Bu aralar bizim ev pek bir bunalımlı. Bir tek babacık iyi. O da pek evde vakit geçirmediğinden herhalde. Ben kış depresyonundayım sanırım. Hadi beni anladık da bacak kadar bebelere ne oluyor bilmiyorum. Pek bir gerginler bu ara. Oğlan kişilik bunalımında. Bir türlü ne olacağına, ne yapmak istediğine karar veremedi. Bir bakıyorsun başını bağlayıp geziyor evde,… Okumaya devam et İki yaş sendromu geliyor, kaçııııııınnnnnn
Kategori: ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş)
Bebelere oyuncak
Ben küçükken babam yurtdışına giderdi. Bize oradan oyuncak getirirdi. Şimdi bakıyorum da dünyada ne varsa bizim memlekette de var. Ne güzel . Önceden yoktu ama. Benim oyuncak bebeğimin emeklediğini görünce arkadaşlarım korkuyla yerlerinden zıplamışlardı. Anneannem “Ana, töbe töbe, essah bebe gibi emekliyor, gız” demişti. Ağabeyimin çuf çuf diyerek duman çıkaran trenini görmeye akın akın bebeler… Okumaya devam et Bebelere oyuncak
To be continued…
Pek bi bunalımlıyım bu ara. Epey morale ihtiyacım var. Keyfim gelsin, döneceğim, en kısa zamanda…
Yavrularımsız asla!
Her ailede öyle midir bilmiyorum ama ben bebeleri olmadan içine hiçbir şey sinmeyen insanların olduğu bir aileden geliyorum. Anneannemle dedem vakti zamanında on dört saatlik yoldan bizi görmeye geliyorlardı. Otobüs yolculuğu, yolluksuz olur mu? Anneannem hazırlamış bir şeyler. Teyzem de iki meyve suyuyla iki tane de muz koymuş çantalarına. Bizim tontonlar birer muzu, birer meyve… Okumaya devam et Yavrularımsız asla!
Besledik büyüttük danaları, tanımaz oldular analarını
Şu insan yavrularının malları ne kadar kıymetli oluyor yahu. Bizimkiler iki yaşına yaklaştıkça bir bencillik çıkardılar ortaya. Gördükleri ne varsa kapışır oldular. Önceden ağzına verdiğimi çıkarıp kardeşinin ağzına vermeden rahat edemeyen bebeler, şimdi birbirlerinin ağzından ne bulurlarsa alıyorlar. Daha “benim” demeyi beceremiyorlar. Kendi isimlerini söylüyorlar. Mesela oğlanın çorabını kıza giydirdiysem, oğlan deliriyor. “Ahmiiiii” diye çorabı… Okumaya devam et Besledik büyüttük danaları, tanımaz oldular analarını
Naloo, Evren, duyuyor musun beni, nalooo, naloooo, naaloooooooo
Sanırım ben kötümser bir insanım. Olayların hep kötü tarafından bakıyorum. Bir de her şeyi abartıyorum. Bu iki özellik birleşince hayatı kendime ve çevremdekilere daha da zorlaştırıyorum. Bebeler doğduktan sonra şikâyetlerim de ayyuka ulaştı, söylenip duruyorum. Vay milletin bebesi fısır fısır uyur, benimkiler hacı yatmaz / vay milletin bebesi şıpır şıpır ilacı yalar, benimkiler suratıma pıskırır… Okumaya devam et Naloo, Evren, duyuyor musun beni, nalooo, naloooo, naaloooooooo
Komşu komşu huuu huuuu
Hani bir atasözü vardır ya “Ev alma komşu al” diye. Bana açıkçası pek saçma gelirdi. Komşu olsa ne olmasa ne diye düşünürdüm. Bebelerden önce evde çalışıyordum. Komşu demek aniden zil çalması demek. Tam işe konsantre olursun zırrrrr. Eee? “Şey müsaitsen bi beş dakika gireyim.” Müsait değilim diyemezsin. Şayet dersen komşuya borçlanmış olursun. Bir gün de… Okumaya devam et Komşu komşu huuu huuuu
Aman doktor canım gülüm doktor, derdime bir çare, nolur yav
Dün akşam bir fırsatını yakaladım Sena’nın doktor yazısını okuyorum. Yazıda Sena oğlu için yeni bir doktora arıyor. Gittiği doktorla arasında geçen diyaloga yer vermiş. Onu okurken şaşkınlıktan gözlerim pötledi. Diyalog! Doktorla! Bebeler doğalı kaç kere kaç doktora gittim bilmiyorum. Ama hepsini toplasan Sena’nın şu tek kadınla konuştuğunun onda birini konuştum mu acaba? Hiç sanmıyorum! Öyle… Okumaya devam et Aman doktor canım gülüm doktor, derdime bir çare, nolur yav