. Ay ne anlatıp durmuştum herkese yaa.
Tabi bir kere tadını alınca durup durup sinemaya gitmek istemiştim. Annem her zamanki gibi harika seçenekler sunarak vazgeçirmişti: “E şimdi ona o kadar para vereceğimize İskender yeriz!” O zamanlar öyle zırt pırt çocuk filmi de olmazdı zaten. Çocukken gittiğim ilk ve son film o oldu sanırım.
Biraz büyüyünce arkadaşlarla gitmeye heveslendim. Annemin vazgeçirme yöntemi yine aynı: “E şimdi ona o kadar para vereceğimize İskender yeriz!” Gerçi annem yine iyi. Anneannem öyle bir seçenek de sunmaz. Zaten hiç anlamaz sinemaya para verilmesini. “İlaa qızıııımm, paraynan film mi izlenir? Televizyonda film dolu!”
Anneanneye o filmle o filmin aynı olmadığını bir türlü anlatamazsın. Kös kös açarsın TV’yi. Benim şansıma hep de Orhan Gencebay denk gelir zaten. Oturur izlersin.
Çocukları dört yaşındayken sinemaya götürmeye heveslenmiştim. Bilet parasını görünce hemen anam stayla iskender kola hesabı yaptım, vazgeçtim. Hem bebeler küçük zaten ne anlayacaklar? O kadar uzun süre koltukta oturacakları da ne belli. Gitmedik.
Geçen pazar telefonuma bakıyorum. Bir tivit gördüm. Belediyenin sinemasında çocuk filmi varmış. Çok da sevimli bir filme benziyor afişinden. Belediye sineması olsa olsa kaç tl olacak? Bir çubuk kraker de az yeriz. “Hazırlanın bebeler sizi sürprizli bir yere götürüyorum,” dedim. Çok heyecanlandılar. Oraya mı, anne? Buraya mı, anne? Cık. Sinemaya!
İlk kez sinemaya gidiyorlar. Yolda anlattım. Karanlık olacak. Kocaman bir ekranda çizgi film izleyeceğiz. Bağırarak konuşamayız. Çünkü başkaları da izliyor olacak… falan.
Arabayı park ettik. Hemen yanımızda çok güzel bir park var. Çocuklar oraya gitmek istedi. “Olur mu len! Filme geldik. Bayılacaksınız. Park da neymiş? Düşün önüme bakiiim!” Girdik salona. Güzel bir yer seçtik. Oturduk. İlk soru: “Anne bu sinemanın televizyonu nerede?” 😉
Neyse başladı çizgi film. Olamaz! Afişteki film ile alakası yok. Çubuk kraker parasına olunca işte ne beklersin? Bir uzak doğu çizgi filmi koymuşlar. Bahse girerim 80’lerden kalma. Sıkıcı. Ağlak. Korkulu sahnesi çok. Bangır bangır da bağırıyor. Oğlanla çıkacaktık da kız çıkmak istemedi. Oturduk mecburen birlikte. Bir buçuk saat çatlaya çatlaya oturduğum yetmedi ay bir de sonu mutsuz bitmesin mi? Haydaa!!! Çocuk işinde mutsuz son mu olur yaa? Benim bebeler çok üzüldü. Sonunu tekrar yazdık artık birlikte. Aslında öyle olmamış da şöyle olmuş… Yanlış çekmişler filmi.
Sinemadan çıktık. Sevinçle parka saldırdılar. Ay böyle olacağını bilsem hiç sinemada vakit kaybeder miydik? Alır çubuk krakerimizi gelirdik parka. Hem internet de ağzına kadar çizgi film dolu zaten. Paraynan çizgi film izlemek de neymiş? Büyükler biliyor da konuşuyor. 😉
Bizi de ilkokuldayken (hesapladim da 30 yıl geçmiş, vay be) sınıfça sinemaya götürmüşlerdi.İlk kez sinemaya gidiyorum,müthiş heyecanlıydım.Ama aynen bize de feci sıkıcı ve iç karartıcı bir çizgi film denk gelmişti.Çocukluğumdaki ilk ve tek sinema tecrübesi böyle hüsranla bitmişti. Ama dediğin gibi eskiden şimdiki kadar bol animasyon filmler de yoktu tabi.Şimdi çocuklar için çok fazla seçenek var.
Ben valla sinemaya goturmeye falan yeltenmem. Bizimkileri nereye gotursem pisman olurum. Kucuklerken kar yagdiginda kizak yapmaya goturmustum, burnumdan getirdiler, korkudan zir zir zirladilar. Havuza gitmek isterker, gotururum, biri bebek havuzu ister oburu cocuk havuzu. E tek basimda ikisinde birden olamam ki. Ya da biri üsür, cikmak ister, oburu kalmak. Sinemaya goturursem de kesin karanlikta en az biri korkar, zirlar. Gittigime degmez. Iyisi mi evde koy DVD, izlesinler.
en güzeli kardeş;)