Erken yazılmış bir yazı

Biliyorum bu yazıyı yazmak için çok erken. Ama şu an çevremdeki bütün bıdıklar okula gidiyor. Sabah yavrularının elinden tutup hızlı adımlarla okulun yolunu tutan anneleri gördükçe heyecanlanıyorum. Hatta gözlerim doluyor. Bizim de sıramız gelecek bir gün, inşallah, biliyorum. Ama daha iki yaşındaki bebelerime şimdiden kaygı etmeye başladım okulu. Çocukları okula başlayan arkadaşlarla konuşuyorum, moralim bozuluyor.… Okumaya devam et Erken yazılmış bir yazı

Sokakçı

Beni arayan nerede bulacağını bilir. Ya hemen ilerimdeki büyük parktayımdır, ya sitedeki küçük parkta. He bir de karşı taraftaki tarlada olma ihtimalim var artık. Oğlan orayı yeni keşfetti de. Sabah akşam köstebek misali delikler açıyor tarlada. Kız da salyangoz topluyor. Ben de ellerimi bağlayıp öğretmen edasıyla tepelerinde dikiliyorum. Aa tabi bir de evde olma durumum… Okumaya devam et Sokakçı

Kurt kocayınca

Demiştim ya ben resim yapmayı hiç sevmem. Yıllar geçtiği halde resim dersleri hâlâ kâbus olur bana. Hiç beceremem de hani. Nasıl isterdim eli kolu düzgün resimler çizmeyi. Bu konuda seviyem sıfırın altında. Tek bildiğim U’dan kafa yapmak, 69 mu 62 mi daha onu bile tam öğrenemediğim bir rakamla kedi ya da -isteğe bağlı olarak- tavşan… Okumaya devam et Kurt kocayınca

Üşütük kafalar

Ben çok çabuk üşüyen bir insanım. Ayağım terliksiz yere basamam. Allah etmeye, ayağım donar valla. Taşa desen hayatta oturamam. Rüzgârda hemen sırtım tutulur. Evde cereyanda kalsam hapşırmaya başlarım. E ben böyle olunca çocukları da kendim gibi giydiriyorum haliyle. Şu havalarda sokağa çıkarken yanıma çocuklar için bir kapşonlu hırka, bir uzun kollu penye, bir de yelek… Okumaya devam et Üşütük kafalar

Yeni Gelinler ve Bebeliler

Yeni evlendiğimde ilk kapı komşum üç bebeli bir kadındı. Çocuklarının en büyüğü bile okula gitmiyordu. Evlerinde sürekli bağrış çağrış vardı. Kadın resmen yırtınırdı yaa. Kapısının önünden geçerken korkardım valla. Karşılaşmayayım diye hiç ses çıkarmadan parmaklarımın ucunda çıkar girerdim eve. Yine de karşılaştık ama.

2 oda + 1 salon

Ben küçükken mavi bir beşiğimiz vardı. Ağabeyim doğunca alınmış. Demir beşikti. Onda sırayla hepimiz yattık: abim, ben, 1 numaralı bacım, 2 numaralı bacım. Annemin odasında dururmuş. Önce abim yatmış. Ben gelince, lojmanı boşaltmış. Ben de bacıma boşaltmışım lojmanı. O da bacısına. “Zor olmadı mı anne bizi ayırmak odanızdan?” dedim. “Yoo,” dedi annem, “Kardeş olunca beşiktekini… Okumaya devam et 2 oda + 1 salon

Veeeeeeeeeeeeeee kaka kitabı talihlisini buldu!!!

Pazartesiden beri kara kara şu çekilişi nasıl yapacağımı düşünüyorum. İçinizden bir akıl veren de çıkmadı ki. Önce ooo piti piti diye sayayım dedim. Hemen hafızamı yokladım. Üç aşağı beş yukarı şöyle hatırlıyorum tekerlemeyi:

Yayım tarihi
duyurular olarak sınıflandırılmış

Hediye Kitap: Güle Güle Kakalar

Bir önceki yazıyı okuyanların aklına gelecek ilk soruya umumi bir cevap vereyim: Hayır, tuvalet eğitimine henüz başlamadım. Ama ara sıra bebeleri ıkınırken yakalayıp tuvalete tuttuğum oluyor. Henüz kızda bir başarı elde edemedik, ama oğlan bir kaç kez kakasını tuvalete denk getirdi. Amanın aman, nasıl sevindik. Sanırsınız ki Ankara’dan abim gelmiş, evde bir bayram havası. Havai… Okumaya devam et Hediye Kitap: Güle Güle Kakalar

Yayım tarihi
duyurular olarak sınıflandırılmış