Babalara rehber – 4. bölüm – Dışarı çıkma rutiniyle ilgili bilinmesi gerekenler

Sevgili hanımlar, Babalara rehberin 1., 2. ve 3. bölümünden sonra ahan da 4. bölüm karşınızda. Malum önümüz bahar. Ailece addaa sayılarımızda inşallah önemli bir artış olacak. Sizin evde de annenin dışarı çıkarkenki sorumlulukları dönünce yenecek yemeği hazırlamak, kocanın giyeceklerini hazırlamak, bebeleri hazırlamak, çantaları hazırlamak, kendini hazırlamak, evi toparlamak… babanın sorumluluğu ise kapıda “hadi hadi” demekse,… Okumaya devam et Babalara rehber – 4. bölüm – Dışarı çıkma rutiniyle ilgili bilinmesi gerekenler

İki bebeyle dizi zevki!

Son birkaç aydır Dexter’a sardım. Birinci sezonu yaklaşık on yedi kişi eşliğinde, bağrış, çağrış, dövüş, zırıltı arasında nasıl izlediğimi geçen burada anlatmıştım. Sıra geldi ikinci sezona. Tabi evde bir şey izlemek imkânsız. Anca bebelerle anama ya da kocamın anasına gittiğimde becerebilirsem izliyorum işte. Bu hafta da bir bölüm Dexter izlemek için yaşadığım yedi bölümlük trajedi… Okumaya devam et İki bebeyle dizi zevki!

Çocuklarınıza izlettirmeyin: Dexter

Önemli not: Bu yazı Dexter’ın ilk sezonuyla ilgili gereksiz miktarda spoiler içermektedir. Yaklaşık 6 yıl öncesine ait olduğu düşünülürse herhalde ilgilenip de izlemeyen kalmamıştır. Yok eğer aranızda henüz izlememiş ve izlemeyi düşünen varsa yazısı okumasın, anacım. Sonra “Vay her şeyi anlatmış. Dizi izleme zevkimizin içine etti” diye çemkirme istemem. Ona göre!

Babalara rehber – 3. Bölüm: Bebeleri oyalama hususunda bilinmesi gerekenler

Sevgili hemcinsim, Senin de babasına bıraktığın çocuğunun iki buçuk dakika içinde “Annesiiii bu seni istiyor” bahanesiyle geri teslimat yapıldığı oluyor mu? Öyleyse doğru yazıyı okuyorsun. Az sonra babalara, bebeler nasıl oyalanırla ilgili naçizane çemkireceğim. İlgini çekerse, al bacım, yazıyı adamın gözüne sok. Her zamanki gibi ister mail at, ister tivit at, ister  bir kafa at.… Okumaya devam et Babalara rehber – 3. Bölüm: Bebeleri oyalama hususunda bilinmesi gerekenler

Beni yiyen, bitiren, inceldiği yerden kopsun dediğim ama bir türlü inceltemediğim “ikiz bağı”

İkizler arası bağlar hep merak edilir ya… Hani bir efsane vardır, birinin bir yeri ağrıyınca öbürünün de ağrıyormuş. Bana soruyorlar, doğru mu diye. Ben de bilirkişi edasıyla cevaplıyorum: “Yok canım, farklı organizma bunlar. Öyle bir şey yok.” Ama tabi uyduruyorum, ben nereden bileyim? İkisinin aynı anda “aciii aciii” diye geldiği hiç olmuyor. En fazla tokuştuklarında… Okumaya devam et Beni yiyen, bitiren, inceldiği yerden kopsun dediğim ama bir türlü inceltemediğim “ikiz bağı”

– Annea bu? – Bu blog, evladım. Gün içinde çektiklerimi insanlara aktarmama yarıyor.

Bebeklerim yirminci ayı bitirmek üzereler. İlk bir yıl fiziksel değişimleri beni çok şaşırtmıştı. Bu ne kadar hızlı büyümek böyle! Elim kadar doğdular. Bir yılda boyumun yarısı kadar oldular. Ben de komplekse girdim tabi. “Benim otuz senede aldığım yolun yarısını on iki ayda aldılar. Bu kadar da kısa olunmaz ki hüüü” diye az zırlamadım. Bu seneye… Okumaya devam et – Annea bu? – Bu blog, evladım. Gün içinde çektiklerimi insanlara aktarmama yarıyor.

3, 5, 7, 9…

Yumurta, yumurtlama falan demişken aklıma takıldı: Normal şartlarda bir kadın tek seferde en fazla kaç tane yumurtlayabilir acaba? Ya da bir batında en fazla kaç bebek doğurabilir?