Benden ayı olmaz!

Hani size vaktiyle Küçük Ayı ile Büyük Ayı dizisinden söz etmiştim ya, işte o yazımdan kısa bir süre sonra yine küçük bacım bize dizinin bir kitabını daha hediye getirdi: Uyuyamıyor musun, Küçük Ayı? Bu kitap da ilki gibi geniş sükse yaptı bizim evde. Elden düşmez oldu. Tabi doğurdum doğuralı iki bebenin inanılmaz boyutlardaki uyku problemiyle mücadele… Okumaya devam et Benden ayı olmaz!

Pazar Sendromu

Pazartesi sendromu denilen bir şey var malum. Ne olduğunu bir türlü hatırlayamadığım. Galiba pazarın rehavetinden sonra yataktan çıkmak istemiyordu insan. Okula gitmek, işe gitmek işkence oluyordu. En son pazartesi sendromuna bizim yardımcı ablalarda şahit oldum. Cuma günü el birliği ile bal dök yala kıvamına getiremesek de en azından yere dökülen balı silip ayağımızın döşemeye yapışmasını… Okumaya devam et Pazar Sendromu

2 oda + 1 salon

Ben küçükken mavi bir beşiğimiz vardı. Ağabeyim doğunca alınmış. Demir beşikti. Onda sırayla hepimiz yattık: abim, ben, 1 numaralı bacım, 2 numaralı bacım. Annemin odasında dururmuş. Önce abim yatmış. Ben gelince, lojmanı boşaltmış. Ben de bacıma boşaltmışım lojmanı. O da bacısına. “Zor olmadı mı anne bizi ayırmak odanızdan?” dedim. “Yoo,” dedi annem, “Kardeş olunca beşiktekini… Okumaya devam et 2 oda + 1 salon

Uyku Mürettebatı

Size bebelerimi uyku arkadaşıyla tanıştırdığımı anlatmıştım. Bu yolla kurduğumuz dostluklar halen devam ediyor evde. Gerçi benim oğlan biraz asosyal galiba, uyku arkadaşıyla falan pek ilgilenmedi. Bir iki kez “Annea bak, Amet’in çevdiği gırmıcı ayaba” diyerek beni tanıştırdığı kırmızı arabasıyla uyuduğu görüldü. O kadar. Ama kız… Her işin olduğu gibi bu işin de suyunu çıkardı. Olan da… Okumaya devam et Uyku Mürettebatı

Nuh’un Gemisi

Bu aralar geç kalınmış bir uygulamaya başladım. Çocukları uyku battaniyesiyle tanıştırdım. Tabi uyku battaniyesi dediysem öyle sihirli bir şey beklemeyin. Çekmecede bir şey ararken hastane çıkışlarının penye battaniyelerini buldum. Biraz oynadılar ettiler. Uyku vakti yine cinlerim tepemdeydi. Bir türlü uyutamadım. O sırada gözüme ilişti battaniyeler. “Örtün şu battaniyelerinizi de zıbarın,” diye bağırdım. Tamamen doğaçlama yani.… Okumaya devam et Nuh’un Gemisi

Bebelerin sabah ana babalarını uyandırma taktikleri ve bunlardan kurtuluş reçeteleri

Uyku… Hiç bir zaman hayır diyemeyeceğimiz ihtiyacımız… Ne kadar uyusa da uykuya doyamaz insan, yine uykusu gelir. Uyuyan güzelin bu kadar uzun süreli uykuyu neye borçlu olduğunu biliyor muydunuz? Elbette çocuk sahibi olmamaya. Çocuk doğurunca o da ayvayı yedi.

Bir yastıkta kocamayı geçtik, aynı odada kocasak yeter

Bir ikiz annesi tanımıştım yıllar önce. Bir kızı bir de oğlu vardı. Karı koca doktorlardı. Çocukları ben tanıdığımda yedi yaşındaydılar. Ve iki kişilik bir yer yatağında birlikte yatıyorlardı. “Doğduklarından beri birlikte yatıyorlar,” dedi annesi. Küçük bebekken birlikte yattıklarında hiç uyanmazlarmış. O zamandan beri de hiç ayırmamış anneleri. Şimdi en az on beş yaşında olmalılar. Şimdi… Okumaya devam et Bir yastıkta kocamayı geçtik, aynı odada kocasak yeter

Beni yiyen, bitiren, inceldiği yerden kopsun dediğim ama bir türlü inceltemediğim “ikiz bağı”

İkizler arası bağlar hep merak edilir ya… Hani bir efsane vardır, birinin bir yeri ağrıyınca öbürünün de ağrıyormuş. Bana soruyorlar, doğru mu diye. Ben de bilirkişi edasıyla cevaplıyorum: “Yok canım, farklı organizma bunlar. Öyle bir şey yok.” Ama tabi uyduruyorum, ben nereden bileyim? İkisinin aynı anda “aciii aciii” diye geldiği hiç olmuyor. En fazla tokuştuklarında… Okumaya devam et Beni yiyen, bitiren, inceldiği yerden kopsun dediğim ama bir türlü inceltemediğim “ikiz bağı”