Çocukluğumun Ramazanlarını çok hatırlamıyorum. Yalnızca birkaç şey var aklımda kalan. Mesela ilkokul dörde giderken ilk orucumu tutmuştum. Okula gitmeden çaktırmadan banyo çeşmesinden su içmiştim. 🙂 Eve döndüğümde de önüme bir bardak su koyup “Allah’ım ne olur, unutayım da şu suyu içeyim” diye dua etmiştim. Ama unutmadım. :/
Hileci Hurdacı
Bir çok insanın aksine çocuklarla oyun oynamayı seviyorum. Gerçi kastettiğim öncelikli olarak evcilik değil. Aman evlenmişim, evimi yuvamı kurmuşum, işi tekrar dramaya dökmeye ne gerek var? Hem zaten bebeler de bana sürekli köpek rolü veriyor. Rolümün hakkını verememenin ıstırabını yaşıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim yine de oynuyorum. Açıkçası evciliklerde -olur da kapabilirsem- en sevdiğim rol ben-anneymişim-şimdi-uyuyormuşum-siz-ikiniz-oyun-oynuyormuşssunuz… Okumaya devam et Hileci Hurdacı
Öyle böyle şöyle
“Hiç uyumuyor, sabaha kadar ayaktayız. Aklımı oynatacağım.” “Ağzına ne verirsem yüzüme pıskırtıyor. İnan bir lokma yer mi diye bütün gün ne pişireceğimi şaşırıyorum.” “Hiç anlaşamıyorlar. Sürekli saç baş birbirlerine giriyorlar. Dün oğlan kızın yüzünü boydan boya bir çizmiş tırnağıyla. Ay inşallah izi kalmaz.” “İçim şişti zırıltısından. Gece gündüz zır zır zır. Bir de ne istediği… Okumaya devam et Öyle böyle şöyle
Kocaeli Kitap Fuarının ardından
(Aylar sonra ilk kez tıpkı eski günlerdeki gibi oğlanı ayağıma, kızı da yanıma alıp bebeleri öğlen uykusuna yatırdım. Yine tıpkı eski günlerdeki gibi onlar uyanmadan yetiştireyim diye parmaklarım birbirine dolanarak bloga yazı girmeye çalışıyorum. Vay be özlemişim bu heyecanı. 😉 ) Dün bir ilki gerçekleştirerek bebelerden önce uyandım. Sonra da çocukları yataktan söküp Kocaeli kitap… Okumaya devam et Kocaeli Kitap Fuarının ardından
Mühim Duyuru – (Okumazsanız üzülürsünüz!)
Küçükken bol seyahatli bir işimin olmasını çok isterdim. Sık sık gezeceğim, yeni insanlar, yeni yerler göreceğim, müthiş anılar biriktireceğim… İşte bu hevesle tercümanlık okudum. Ama kader işte, okul bitip de işe girince, bırakın dünyayı gezmeyi kapının önüne çıkamaz oldum. Artık iki metre karede can sıkıcı çeviriler yapan bir tercümandım. Sabahın köründe başlayıp akşama kadar, hatta… Okumaya devam et Mühim Duyuru – (Okumazsanız üzülürsünüz!)
İlk Analar Günü Hediyem, ve galiba da son :(
Ben küçükken bizim evde anneler günü kutlanmazdı. Babam “gavur adeti / kapitalist oyunu / ananıza her gün bayram” der geçer, anam için de zaten ona ne gerek vardır, buna ne gerek vardır, para harcamaya zaten hiç gerek yoktur. Bizim için de hava hoş tabi. Zaten anneme hediye beğendirmek de mümkün değil. Olmadığı daha iyi. Gelgelelim bebelerden… Okumaya devam et İlk Analar Günü Hediyem, ve galiba da son 🙁
Mesaj Yığını
Ortaokula gidiyordum sanırım. Number 1 TV’de Demet Sağıroğlu çıkmıştı. Konuk sunucuydu galiba. Programın sonunda iletişim için mektup adresi verdi. Ben de düşündüm, kim Demet Sağıroğlu’na yazar ki? Yani tamam tatlı kadın da mektup yazacak kadar hayranı olabileceğine inanmadım. Lüzumsuz derecede empatik bir tipimdir, kadın için üzüldüm, adres verecek kimse yazmayacak, üzülecek diye. Oturdum ben yazdım… Okumaya devam et Mesaj Yığını
Seçmece bunlar seçmeceeeeeeeeeeeeeeee
(Bu yazı taslakta bekliyordu nicedir. O yüzden bayat bayat kokabilir. Burnunuzu kapatıp okuyun.) Ooo bakıyorum da mart kapıdan baktırmış, herkeste bir okul telaşı başlamış. Çocuğu seneye nere göndersem derdi aylar öncesinden stres hormonlarını salgılatmaya başlamış. Her sene bu aylarda bloglar çiçek açıyor: “Okulumuzu seçerken nelere dikkat ettik?” cinsinden. Kaç okul gezdik, nelere baktık, kaç seminer… Okumaya devam et Seçmece bunlar seçmeceeeeeeeeeeeeeeee