Nasip kelimesini çok seviyorum. İnsanı çok rahatlatıyor. Tırmalıyorsun, tırmalıyorsun, olmayınca, nasip böyleymiş deyip konuyu kapatıyorsun. Ya da “Amaaan nasibinde ne varsa o olacak, hayırlısı olsun,” deyip hiç tırmalamadan mutlu olabiliyorsun. Ben de bu aralar vaki olanda hayır vardır deyip çenemi kapattım. Evet, okul işi belli oldu. Tabi yine hiç tahmin etmediğim bir biçimde!
Anlatmıştım ya, okul konusunda iki yıldır kafam çok karışıktı. Öğretmen araştırıp duruyordum. Bir yandan da evimin dibine açılacak yeni okulu bekliyordum. Yeni okul olursa, evden bile çıkmama gerek kalmayacak, bebeleri mancınıkla balkondan atacak, eş zamanlı olarak keyif çayımı yudumlayacaktım. Ne yazık ki yine anaokulunda yaşadığımızı yaşadık, beklediğim okul tamamlanamadı. Son güne kadar gittim geldim, en son kapıya yazı yazılmış, kasım gibi açılacakmış okul, hiç merak etmeyecekmişiz, mağdur olmayacakmışız, nakil alacaklarmış. Hay Allah razı olsun!
Yani gerçekten mağdur edilmek istenmesek, açarsın şimdi kaydımızı verdiğin ilkokulda bir sınıf, doldurursun öğrenciyi, verirsin başlarına öğretmenini, okul bitince de taşırsın hepsini birden. Ama tabi nerdeeee! Okul açıldıktan iki üç ay sonra birinci sınıf bebesi nasıl nakil olacak? Öğretmene de yazık, öğrenciye de veliye de. Neyse, bu konuyla daha fazla başımı ağrıtmayacağım, nasiplerinde yokmuş dedim geçtim.
Şu anda kayıtlarının çıktığı okulu hiç istemiyordum. İstemediğin ot burnunun dibinde biter. El mecbur gittik. İkizleri aynı sınıfa vermek istiyordum. Evet, biliyorum, pedagoglar ayırın diyor ama biz yine de aynı sınıf istiyorduk. Zaten iki senedir aynı sınıftalar. Hiç sorun yaşamadık. Bilakis hepimiz için de iyi oluyordu. Ayrıca millet birini idare edemezken, iki ayrı öğretmen, iki ayrı tarz, iki ayrı veli güruhu ve feysbuk grubu arasında parçalanmaya da hiç niyetim yoktu. Okul açılmadan birkaç gün önce okula gittim. Kura çekilecekmiş, ona göre belli olacakmış öğretmenler. E iyi. Zaten akışına bırakmıştım ben. Ama aynı sınıf istiyorum dedim, birlikte yazılsın isimleri. “Okulun açıldığı gün kura çekilmeden söylersiniz, o problem değil” dediler. E o da iyi. Rahat rahat eve geldim.
Okulun açıldığı gün biraz da erken gittim. Hani diyeceğim ya aynı sınıfa koyun diye. Ohooo. Çekiliş yapılmış. Bebeler yerleşmiş. Liste asılmış. Üstelik yine parayı veren istediği öğretmene yazdırmış. Neyse nasip dedim, stres yapmamaya çalıştım. Müdür muavinine gidip ikizleri aynı sınıfa koymak istediğimi söyledim. Hallederiz dedi, sağ olsun. Bebeler yukarı çıkınca odasına gideceğim.
Zil çaldı, büyük sınıflar içeri girdi. Sıra geldi listeden bıcırıkların adlarını okumaya. Her öğretmen çıkıyor, elindeki listeyi okuyor, bebeler peşine takılıp sınıfa gidiyor. Babaları ne yazık ki işten izin alamadı. Ama anneanne, dede, bir çift teyze, yenge ve kuzenler babalarının yokluğunu hissettirmediler sağ olsunlar. 😉 Önce kızın adı okundu. Kadın öğretmen. Hemen peşine düştük. Oğlan büyük teyzeyle kaldı.
Kızın sınıfına girdik. Öğretmenine bayıldım. Güler yüzlü, tatlı bir kadın. Üstelik geçen seneden övgüsünü duymuştum. Piyango vurdu! Hemen yanına gidip, ikizin ötekini de sınıfına alıp alamayacağımı sordum. “Aa hiç problem değil, daha önce de ikiz okuttum,” dedi. Zil takıp oynayacağım. Tam da tahmin ettiğim gibi kız sıraya oturmakta nazlandı. İlk kez kardeşinden ayrılıyor. Kardeşini alıp geleceğimi söyledim, fırladım.
Müdür muavinin odasına gittim ki kapıda izdiham var, neyse sonra hallederim dedim. O sırada bir baktım, oğlan gelmiş. Hemen yan sınıfta. Koşarak yanına gittim. Bacım oğlanın öğretmenini gösterdi. Erkek öğretmen onunki de. Tanıştım. Hmm, cık. Öteki öğretmeni istiyorum. “Haydi toplan gidiyoruz,” dedim oğlana. “Nereye gidiyoruz, annecim?” “Kardeşinin yanına.” “Ben bu sınıftayım.” “Biliyorum ama düzelteceğim. Bir yanlışlık olmuş. Kardeşinle birlikte olacaksın. Çok tatlı bir öğretmeni var.” “Ben bu öğretmeni sevdim.” Öğretmene bir kez daha alıcı gözle baktım, neresini sevmiş olabilir diye. Yok valla, bir şey bulamadım. GİDİYORUUUZ! “Ben sıramı sevdim.” “Öteki sınıfta da aynı sıradan var sıpa!” GİDİYORUZ! “Ben bu sınıfı sevdim.” “Lan neyini sevdin? Sınıf çok kalabalık bir kere. Bacının sınıfının yarısı boş. Gel işte. Yan yana oturtacağım sizi!” GELMEDİ! “Bu öğretmeni sevdim” diye ısrar ediyor. “Oğlum daha göreli 30 saniye oldu. Ötekini de gör, öyle seçim yap, gel hadi!” YERİNDEN KIPIRDATAMADIM!
Madem o öğretmene alamıyorum, buna bari alayım dedim. Hiç de istemiyorum ama. Neyse, ne yapalım, nasip der otururum. Öğretmene gittim, ikizimin tekini de bu sınıfa alabilir miyim dedim. Kırk dereden su getirip yok demeye getirdi. Ayh. Yine oğlanın başına gittim. Bak kardeşini getiremiyorum, gel işte inat etme! GELMEDİ!
Koşarak kıza gittim. Öteki öğretmen istemiyor olabilir ama idareyle hallederim. En kötü ihtimal, kapıya bırakır kaçarım çocukları. Bu sefer de kıza “Haydi, kalk yavrum, kardeşinin sınıfına gidelim” dedim. “Bu öğretmen de gelecek mi?” dedi. Yok dedim. “Ben bunu istiyorum!” HAYDAAAAAAAAAAA!
Neyse bir ders sonra tekrar denerim dedim. Sınıfta yalnız kalınca kardeşini isterler mutlaka. Bu arada teneffüste kulis yaptım öteki analarla. Çocuğun hangi sınıfta dediler. “Biri şurada” dedim “öteki de şurada. Ama ikisini de bu sınıfa alacağım.” “Aaa” dediler, “oğlanın öğretmeni harika. Herkes para verdi onun sınıfına düşmek için. Sakın alma çocuğu.” HADİ YA?! Hele o yüzden sınıf kalabalık, hmmm. Yani piyango vurdu diyorsunuz öyle mi, hmmm.
Kafamda zınk diye bir soru işareti daha geldi oturdu. Acaba pişman mı olurum oğlanı o sınıftan alırsam? Teneffüs zili çalar çalmaz, tekrar konuşayım oğlanla, bakayım hâlâ ısrar edecek mi dedim. Sınıfa gittim ki oğlan yok! Babam, bacım, ben okulun altını üstüne getirdik. Yanlış sınıfa mı girdi? Tuvalete mi düştü? Bizi bulamadı da eve gitmeye mi kalktı? Biri alıp kaçırdı mı? Allah’ım kafayı oynatacağım! Bir oraya bir buraya koştururken bebeyi buldum! Kantin kuyruğundaymış! Yav ne zaman gördün kantini de peşine düştün velet! Sanırım oğlan çocuklarının genetik yatkınlığı var, kantin bulma güdüsüyle doğuyorlar. “Ne yapıyorsun burada oğlum?” dedim. “Sıradakilerle savaşarak döner almaya çalışıyorum kardeşimle bana” dedi. Elinde de bir lira var. Derse girmeden teyzesinden yürütmüş. Ayrıca kantinde de döner satılmıyor. Anlaşılan oğlan okul hayatına uyum sağlamış bile. Bir kez daha sordum kardeşinin sınıfına gitmek isteyip istemediğini. Hayır, erkek öğretmen istiyormuş. Peki.
Kıza gittim. Kardeşinin sınıfına aldırayım mı diye sordum. Kıza kız, erkeğe erkek öğretmen daha iyi olurmuş. Kız öğretmen istiyormuş. E peki. Benden günah gitti.
İşte böyle! Hiç kafamda olmayan oldu yine. Nasip, ne diyeyim.
Çok zor olur sanıyordum ama şak diye ayrıldı bebeler. Şimdi herkesin kendi hayatı var. Kendi öğretmeni, kendi sınıfı, kendi ödevi… Babalarıyla içimiz burkuldu, boğazımıza bir yumru oturdu. Yan yana kuvözlerden yan yana sınıflara. Büyüyorlar. :/
Elhamdülillah.
Hayirlisi olsun.
InşaAllah iyi ki böyle olmuş diyeceğiniz bir eğitim hayatları olur.
inşallah çok teiekkür ederim.
Canım benim. Diplomalarını da yanyana asacagın günü biz de görürüz inşallah
inşallah esracım. hep birlikte inşallah
Aboo öldüm gülmekten okurken bide hayal ediyorum çok komiksiniz yaa ..çocuklarınızda size çekmiş zaar..bu ara moralim bozuk iki gündür ilk defa böyle güldüm allahda sizi güldürsün sizde bizi güldürün..?
inşallah 😉
Hayirli olsun cocuklarinizin egitim hayati bol basarilarla dolu olur insallah. Hic uzulmeyin meraklanmayin bana kalirsa ayrildiklari icin ikisininde gelismesi sosyal hayatlari daha iyi olabilir diye dusunuyorum ben.
Cocuklar birbirlerini elestirdiklerinden yada ailelerin duyacagindan yada kardesinin varligindan cekindiginden sosyal olarak gelisemeyebiliyor. Artik ayri birer birey gibi davranmalari gerekecek bence bagimsizliklarini kazanmalari cok iyi olmus. Kendi baslarina is yapip basari ve haklari pesinde kosmalari cok daha faydali olacaktir gelisimleri acisindan.
ben de öyle düşünüyorum. çok dua ettim hayırlısı olsun diye. budur diye inanıyorum. allah cümlemizin evladını korusun inşallah
maşallah ya gözlerim doldu resmen.. annelik ne garip şey.. deli gibi büyümesini beklerken büyüdüklerine hüzünleniyorsun yetmezmiş gibi bir de böyle anılarıyla gözünün önünde büyüyenlere:) allah nice uzun hayırlı seneler göstersin, zihin açıklığı versin.. selamete..
amin inşallah çok teşekkür ederim
son darbeyi vurdun o son paragrafla :'(
:/
Benim oğlumda ilkokul birinci sınıfa başladı.Okula ,öğretmene, sınıfa uyum sağlayabilecek mi kaygısıyla uzaktan gözlerimle izliyorken ,ikinci teneffüste kantine koşup sucuklu tost siparişi veriyordu. Yazınızın son kısmında kantin çocuk okul uyumunda gülmekten karnıma ağrılar girdi valla : )) Her zaman ki gibi süpersiniz.Hayırlı olsun.
:))))) amin cümlemize inşallah. çok teşekkür ederim
Biz çok dert ediyoruz ama çocuklar herşeye çok kolay alışıyor. Değişikliklere alışamayan bizleriz.
aynen öyle. 😉
Allah yollarini açık etsin…
Ay o okul yolunda kırk yıllık tecrübeli gibi
yürüyorlar, Maşallah.
amin teşekkür ederim.
iki senedir aynı yolu inip çıkıyorlar zaten 😉 idmanlılar
Son parağrafta gözlerim doldu. Ben de bir kız bir oğlan ikiz annesiyim. 14 aylıklar henüz tin tin peş peşe geziyorlar hep, ayrıldıklarını düşününce yüreğim burkuldu? Rabbi’m bize de o günleri görmeyi nasip etsin inşaallah.
amin tuğbacım inşallah. ben de şu aralar tin tin peşimde gezdikleri günleri düşünüyorum. ne çabuk geçti her şey. insanlar bu çocukların o çocuklar olduğuna inanamıyor. allahü teala sağlıkla büyütsün inşallah
‘Değişikliğe alışamayan bizleriz.’ Bunu çok sevdim. Gerçekten de bizim çocuklarımıza uygun gördüğümüz hayat tarzı hep beraber olmaları yönünde. Ayrılırlarsa sanki bizim içimizden bir parça kopuyor. Oysa onların ayrı bir fert olmaları lazım. Bu yüzden olan inşallah iyi olmuştur diyorum. Bu arada ben üçüzlerimi bir köy okuluna verip, bu meseleyi kökten halletmeye düşünüyorum?
🙂 kız erkek farklı diye çok sorun olacağını düşünmüyordum açıkçası. ortaokulda ayrılırlardı zaten ama nasip işte:) ilk gün arkadaşımın çocuğuyla da ilgilendim. üç ayrı sınıf. üçüz çok zor harbi. allah yardım etsin. 🙂
İkisinin ayrı sınıfta olduğunu duyunca çok şaşırmıştım Selcen. Nasıl oldu bu ya dedim kendi kendime :)) Ama madem öğretmenlerini sevdiler bence harika. Tabi senin için biraz daha yorucu olabilir. Yani ödevler farklı, toplantı saatleri farklı, sınav tarihleri, gezi tarihleri hep farklı oluyor ya o açıdan. Ben bütün bunları düşünerek (yani biraz bencilce davranıp) ikisini aynı sınıfa verdim. Sana bahsettiğim iyi bir öğretmen vardı hani, işte onun sınıfı. Zaten benimkiler tutkalla yapıştırılmış gibi ayrılmak da istemediler. Ben İstanbul’da yalnız olduğumdan doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. Allah pişman etmesin inşallah. Bütün çocuklarımıza hayırlı olsun diyorum. Allah zihin açıklığı versin hepsine de. Ayrı/aynı sınıf deneyimlerini paylaşmaya devam et 😀
amin inşallah. ilk toplantı bile sorun oluyordu neredeyse. bütün sınıflar aynı saatte yaptı. yalnızca kızınki allahtan iki gün sonra yaptı da gidebildim. ilgilenen benim çocuklarla. ikisi de çok ayrı şeyler söylediler. ikisininki de kaçırılacak gibi değilmiş valla. bir çift çocuk daha var. onlar aynı sınıftalar. gerçekten anne için büyük avantaj. hayırlı olsun hepimize inşallah
annem de aynı hikayeyi ikizimle benim için yaşamıştı. ama o pedagogların sözünü dinleyip ayrı sınıfa koyabilmek için. iki okul değiştirmiştik ama ikisinde de ayrı sınıf nasip olmamıştı. sınıfa ilk girdiğimiz gün daha ayrı sıralara oturmuştuk. yeni insanlarla tanışmak için can atıyorduk adeta. anneme durma git demiştik zaten bahçede. sınıftaki ağlayanlara anlam verememiştik. sonrasında hep aynı sınıftaydık ve hiç beraber oturmadık. lisede artık ayrılmamız gerekiyor diyerek farklı liseler yazmıştık puanlarımız çok çok farklı olmasa da. sonrasında büyük travma olmuştu benim için. o yüzden diyeceğim o ki hele de farklı cinsiyetse mutlaka ayrı sınıfa gitmeliler. içiniz rahat olsun. sonra ayrılması çok zor oluyor. ikizlik biraz torpilli bir durum. bu torpili ne kadar erken görmeyi unutlarsa o kadar iyi sonraki hayatlarında…
elif çok teşekkür ederim. gerçekten çok içimi rahatlattın. ikisi de memnun görünüyor. hep öyle olur inşallah
gerçekten hayırlısı için dua etmek ve razı olmak o kadar güzel ki benim kızım geçen sene 1. sınıfa başladı çok dua ettim hayırlı öğretmen için öyle güzel öyle maceralı bir yıl yaşadık ki resmen anasınıfı havasında eğlenerek oynayarak söktü okumayı yazmayı öğretmenimiz genç erkek öğretmen olmasına rağmen dersleri erken bitirip kızlarla ip atlayıp erkekeklerle top oynadı denize götürüp yüzdürdü bisiklet turları yaptı ve çocuklar çok sevdi okulu. NASİP çok önemli bir kelime….
ay çok özendim. ne iyi bir öğretmenmiş maşallah.
Kendi tecrübemden yola cikacak olursam, böylesi cok iyi olmus. Benim ikizler simdi esek kadar oldu, ama ilk okula baslarken cok düsündüm bende, ayni sinif mi, ayri sinif mi diye. Hatta ögretmenlere sorduk, onlarin tecrübesi vardir diyerek. Bir cogu dedi ki; onlar anne karninda birlikteydi, yuvada birlikteydi, ayni sinifta olmamarinin bir sakincasi yok, nasil olsa zamani gelince ayrilirlar, dediler. Iyi, bizde öyle yaptik. ama ikizler asagi ikizler yukari. Oysa onlar ikizde olsa bir birey olduklarini unutanlar oldu. Onlarin birer ismi vardi. kisisel gelisimleri biraz etkilendi. biri iyi not aldiginda digeri kiyaslandi falan. Daha bir sürü olumsuz seyler. Tek iyi yönu, birlikte gidip gelmeleri oldu. ve tek sinif. Simdiki aklim olsa asla ayni sinifa vermezdim. Aslaaaa..
çok sevindim okuduklarıma. teiekkür ederim paylaştığın için. sayfamda ikizlere sormuştum zaten birlikte mi okudunuz ayrı mı diye. çoğunluk birlikte okumuş ve çok ilginç bir şekilde birlikte okumaktan da hoşlanmamış. ya geri planda kalmış, ya kardeşine abilik ablalık yapmış ya da çok kıyaslanmış. bizim de biraz düzene oturdu. şimdi daha iyiyiz şükür
2024’ten selamlar 🙂 malum instagram kapanınca canımız da sıkılınca bloğa düşeyim dedim özledik secce bacıyı 🙂 nerelerden nerelere şimdi lise öğrencisi oldular.. çok sevgiler Selcen hanımcım #necokdenizvarmisbe
secce bacı yepyeni hikayelerle yeni sezonda sizlerle 🙂