Bir süt içme hikâyesi

Malumunuzdur, bebelerin süt içmesi ciddi bir mesele. Allah nazardan saklasın, oğlum bildiğiniz süt danası. Süte de şüppa diyor, “Şüppa, şüppa” diyerek tüm gün peşimizden koşuyor. Biberonu eline geçirir geçirmez hemen yatağa çıkıp yastığa uzanarak ehli keyif pozisyonu alıyor, kendi saçlarını okşaya okşaya sütünü içiyor. Süt içen bebe süper rahat bir şey. Akşam yemeğini yemediyse bile… Okumaya devam et Bir süt içme hikâyesi

Kitap kurtçukları

Adettendir, her blog yazan anne, bebesinin kitaplarla birkaç poz resmini bulup buluşturup mutlaka bloğa ekler. Altına da kitap kurdu diye not düşmeyi unutmaz. Bu resimlerin arasında özellikle gece bebenin uykusunda koynunda kitap olanı pek bir makbuldür. Hele bir de bloğa çocuğumun kitaplığı diye kategori koyanlar vardır ki kıskanmamak elde değildir. Takipçiler “Yaaa benim çocuğum niye… Okumaya devam et Kitap kurtçukları

Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş!

Bu aralar bizim evde en favori kelime “tekraş” yani tekrar. İkisi de tekrar ve tekrar “tekraş” demekten öyle büyük bir zevk alıyor ki! Neyi severlerse daha biter bitmez başlıyorlar “Annea tekraş!” Haydiiii, ben de başlıyorum sil baştan aynı şeye. İkiz annesi olmanın en zor yanı aynı işi iki kez yapmak derler ya iki kere yapmak… Okumaya devam et Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş! Tekraş!

Börtü böceğin kardeşi olur da benim bebelerimin olmaz mı?

Sizi bilmem ama biz küçükken kardeşimizin olacağını bilmezdik. Söylemezlerdi bize. Bir arkadaşım sabah kalkmış, içeriden bir ingaaa sesi duymuş. Şaşırmış. Dışarıda bebek mi var diye camdan dışarı bakmış. Bebek görememiş. Sesi takip edince annesinin odasına gitmiş. Tatatataaaaammm nur topu gibi bir kardeşi varmış annesinin yanında. Benim hikâyenin de bundan pek farkı yok. Bir numaralı kız… Okumaya devam et Börtü böceğin kardeşi olur da benim bebelerimin olmaz mı?

Bir mola verme zamanı geldi hayata! (içerikle biraz alakasız oldu ama içimden geldi)

Yıllar önce bebek baktığımı söylemiştim size, değil mi? Amerikalı bir ailenin çocuğuydu. Evde yedi yaşında da bir ablası vardı. Bir sabah abla annesinden çizgi film izlemek için izin istedi. Annesi 8 dakika (evet 8! 10 değil, 5 değil 8! Neye göre hesapladıysa bunu) izlemesine izin verdi. 8 dakikanın sonunda çizgi filmin tam da sonu geliyordu… Okumaya devam et Bir mola verme zamanı geldi hayata! (içerikle biraz alakasız oldu ama içimden geldi)

Panda, panda, paanndaaa, içimiz dışımız panda!

Daha önce de sözünü etmiştim, bebelerime masal anlatmaya pek bir meraklıyım. Belki böyle biraz oyalanırlar, kolay uykuya dalarlar diye hevesleniyordum. Son birkaç aydır bu hevesimi de giderdim. Artık bebelerim masal dinliyor. Ama henüz bilmedikleri birşeyi kafalarında canlandıramıyorlar. O yüzden onlara okuduğumuz kitapları anlatıyorum. Konuyu bildikleri için gayet rahat takip ediyorlar. Hatta sanırım ben anlatırken kitabın… Okumaya devam et Panda, panda, paanndaaa, içimiz dışımız panda!

“Aferin, küçük ayı!”

Çocuk kitaplarına ilgi duyuyorsanız ya da bebelerinize kitap okumaya meraklıysanız Büyük Ayı, Küçük Ayı dizisini mutlaka duymuşsunuzdur. Bebelerime Aferin, Küçük Ayı’yı küçük teyzeleri hediye getirmişti. Serinin başka kitabı da ne yazık ki henüz elimizde yok. (Bunu özellikle yazdım ha. Belki yayınevi görür de hayrına gönderir birini daha.) Kitap geldiğinde bebelerim daha çok küçüktü. Tahmin edeceğiniz gibi yırtarlar… Okumaya devam et “Aferin, küçük ayı!”