(Daha önceki anormal “normalleşme” hikâyeleri için bkz: 1. turşu, 2 çiş partisi., 3. gezenti, 4. cüzzamlı kurabiye, 5. AVM, 6. metrobüs)
“Vaktiyle bir kuş yumurtlamış. Yumurtadan cücükler çıkmış. Yiyip içip mıçtıklarından birkaç güne tabi yuvayı b.k götürüyormuş. Cücüklerden biri dayanamamış. ‘Anneciğim, bu yuva çok pislendi, buradan çıkalım, başka bir yuvaya yerleşelim,’ demiş. Anası da ‘Yavrum bizde bu g.t olduğu sürece nereye gitsek b.k ederiz,” demiş.”
Bu hikayeyi D.300 karayolunda seyir halindeyken whatzuppta eski bir dostun yazısında okuduğumda henüz başıma neler geleceğini bilmediğimden pis pis sırıtıyordum.
Bebeler doğalı karı koca doğru düzgün bir tatile çıkmadık. Fırsat buldukça ben bebelerle kendimi Tonton Anneanne Tatil Köyü‘ne attım. Gerçi burası benim için yedi yıldızlı otel niteliğinde. Yediğim önümde, yemediğim arkamda, her daim bebelerimin arkasında koşan üç beş kişi… Arayanın bulamayacağını bir nimet.
Ama bu yıl dedim ki kocama “Yav bebeler de büyüdü gari, bize bir zararları yok. Değişik bir yere gitsek, bebeler de farklı bir yer görmüş olsa.” Bunun üzerine kona göçe gezmeye karar verdik. Birkaç günlük bir rota belirledik. Tonton Anneanne Tatil Köyünde kaldığım iki haftanın sonrasında bebe belik yollara düştük. Her gördüğümüz turist levhasından içeri girip canım vatanımızı keşfetmeye başladık.
Bu arada memleketten geliyoruz tabi, araba ağzına kadar dolu. Bebelerin ayaklarının altında da birer çuval kuru kayısı var. Sıkıldıkça avuçlayıp avuçlayıp yiyorlar. Benim de hiç kafam çalışmadı, uzun yol zaten sıkıcı, bebelerin sesleri çıkmasın diye ses çıkarmıyorum. Şapır şupur kayısı yiyerek yola devam ediyorlar.
Aradan bir iki saat ya geçti ya geçmedi, bebeler zort zort başladılar “toyletim galdi” demeye. Kaz kafalı anaları hâlâ da anlamadı ha. Tuvalete giriyoruz, çıkıyoruz, yola devam, haydi tekrar “Toyletim galdiiiii!”
Allah’tan “Aaa o artık bir delikanlı, kadın toyletinde ne işi var,” deyip oğlanı babaya sattım. Ben tek kızın boşaltım sisteminden sorumluyum. Vallahi o bile yetti. Zaten nefret ederim umumi tuvaletlerden. Iyyy. Sağım solum değecek diye aklım çıkıyor. Klozetler iğrenç, alaturkalar ondan da iğrenç. Öğüre böğüre, on- on beş dakikada bir mola verip duruyoruz. “Lan ne oldu bu bebelerin motora?!” dediğim an jeton düştü! KAYISI KURUSUUUUUU! Hay kurum kurum kuruyasıca, yaktırdı resmen motoru bebelere!
O saatten sonra kayısı çuvalının başına kilit vurdum ama zaten hücre hücre kayısı dolmuştu bebeler, bir işe yaramadı!
Bu arada bebeler sürekli arabada olmaktan da sıkıldı. Nereye insek çocuk parkı isteriz diye zırıldadılar. “Yavrum evladım, millet binlerce kilometreden geliyor şu eşsiz güzellikleri görmek için. Çocuk parkı evin önünde de var,” desem de ikna edemedim. Yol üzerindeki bütün parkları itinayla gezdik.
Gecenin bir yarısı kendimizi Bolu’da bir otele attık. Leş gibi uyumuşum, hiç bir şey hatırlamıyorum. Sabah gözümü oğlanın zırıltısıyla açtım. Toyleti gelmiş, yapmayı becerememiş! Banyo batmış! İyi de profesyonel işeyicisin sen velet, ne demek isabet ettiremedim, duvara taşa işedim?! Altı yıldan sonra ilk tatilimin ilk gecesinin sabahına otelin tuvaletini temizleyerek başladım iyi mi!
O zırlayıp ben cırlayınca kız da kalktı. Oooyyhhh!
Baktım geri uyumak mümkün değil, kahvaltıya gittik biz de. Hazır kahvaltı oooohhhh! Kahvaltı sırasındaki beş toylet molası bile keyfimi bozamadı. Sonra da bulduk harika bir ağaçlık, bebeler koşuşuyor, yuvarlanıyor, ben de mutlu mutlu sırıtıyorum. Oh be tatil falan derken kız koşarak yanıma gelmesin mi? Oğlan gıdıklamış, çok güldürmüş, altına kaçırmış! Haydaaa! Kızım sen çişten kesileli bir kere altına kaçırmamış bebesin, tatilimi mi buldun işemek için?!
Mecburen kös kös otele döndüm. Üst baş değişikliği. Yanımızda temiz bir şey kalmamış. Arabaya in, al getir, temizle giydir…
Derken arabayla yola çıktık. Üç adım daha gittik. TOYLET!
Üç adım daha.
TOYLET!
Kısacası tatile toylet damgasını vurdu. Bir gece daha bir yerde yatmaya cesaret edemeden rotayı motayı iptal edip son sürat eve döndük.
Anladım ki -Allah ömür versin- bizde bu bebeler, – Allah eksikliğini göstermesin- bizim bebelerde de bu g.t olduğu sürece, biz doğru düzgün tatil matil yapamayız arkadaş.
Ay unutmadan, ayak resimsiz tatil mi olur?
Hahahha ya umduğunuz gibi bir tatil geçirememenize üzüleceğim ama üslubunuz müsade etmiyor? Yazıya ayrı, fotoğraflara ayrı güldüm. Çok seviyorum sizi ?
çok teşekkürler
bi daha bolulara gelirsenizz bana da beklerim 🙂 nede olsaa bayadır beraberizz okumadık yazın kalmadı nerdeyse 🙂 bilişlerin içini dışını biliyorum artık, bi biiliş de bende var anlaşır seninkilerle, yok ben seni tanımıyorum dersen de ben çay yaparımm tanışırızz Secce bacı 🙂 🙂
inşallah mavilicim. 🙂